İçindekiler:

1 Temmuz 2024
Sayı: KB 2024/11

Sivas Katliamı'nın 31. yılı.
Bir kez daha halkı ve doğayı ölüme terk ettiler!
Düzen cephesinde "yumuşama" tartışması
Kayyım saldırısına geçit verme!
Yıkım "kararlı adımlarla" devam edecek!
Atanamamanın yeni adı akademi!
"Rezerv" demagojisiyle rant ve talan
Servet ve sefalet kutuplaşması derinleşiyor
"Hak verilmez alınır, zafer sokakta kazanılır!"
"Vergi" soygununa karşı mücadeleye!
Akkuyu NGS'de denetim insanlık dışı!
İşçi-emekçiler dört bir yanda direnişte!
Sınıf hareketi ve sınıf çalışmasının gündemleri
Soykırımcı İsrail rejiminin açmazları derinleşiyor
NATO yeni savaşlara hazırlanıyor
Emperyalist güçlerin "barış" arayışları
Emperyalist rekabetin Asya-Pasifik'teki yansımaları
Bolivya'da bir askeri darbe daha püskürtüldü
Bolivya'da başarısız darbenin ardından...
Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardından.
Assange'ye "özgürlük" basın "özgürlüğüne" pranga
AfD Kongresi'ni yüz bin kirli protesto etti
Kenya'da vergi yasasına karşı eylemler
2023-2024 eğitim döneminin gösterdikleri
Göçmenlere dönük ırkçı saldırıların parçası olmayalım.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Servet ve sefalet kutuplaşması derinleşiyor

 

Ekonomik-mali krizin faturası giderek kabarıyor. Açlık sınırının altında kalan ücrete çalışmak zorunda bırakılan milyonlarca işçi-emekçi, en temel insani ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz oldu. Emekçiler ay sonunu getirebilmek için fazla mesai, ek iş, borçlanma vb. gibi yöntemlere başvuruyor. Milyonların yaşamını derinden etkileyerek sefalete ve yıkıma dönüşen kriz artık içinden çıkılmaz bir hale dönmüş durumda.

Sermaye devletinin Hazine ve Maliye bakanı Mehmet Şimşek’in Orta Vadeli Program (OVP) kapsamındaki yeni ekonomi politikası ise işçi-emekçilere karşı tam bir yıkımı dayatıyor. Zaten yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında düşük ücretlere mahkum edilen milyonları, en iyi senaryo ile felakete sürüklüyorlar.

Orta Vadeli Program’ın bel kemiğini oluşturan ve sıklıkla bahsettikleri “Vergiyi tabana yayma” politikası, krizin faturasını geniş işçi emekçi yığınların sırtına yüklemekten başka bir şey değildir. Katma Değer Vergisi (KDV) oranları, barınma, gıda, sağlık, eğitim vb. temel ihtiyaçlardan alınan %8’lik KDV oranı %10’a ve bunların dışında kalan genel KDV oranı ise %18’den %20’ye çıkarıldı. Milli gelirin yaklaşık %70’ini oluşturan dolaylı vergiler üzerinden yapılan bu artış, en dar anlamda dahi vergi yükünün işçi-emekçi ve yoksulların sırtına bindirildiğinin kanıtıdır.

Saray rejimi gözü dönmüş bir şekilde saldırırken büyük kapitalist şirketler kâr rekorları kırmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından Türkiye’nin 2023 yılı “500 büyük sanayi kuruluşu” listesi yayımlandı. Yayımlanan rapora göre bu 500 şirketin toplam kârı yaklaşık 1 trilyon liraya ulaşmış durumda. Kriz geniş yığınları giderek daha da yoksullaştırırken bu sömürücü asalaklar kâr rekorları kırmaya devam ediyor.

İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı verilere göre bu 500 şirkette çalışan işçilerin aldığı ortalama ücret 28.000 TL civarında iken, tek bir işçinin kapitaliste kazandırdığı yıllık kâr 1 Milyon 166 bin TL gibi bir rakama tekabül ediyor. Listenin birinci sırasında buluna Koç sermayesine ait Tüpraş üretimden gelen 484 milyarlık satış gerçekleştirdi. Peşinden yine Koç sermayesine ait olan Ford Otosan 238 Milyar satış gerçekleştirdi. Liste her biri yüz milyarlarca lira satış gerçekleştiren, Star Rafineri, İstanbul Altın Rafinesi, Toyota Otomotiv, Oyak Renault, Arçelik, Mercedes-Benz Türk diye devam ediyor…

Kapitalistlerin bu denli azgınca sömürüsüne karşı, sermaye iktidarı hâla da doymak bilmez bir şekilde işçi-emekçilere saldırıyor. Bir taraftan OVP ile İMF programları uygulanırken diğer taraftan kapitalist şirketlere vergi muafiyetlerinden borç silmeye, rant alanlarının peşkeş çekilmesinden kamu bankalarından geri ödemesiz krediler vermeye kadar her türlü imtiyaz sağlanıyor.

Asgari ücretli işçiyi açlık sınırının altında kalan bir ücrete mahkum eden sermaye düzeni, “Bu acı reçeteyi hep birlikte göğüsleyeceğiz, çünkü hepimiz aynı gemideyiz” vb. söylemlerle emekçilerle alay ediyor. Fakat acı reçete dedikleri şey, yukarıda da görüldüğü gibi kapitalist sömürücü asalaklar için rant ve kâr getirirken geniş yığınlar için felaket düzeyinde yoksulluk ve yıkım anlamına geliyor.

Sermaye sınıfı ve onun iktidarı bütün bu pervasızca saldırılarını işçi sınıfının örgütsüzlüğünden güç alarak hayata geçiriyor. Dolayısıyla, işçi sınıfı ve emekçiler kendilerini hedef alan kapsamlı yıkım saldırılarını geri püskürtmek istiyorsa kapitalist sömürüye ve sermaye düzenine karşı örgütlü, birleşik, kitlesel, fiili-meşru mücadeleyi büyütmelidirler.

K. Torlak

 

 

İnsanlığa karşı suçtan beraat

 

10 Ekim Ankara Katliamı davasında insanlığa karşı suç işlemekle suçlanan sanık Erman Ekici hakkında beraat, tutuklu sanıklar için katliam suçundan 101’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis verildi. Mahkeme sonrasında açıklama yapıldı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen karar duruşmasına katliamda hayatını kaybedenlerin aileleri ve siyasi kurumların temsilcileri katıldı. İnsanlığa karşı suçtan hakkında iddianame hazırlanan sanık Erman Ekici için bu suçtan beraat kararı açıkladı.

Kararını açıklayan mahkeme heyeti, Yakup Şahin, Hakan Şahin, Resul Demir’e, İbrahim Halil Alçay’a, Hacı Ali Durmaz’a, Erman Ekici’ye, Talha Güneş‘e, Hüseyin Tunç’a, Sanık Metin Akaltın’a insan öldürmekten 101‘er kere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesine, insan öldürmeye teşebbüs suçundan 379‘ar kere 18 yıl hapis cezası verdi.

Ayrıca dosyanın firari sanıklar yönünden ayrılmasına karar verdi.

Avukatlar ve davayı takip edenler adliye koridorunda karara sloganlarla tepki gösterirken adliye önünde açıklama yapıldı.