13 Haziran 2008 Sayı: SİKB 2008/24

  Kızıl Bayrak'tan
  Saldırılara karşı 15-16 Haziran ruhuyla mücadeleye!
   DİSK, ILO’dan çekildiğini açıkladı...
Rejim krizinde gerilim had safhada...
Lastik patronlarından hükümete uyarı “grevi erteleyin!”
İşçi ve emekçi eylemlerinden…
Haziran’da olmak da,
ölmek de zor…
Yüksel Akkaya
  Sınıfın devrimci birliği mezhepçi zihniyet ve sorumsuzluk alt edilerek yaratılacaktır!
16 Haziran “grev”i üzerine...
  Gençlikten...
  “Dünya Genç İşçi Buluşması” etkinliklerinden…
  Barack Obama, seçim sürecini siyonizme destek ilanıyla başlattı…
  BİR-KAR’ın kampanya çalışmalarından…
  BMİS Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu ile genç işçilerin örgütlenmesi ve “Dünya Genç İşçi Buluşması” üzerine konuştuk…
  Bir kez daha “Türkiye’de Kürt sorununa barışçıl çözüm çağrısı” üzerine M. Can Yüce
  Bültenlerde 15-16 Haziran coşkusu!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bültenlerde 15-16 Haziran coşkusu!

1 Mayıs’ın ardından sınıf hareketinde yaşanan durağanlık 15-16 Haziran direnişinin coşkusu ve yeni gelen grev-direniş haberleri ile yerini yeni bir hareketlenmeye bıraktı. Bu süreçte üzerlerine düşen rolün farkında olan sınıf devrimcileri de kendi cephelerinden mücadele ateşini harlamak için farklı farklı araçlarla işçi ve emekçilere seslenmeyi, çalışmalarını derinleştirmeyi sürdürüyorlar.

Sınıf çalışmasının önemli araçlarından olan yerel bültenlerin Haziran sayıları yine dünya ve Türkiye’nin temel gündemleri, havzaların yerel gündemleri ve özel olarak 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi gündemli olarak çıktılar. Tersane İşçisinin Sesi ROTA, Adana Sanayi İşçileri Bülteni, OSB-İMES İşçileri Bülteni, Çiğli İşçi Bülteni, Esenyurt-Kıraç İşçi Bülteni, GOP İşçi Bülteni’nin Haziran sayıları ağırlıklı olarak büyük direnişin 38. yılı coşkusunu taşıyor. Bültenlerde 15-16 Haziran’ın tarihsel boyutunun da ötesinde hala güncelliğini koruduğu ve işçilere kurtuluşun biricik yolunu gösterdiği vurgulanıyor.

Çiğli İşçi Bülteni’nin Haziran sayısında öne çıkan iki gündem 15-16 Haziran direnişi ve Çiğli İşçi Kurultayı. Bülten ön kapağından işçi ve emekçileri “15–16 Haziran direnişi ruhuyla sermayenin saldırılarına karşı duralım! Emeğimize, onurumuza, geleceğimize sahip çıkalım!” şiarıyla mücadeleye çağırıyor. Büyük direnişe dair iç sayfalarda da çeşitli yazılar bulunuyor.

Bülten’de 11 Mayıs’ta gerçekleştirilen 3. Çiğli İşçi Kurultayı’na da özel bir yer ayrılmış. Kurultayın haberi, sonuç bildirgesi ve katılan işçilerin gözlemlerine yer verilmiş. Bülten’in arka kapağında ise Çiğli İşçi Kültür Sanat Evi’nin 6. Kuruluş Şenliği’nin çağrısı yer alıyor.

Esenyurt-Kıraç İşçi Bülteni’nin Haziran sayısı da ağırlıklı olarak Büyükçekmece 2. İşçi Kurultayı’na ayrılmış. İşçilere ön kapaktan kurultayın çağrısı taşınıyor. Kurultay sonuç bildirgesine de bültende yer verilmiş. Kurultayı’ın önüne koyduğu hedeflerden olan Yerel İşçi Platformları ve sendikal örgütlenmeler konusunda da bültende yazılar yer alıyor. Büyükçekmece’de bulunan Fıratpen ve Yıldız Kalıp fabrikaları hakkında yazılarda bültenin yazıları arasında.

