24 Ocak 2020
Sayı: KB 2020/04

Düzen cephesi ve metal TİS’leri
Sürecin seyrini metal işçisinin mücadele kararlılığı belirleyecek!
Ortak grev, kazanana kadar direniş!
İzmir Emek Koordinasyonu ile birleşik mücadeleye
İşçiler için önemini kaybetmeyen mücadele örgütü: Sendikalar
İŞKUR patronlara yardım kuruluşu gibi çalışıyor
Sağlık alanının ticarileşmesi ölüm getiriyor
“Yedek ödenek” saray rejiminin yağma çarkı
“Mega” rant ve soygun projesi: Kanal İstanbul
Esas olan sınıfsal kutuplaşmadır
TKİP VI. Kongresi tutanakları… Sınıf çalışması ve politik müdahalenin sorunları
Hindistan’da yüz milyonların grevi
Almanya: Zengin devlet, yoksul halk!
Kapitalizm yoksulluk ve sefalet üretiyor
Libya’yı yıkanların Berlin Zirvesi
Planlar tutmadı!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Yedek ödenek” saray rejiminin yağma çarkı

 

AKP-saray güdümlü sermaye iktidarı her icraatıyla daha çok işsizlik daha çok yoksulluk daha çok sefalet daha çok zorbalık üreterek işçi sınıfıyla emekçilerin yaşamını günden güne zorlaştırıyor. Ülkenin tüm gelirlerini üreten emekçiler bu durumdayken, başta saray olmak üzere rejimin kurumları ise on milyarları bulan ek harcamalar yapmaya devam ediyor.

Asgari ücreti açlık sınırında tutan AKP-MHP koalisyonu bütçeyi yağmalamakla yetinmiyor, “yedek ödenek” adı altında bir yağma çarkı daha kuruyor. Bu çarkın yuttuğu devasa servet, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın 2019 yılı “yedek ödenek kullanımı” rakamlarını açıklamasıyla gözler önüne serildi.

Tek adam diktasının meşrebine uygun hazırlanan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na göre “Merkezi yönetim bütçe kanununda belirtilen hizmet ve amaçları gerçekleştirmek, ödenek yetersizliğini gidermek veya bütçelerde öngörülmeyen hizmetler için” Cumhurbaşkanı T. Erdoğan’ın onayıyla çeşitli kurumlara para aktarılıyor. 2019 yılında bu kurumlara aktarılan miktar 58 milyar 331 milyon liraya ulaşmış.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı açıklamasında yer alan bazı düzen kurumlarının ek ödenekten -yani yağmadan- aldıkları paylar şöyle:

Saray; 2019 yılı harcaması bütçe ödeneklerinin üstüne çıkarak 3.9 milyar liraya ulaştı. Yedek ödenekten aktarılan 1.9 milyar lira…

Diyanet; 2019’da 10.2 milyar lira harcadı. Diyanet’e ayrıca “yatırımlar için” 10.6 milyon, “personel için” 133.4 milyon lira, “mal ve hizmet alımı” için 86.2 milyon, “sermaye giderleri için” 17 milyon lira…

Hazine ve Maliye Bakanlığı; 1.7 milyar liranın yanı sıra borçları karşılamak için 55 milyon lira, mal ve hizmet alımı için 379 milyon lira, cari harcamalar için 2,5 milyar lira, borç verme giderleri için 3 milyar lira…

İçişleri Bakanlığı; 1.4 milyarlık borç verme ödeneği, borçları karşılama ödeneğinden 59 milyon lira, mal ve hizmet alımı için 493 milyon lira, sermaye giderleri için 488 milyon lira...

Milli Savunma Bakanlığı; personel giderleri için 1.6 milyar lira, mal ve hizmet alımı için 1.9 milyar lira…

Adalet Bakanlığı; mal ve hizmet alımı için 1.8 milyar lira, sermaye giderleri için 667 milyon lira, personel giderleri için 340 milyon lira…

“Yedek ödenek” adı altında AKP şefinin keyfine göre dağıttığı bu devasa servet, kapitalist sömürü çarkının emekçilerin sırtından devşirdiği artı-değerin bir bölümüdür. Paranın bir kısmı düzen kurumlarının bir takım kirli işleri için harcansa da, denetim dışı tutulan bu harcamalar saray başta olmak üzere adı geçen kurumları yönetenlerin de yağmadan pay aldığına işaret ediyor.

