17 Mayıs 2019
Sayı: KB 2019/20

Faşist baskı ve zorbalığa geçit yok!
“Her şey çok güzel olacak”, ama...
Ekonomik krizlerin kazananları ve kaybedenleri
Özel endüstri bölgeleri ya da sermayeye özel kıyaklar
TÜPRAŞ’ta TİS süreci eylemlerle sürüyor
Haklarımız ve geleceğimiz için sınıfa karşı sınıf!
MİB MYK Mayıs 2019 toplantısı sonuç metni
Gençlik hareketi üzerine değerlendirme
DGB Türkiye Meclisi başarı ile toplandı
ODTÜ’de polis saldırısı, protesto ve boykot
ABD’nin savaş kundakçıları işbaşında
ABD-Çin arasındaki ticaret savaşı sertleşiyor
Doğu Akdeniz’de sular ısınmaya devam ediyor
Fransa’da “kamu reformları”na karşı kitleler ayakta
Faşizme, zorbalığa, çifte sömürüye karşı seçimimiz mücadele!
Soma Katliamı’nın 5. yılında anmalar
Çocuklarının hayatı için ses çıkaran annelere gözaltı saldırıları
Çelik aldığı suyu unutmuyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Soma Katliamı’nın 5. yılında anmalar:

Adalet göçük altında

 

13 Mayıs 2014’te Manisa Soma’da daha fazla kâr uğruna katledilen 301 maden işçisi katliamın 5. yılında birçok kentte gerçekleştirilen eylemlerle anılırken, işçileri katleden sömürü düzeni ve katilleri aklayan düzen ve yargısı teşhir edildi. İşçilerin ölümünden sorumlu olan Soma AŞ’nin maden arama izninin sürmesine ve şirket sahibi Can Gürkan’ın katledilen her işçi için sadece 5 gün hapis yattıktan sonra serbest bırakılmasına tepki gösterildi.

Soma’da anma için 301 Madenciler Derneği önünde toplanan kitle, buradan Madenci Anıtı’na yürüdü. Madenci Anıtı önünde basın açıklamasını, katliamda oğlu Uğur Çolak’ı yitiren İsmail Çolak yaptı.

Katliam sonrasında geçen 5 yılda her şeye rağmen adalet arayışından vazgeçmeyen 301 madenci yakını olarak yine alanlarda olduklarını dile getiren Çolak, kendi yanlarında olan vekilleri, avukatları ve özellikle tutuklu ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’yı selamladı.

Çolak konuşmasında, katliamın ardından Erdoğan’ın “Madencinin kaderinde madenciliğin fıtratında böyle ölümler vardır” diyerek katliamı doğal göstermeye çalıştığını hatırlattı.

Katliam sonrası başlayan ve 11 Temmuz 2018’de karara bağlanan yargılama boyunca siyasi iktidarın pek çok engeliyle karşılaştıklarını belirten Çolak, katillere ödül gibi ceza verildiğini ve yetmezmiş gibi Can Gürkan’ın tahliye edildiğini hazırlatarak “Üstüne bir de mahkeme kendisine hediye verdi. Birkaç yıllığına iptal edilen maden işletme yetkisi de iade edildi” dedi.

Bu kararın yeni katliamların önünü açtığını vurgulayan Çolak devamında şunları söyledi:

Soma Katliamı davası Yargıtay’a kaldı. Yargıtay’ın katillere verilen bu ödül gibi kararı iptal etmesini, davanın yeniden görülerek daha adil bir karar verilmesini istiyoruz. 301 madenci aileleri olarak adalet yerini bulana kadar mücadele edeceğiz. Kaybettiğimiz 301 canımız için en ağır cezayı almalarını istiyoruz. Bunun için mahkemeden olası kasıttan ceza vermelerini bekliyoruz. Böyle yapsın ki sorumlular gün yüzü göremesin ve yeni katliamların önüne geçilsin. 301’i unutmadık unutmayacağız. Bir gün adalet herkese lazım olacak.”

Açıklamanın ardında mezarlığa gidilerek katliamda yaşamlarını yitiren madencilerin mezarlarına karanfiller bırakıldı.

Kadıköy’de DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin çağrısıyla Beşiktaş İskelesi yanında yapılan eylemde “İşçiler mezarda sorumlular dışarıda” pankartı açıldı.

katledilen madenciler şahsında saygı duruşu ile başlayan eylemde sırasıyla KESK, TMMOB ve TTB adına yapılan konuşmaların ardından ortak basın açıklamasını ise DİSK Yönetim Kurulu Üyesi Kanber Saygılı okudu. Beş yıl önce gerçekleştirilen işçi katliamının hatırlatıldığı açıklamada acılar dinmek bir yana yaşanan gelişmelerle yaraların tekrar kanatıldığı belirtildi. 301 işçinin ölümüne sebep olan maden şirketinin sahibi Can Gürkan’ın, katlettiği işçi başına ortalama 5 gün hapis yattıktan sonra serbest bırakıldığına dikkat çekildi. “İşçinin emeğinin olduğu kadar yaşamının da ucuz olduğu bu düzende, insanlık bir kez daha göçük altında kalmış oldu” ifadeleri kullanıldı.