Bültende 15-16 Haziran direnişinin tarihsel ve güncel boyutlarını işleyen bir yazı da yer alıyor. Arka kapak ise devrimci sanatçılar Nazım Hikmet, Ahmed Arif ve Orhan Kemal’e ayrılmış.

GOP İşçi Bülteni de kapak yazısıyla işçi ve emekçileri 15-16 Haziran direnişi ruhuyla mücadeleye çağırıyor. GOP İşçi Platformu’nun 1 Mayıs gözlemlerine de yer verilen bültende ağırlıklı olarak Gaziosmanpaşa’daki fabrikalara ve faaliyetlere dair haberler yer alıyor. Orta sayfada ise cam fabrikalarında çalışan işçilerin yaşadıkları sorunlar ve örgütlenmenin zorlukları değerlendiriliyor. Bültende ülke ve sınıf gündemine dair de pek çok yazı bulunuyor.

OSB-İMES İşçileri Bülteni ön ve arka kapaktan 22 Haziran tarihinde gerçekleşecek OSB-İMES İşçileri Derneği 3. Olağan Genel Kurulu çağrısına yer vermiş. Sosyal yıkım saldırılarına karşı OSB-İMES İşçileri Derneği’imzalı mücadele çağrısının yanısıra bültende, İMES’te çalışan işçiler tarafından yazılmış, genelde yerel sorunları işleyen pek çok yazı bulunuyor.

Bültenin hukuk köşesinde İş Güvencesi Yasası işlenirken Kültür-Sanat köşesi Nazım Hikmet’e ayrılmış. 15-16 Haziran direnişine de bültende yer verilmiş.

10. sayısı ile tersane işçilerini selamlayan Tersane İşçisinin Sesi ROTA’nın bu sayısında ön kapaktan TİBDER’in 15 Haziran’da gerçekleştireceği “iş cinayetlerine kurban giden işçilerin aileleriyle dayanışma etkinliği”nin çağrısına yer verilmiş.

Bültende DOK GEMİ İŞ ve GİSBİR’in gerçekleştirdiği provokatif eylemin teşhiri özel bir yer tutuyor. Konuya dair TİBDER’in açıklamaları ve çok sayıda ropörtaja yer verilmiş. Bunun yanısıra TİBDER’in iş cinayetlerine karşı gerçekleştirdiği eylemlere de genişçe yer ayrılmış. Bültende sınıf hareketinden haberler ve 15-16 Haziran direnişine dair yazılar da yer alıyor.

Adana Sanayi İşçileri Bülteni’ninde ağırlıklı olarak 15-16 Haziran direnişi ve anlamı işlenmiş. Konuya dair yazıların yanısıra SİDER’in düzenlediği “15–16 Haziran Işığında Sınıf Hareketi Sempozyumu”nun da tanıtım ve çağrısı yapılmış. Bültende sosyal yıkım saldırılarını konu alan yazıların yanısıra Dev Sağlık-İş Sendikası yöneticilerinden Ali Ekber Takmaz ve Bülent Kara ile yapılmış bir röportaj da yer alıyor.



Yıldız Kalıp Patronu çizmeyi aşıyor

Yıldız Kalıp’ta geçtiğimiz günlerde 6. ay zamlarına ilişkin bir toplantı gerçekleşti. Daha önceki zam aylarında yapılan toplantılar gibi Yıldız Kalıp patronu işçileri aşağıladı, tehditler savurdu. Geç gelen ve rapor alan işçilerin sayısının fazla olduğunu, işçilerin çalışırken yeterli performansı göstermediğini, fazla mesailerin maliyetleri arttırdığını, hammaddeye zam yapıldığını sayıp döktü. Bu nedenlerden dolayı da işçilere 6. ayda zam beklememelerini söyledi, hakaretler savurdu.

