09 Temmuz 2005
Sayı: 2005/27 (27)


  Kızıl Bayrak'tan
  G-8 Zirvesi ve “hayalet”in önlenemeyen
yükselişi!
  Telekom’da sermaye sözünü söyledi...
Söz sırası işçi ve emekçilerde!
  Kamu TİS’leri sonuçlandı... Sonucu özeleştirme belirledi
  Tayyip Erdoğan ve hükümeti GOP için
seferberliğe hız veriyor
  Eğitim-Sen 2. Olağanüstü Genel Kurulu
  2 Temmuz Sivas katliamı protestolarından
  Sermaye devleti katliamda sınır
tanımıyor...Topyekûn saldırıya karşı
mücadeleyi yükseltelim!
  Gimas grevi ateşlenmeyi bekliyor
  Sınıf hareketinden...
  Kürt hareketinde İmralı süreci ve Türkiye’de Kürt sorunu (Orta sayfa)
  Dönemin aydıncıkları ve “büyük hizmetleri”
  Katliamlar sürüyor...
Hem de alenen, sokak ortasında ve
kameralar karşısında!

  Devlet partisi CHP’den hükümete “sokak” tehdidi

  Live8 G-8’e karşı mı?
Kapitalizm tarih olmadan
açlık ve sefalet tarih olabilir mi?
  G-8 zirvesi toplandı...
Emperyalist güç odakları çözümün değil
sorunların kaynağıdır
  Yeni hedeflerden biri Azerbaycan... CİA-Soros patentli karşı-devrimler
ve ABD uşakları
  Reklam dünyası ve kadın
  17’lere...
Kan kızıldı toprak!
  Bültenler / OSB-İMES
  Bültenler / Çiğli İB
  Kurtköy Canbazbayır emekçileri barikatları kurdular... Yıkım kararına
karşı direniş kararlılığı!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

G-8 zirvesi İskoçya'da toplandı...

Emperyalist güç odakları çözümün değil sorunların kaynağıdır

İskoçya'nın başkenti Edinburgh'un Gleneagles kasabasında beş yıldızlı bir golf otelinde biraraya gelen Almanya, Fransa, Kanada, İtalya, ABD, İngiltere, Rusya ve Japonya'nın oluşturduğu G-8 liderleri, yüzbinlerin katıldığı protesto eylemleriyle karşılandı. Emperyalist-kapitalist düzenin efendilerinin gündeminde, Afrika için yardım, küresel ısınma sorunu, işgal altındaki Irak'ın durumu vb. konuların olduğu bildiriliyor. Bu sorunların dolaysız sorumlusu olan emperyalist güç odaklarının adının bu sorunlara çözüm yolu aranmasıyla birlikte anılması bile, başlı başına yaman bir çelişkidir.

Bush, “fino köpeği”ni hayal kırıklığına uğrattı

Irak işgalindeki sorumluluğundan dolayı prestiji yerlerde sürünen İngiltere Başbakanı Tony Blair, zirveyi kullanarak süründüğü yerden doğrulmaya hazırlanıyordu. Bundan dolayı Afrika ülkelerine verilen yardımın iki katına çıkarılması ve ozon tabakasını tahrip ettiği belirlenmiş emisyon gazlarının kullanımını kısıtlayan Kyoto Protokolü'nü imzalaması için Bush'u ikna etmeyi planlıyordu. Bu sayede kamuoyu, Blair'in, Afrika'daki açlar ile gezegenimizin geleceği için ne kadar çaba harcadığını görmüş olacaktı.

Yüzbinlerce gösterici elbette bu soytarılığı dikkate alacak durumda değildi. Ancak fino köpeğine bizzat sahibinden ağır bir darbe geldi. Blair, haydutbaşı Bush'un izinden giderek Irak bataklığına saplanmış ve bunun sonucu içinde bulunduğu sefil duruma düşmüştü. Bu durumdan kurtulmak için yaptığı hamlede ise Bush'tan ağır bir darbe yedi.

Zirve öncesi İngiliz basınına demeç veren Bush, sanayileşmiş ülkelerin atmosfere saldığı sera gazlarını sınırlandıran Kyoto Protokolü'nü asla kabul etmeyeceğini dile getirerek, Kyoto'nun ABD ekonomisini tahrip edeceğini iddia etti. Bush, “amaç sanayi gazlarını kısıtlamak değil, temiz teknolojiye geçmek olmalı” türünden “parlak fikir”ler de önerdi. Bununla yetinmeyerek, “ben o zirveye, İngiltere Başbakanı Tony Blair'i iyi ya da kötü göstermeye değil, kendi ülkem için en iyisi olacağını düşündüğüm bir gündemle gidiyorum” diyerek “fino köpeği”ni zor durumda bıraktı.

Emperyalist yağma karşıtları zirve başlamadan harekete geçti

Zirveye hazırlık iki yönlüydü. Bir tarafta emperyalist güç odaklarının şefleri, onları korumakla mükellef kolluk kuvvetleri, öte tarafta emperyalist sömürü ve yağmaya karşı çıkan yüzbinler vardı.

Hazır bulunan polislere ek olarak İngiltere hükümeti 11 bin polisi bölgeye kaydırdı. İngiliz polisi dünyanın en azılı haydutlarını korumak için toplantı bölgesini 11 km uzunluğunda, iki metre yüksekliğinde çelik bariyerlerle çevirdi. Ayrıca gözlem kuleleri inşa edildi ve çeşitli noktalara güvenlik kameraları yerleştirildi.

Devletin zorba güçleri tarafından yapılan bu hazırlıklar, zirveyi protesto etmeye hazırlanan eylemcileri etkileyemedi. İlk eylem bölgenin başkenti Edinburgh'da Cumartesi günü düzenlendi. “Yoksullukla mücadele” adıyla düzenlenen mitinge yaklaşık 225 bin kişi katıldı.