İşçi sınıfıyla emekçiler kapitalist sömürü düzenini yıkana kadar yazık ki bu yağma çarkını kırmak da mümkün olmayacaktır.

 

 

 

 

Diyanet: Dikta rejimin aparatı

 

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (DİB) ismine bakanlar, bu kurumun dünyevi işlerden çok uhrevi işlerle meşgul olduğunu sanabilir. Oysa durum tam tersi. Ahiret işleriyle pek alakadar olmayan DİB, dünyevi işlere pek meraklı. İlgilendiği dünyevi işler de öyle sıradan şeyler değil. Ekonomi, siyaset, iktidar, lüks, rant gibi alanlarda at koşturan DİB’in son fetvası faizle ilgili oldu.

Son fetvasıyla “faiz haramdır” diyen DİB’in “Din İşleri Yüksek Kurulu”, bir istisna olduğunu da keşfetti. Fetvada yeni olan faizin haram ilan edilmesi değil, TOKİ’den daire almak koşuluyla faizin helal kılınmasıdır. Bu kepazelik tartışma konusu olunca, ultra lüks makam araçlarına düşkünlüğüyle bilinen DİB Başkanı Ali Erbaş’ın sahneye çıkıp söz konusu fetvayı savunması, rezaletin nasıl da diz boyu olduğunu gözler önüne serdi.  

AKP-saray rejimine hizmet aşkıyla yanıp-tutuşan Ali Erbaş, fetvayı şu ifadelerle savundu:

“Din İşleri Yüksek Kurulu” çok köklü bir birimdir. Din İşleri Yüksek Kuruluna kurulduğu günden bugüne kadar yanlış bir fetvayı hiç kimse verdirtememiştir. Din İşleri Yüksek Kurulu bu kadar bağımsızdır. Böyle bir fetva verdiyse bana da ‘Din İşleri Yüksek Kurulunun verdiği bu fetva doğrudur.’ demek düşer. Milletimize de bunu demek düşer. Aksini iddia etmek Din İşleri Yüksek Kurulunu oluşturan 16 ilim adamına haksızlıktır.”

Ali Erbaş, “bağımsız 16 ilim adamı” için kalkan oluyor. Ne de olsa bu “ilim adamları” konut satışları düşen saray rejiminin TOKİ’sini kurtarmak için cansiperane çalışıyor. TOKİ’yi kurtarmak adına Kuran’ı eğip-büküyor, dini-Allah’ı kullanmakta bile beis görmüyorlar. A. Erbaş’a da bu “mücahitler” kurulunu savunma utancı düşüyor.  

DİB elbette her zaman dünyevi işlerle iştigal etti. Varlık gerekçesi de budur zaten. Her zaman iktidarın aparatı da olmuştur. Buna rağmen kepazeliği hiçbir zaman bu boyuta taşımamıştı. Saray rejimindeki kokuşma, doğal ki sistemin tüm kurumlarını sarmıştır. Performansıyla dikkat çeken DİB, bu zehirli iklimde rejimin bir numaralı aparatı olduğunu bileğinin hakkıyla ispatlıyor.

 

 

 

 

AKP’nin 18 yılda toplam faiz ödemesi 932 milyar lira

 

Sözde “sıfır faiz” kampanyalarıyla kredi ve borç düzenini derinleştiren AKP iktidarı, kendi aldığı borçlarla da Türkiye kapitalizmini daha fazla borç batağına saplıyor. Sözde yüksek faizden şikayet edip duran Erdoğan ve AKP’si 2019 yılı bütçesiyle faiz giderlerinde de rekor seviyelere ulaştı.

CHP tarafından hazırlanan rapora göre, AKP iktidarı 18 yılda toplam 932 milyar lirayı iç ve dış borçlarının faizine harcadı. Türkiye kapitalizminin dümenindeki Erdoğan ve AKP’si geçtiğimiz yılın bütçesinden 100 milyar lirayı yalnızca borç faizlerine harcadı. Bu harcama, ayda 8,3 milyar liraya, günde ise 247 milyon liraya denk düşüyor.

Emekçilerden alınan vergilerle ayakta tutulan bütçeden yapılan bu faiz harcamaları; sermaye için seferber olan Erdoğan/Saray rejiminin işçi ve emekçilerin kırıntı düzeyindeki gelirlerini kendi kasalarına ve sermayeye aktardığını ortaya koyuyor.