İşe geç gelenlerin ve rapor alanların sayısının fazla olduğunu söylüyor Yıldız Kalıp patronu. Yani hasta da olsan, yatalak da olsan işe geleceksin. Patronun gözünde biz işçiler hasta olamayız, bizlerin ailevi sorunları olamaz. İşçilerin yeterli performansı ortaya koymadığını idiia ediyor Cemil Yıldız ve yardakçıları. Oysa durum tam tersi. İşe başlanan saatten paydos saatine kadar istenilenden çok daha fazla üretim yapıldığını biliyoruz. Kuşkusuz onlar da bunu biliyorlar. Fazla mesailerin maliyeti arttırdığını söylüyor Cemil Yıldız. İşçileri fazla masaiye zorlayan ve fazla mesailere kalmayanları da işten çıkaran kendileri. Yıldız Kalıp patronu işçilere zam vermemek için her yolu deniyor. Çeşitli bahaneler ileri sürüyor. Diğer yandan 400 bin Ytl’ye aldığı makinayı işçilere çok ucuz diye tanıtıyor. İşçilerin alınterini sömürerek, kanını emerek servetini büyüten Cemil Yıldız artık haddini aşıyor.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi evinde beslediği köpeklerinin, o fabrikayı inşa eden, makinaları çalıştıran, üretimi gerçekleştiren, kısacası sahip olduğu bütün zenginliği kendisine kazandıran işçilerden daha itaatkar olduğunu söyleyecek kadar arsızlaşıyor. İşçilere “zam beklemeyin” diyor. Gerekirse 2 bayramda verilen yarım maaş ikramiyeyi ve yılbaşında verilen 1 maaş ikramiyeyi de kaldıracağını söylüyor.

Emeğiyle, alınteriyle geçinen Yıldız Kalıp işçisi kardeşler!

Bu böyle gitmemeli! Bugün örgütlü olmadığımız için bugün tek yumruk olmadığımız için bizleri insan yerine bile koymuyorlar. O halde örgütlenmeliyiz. Artık birbirimize kenetlenmeli ve örgütlü bir güç olabilmeliyiz. Bizleri aşağılayan, hor gören, tehditler savuran Cemil Yıldız ve onun yandaşlarına gereken cevabı en kısa zamanda vermeliyiz. Aksi takdirde aşağılanmaya ve yoksulluğa mahkum olmaya devam edeceğiz.

(Esenyurt-Kıraç İşçi Bülteni Haziran 2008 sayısından alınmıştır...)


Bir Gizem Tekstil işçisi anlatıyor…

“İşyeri değil cezaevi!”

Merhaba işçi arkadaşlarım ben Gizem Tekstil’de çalışan bir işçiyim. Kısaca sizlere çalıştığım işyerinden bahsetmek istiyorum. Çalıştığım işyerini aynen cezaevine benzetiyorum. Sabah işyerine giriyoruz, akşamsa geç saatlere kadar hiç ara vermeden çalışıyoruz. Akşam mesailerde çok kısa paydos yapıyoruz. Yemek verilmiyor, kendi cebimizden alıyoruz yiyeceğimizi.

Bu de yetmiyormuş gibi, öğle yemeği dışarıdan geliyor. Ama geldiği gibi gidiyor. Çünkü çok ucuz tabldot olduğu için sağlıksız ve soğuk yemekler yemeye maruz bırakılıyoruz. Öğle paydosumuz 40 dakika, o da yetmezmiş gibi, beş dakika önceden zil çalıyor.

Ustalar işçilere zulüm ediyor. İşçileri insan yerine bile koymuyorlar. Ağır hakaretler ediyorlar. İş saatlerinde konuşmak, cep telefonu ile konuşmak, sağa, sola bakmak yasak ve özel zamanlarda izin almak çok zor, yani imkansız. Ücretlerimizi gününde alamıyoruz, mesailerimizi vermiyorlar. Neredeyse ayın 14’ünde ancak alıyoruz. Ücretlerimiz çok düşük, zam yok, işine gelirse diyorlar. Zam alamıyoruz. Yıllık izin yok. Bayram tatili yok. Resmi tatilimiz yok. Sigortamız yok. Yok, yok, yok. Kısacası kuru bir ücret alıyoruz.