İlk eylem sakin geçerken, anti-kapitalist örgütler ile anarşist grupların katıldığı sonraki eylemlere kolluk kuvvetleri azgın bir şekilde saldırdı. Eylemcilerin direnmesi üzerine çıkan çatışmalar saatlerce sürdü. Çatışmalarda 20 kişi yaralanırken, 100'ü aşkın eylemci gözaltına alınarak mahkemeye sevkedildi. Eylemlerde emperyalist güçlerin yanısıra Irak'ta devam eden vahşi işgal de protesto edildi.

Zirvenin “açlara yardımı arttırmak ve küresel ısınmaya çözüm bulmak” üzerine yoğunlaşacağı yönündeki demagoji eylemciler tarafından teşhir edildi. Bu arada bir grup eylemci, İskoçya'daki Faslane üssünde bulunan nükleer denizaltı çevresinde abluka eylemi başlattı. Protestocular adına konuşan sözcü Joss Garman, “Amacımız, İngiltere'nin kitlesel imha silahlarının merkezini felce uğratmak. Yoksulluktan bahseden G-8 liderlerinin, destekledikleri savaşlar ve silah ticareti yoluyla yoksulluğun sebebi olduğunu göstermek” dedi. Protesto eylemlerine İskoçlar'ın yanısıra, ülkenin dört bir yanından otobüs, bisiklet, tren ve teknelerle gelen halk ile yurtdışından gelen eylemciler katılıyor. Eylemlerin zirvenin bitiş tarihi olan 8 Temmuz'a kadar sürmesi bekleniyor.

G-8 zirveleri giderek düzenin efendileri ile düzen karşıtlarının karşı karşıya geldiği bir çatışma alanı haline geliyor. İtalya'da 2001'de, Fransa'da 2003'te ve son olarak İngiltere'de gerçekleşen her üç zirvede de emperyalist yağmaya karşı olanlar ile bu gerici devletlerin saldırgan kolluk kuvvetleri karşı karşıya gelmiştir. Bu eylemler aynı zamanda, “demokrasi havarisi” kesilen AB emperyalistlerinin maskelerini bir tarafa atarak faşizan suratlarını göstermelerine de vesile oluyor. Bu tablo, emperyalist ülkelerde sınıf çatışmaları keskinleştiğinde kolluk kuvvetlerinin nasıl tutum alacağına dair ipuçları veriyor.

Barbarlık düzeni ile efendilerine duyulan tepkiler giderek artıyor. G-8 zirveleri bunun en bariz örneklerindendir. Hareket bugünkü durumuyla bile düzenin efendilerini fazlasıyla rahatsız ediyor. Ancak onlar da biliyor ki, bu sınırlar içinde kaldığı sürece sistem açısından ciddi bir risk taşımayacaktır. Bu hareket kapitalizmi yıkmayı temel alan devrimci bir önderlik altına girdiğinde olayların bambaşka bir boyut kazanacağına ise kuşku yoktur.

------------------------------------------------------------------------------------------

Afrika ülkelerinin durumuna ilişkin bazı rakamlar...

* Geçen ay G-8 maliye bakanları, çoğu Sahra çölünün güneyinde yeralan Afrika'nın en yoksul 18 ülkesinin borçlarının bir kısmının (40 milyar dolar) silinmesi için uzlaşmıştı. Ancak bu adıma ihtiyaç duyan ülkelerin sayısı 18'i bir hayli aşıyor. Ancak emperyalistler, borçları silinen ülkelerin, bunun karşılığında özelleştirme yapmasını dayatıyor. Ekonomistler, G-8 ülkeleri için özelleştirme programı, uzun vadede borçların geri ödenmesinden çok daha kârlı diyor.

Uzmanlar, Afrika'da asıl sorunun, “Afrika'nın tarım ürünlerinin emperyalist ülkelere girmesinin önünde kota duvarları yükselirken, Batı'nın tarım sübvansiyonlarıyla çok kolay ürettikleri tarım ürünlerinin Afrika'ya sınırsız girerek tarım sektörünü yok olmanın eşiğine getirmesidir” diyor.

* Kıtada temiz içme suyuna ulaşmak en büyük sorunlardan biri. Afrikalılar yılda 40 milyar saatlerini temiz su taşımakta harcıyor. Üretim gücü buraya gidiyor.

* Hastalıkların yüzde 80'i pis sulardan dolayı meydana geliyor. Çocuk ölümlerinin çoğu sıtma gibi önlenebilir hastalıklardan kaynaklanıyor.

* 100 milyon dolarlık bir proje ile kıtada çocuk felci ve su çiçeğinin tamamen yokedileceği belirtiliyor.

* Dünya nüfusunun yüzde 10'unu oluşturan Orta Afrika, dünyadaki AIDS hastalarının üçte ikisini barındırıyor.

* Afrika'da ortalama yaşam süresi 9 ülkede 40'ın altında. BM'ye göre bu rakam Zambiya'da 32.

* AIDS'lilerin 15-49 yaş grubu nüfusa oranı bazı ülkelerde yüzde 30'un üzerine çıktı.

* Kıtada yaşayan 800 milyon kişinin yüzde 40'tan fazlasının günlük geliri 1 doların altında.

* Her yıl 2 milyon insan açlık ve önlenebilir hastalıklardan dolayı ölüyor. Bu nedenle halen 200 milyon Afrikalı ölüm tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyor.

*Afrika ülkelerinde yapılan yıllık “yardım” sadece 25 milyon dolar. Oysa geçtiğimiz yıl silahlanmaya 1 trilyon (bin milyar) dolar harcandı.