8 Şubat 2008 Sayı: SİKB 2008/06

  Kızıl Bayrak'tan
  Sahte kamplaşmalar köleliğe ve karanlığa, devrimci sınıf mücadelesi kurtuluşa götürür!
  “Demokratik çözüm yürüyüşü” engellemelere rağmen gerçekleşti!
Sırada kıdem tazminatı hakkı var…
Tuzla tersaneler cehenneminde ölümlerin ardı arkası kesilmiyor!
Bir iş cinayeti, kapitalizm ve insan...
Kadıköy’de “Öğretimize, özgürlüğümüze saygı mitingi”…
  Binlerce Tekel işçisinden özelleştirme karşıtı mücadele kararlılığı
  TÜMTİS işçilerinden eylem...
  SSGSS karşıtı faaliyetlerden...
  Basın sansürü ve görevlerimiz
  TKİP II. Kongresi değerlendirmeleri...
Kadın sorunu ve sınıf içinde kadın çalışması / 1
  Yaşanabilir bir dünya için sosyalizm!
  Çiğli Emekçi Kadın Kurultayı üzerine konuştuk...
  Davutpaşa katliamı: Öfkemiz isyanımızın mayasıdır!
Volkan Yaraşır
  160. yılında Manifesto günceldir!
  Solun Komünist Manifesto ile sınavı...
A. Deniz
  “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği!” Nokia işçilerinin dayanışma çadırında hayat buluyor!
  Irkçı siyonistler Lübnan hezimetini itiraf ettiler!
  Türk sömürgeciliğinin değişmez unsurları: İnkar, tehcir, asimilasyon ve imha!
M. Can Yüce
  Ankara’da ortak panel...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

Gazete
biçiminde okumak için tıklayın

 

manifestoBerlin’de 20. yıl konferansı!

3 Şubat’ta Berlin’de, “Devrim ve sosyalizm mücadelesinin 20. yılındayız! Geçmişi aştık geleceği kazanacağız!” başlığı altında bir konferans gerçekleştirdik. Konferansımıza yaklaşık 60 kişi katıldı.

Konferans devrim ve sosyalizm davası uğruna ölümsüzleşenler için yapılan saygı duruşu ile başladı.

Konferansı veren yoldaş konuşmasının ilk bölümünde, Türkiye ve Türkiye’nin bulunduğu siyasal coğrafyada son derece önemli gelişmelerin yaşandığını, bu nedenle, bir devrim toprağı olan ülkemizde ihtilalci bir partinin yaşamsal önemine işaret etti. Geleceğin ancak böyle bir parti ile kazanılabileceğini dile getirdi.

Ardından, Kürt sorunu ve hareketi, Aleviler, ilerici ve devrimci hareket vb. konularındaki gelişmelere ilişkin son derece önemli açıklamalar yaptı. Konuşmasının ilk bölümünü, son dönemde Türkiye’de inatçı işçi direnişlerinin gerçekleştiğine, bunların yeni bir işçi hareketini mayaladığına değinerek bitirdi.

Verilen kısa aradan sonra, konferansın ikinci bölümüne geçildi. Yoldaş konuşmasının ikinci bölümünde, dinleyicilerin ilgisini arttıran ve canlı bir atmosferin oluşmasına yol açan devrimci harekete ilişkin değerlendirmeler yaptı. Tarihsel deneyimler ışığında, Türkiye’nin ‘60’lı ve ‘70’li yıllarına ve bu yıllara damgasını vuran küçük-burjuva devrimci harekete ilişkin anlatımı katılımcılardan olumlu tepkiler aldı. Sunum, komünist hareketimizin ortaya çıkış koşulları, o günden günümüze katettiği mesafe ve gelinen yerdeki durumuna ilişkin açıklamalarla tamamlandı.

