7 Ağustos 2020
Sayı: KB 2020/Özel-8

Krizin faturasına ve faşist zorbalığa karşı!
Derinleşen kriz ve gerici manevralar
Kadın cinayetlerine karşı eylemli mücadeleyi büyütelim
“İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz!”
Pandemi fırsatçıları servetlerini katladı
Ebru ve Aytaç için eylemler
“Geleceğimiz için birlik olmalıyız!”
Tutsak devrimci Elif Alçınkaya’dan…
Petkim toplu iş sözleşmesi üzerine
“Mücadele etmezsek kıdem tazminatımızı kaybederiz”
Engels: Anısı ve eseri sonsuza dek yaşayacak! - A. Eren
Alman ekonomisinin “motoru” tekliyor
ABD-Çin gerilimi aynasında hegemonya mücadelesi
Siyonist rejim zor durumda!
Beyrut Limanı’nda patlama
Kontrolsüz plastik üretimi gezegeni tehdit ediyor
Zeliha yoldaş bir yıl önce aramızdan ayrıldı
Dinci-gerici iktidarın üniversite parolası “Yaptım, oldu!”
Parasız eğitim haktır!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

“Birlik olmazsak, mücadele etmezsek kıdem tazminatımızı kaybederiz”

 

Trakya’dan işçiler kıdem tazminatı hakkının gaspına karşı mücadele çağrısını yükseltiyor.

 

Son kale kıdem tazminatı!

 

İşçi sınıfının elinde kalan son kazanım olan kıdem tazminatına yönelik saldırı yıllardır gündemde tutuluyor. Ama son dönemde hem AKP-MHP iktidarı hem sermaye sınıfı bu hakkı gasp etmek istiyor. Peki, nedir bu kıdem tazminatı? Evladın belki üniversite parasıdır. Evladın düğün parasıdır. Belki de bir yuvanın alınması için bir birikimdir. Şimdi iktidar ben bunu alacağım sana da birazını 60 yaşında vereceğim kalanını da “Sana 75 sene ömür biçtim kıymetimi bil ha” diyerek emekli maaşıma ekleyecekmiş.

Biz işçiler emekçiler olarak kıdem tazminatımıza el konulmasını istemiyoruz. Bugün ülkeyi yağmalayan iktidar emekçinin hakkına da göz dikmiş durumdadır. Bizler birlik olursak sesimizi yükseltirsek gerekirse sokağa çıkar bedel ödemekten geri durmazsak ancak o zaman kıdemimize sahip çıkabiliriz. Kıdem tazminatımızdan vazgeçmeyiz.

Buradan işçi kardeşlerime sesleniyorum; isteklerin için savaşmıyorsan kaybettiklerine ağlamayacaksın!

Petrokimya işçisi

***

 

Zalim sistemi dize getireceğiz!

 

Kıdem tazminatı çoluk çocuğumuzun geleceğidir. Kıdem tazminatı hakkımızı gasp etmek demek hırsızlıktır, soygundur. Çek pis elini, el emeği göz nuru hakkımızdan.

Devlet hazinesinin içini boşaltmış, patronlara ve yandaş medyaya peşkeş çekmişler. Şimdi de tazminatımıza göz dikmişler ama yağma yok, onlara yedirmeyeceğiz.

Birlik beraberlik yek vücut olacağız zalim sistemi dize getireceğiz. Örgütlenmezsek, mücadele edemezsek aramızda kopmalar olursa bir şey yapamayız tazminatımızı kaybederiz.

Tekstil işçisi

***

 

Birlikte sorunlarımıza çözüm aramalı mücadele etmeliyiz!

 

İşçi sınıfı önce haklarının bilincinde olmalı. İşsizlik fonu ne için vardır? Bu fon kimler için harcanıyor? Kıdem tazminatı hakkı nedir? Önce bunların bilincine varmalıyız. Biz işçiler haklarımızı, bizden çalınan haklarımızı ve o hakları nasıl kazandığımızı bilmiyoruz. Sistemin suni gündemlerinde boğularak sınıf bilincimizden uzaklaşıyor ve sorunlarımızı göremiyoruz.

