İçindekiler:

5 Haziran 2023
Sayı: KB 2023/08

2023 seçimlerinin ardından...
Erdoğan "seçildi", emperyalistler "rahat nefes aldı"
Modern köleliğin temsilcisi...
Seçimlerin ikinci perdesi
Düzenin siyaset sahnesi
Seçimler, reformizm ve hayal kırıklıkları
Edilgenlik kırılmadan, gericiliğin gücü kırılamaz!
İnsanca bir yaşam için seçimimiz mücadele!
Değişimin yolu mücadeledir!
İşçi sınıfı "oy rezervi" değildir
"Sermayenin, örgütlü işçi sınıfından korktuğunu görüyoruz"
İşçi ve emekçi eylemlerinden...
İnisiyatifli ve yaratıcı yerel çalışma
Engels eylemi davalarından ikincisi görüldü
Proletaryanın ayak sesleri
Çin yönetiminden G7 kararlarına tepki
Savaş kundakçılarının G7 zirvesi
NATO'dan "Rusya'ya tehdit" tatbikatı
Esad yeniden Arap Birliği Zirvesi'nde
Lutte Ouvrière festivali başladı!
"Üretken yapay zeka" ve asalak emperyalizm
Burjuva siyaset sahnesinde akan pislik
Çocuklar için mücadeleye!
Sinanlar'ın yaktığı meşalenin izinden ileriye!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Katledilişlerinin 52. yılında...

Sinanlar’ın yaktığı meşalenin izinden ileriye!

 

1960’lı yıllar ve 1970’lerin başı devrim tarihimizin iki önemli sürecidir. 1960’lı yılların başı kapitalist gelişmeyle birlikte başlayan sosyal uyanışın başladığı, ‘60’ların sonlarına doğru ise devrimci mücadelenin gelişim gösterdiği yıllardı. 1965 yılıyla birlikte gençlik FKF çatısı altında mücadelesini birleştirildi. 1969 yılıyla birlikte FKF’nin sınırları aşılarak hareketin içerisinden Dev-Genç yaratıldı. Dev-Genç’in baharından ise üç devrimci örgüt boy verdi. ‘71 devrimci çıkışıyla Denizler THKO’yu, Mahirler THKP-C’yi, İbrahimler TKP-ML’yi kurdu.

Sermaye devleti ‘71 devrimci çıkışını ezmek adına 12 Mart 1971 darbesini gerçekleştirdi ve ardından başlatılan sürek avlarıyla, binlerce devrimci gözaltına alındı, tutuklandı ve onlarcası katledildi. Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan, ‘71 darbesinin katlettiği nice yiğit devrimciden üçüydü.

***

Nurhak dağlarında ölümsüzlüğe uğurladığımız üç yiğit devrimci sayısız anti-emperyalist eylemliliğin, öğrenci direnişinin, toprak işgallerinin gerçekleşmesinde öncüydü. Sinan Cemgil, THKO’nun kuruluşunda büyük emekler harcayan devrimcilerden sadece biriydi. Sinanlar devrim mücadelesinin ateşi içerisinde pişmiş ve kararlarını devrim mücadelesinden yana almışlardı. İşte bu kararlılık ve cüret devrim mücadelesinin önemli mevzilerinden ODTÜ’de yükseltilen mücadelede de kendini var etmişti. Vietnam Kasabı Kommer’ın arabasının yakanların içinde ise bizzat yer alıyordu Sinan Cemgil.

‘71 Mart’ındaki askeri-faşist darbe ile devrim mücadelesi engellenmeye çalışılsa gelişen devrim mücadelesi engellenemedi.

Mücadele kent meydanlarından kırlara ve köylere kadar farklı birçok alana taşındı. Sürek avlarının başladığı yıllarda ise Ankara’da THKO saflarında mücadele veren Sinan Cemgil ve yoldaşları çalışmalarını gerilla birlikleriyle dağlarda sürdürdü. Darbenin ardından mücadeleyi kırsal alana taşıyan THKO militanları emperyalistlerin savaş ve saldırganlık aygıtı NATO’nun Malatya Kürecik’te bulunan radar üssüne yönelik eylem kararı aldı. Eylem kararının ardından Sinan Cemgil komutasındaki gerilla birlikleri yola çıktı. Sinanlar’ın eylem hazırlıkları sürerken Adıyaman’ın İnekli Köyü’nde hain bir köylünün ihbarı üzerine Sinan Cemgil komutasındaki gerilla birliğinin etrafı sarıldı ve çatışma çıktı. Sinanlar son kurşunlarına kadar savaşarak devrim ve sosyalizmin onuruna sahip çıktı. Sermaye devletinin saldırılarında Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan ölümsüzler kervanına katıldı.  