Yoldaş konuşmasının devamında, devrimci hareketin gelinen yerde eski çizgide yolunu yürüyemediğinin altını çizdi. Bu nedenle en temel noktalarda kendisini tartışır hale gelip, yeni bir arayış içine girdiğini belirtti. Aradan geçen sürede yaşanan iktisadi-toplumsal gelişmelerin, hareketin yaşadığı yıkımın tecrübe ve derslerinin, bunların da yardımı ile düşünsel alanda sağlanan gelişmelerin ve nihayet sınıf mücadelesi alanındaki gelişmelerin vb. devrimci hareketi bir yol ayrımına getirdiğini vurguladı. Mevcut programların aşılmasının kesin bir zorunluluk olduğunu belirtti. Konuşma, bu hareketin çoktan aşıldığı ve dönemin artık proleter sosyalist hareket dönemi olduğu vurgusuyla sona erdi.

Sunumun ardından tartışma bölümüne geçildi. Katılımcılar söz alıp konuştular, sorular sordular. MKP adına bir arkadaş da söz aldı, görüşlerini açıkladı. Konferansımız, yoldaşın, partimizin geleceğine dönük, katılımcıları da heyecanlandıran ve tok iddialar taşıyan cevapları ile sona erdi.

20. yıl konferansımız, devrimci hareketin ideolojik sorunlara ilgisizliğinin gözle görülür biçimde dışa vurduğu, bunun dolaysız bir ifadesi olan apolitizmin kol gezdiği koşullarda, büyük anlam taşımaktadır.

Berlin’den komünistler

 

Çete devleti mi, demokrasi mi?

78’liler Girişimi, EMEP, ÖDP, DTP, SDP ve EHP 31 Ocak’ta Galatasaray Lisesi önünde “Ergenekon Operasyonu”na dair basın açıklaması yaptılar. Yapılan açıklamada “Çete Devleti mi, Demokrasi mi?” sorusu yöneltildi. Kurumlar adına basın açıklamasını okuyan 78’liler Türkiye Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, siyasi cinayetlerin aydınlatılmasını ve çetelerin yargılanmasını istedi.

“Çete Devleti mi? Demokrasi mi?” pankartının açıldığı eylemde, Erdal Eren, Uğur Mumcu, Hrant Dink, Bahriye Üçok gibi katledilen ilerici ve devrimcilerin fotoğrafları taşındı. Açıklamada şu sözlere yer verildi: “Türkiye’de kimisinin ‘derin devlet’, kimisinin “kontrgerilla’, kimisinin “devlet çekirdeği” dediği bir oluşumun gizli anayasasıyla, yönetmelikleriyle varolduğu bilinmektedir. Kökleri derindedir! Bu çerçevede son operasyon aysbergin görünen yüzüdür.”

“Siyasi cinayetler aydınlatılsın!”, “Çeteler halka hesap verecek!” sloganlarının atıldığı açıklamada “Siyasi cinayetler aydınlatılsın!”, “Susurluk devleti değil hukuk devleti!”  dövizleri taşındı.

Kızıl Bayrak / İstanbul


“Dur De Girişimi”nden açıklama! 

“Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De Girişimi” Ergenekon operasyonunun aydınlatılması ve sorumlulaların yargılanması talebiyle 2 Şubat’ta Taksim Gezi Parkı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

“301 kaldırılsın, ırkçılar yargılansın! Çetelere dur de!” pankartının açıldığı eylemde “301 kere hayır!” dövizleri taşındı. Basın açıklaması boyunca, “Çeteler halka hesap verecek!”, “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz!”, “301 kalksın, çeteler yargılansın!” sloganları atıldı. Eyleme yaklaşık 60 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

F Tipleri: Ölüm hücreleri...

Hapishanelerdeki hak ihlalleri artıyor. Devrimci tutsaklar üzerindeki baskıcı uygulamalar tırmanıyor.

Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Birliği (TUYAB), hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine ilişkin olarak 6 Şubat’ta Taksim Tramvay Durağı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi. “Hapishanelerdeki saldırılara son!” pankartının açıldığı eylemde basın açıklamasını TUYAB adına Emriye Demirkır okudu. Açıklamada 17 Ocak tarihinde Bolu F Tipi Hapishanesi’nde gardiyanların devrimci tutsaklara vahşice saldırısı belirtildi. Ayrıca, açıklamada tutsakların yaşadığı ‘sevklerin’ tutsak yakınlarını ciddi olarak endişelendirdiği belirtildi. En son Kandıra F Tipi Hapishanesi’nden bir grup tutsağın Bolu F Tipi hapishanesi’ne zorla sevk edildiği, bu sevklerin işkenceye dönüştürüldüğü ifade edildi.Tadilat yapılarak L Tipi’ne dönüştürülen Bakırköy Kadın Hapishanesi’ne de sevklerin yapılmaya başlandığı aktarıldı.

Açıklamanın son bölümünde Bakırköy Kadın Hapishanesi’ne gerçekleştirilecek sevkler sırasında TUYAB üyelerinin de hapishane önünde olacakları söylendi. Kadın tutsaklarla dayanışma çağrısı yapıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

TMMOB’dan türban açıklaması!

Türban konusunda TMMOB adına açıklama yapan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, türbanla örtünmek istenenin bu ülkenin gerçek gündemi olduğunu belirtti.

TMMOB’un yaptığı yazılı açıklamada şunlar söylendi:

“... ‘Kadınlara kıyafet özgürlüğü, eğitim özgürlüğü getiriyoruz’ adı altında aslında kadınların hayata karışma özgürlükleri ellerinden alınmak isteniyor. Üniversitelerde öğrencileri türbanlı-türbansız, Müslüman-laik gibi ayrımlara tabi tutmaya yol açacak, toplumda kamplaşmaları körükleyecek bu düzenlemenin kimseye özgürlük getirmeyeceği açıktır.

“Türban aslında halkın gündeminde olmayan ama hepimize dayatılan bir konudur. Türban özgürlüklerle ilgili değildir. Türban başbakanın kendi sözü ile ‘siyasi simge’ problemidir. Ülkemizi gereksiz çatışma ortamına sürükleyecek, üniversiteleri türban bağlama şekline göre tarikatların yuvası haline getirecek bu uygulama ile ne kadınlar daha özgür, ne üniversiteler daha çağdaş, ne de ülkemiz daha demokratik olabilir.

“Türban neyi örtmektedir? Türban özgürlük adına örtünmek midir? Türban özgürlüğü örtmek midir? Yoksa türban bu ülkenin gerçek gündemini örtmek midir?

“İşsizliğin hızla arttığı, yoksulluğun her yeri sarmaladığı, özgürlük pazarlıklarının AB ile ilişkilerde döndüğü, kapitalist küreselleşmeye uyum programlarının tamamının emeğe ve halka karşı olduğu bugünün Türkiyesi’nde siyasal iktidar sanal gündem yaratıyor. Gerçekleri, halkın gerçek gündemini türbanla örtüyor. Siyasal iktidara gerçekleri örtecek bir örtü gerekliydi. Şimdi türbanı kullanıyor.”

TMMOB açıklamasında son olarak emekçilere ve emek örgütlerine düşen görevin ülkenin gerçek gündemleri üzerinde birleşerek mücadele etmek olduğunu vurguladı.


Kadınların itirazı var! 

Şiddete Karşı Kadın İnisiyatifi, kadın kimliğine yönelik saldırılara karşı İHD İstanbul Şubesi’nde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

İnisiyatif adına basın açıklamasını Derya Arslan okudu. Arslan, DTP kadın milletvekillere yönelik yıpratma kampanyasını eleştirdi ve çetelerin yargılanmasının takipçisi olacaklarını söyledi. Ayrıca Şemdinli, Danıştay saldırısı, Hrant Dink’in öldürülmesi ve militarizme itiraz eden, Büyükanıt’ı kınayan Perihan Mağden ve Ece Temelkuran’ın hedef tahtasına oturtulmasını da eleştirdi. Açıklamanın ardından DTP Milletvekili Sebahat Tuncel’ın 14 Şubat 2008’de Beşiktaş Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek davasına çağrı yapıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul