4 Ocak 2008 Sayı: SİKB 2008/01

  Kızıl Bayrak'tan
   İşbirlikçi burjuvazi yeni yıla içe ve dışa dönük saldırılarla başladı!..
  Kürt halkı kudurgan bir şovenizmin kıskacında bir yılı daha geride bıraktı...
2007 sermayenin yoğun saldırıları ile geçti!
2008 mücadele yılı olacak!
“Herkese sağlık güvenli gelecek” için
genel grev–genel direnişi tabanda örelim!
Sınıf hareketinde birleşik mücadelenin
artan önemi ve büyüyen olanaklar
  SSGSS saldırısına karşı eylemler...
  Cevizli Tekel işçilerinden özelleştirme saldırısına tok yanıt!
  Asgari ücret belirlendi...
  Nereye gidiyoruz?
Yüksel Akkaya
  Kurultay sonrasında mücadelenin ve örgütlenmenin yeni bir dönemine doğru... !
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Emekçi Kadın Komisyonları 10 Şubat’a hazırlanıyor... .
  Gençlik hareketinden...
  Dünya’dan...
  Doğanın yıkımının nedeni kapitalizmin kâr hırsıdır!..
  4 Ocak ‘96 / Ümraniye: Devrimci tutsaklar saldırıyı tok bir direniş şiarı ile karşıladılar...
  Bir rahibin bedeninde şan–şöhret aramak...
  Yeni bir yıla girerken...
M. Can Yüce
  Yeni yıla emeğin hakkıyla
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Benazir Butto’ya suikast!

Pakistan gerici güç odaklarının iktidar savaşı kıskancında!

Farklı kliklere bölünen egemenler arasında cereyan eden gerici iktidar çatışmalarının devam ettiği Pakistan’da eski başbakanlardan Benazir Butto’nun suikastla öldürülmesi, bu ülkedeki kaos ortamının daha da karmaşık bir hal almasına yolaçtı.

Diktatör Pervez Müşerref’le ABD güdümünde yürüttüğü pazarlıklardan sonra ülkeye dönen Butto, daha önce de bir suikasta maruz kalmış, ancak saldırıdan sağ kurtulmuştu. “Ordu kenti” Ravalpindi’de uğradığı ikinci saldırıdan kurtulmaya muvaffak olamayan Butto’nun öldürülmesinin, egemenler arası iktidar savaşlarının daha da alevlenmesine yol açacağı belirtiliyor. Nitekim saldırının hemen ardından değişik kentlerde yapılan gösterilerde çıkan çatışmalarda onlarca kişi öldürülürken, çok sayıda insan yaralandı. Cenaze töreni sırasında, kolluk kuvvetlerine “vur” emri veren Pakistan rejimi, biriken tepkiyi silah zoruyla dizginlemeye çalıştı.

Benazir Butto’nun öldürülmesinin hemen ardından ABD ve Batı Avrupa merkezli haber ajansları ve basınında, ortada hiçbir kanıt yokken, gerici dinci akımlar “fail” ilan edildi. Butto’nun son günlerde radikal dincileri hedef alan açıklamalarda bulunmuş olması bu kanıyı desteklese de, El Kaide’nin Pakistan’daki kolu ithamları reddetti.

Bu arada, Benazir Butto’nun saldırıdan kısa süre önce kaleme aldığı bir metinde, “bana bir şey olursa sorumlusu Pervez Müşerref”tir ifadelerinin yel aldığı açıklandı. Öldürülene kadar başında bulunduğu Pakistan Halk Partisi yetkilileri de, tehdit altında olmasına rağmen Butto’nun korunmadığını, suikastın Müşerref’e bağlı güçler tarafından gerçekleştirildiğini savunuyorlar. Öte yandan pek çok çevre, Pakistan’da iktidarı ipotek altına alan generallerin Benazir Butto’yu “tehdit” olarak algıladıkları konusunda birleşiyor.

Devlet başkanı Pervez Müşerref ülkede üç gün yas ilan ederken, suikasttan Müşerref yönetimini sorumlu tutan muhalefet ise, 8 Ocak’ta yapılması öngörülen seçimleri boykot etme kararı aldı.

Gerici klikler arasında iktidar savaşının cereyan ettiği Pakistan’da Butto’nun birden fazla düşmanı vardı. Gerici odaklar arası çatışmada her türlü kirli yöntemin mübah kabul edildiği göz önüne alındığında, bu tür suikastlar kaçınılmazdır. Pakistan söz konusu olduğunda hegemonya kuran ve Pervez Müşerref yönetiminde temsil edilen Amerikancı generallerin yanısıra, Butto’nun temsil ettiği burjuvazi, radikal dinci gericilik, eski başbakanlardan Nevaz Şerif’in partisi tarafından temsil edilen sağcı/dinci güç odakları öne çıkmaktadır.

Kuruluş yıllarından beri ABD emperyalizminin güdümünde olan gerici Pakistan rejimine damgasını vuran generaller, toplumsal muhalefetin cuntalarla bastırılmasından Taliban rejiminin Afgan haklarının başına musallat edilmesine, “teröre karşı savaş” planı çerçevesinde Taliban-El Kaide karşıtı savaştan Afganistan’ın işgaline kadar pek çok olayda Bush liderliğindeki savaş kundakçılarına hizmet etmiştir.

Diktatörler kuşağının son temsilcisi olan general Pervez Müşerref’in aşırı derecede yıpranması Washington’daki savaş kundakçılarını telaşlandırmış, diktatöre makyaj olsun diye Benazir Butto ile anlaşmasını sağlamıştır. Üniformasını çıkarmak koşuluyla diktatöre destek veren Butto’nun ise, yargılandığı yolsuzluk ve rüşvet dosyaları hasıraltı edilmiştir.

