4 Ocak 2008 Sayı: SİKB 2008/01

  Kızıl Bayrak'tan
   İşbirlikçi burjuvazi yeni yıla içe ve dışa dönük saldırılarla başladı!..
  Kürt halkı kudurgan bir şovenizmin kıskacında bir yılı daha geride bıraktı...
2007 sermayenin yoğun saldırıları ile geçti!
2008 mücadele yılı olacak!
“Herkese sağlık güvenli gelecek” için
genel grev–genel direnişi tabanda örelim!
Sınıf hareketinde birleşik mücadelenin
artan önemi ve büyüyen olanaklar
  SSGSS saldırısına karşı eylemler...
  Cevizli Tekel işçilerinden özelleştirme saldırısına tok yanıt!
  Asgari ücret belirlendi...
  Nereye gidiyoruz?
Yüksel Akkaya
  Kurultay sonrasında mücadelenin ve örgütlenmenin yeni bir dönemine doğru... !
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Emekçi Kadın Komisyonları 10 Şubat’a hazırlanıyor... .
  Gençlik hareketinden...
  Dünya’dan...
  Doğanın yıkımının nedeni kapitalizmin kâr hırsıdır!..
  4 Ocak ‘96 / Ümraniye: Devrimci tutsaklar saldırıyı tok bir direniş şiarı ile karşıladılar...
  Bir rahibin bedeninde şan–şöhret aramak...
  Yeni bir yıla girerken...
M. Can Yüce
  Yeni yıla emeğin hakkıyla
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Köln’de onbinlerce Alevi ARD’yi protesto etti

Almanya’da bir devlet kanalı olan ARD’de yayınlanan “Tatort” adlı polisiye dizinin “Wem Ehre Gebürt” (Namusuna Layık Olmak) adıyla yayınlanan bölümünde, kızıyla cinsel ilişkiye giren Alevi bir baba ve kıza yardımcı olan bir Alman polisin hikayesi konu ediliyor. Dizide, tecavüze uğrayan kız hamile kalıyor. Sünni eniştesinin yanına sığınan kız, başörtü takıp İslam’a yönelip olumsuz olarak gördüğü olaylardan kurtulmaya çalışıyor.

Bunun üzerine harekete geçen, başta Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) olmak üzere çeşitli Alevi kurumları, ARD’den, alevilerden özür dilemesini ve diziyi yayından kaldırmasını talep etmişti. ARD’nin bu talebi dikkate almaması üzerine, AABF, 30 Aralık günü Almanya’nın Köln kentinde büyük bir miting organize etti.

Köln’ün ünlü Dom Kilisesi Meydanı’nda yapılan mitinge Almanya’nın değişik kentlerinden ve Avrupa’nın çeşiti ülkelerinden gelen, yaklaşık 50 bin Alevi emekçi katıldı.

Coşkulu geçen mitinge gençlerin yoğun katılımı dikkat çekerken, çeşitli kentlerdeki Alevi derneklerine ait yüzlerce pankartın yanısıra yüzlerce döviz taşındı. Mitinge genelde antifaşist bir atmosfer hakimdi. “Susma, sustukça sıra sana gelecek!”, “Kahrolsun faşizm!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Alevi’ye uzanan eller kırılsın!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!” sloganları en sık atılan sloganlar oldu.

Mitingde yapılan konuşmalarda, Aleviler’in tarih boyunca hakim sınıflar tarafından maruz kaldıkları baskı, aşağılanma, inkar ve iftiralara değinilerek, bu örneklerden birinin de bir Alman devlet televizyonu tarafından yapılmasının oldukça düşündürücü olduğu belirtildi. ARD’nin tüm Aleviler’den özür dileyerek, programı derhal yayından kaldırması talep edildi. Yapılan konuşmaların ardından miting, Mikail Aslan, Ozan Emekçi ve Zele Mele gibi sanatçıların söyledikleri Kürtçe ve Türkçe türkülerle sona erdi.

Türkiyeli devrimci gruplar da çeşitli mücadele platformlarının pankartlarıyla katılarak mitinge destek verdiler. Bir-Kar olarak mitinge ‘’Faşist saldırganlığa ve şovenizme karşı yaşasın halkların kardeşliği!’’ pankartı ile katıldık. Miting için çıkardığımız ‘’Baskıya, sömürüye, aşağılanmaya, horlanmaya ve ayrımcılığa karşı ‘Gelin Canlar Bir Olalım’!/Bir-Kar’’ imzalı bildirilerimizi yaygınca dağıttık. Kürt sorununu işleyen, ‘’Faşizme, şovenizme ve ırkçılığa karşı işçilerin birliği, halkların kardeşliği!’ başlıklı broşürlerimizi de dağıttık.

Bir-Kar/Köln

 

İntifada’nın 20. yılı...

Filistin halkının siyonist İsrail işgaline karşı başlattığı İntifada 20. yılında. İntifada’nın 20. yılında Filistin Halkıyla Dayanışma Derneği, 29 Aralık günü Makina Mühendisleri Odası’nda bir etkinlik düzenledi.