Soma Katliamı davası üzerinde durulan açıklama şu ifadelerle sürdü: “Ülkemizde hukukun çöküşü Soma davasıyla bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Davayı Soma’dan kaçıran, katliamda sorumluluğu bulunanları yargılama konusu yapmayan, maden patronu ve yöneticilerini ‘olası kasıt’ üzerinden değil; ‘bilinçli taksir’ ile ‘cezalandırarak’ adeta ödüllendiren yargı sistemi, bir işçi için 5 gün hapis yatmayı yeterli görmüş; ülkemizde ‘hukuk’un geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne sermiştir.”

“Hukuki, politik, ekonomik ve ahlaki olarak göçmüş bu düzen”

Sömürü üzerine kurulu kapitalist düzenin daha fazla kâr uğruna işçilerin canını hiçe saydığına vurgu yapılan açıklamanın devamında şu ifadeler kullanıldı:

Gerekli işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini bilerek ve isteyerek almamak hata değil kasıttır. Yıllık üretim planının neredeyse üç katı üretim yapmak için işçileri zorlamak hata değil kasıttır.

Madenlerdeki taşeron, rodövans, dayıbaşılık gibi güvencesiz çalıştırma uygulamalarını yaygınlaştırmak, madenleri özelleştirmek, kamu denetiminden çıkarmak hata değil kasıttır.

301 işçi kardeşimiz göz göre göre gelen bir katliam sonucu hayatını kaybetmiştir. Karşımızda insan hayatına karşı büyük bir tehdit haline gelmiş; hukuki, politik, ekonomik ve ahlaki olarak göçmüş bir düzen vardır.”

Açıklama ve eylem sloganlarla sona erdi.

Akşam saatlerinde ise Kadıköy Altıyol’da toplanan kitle sloganlarla Mehmet Ayvalıtaş Parkı’na yürüyüş gerçekleştirerek “Adalet sokaktadır” dedi.

Ankara’da ise Madenci Anıtı önünde DİSK, KESK, TMMOB ve Ankara Tabip Odası’nın çağrısıyla anma gerçekleştirildi.

Katliamda yaşamını yitiren 301 işçi için saygı duruşu ile başlayan anmada sözü Dev Maden Sen başkanı Tayfun Görgün sözü aldı.

Madenin sahibi Can Gürkan’ın, öldürülen her madenci için 5 gün hapis yattıktan sonra geçtiğimiz ay salıverildiğini hatırlatan Görgün, bu tahliye ile adalete güvenin bir kez daha göçük altında kaldığını belirtti. Görgün, insanlığın göçük altında kaldığından ve bu göçüğün hukuki, siyasi, ekonomik ve ahlaki bir göçük olduğundan bahsetti. Soma katliamının fıtrat olduğunu savunanların aslında katliamın politik savunuculuğunu yaptığını da belirtti. Anma Madenci Anıtı önüne bırakılan kömür karası ile sonlandırıldı.

İzmir’de İSİG Meclisi, Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde yapılan basın açıklamasına Ege İşçi Birliği de katıldı. “Bu düzen daha fazla kâr için daha fazla kan dökülmesini meşru gören bir düzendir” denilen açıklama “Bizler somayı unutmadık unutturmayacağız, Soma’nın hesabını er ya da geç soracağız. Bu ülkede çalışırken ölmeyeceğimiz, insanca çalışacağımız, insanca yaşayacağımız güzel günleri göreceğiz” sözleriyle sona erdi.

Kocaeli’de ise İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin çağrısıyla Sabri Yalım Parkı’nda yapılan basın açıklamasında “Adalet göçük altında” denildi.

 

 

 

Ankara’da SES üyelerine polis saldırdı

 

KESK’e bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyeleri, 3600 ek gösterge ve insanca yaşamaya yetecek ücret talebiyle 11 Mayıs’ta Ankara’da eylem yapmak istedi.

Çeşitli illerden gelerek Abdi İpekçi Parkı’nda toplanmaya çalışan sağlık emekçileri polisin saldırısıyla karşılaştı. Saldırı nedeniyle sağlık emekçilerinden yaralananlar olurken, SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara ve Dev Sağlık-İş Sendikası üyesi Furkan Bircan gözaltına alındı.

Saldırının ardından “Faşizme karşı omuz omuza!” sloganıyla Vedat Dalokay Salonu’na yürüyen sağlık emekçileri bir kez daha polis saldırısına maruz kaldı. “Hemen içeri girmezseniz içerideki etkinliğe de müdahale edeceğim” diyen polis, biber gazı sıktığı sağlık emekçilerini darp etti. Sağlık emekçileri, etkinliklerine salonda devam etti.