Patronumuz çok gaddar, çok acımasız, kendini dev aynasında sanıyor. Önüne geleni dövüyor, azarlıyor hakkını soramıyorsun, derdini patrona açamıyorsun. Çünkü o tam bir psikopat. Oğlu faşistçe düşünceleri yayıyor, işçilere korku salıyor. Bir de patronun oğlunun yaltağı var, o da başka bir şekilde işçileri kandırıyor. Patrondan yana konuşuyor ve o asabice cevaplar veriyor işçilere.

Muhasebeden sorumlu kadın sanki patron, her şeye karışıyor, derdini kimseye anlatamıyorsun. Çünkü o da yalakalık yapıyor patrona. Anlayacağınız Gizem Tekstil tam bir cezaevi gibi. Allah Gizem Tekstil’e düşürmesin kimseyi.

(GOP İşçi Bülteni Haziran 2008 sayısından alınmıştır...)


Çözücü güç komitelerdir!

Tersanelerde sorunların çözümünde komitelerin önemini ve çözücü gücünü yaşadığımız deneyimle daha iyi anlamış olduk. Çalıştığımız firmada gün geçmiyor ki biz işçilerin aleyhine yaptırımlar uygulanmasın.

Hakkımız olan ve devletin asgari ücretlileri “desteklemek” adına verdiği fiş paralarımızın üzerine yatan patron, bu yetmezmiş gibi bizleri insan yerine koymayarak 5 aydır bu konuda bir açıklama dahi yapmamıştır. Bir arkadaşımıza yaptıkları açıklama aslında patronların gerçek yüzünü göstermiştir. “Gemi yaptırıyoruz, biraz sıkıştık, ne parası” gibi fütursuzca sözler etmekten çekinmemiştir.

Kendilerine saray yaptıranlar, saraylarını nasıl yaptıkları da gün gibi ortadadır. Bizleri sömürdükleri yetmezmiş gibi bir de varolan haklarımıza saldırmaktan vazgeçmiyorlar. Arkadaşlarımızın sorunları bireysel olarak çözme çabası herhangi bir kazanım sağlamamıştı. Aksine bizi geriye götürmüştü. Sorununa sahip çıkanlar, aynı sorunu yaşayanların tavırlarını eleştirerek, yürüttükleri mücadelede yalnız oldukları hissine kapılmışlardı. Biz de ilk önce bu arkadaşları bir araya getirmeye çalıştık. Her ne kadar çok fazla bir araya gelemesek de, ayaküstü yaptığımız 10’ar dakikalık toplantılar bir kararlılık sağladı. Komite oluşumunda kaynakçı arkadaşımızla başlayan ufak bir diyaloğumuz kısa bir zamanda tüm arkadaşların sahip çıkmasıyla beklemediğimiz bir etki yarattı. İlk başta çok geride duran arkadaşlar, bizleri de aşan eylemlilikler sergilediler. Ve birçok arkadaş komitemize dâhil oldu.

Ustabaşını uyarmamızla başlayan eylemimiz kısa zamanda etkisini gösterdi. Ustayı uyardığımız gün cuma günüydü. 1 hafta sonra ödenmeyen paraların yatırılmış olduğunu öğrendik. Aslında biz bu kadar çabuk karşılık alacağımızı ummuyorduk. Bizlere açıklama bile yapmayanlar bizim daha güçlenmemizden korkup sorunumuzu çözmüşlerdir.

Burada çözücü güç olan komitenin aslıdır. Biz işçiler şunu anladık ki, örgütlü olmak güçlü olmak, insan olmak ve insan yerine konmak demektir.

Tuzla Gemi Tersanesi’nden bir işçi

(Tersane İşçisinin Sesi ROTA’nın Haziran 2008 sayısından alınmıştır...)



