8 Şubat 2008 Sayı: SİKB 2008/06

  Kızıl Bayrak'tan
  Sahte kamplaşmalar köleliğe ve karanlığa, devrimci sınıf mücadelesi kurtuluşa götürür!
  “Demokratik çözüm yürüyüşü” engellemelere rağmen gerçekleşti!
Sırada kıdem tazminatı hakkı var…
Tuzla tersaneler cehenneminde ölümlerin ardı arkası kesilmiyor!
Bir iş cinayeti, kapitalizm ve insan...
Kadıköy’de “Öğretimize, özgürlüğümüze saygı mitingi”…
  Binlerce Tekel işçisinden özelleştirme karşıtı mücadele kararlılığı
  TÜMTİS işçilerinden eylem...
  SSGSS karşıtı faaliyetlerden...
  Basın sansürü ve görevlerimiz
  TKİP II. Kongresi değerlendirmeleri...
Kadın sorunu ve sınıf içinde kadın çalışması / 1
  Yaşanabilir bir dünya için sosyalizm!
  Çiğli Emekçi Kadın Kurultayı üzerine konuştuk...
  Davutpaşa katliamı: Öfkemiz isyanımızın mayasıdır!
Volkan Yaraşır
  160. yılında Manifesto günceldir!
  Solun Komünist Manifesto ile sınavı...
A. Deniz
  “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği!” Nokia işçilerinin dayanışma çadırında hayat buluyor!
  Irkçı siyonistler Lübnan hezimetini itiraf ettiler!
  Türk sömürgeciliğinin değişmez unsurları: İnkar, tehcir, asimilasyon ve imha!
M. Can Yüce
  Ankara’da ortak panel...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

Gazete biçiminde okumak için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan...

İş cinayetlerine her gün yenileri ekleniyor. Davutpaşa’daki patlamada ölenlerin sayısı 23’e çıktı... Tersaneler cehennemi artık iş cinayetleriyle anılır hale geldi. Asalak tersane patronları her yaşanan iş cinayetinin arkasından adeta işçilerle alay eder oldular. En son Şahin Çelik Tersanesi’nde iş cinayetine kurban giden Metin Turan adlı işçinin cenazesi karşısında Şahin Çelik patronun yaptığı açıklama bunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Peşpeşe yaşanan iş cinayetlerine karşı tepkiler de büyüyor. Sendikalar, meslek odaları, ilerici ve devrimci kurum ve güçler yaptıkları açıklama ve eylemlerle iş cinayetlerini protesto ediyorlar. Ancak ortaya konulan tepkilerin düzeyi ve çapı henüz belli sınırları aşmış değil. Bu kadarının yeterli olmadığı açık. İşçi sınıfının her gün birer birer kurban verdiği sınıf kardeşlerini sahiplenmesi, asalak sermaye sınıfından ve onlara hizmet eden hükümetten işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınması için harekete geçmesi artık bir zorunluluktur.

Tersaneler cehenneminde iş cinayetlerine karşı tersane işçilerinin tepkilerinin giderek daha örgütlü ve daha hedefli hale gelmesi umut vericidir. Ancak bu tepkilerin tersane işçilerinin ağırlıklı bir bölümünü henüz kapsamaması en temel zayıflık alanıdır. Ortaya konulan tepkiler büyük ölçüde sınıf devrimcileri tarafından örgütlenen eylemlerle sınırlı kalmakta ve dar güçleri kapsamaktadır. Tuzla tersaneler bölgesi iş cinayetlerine karşı sınıf tepkisinin geniş ölçekte açığa çıkarıldığı bir zemine dönüştürülmelidir.

Tersane İşçileri Birliği’nin 9 Aralık 2007 tarihinde gerçekleştirdiği 2. Tersane İşçileri Kurultayı’nın karar altına aldığı başlıklardan biri de iş cinayetlerine karşı bir kampanyanın örgütlenmesiydi. Tersane İşçileri Birliği, bu kararını etkili ve yaygın bir çalışma olarak tersaneler bölgesinde hayata geçiriyor. Bu çerçevede 10 Şubat günü Taksim/Galatasaray’da gerçekleştireceği bir yürüyüşle kampanyanın bir aşamasını geride bırakacak. Ancak ölümlerin her an kapıda olduğu bu cehennemde, iş cinayetlerine karşı amansız ve dişe diş bir mücadele yürütülmek güncel ve acıl bir görev olarak sınıf devrimcilerinin önünde durmaktadır.

Açık ki, iş cinayetleri sorunu tüm sınıfın yakıcı ve güncel bir sorunudur. Bu sorun tersanelerle sınırlanamaz. Sınıf devrimcileri bulundukları tüm alanlarda iş cinayetlerine karşı eylemli tepkiler örgütlemek ve sınıfın eylemli gücünü harekete geçirmek için daha inisiyatifli ve enerjik bir çaba ortaya koymalıdırlar.

İşçi sınıfı kendisini açlığa, sefalete, işsizliğe ve güvencesizliğe mahkum eden bu kölelik düzenini yıkmak mücadelesinde daha örgütlü davranabilmeli, eylemli gücünü ve iradesini harekete geçirecek bir mücadele kararlılığı içinde olabilmelidir. Kuşkusuz böyle bir sürecin örgütlenmesi çabası kendiliğinden olmayacaktır. Sınıf devrimcileri, bugün, bu çabanın merkezinde ve önünde durmaktadırlar. Bu çabanın güç kazanması ölçüsünde de kendi tarihsel ve devrimci görevlerini başarıyla gerçekleştirmenin tüm koşullarına kavuşacaklardır.