FHDD Başkanı Füsun Bandır’ın açılış konuşmasıyla başlayan etkinlik, Filistin halkının İsrail siyonizmine karşı direnişinin tarihini anlatan sinevizyon gösterimiyle devam etti. Bandır yaptığı konuşmada Ocak-Haziran 2008 tarihleri arasında “Filistin halkını ne kadar tanıyoruz?”, “İsrail siyonizmini ne kadar tanıyoruz?” başlıklı çalışmalar yürüteceklerini söyledi.

Etkinliğin ilk bölümünde Ayhan Erdem şiir dinletisi, Filistinli öğrenci Meysa Musleh ise müzik dinletisi sundu. Etkinliğin ikinci bölümünde Haluk Gerger, Mete Çubukçu ve Filistinli öğrenci Meysa Musleh panel-söyleşi kısmına konuşmacı olarak katıldılar.

Kızıl Bayrak/İstanbul


 

Mamak İKE’den tiyatro gösterimi

Mamak İşçi Kültür Evi yeni bir yılı tiyatro ile karşıladı. Kültür Evi, hazırlamış olduğu Aralık ayı programının son etkinliği olan çocuk tiyatro topluluğunun hazırladığı doğaçlama çalışmasının sunumunu 29 Aralık günü gerçekleştirildi. Çocukların ailelerinin yoğun ilgisine konu olan gösterim büyük bir beğeniyle izlendi.

Çocuk tiyatro topluluğunun gösteriminden sonra “Büyük adam küçük aşk” adlı film gösterildi. Kürt halkına karşı savaş çığırtkanlığının yükseltildiği ve sesinin boğulmaya çalışıldığı bugünlerde böyle bir filmin gösterilmesi oldukça anlamlı oldu.

Mamak İşçi Kültür Evi çalışanları

 

Sefaköy’de polis terörü!

Sefaköy’de 1 Ocak günü akşam saatlerinde, 10 Şubat 2008 tarihinde gerçekleştirilecek olan Emekçi Kadın Kurultayı çağrı afişlerini yaptıktan sonra yolda yürürken, 3 arkadaşımızın önü sivil polisler tarafından kesilmiştir. Afişlere ve kovalara el koymak isteyen polislere arkadaşlarımız karşı çıkınca sivil polisler Sefaköy Polis Karakolu’ndan takviye güç istemişlerdir. Kısa bir süre içinde bölgeye yığınak yapan kolluk güçleri bir arkadaşımızı “araması” olduğu gerekçesiyle karakola götürmek istemiş, arkadaşlarımızın karşı çıkması üzerine zor kullanmışlardır. Psikolojik baskı altına almak için sürekli üst araması dayatan saldırgan tutuma arkadaşlarımız tok bir yanıt verince polisler daha da saldırganlaşmışlardır. Bir arkadaşımızın ellerini zorla kelepçeleyip hücreye sokarak zorla üst araması yapmışlardır. Polisin saldırgan tutumunu protesto eden arkadaşımız “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Katil polis hesap verecek!” sloganlarını haykırmıştır.

Polisler “sizi terör örgütü propagandası yapmaktan ve dışarıda patlayan bombalama olaylarının faili olmaktan tutuklatacağız” diyerek arkadaşlarımızı sürekli tehdit etmişlerdir. Para cezası kesildikten sonra iki arkadaşımız serbest bırakılırken, bir arkadaşımız “araması” bahane edilerek sabaha kadar karakolda tutulmuştur.

Sabah saatlerinde vardiya değişimine gelen polisler ayakkabı bağlarını çözmesini istemiş, arkadaşımız bu talebi reddetmiştir. Bunun üzerine polisler hücrenin içine biber gazı sıkarak arkadaşımızın boğazının ve yüzünün yanmasına neden olmuşlardır. Arkadaşımız bu saldırıları “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!”, “Baskılar bizi yıldıramaz”, “Katil polis hesap verecek!” sloganlarıyla yanıtlamıştır. Ayrıca arkadaşımız ifade vermek için zorlanmış, ancak net tavrı karşısında polis geri adım atmak zorunda kalmıştır. Arkadaşımız akşam saatlerinde savcılığa çıkarılarak serbest bırakılmıştır.

Küçükçekmece Emekçi Kadın Komisyonu çalışanları


EMO’dan elektrik zammına tepki!

AKP hükümeti geçtiğimiz günlerde elektriğe %15 oranında zam yaptı. İMF’nin gelişi ile aynı günlere denk gelen elektrik zammı, emekçiler tarafından tepkiyle karşılandı. Elektrik zammı %15 olarak ilan edilmesine rağmen, fon ve vergilerin artmasıyla birlikte faturalara %17 oranında yansıyacak.

Konu ile ilgili olarak Elektrik Mühendisleri Odası bir açıklama yaptı ve elektrik zammını AKP hükümetinin yurttaşlara yeni yıl armağanı olarak nitelendirdi. Aynı zamanda AKP hükümetinin dağıtım bölgelerinin özelleştirilmesi öncesinde elektriğe zam yaparak özel şirketlerin talebini yerine getirmiş olduğunu vurguladı.