Bölge işçilerinin mücadele mevzisi OSİM-DER yeni döneme hazırlanıyor…

OSB-İMES İşçileri Derneği 3. Genel Kurulu 22 Haziran’da toplanıyor!

OSB-İMES İşçileri Derneği dört yıl önce yola çıktığında mütevazı ama iddialı bir adım atmıştı. Bölge işçilerinin örgütsüz ve dağınık tablosunu değiştirmek, patronlar sınıfının örgütlü bir şekilde gerçekleştirdiği topyekûn saldırılara karşı bölge işçilerinin örgütlü gücünü açığa çıkarmak iddiasını taşıyordu. Atölye ve fabrikalarda yalnızlaştırılan, daha da ötesinde sahte ayrımlarla düşmanlaştırılan işçilerin ortak sınıf çıkarları için birleşeceği bir mevzi olma iddiasındaydı. İşçi sınıfının kurtuluşunun kendi eseri olacağını söylüyor, tüm çabasını işçi sınıfının ve tabii ki tüm insanlığın gerçek kurtuluşu mücadelesini büyütmek için harcıyordu.

Aradan geçen dört yılda atılan bu iddialı ama mütevazi adım sürekli olarak güçlendi ve hızlandı. İlk başta bir grup öncü işçinin çabası ile kurulan OSİM-DER, yürüttüğü çalışmalarla birlikte bölge işçilerinin mücadelesinde önemli bir mevzi olduğunu gösterdi. 50 binin üzerinde işçinin çalıştığı, ancak bunların %90’ının sendikal bir örgütlülükten bile yoksun olduğu bölgedeki örgütsüzlük tablosunu değiştirmeye aday olduğunu kanıtladı. Sermayenin sosyal ve siyasal saldırılarına karşı yürüttüğü çalışmalar, sınıf bilincini geliştirmeye hizmet eden paneller ve seminerler, örgütlenme çalışmaları ve sınıfın tepkisini açığa çıkarmayı hedefleyen eylemlerle bölge işçileri tarafından tanınan bir hale geldi.

Ancak tabii ki bunlar yeterli değildir. Bölge işçilerinin örgütsüzlük tablosunda temelli değişiklikler olmadan, daha da ötesinde Türkiye işçi sınıfı bir bütün halinde kendi geleceği için mücadele sahnesindeki yerini almadan OSİM-DER’in de gerçek misyonunu oynaması mümkün olmayacaktır. Bu durumun bilincinde olan OSİM-DER, tüm çabasını bu kavga günlerine hazırlanmak, bölge işçilerinin bu kavgadaki yerini sağlamlaştırmak için harcamaktadır.

Ve OSİM-DER, şimdi bu çabada bir eşiği daha geride bırakmaya hazırlanıyor. Genel kurulları tek başına yönetimlerin seçildiği alanlar olmaktan öte çalışmanın geçmiş sürecinin değerlendirildiği, geleceğe dönük planların yapıldığı bir tartışma platformu olarak gerçekleştirmeyi hedefleyen OSİM-DER, 22 Haziran’da gerçekleştireceği 3. Genel Kurulu ile bir kez daha bölge işçilerinin mücadele kürsüsü olduğunu gösterecektir. Tüm bölge işçileri ile birlikte geçmiş süreci değerlendirmeye, önüne yeni mücadele hedefleri koymaya hazırlanıyor.

4 yıl önce sınırlı sayıda işçiyle ve sınırlı olanaklarla başlatılan bu mücadelede atılan mütevazi adımlar OSİM-DER’in doğru yolda olduğunu göstermektedir. 3. Genel Kurulla birlikte bölge işçilerinin örgütlülüğünün güçlendirileceği yeni bir döneme hazırlanan OSİM-DER tüm bölge işçilerini bir kez daha derneğine ve mücadelesine sahip çıkmaya çağırıyor. Tüm bölge işçilerini genel kurula etkin bir şekilde katılmaya, mücadele deneyimlerini paylaşmaya, güçlerini birleştirmeye çağırıyor.

(OSB-İMES İşçileri Bülteni Haziran 2008 sayısından alınmıştır...)