Kıdem tazminatı geçmişten günümüze kadar gelen her hükümet tarafından göz dikilmiş ve patronlara peşkeş çekilmek istenmiştir. AKP-MHP koalisyonu çok azgın olmakla birlikte, bu sadece mevcut iktidarın sorunu değildir. Şimdilerde kıdem tazminatına tepki veren düzen muhalefeti kendi geçmişine baksın. Onlar da yeri geldiğinde bu hakkımıza göz dikmek istediler.

Biz işçilerin kıdem tazminatı hakkı dışında elimizde bir şey kalmadı. Ona sahip çıkmalı ve haklarımızı genişletmeliyiz. İşçiler olarak kıdem hakkımıza sahip çıkarak toplumun haktan ve emekten yana tüm kesimiyle yan yana gelmeliyiz. İktidarın tüm saldırılarına karşı birlikte mücadele etmeliyiz.

Şu anda var olan sendikalar yeteri kadar ses çıkartmazken, milyonlarca işçi sendikasız. Türk-İş başkanı yeri geldi mi devletine teşekkür ediyor, patronlarla aynı safta yer alıyor. DİSK adıyla hiçbir şekilde uyuşmayan pratikler sergiliyor. Patronları yerinde ağırlaması veya Türk-İş’le aynı politikayı izlemesi bir yere götürmez. Hak-İş için bir şey demiyorum. AKP’nin atkısını takıp Tayyip Erdoğan’la fotoğraf çeken biri işçi sınıfına ihanetten başka bir şey sunamaz.

Kıdem tazminatının gaspı saldırısına ancak bizler dur diyebiliriz. İşçi sınıfı artık bireysel düşünmeyi bir kenara bırakmalıdır. “Benim maaşım kesilmesin, aman işten atılmayayım başkasına ne olursa olsun” düşüncesinden vazgeçmeliyiz.  Kendi sorunlarımızla birlikte yanımızdaki işçi kardeşimizin sorunlarını da görmeliyiz. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” düşüncesini terk etmeliyiz. Birlikte sorunlarımıza çözüm aramalı mücadele etmeliyiz. Kıdem tazminatına sıkıştırmadan baskıya, sömürüye, kölece çalışma koşullarına karşı da durmalıyız. Güzel günler ancak biz mücadele ettiğimizde gelecektir.

Tekstil işçisi

***

 

Kıdem tazminatı başta olmak üzere tüm haklarımıza sahip çıkmalıyız!

 

Kıdem tazminatı bizlerin güvencesi ve geleceğidir. Bizlerin yıllardır çalışarak yaşadığı yıpranmanın bir tür karşılığıdır. Zaten aldığımız ücret yetersiz, kıdemimize göz dikerek ücretlerimiz iyice eriyecek. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonrası işçilerin mücadele ile kazandıkları hakların çoğu gasp edildi. Cuntacılar bir kıdem tazminatına el sürememişlerdi.

İşçi sınıfının elinde sadece kıdem tazminatı hakkı kalmışken, AKP-MHP iktidarının bu hakkımızı gasp etmek için harekete geçmesinden dolayı işçiler tepkili. Birçok işçinin verili sınıf bilinci belli fakat kıdem tazminatı işçinin kırmızı çizgisidir. Fona devri konusunun ne olduğunu işçiler biliyor. İşçi kendini garantide hissetmek istiyor. Kıdemin olmaması güvencenin ortadan kalkması demektir. Bundan dolayı kıdem tazminatını kolay kolay bırakacak gözükmüyor.