EMO, Türkiye’deki elektriğin OECD ülkeleri içerisinde de daha pahalı olduğunu söyledi. OECD ülkelerindeki 2005 yılı dolar bazında konut elektrik fiyatları karşılaştırıldığında Türkiye’nin Yunanistan, Çek Cumhuriyeti, ABD, Kanada, Meksika, Kore ve Norveç’ten daha pahalı hizmet sunduğu görülüyor.

Elektrik Mühendisleri Odası, hükümeti bir an önce elektrik alanında sağlıklı değerlendirmeler yapmaya, tüm politikaları yeni baştan masaya yatırmaya, kamuya yatırım yapmaya ve pahalı elektrik alımına neden olan uygulamalara son vermeye çağırdı.

 

Kartal İşçi Kültür Evi Ocak ayı etkinlik programı

Geçtiğimiz ay açılan Kartal İşçi Kültür Evi Derneği’nin Ocak ayı etkinlik programı belirlendi. Güney Kürdistan’a yönelik sınırötesi operasyon ve SSGSS Yasa Tasarısı’nın da gündeme alındığı program haftalık film gösterimleri ve SSGSS Yasa Tasarısı’nın tartışılacağı bir panelden oluşuyor. Ayrıca 5 Ocak günü dernekte bir tanışma yemeği düzenleniyor.

12 Ocak günü üniversiteye hazırlık kursuna katılacak öğrencilerin ve ders verecek eğitimcilerin katılacağı bir tanışma toplantısı düzenlenecek.

Kartal İşçi Kültür Evi Derneği’nde düzenlenecek olan gitar, bağlama, keman, tiyatro, halkoyunları kurslarının kayıtları da Ocak ayı boyunca yapılacak. Kurslar Şubat’ta başlayacak.

Kartal İşçi Kültürevi çalışanları

 

Sanat eğitiminin adı var kendi yok!

Eğitim-Sen burjuva basının gündemine giren “Fazıl Say” tartışmalarıyla beraber, Türkiye’de “Sanat Eğitimi” hakkında bir rapor hazırladı. Rapor 28 Aralık günü Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer tarafından, gerçekleştirilen basın açıklamasıyla sunuldu.

Sanat eğitimindeki eksikliklerin ve çarpıklığın istatistiklerle anlatıldığı araştırmada, alanla ilgili genel değerlendirme ve önerilere yer veriliyor. AKP’nin eğitim anlayışının sanat eğitimi yerine din eğitimi odaklı olduğu vurgulanıyor. Sanat eğitiminin önemine vurgu yapılarak, sanat eğitiminin amaç ve ilkelerinin nasıl olması gerektiği belirtiliyor ve sanat eğitiminin sorunları başlıklar halinde sıralanıyor.

Kızıl Bayrak/İstanbul

 

Sefaköy İşçi Kültür Evi’nde film gösterimi

Son süreçte daha bir azgınlaştırılan ırkçı-şovenist histeri sermaye devletinin sınırötesi operasyonlarıyla farklı boyutlara taşınıyor. Emekçi semtlerinde bu histerik milliyetçi dalgayı yayarak işçi ve emekçileri sersemletmeyi, kendi sınıf çıkarlarını dayatmaya çalışıyorlar. Bu yoğun bombardırmana karşı aydınlatma çalışmalarımızı farklı araçlarla sürdürüyoruz. En son, her türden ırkçılığa, şovenizme karşı olmanın ve emperyalist odaklara değil kendi gücümüze güvenmenin önemini anlatan “Otel Ruanda” filmi gösterildi. Büyük bir ilgiyle izlenen filmin konusu kısaca şöyle:

Bir Hutu olan Paul Rusesabagina, Hôtel des Mille Collines’in müdürüdür ve Tutsi bir kadınla evlidir. Katliam başladığında öncelikle kendi ailesini kurtarmaya çalışsa da durumun farkına varınca kendi ailesinin yanı sıra kurtarabildiği tüm Tutsi ve Hutu mültecileri kurtarmaya çalışır. Komşularıyla birlikte ailesini otele götürmesinden sonra birçok Tutsi ve Hutu mülteciyi de otele alır. Otel neredeyse bir mülteci kampına dönerken, daha önceleri kurduğu ilişkilerini kullanarak oteldeki insanları korumaya çalışır ve sonuç olarak 1268 mültecinin hayatını kurtarır. Film oteldeki mülteciler ile birlikte Rusesabagina’nın ailesinin Tutsi isyancılarının hakim olduğu taraftaki bir mülteci kampına kaçması ve buradan Tanzanya’ya doğru hareket etmeleri ile son bulur.

Filmde ayrıca, Ruanda Katliamı’na dair birçok bilgi sunulmakta ve olaya uluslararası tepkinin çok düşük düzeyde kalması, BM ve Batılı güçlerin katliam karşısındaki tavırları büyük oranda eleştirilmektedir.

Sefaköy İşçi Kültür Evi çalışanları