Müşerref-Butto “ittifak”ını sağlamak kolay olmamıştı. İttifak, ancak ABD dışişleri bakanı Condoleezza Rice, yardımcısı eski istihbarat ve kirli savaş şefi John Negroponte vb. isimlerin dolaysız müdahale ve yönlendirmeleri ile sağlanabilmişti. Bu ittifak hem Müşerref-Butto ikilisinin hem Beyaz Saray’daki efendinin işine geliyor gibi görünüyordu ama kısa sürdü. Washington’dan emir alma konusunda birbiriyle yarışan bu gerici odaklar, iktidar parsasından daha büyük paya el koyma hırsından olsa gerek, kısa sürede yine birbirlerine rakip oldular.

Butto’nun öldürülmesi, ABD’nin Pakistan’la ilgili planlarının fiyaskoyla sonuçlanması anlamına da geliyor. Zira radikal dinci gericiliğin Pakistan istihbaratı ve ordusunda giderek güçlenmesi ve bu gerici akımların verili koşullarda ABD’nin doğrudan denetimi dışında olması, savaş çetesini rahatsız etmektedir. Dahası ABD sayesinde nükleer silah depolayan Pakistan rejiminin radikal dinci akımların denetimi altına girmesi kaygısı taşıyan Pentagon şeflerinin, Pakistan’a askeri müdahale seçeneği üzerinde de çalıştığı bildirilmektedir.

ABD’nin gerici Pakistan rejimi üzerindeki hegemonyası devam ederken, gerici güç odakları arasındaki iktidar paylaşımı çatışmaları ülkedeki kaosu daha derinleştirmektedir.

Gerici kutuplar arsındaki çatışmalar yazık ki, bu ülke halklarını da etkisi altına almıştır. Bazı aşiretler Usame Bin Ladin ve adamlarının hamiliğini, Peştunlar ise Taliban artıklarına ev sahipliği yapmaktadır. Belucistan’da milliyetçi hareket güçlenirken, bazı bölgelerde Şii-Sünni çatışması kışkırtılmaktadır. Emperyalist planlar ve gerici odakları arası çatışmaları tamamlayan bu tablo, Pakistan’daki durumu daha ağırlaştırmaktadır.

Pakistan’da işçi sınıfı, kır emekçileri ve öğrenci gençlik 1968-69 yıllarında kitlesel direnişleriyle askeri cuntayı devirebilmişlerdi. Verili koşullarda çelişkilerin o yıllardan daha derin, toplumsal dinamiklerin daha güçlü olduğu kesindir. Ancak Pakistan’da ilerici devrimci akımların ve sınıf-kitle hareketinin zayıflığı, diğer etkenlerle birlikte bu ülkedeki toplumsal dinamiklerin amacından sapmasına zemin hazırlamıştır. Pakistan’ın bu kaostan kurtulması ancak toplumsal dinamiklerin ilerici-devrimci rolünü oynamasıyla mümkün olacaktır.


Dünya’dan...

Dünya jandarmasının arsızlığı!

Rice, ABD’nin Irak ve Afganistan işgalini kastederek, bu işgaller sayesinde 50 milyon insanın hayatını kurtardıklarını iddia etti. Kendini dünyanın jandarması ilan eden bir ülkenin Dışişleri Bakanı sıfatı taşıyan Rice, bu jandarmalık sıfatını öylesine içselleştirmiş ki, kendisini, “Biz El Kaide’nin yasadışı nükleer pazar ağını çökerttik, Libya’nın atom programına son verdik. Kore’yi nükleer silahlardan arındırmak için kuzey doğu Asya ülkelerini biraraya getirdik. Müttefiklerimizle birlikte Balkanlar’daki sorunları ve Kosova sorununu çözüyoruz. Uluslararası topluluğu İran’ın atom programına karşı biraraya getirdik. Ve daha birçok şey yaptık...” demekten alıkoyamıyor! Bu sözler, Alman gazetesi Die Zeit’e verilen bir demeçte geçiyor.

Rice’ın özellikle son cümlesini biraz açmakta fayda var! Gerçekten ABD bütün dünya devletlerinin işine burnunu sokmakla kalmadı, dünya halklarını saldırgan işgal politikaları ile her gün bombaların patladığı, her gün onlarca insanın öldüğü bir yaşama mahkum etti. Ortadoğu’da, Balkanlar’da, elini attığı hemen her coğrafyada açlık ve sefaleti derinleştirdi. Onbinlerce insanı işkencehanelerden geçirdi. Ve gerçekten de ABD “daha birçok şey yaptı!”...


Ürdün’de tekstil işçilerinin grevi

Ürdün’de 10 Aralık’ta 3 bin tekstil işçisinin başlattığı grev sürüyor. Tekstil işçileri Wall-Mart, Gloria Vanderbilt ve GAP için üretiyorlar. Grevci işçilerin büyük çoğunluğunu Sri Lanka, Bangladeş ve Hindistan’lı kadınlar oluşturuyor. Grevci kadınlar asgari ücret taleplerinin yanında çalışma koşullarının düzeltilmesini istiyorlar. Ürdün’de tekstilci işçilerin normal haftalık çalışma saati 78.


Polonya’da madencilerin protestoları

Polonya’da maden işçilerinin Noel öncesi başlattıkları ve daha fazla ücret talebi için yürüttükleri mücadele sürüyor. Madenciler Sendikası 7 Ocak 2008 günü tüm ocaklarda grev çağrısı yaptı.