Sendika bürokrasisi de patronlar da farkında, AKP’nin torba yasalarıyla birçok hakkımız alındı. Fakat söz konusu kıdem olunca işçi bilinçsiz de olsa tepkisini gösteriyor. Sendika bürokrasisi işçiden gelen tepkiden dolayı söz söylemek zorunda kalıyor. Her dönem kıdem tazminatının gaspını gündeme getirerek işçilerin nabzını ölçüyorlar. Türk-İş ağaları bile doğabilecek ve önünü alamayacağı tepkiden korkuyorlar ve söz söylemek zorunda kalıyorlar.

Biz işçiler kıdem tazminatı başta olmak üzere tüm haklarımıza sahip çıkmalıyız. Bu haklar mücadele ederek, öncü işçilerin canlarıyla bedel ödeyerek kazanılmış. Bizim yapacağımız, işçi sınıfı kuşaklarının mücadelesiyle kazanılan bu haklarımıza sahip çıkmaktır. Emeğimizin üzerinde kimsenin söz söyleme hakkı yoktur. Emek veren, alın teri döken, değer üreten biziz, söz söyleyen de biz olmalıyız. Pandemi de bile gördük ki, dünya durdu fakat fabrikalarda üretim devam etti. Biz olmazsak kapitalizmin çarkı dönmeyecek. Biz o kadar değerliyiz aslında önemli olan bunun farkına varıp çarkı kendi tarafımıza çevirme iradesi gösterebilmektir.  

Onlar, bizlerin bilinçsizliğinden, örgütsüzlüğünden, parçalanmışlığından yararlanıyor. Bu nedenle elde kalan kıdem tazminatı hakkımızı kaybetmemek için kendi mücadele yasalarımızla patronları ve onların hizmetindeki AKP-MHP iktidarını dize getirelim.

Metal işçisi

***

 

Kendi yakın tarihimizden öğrenerek geleceği kazanabiliriz!

 

Kıdem tazminatı biz işçileri az da olsa rahatlatıyor. İşten atıldığımızda bu sayede biraz nefes alabiliyoruz. Her şeyin patronun iki dudağı arasında olduğu bir dönemde kıdem tazminatını gasp etmek kolay değil. Bizlerin iş güvencesi anlamına gelen tazminat, bizim için önemlidir. Üretim ülkenin kalkınması için önemliyken, sen üretimin parçasısın, sen üretimin çarkı içerisinde yıpranıyorsun, bedel ödüyorsun. Bundan dolayı patronun ve devletin hakkımızı acımasızca gasp etmesi bizi öfkelendiriyor.

Öte yandan patronlara muazzam teşvikler sunulurken, elimizde kalan kıdemimize göz dikilmesi bizi öfkelendiriyor. Çok az sendikalı işçi var ve onların hakları kırıntı düzeyinde. Milyonlarca sendikasız işçinin durumu ise çok daha vahimdir. İşçi kanını son damlasına kadar sömürüyor ve sonra posasını çıkartıp bir kenara atıyorlar. Hayatın tüm imkânlarına sahip olmak, iyi yaşamak sadece sermaye ve devletinin hakkıymış gibi davranıyorlar. Onlara göre işçi sadece fabrikalarda makina parçaları arasında üretim yapan ve sonra iş bitince kenara atılan bir metadır.

Bizlerin artık hayatı sorgulaması gerekiyor. Üretenin biz olduğunu, bizim de insan gibi yaşamaya hakkımız olduğunu bilmeliyiz. Kıdem tazminatı hakkı ne AKP-MHP iktidarının ne patronların bir lütfudur. İşçi kardeşlerimizin mücadele ile kazandığı haklar olduğunun bilincine varmalıyız. Bu hakları korumak ve daha da genişleterek geleceğe taşımak gibi bir görevimiz var. Biz ezilenlerin artık bir araya gelmesi gerekiyor. İktidar ve patronlar karşısında güçsüz olmadığımızı, haklarımızın kolayca gasp edilemeyeceğini göstermeliyiz. Kendi yakın tarihimizden işçi kardeşlerimizin yükselttiği mücadeleden öğrenerek geleceği kazanabiliriz.

Metal işçisi