***

Denizler, Mahirler, İbrahimler ve Sinanlar, 52 yıl önce bu topraklarda ‘71 devrimci çıkışını yaratarak bizlere yürünecek yolu gösterdi. Onların gösterdiği yoldan yürümek ve onların yükselttiği “düzene karşı devrim!” çağrısını işçilere, emekçilere ve gençlere taşımak bugün ayrı bir öneme sahiptir. 14 Mayıs seçim sonuçlarının da gösterdiği temel gerçeklerden bir de emeğin kurtuluşunun, milyonlarca emekçinin ve gencin geleceğinin ve özgürlüğünün, devrim ve sosyalizm mücadelesini yükseltmekten geçtiğidir. Bu tablo bir kez daha göstermiştir ki kılavuzumuz düzeni cepheden reddeden Denizler, Mahirler, İbrahimler ve Sinanlar’dır.

Zaman, 52 yıl önce Nurhak dağlarında ölümsüzlüğe uğurladığımız Sinanların, darağacına korkusuzca yürüyen Denizlerin, Kızıldere’yi direniş destanı çevirenen Mahirlerin, Diyarbakır zindanında ser verip, sır vermeyen İbrahimler’in cüretini, ısrarını ve silahını kuşanmanın, devrim ve sosyalizm mücadelesini yükseltmenin zamanıdır.

Katledilişlerinin 52. yılında Nurhak’ta yitirdiklerimizin devrimci anısı önünde saygıyla eğiliyor ve katliamcı sermaye devletinden hesap sormaya çağırıyoruz.

 

Gericilik tüm kurumlara sireyet etti

 

Her fırsatta din tüccarlığı ile işçi ve emekçilerin duygularını istismar eden gerici-faşist iktidar, 6 Şubat depremlerinde de aynı silahı kullanmakta gecikmedi. Henüz enkaz altında kalan insanlara ulaşılmaya çalışılıyorken ve depremden kurtulan emekçiler başlarını sokabileceği bir çadır bulamazken, Diyanet deprem bölgesindeki bazı alanlara Kuran kursu açtı ve bölgeye ‘mescit konteyneri’ gönderdi.

Evet, onlar için en acil ihtiyaç buydu. Çünkü bir an önce “kader-fıtrat” hikayeleri dilden dile dolanmalı, emekçilerin bilinci bulandırılmalı, devlete karşı dolup biriken öfke ‘farklı’ şekillerde taşkınlığa dönüşmemeliydi... Tüm bunlar yaşanan acıların bu sistem ile olan bağı kurulamasın diyeydi.

21 yıllık iktidarları boyunca dini etkili bir silahı olarak kullanan AKP, bu uğurda gerici birçok politikayı da hayata geçirdi. 6 Şubat depremlerinin sonucunda ilgili kurum ve kuruluşlara ilişkin bir bir açığa çıkanlar ise durumun vahametini ortaya serdi.

AFAD’ın deprem bölgelerinde kurulan çadır kentlerde tarikatlara alan açtığı ortaya çıktı. 2022 yılında AFAD tarafından akredite edilen toplam kurum sayısı 75 olarak açıklandı. Bu AFAD tarafından 75 kurumun acil durum ve afet anında arama-kurtarma, beslenme, psikososyal destek, depo yönetimi ve bağış konularında çalışabileceğinin bildirilmesi anlamına gelmektedir.

AFAD tarafından yetkilendirme alan kurumlar ise birbirinden şaibeli. Asıl amacın gericiliğin önünü açmak ve insanların acılı anlarında dahi rant-talan devşirmek olduğunu anlamak için yetkilendirme verilen kurumlara kısaca bakmak yeterli olacaktır:

- Hayrat İnsani Yardım Derneği Nur Cemaati’nin bir uzantısıdır. Derneği’nin İstanbul, Konya, Denizli, Bitlis ve Urfa şubeleri AFAD tarafından akredite edildi.

- Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Türkiye Diyanet Vakfı da AFAD tarafından akredite edildi.

- Usulsüzlük ile bir dönemin en çok konuşulan kuruluşu olan Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne AFAD tarafından beslenme ve depo yönetimi konusunda akredite edilmiş.

- İsmailağa Derneği Aşevi de afet bölgelerinde faaliyet yürütmek için onay almış durumda.

Diğer göze çarpan kurumlar şu şekilde:

Selamet Uluslararası İnsani Yardım Derneği (Acar Arama Kurtarma Ekibi), Konya Alperen Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Vakfı Arama Kurtarma Ekibi, İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH), Beşir Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Anda Eğitim Araştırma ve Yardımlaşma Arama Kurtarma Derneği, Şefkat Eli İnsani Yardım Derneği.

Kısacası insanları ölüme terk eden sermaye iktidarı, hayatta kalanları karanlık odaklara, cemaat ve tarikatlara yönlendiriyor. Görünen o ki ölüm ve yıkımdan rant devşiren zihniyet, insanların çaresizliğini istismar ederek siyasi rant devşirmeye çalışıyor.

M. Nevra