4 Temmuz 2008 Sayı: SİKB 2008/27

  Kızıl Bayrak'tan
  Rejim krizi derinleşiyor!
   Kürt halkına saldırılar hız kesmiyor
AKP’yi kapatma davasında son gelişmeler...
Mamak’ta güçlü bir 2 Temmuz
süreci örgütlendi…

Kürdistanlı tarım işçilerinin Ordu ve Trabzon’a girişi yasaklandı

KESK Genel Kurulu cansız, coşkusuz ve katılımsız gerçekleşti…
  KESK Genel Kurulu’ndan yansıyanlar ve görevler...
  Kayseri İşçi Kurultayı başarıyla gerçekleşti…
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  F tiplerinde keyfi
baskılar sürüyor!
  Arjantin’de “öteki final!”
  Emperyalizmin Ortadoğu hesapları ve Türkiye’nin rolü!
  Avrupa futbol şampiyonası ve BİR-KAR’ın kampanyası
  Uluslararası işçi hareketinin yeniden yapılanması:
Ne yapmalı? Nasıl yapmalı? - 1
Volkan Yaraşır
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

F tiplerinde keyfi baskılar sürüyor!

Zindanlar egemenlerin ezilenlere duydukları sınıf kinini tüm çıplaklığıyla uyguladığı mekanlar olmuştur. Egemen güçler toplumun öncülerini teslim alarak etkisizleştirmek, böylelikle topluma mesaj vermek için hapishanelerde zulmünü sistematik bir şekilde uygulamaktadır. Her dönem egemen sınıflar bu yönlü davranmışlardır. Ülkemizde de kendine muhalif her sese, düşünceye saldıran sermaye devleti devasa bütçeleri hapishaneler için ayırmaktadır. 12 Eylül sonrasından beri tecrit uygulama girişimlerine özel ağırlık verilmiştir; E tipleri, özel tip hapishaneler, Eskişehir tabutlukları… Ölümüne direnişle püskürtülen bu saldırılar karşısında devlet geçmiş deneyimlerinden ders alarak F tipi hücreler ile hapishanelerdeki baskı ve terör saldırılarını bir üst boyuta çıkarmıştır. Ancak hesapladığı gibi olmamış devrimci tutsakları teslim almak için Ulucanlar, 19 Aralık gibi vahşi katliamlara başvurmuştur.

F tiplerinde tecrit işkencesi ve tredman uygulamalarıyla devrimci kimlik doğrudan hedef alınmaktadır. Kimliksizleştirme ve kişiliksizleştirme saldırısının hedefinde devrimciler nezdinde işçi ve emekçilerin yaşamı değiştirme iradesini teslim almak vardır. Ancak yine direniş geleneği sürmekte, F tiplerinde tecride karşı mücadele çeşitli biçimlerde devam etmektedir. F tipi saldırısının öncesi ve sonrasında gerçekleşen ölüm oruçlarında 122 devrimci şehit düşmüş, yüzlerce tutsakta ise bu süreçten kaynaklı ciddi sağlık problemleri oluşmuştur. Keyfi uygulamalar, hak ihlalleri F tipleri sorununu sürekli güncel tutmaktadır.

Bilindiği gibi F tiplerinde tecride karşı mücadelede İstanbul’da Avukat Behiç Aşçı, Adana’da Gülcan Görüroğlu ve Uşak Cezaevi’nde Sevgi Saymaz’ın sürdürdüğü ölüm orucu eyleminin toplum nezdinde yarattığı etki sonucu tecride karşı duyarlılık yükselmiş, bu basınçla devlet genelge çıkarmış, bunun üzerine ölüm orucuna ara verilmişti. Ocak 2007’de Adalet Bakanlığı’nca çıkarılan 45/1 No’lu genelgeyle Adalet Bakanlığı F tipi hapishanelerdeki tutsakların her hafta 10 kişiyi aşmamak kaydıyla 10’ar saat kendi aralarında görüşebilmelerine olanak tanıyordu. Hatta genelgenin genişletileceği ve haftada 10 saatlik uygulamanın, 20 saate çıkartılacağı söyleniyordu.

Genelge, “yer yokluğu” ya da “personel eksikliği” gibi gerekçelerle F tipi hapishanelerinin büyük bir çoğunluğunda hiç uygulanmadı. Bu süre boyunca birçok tepki gösterildi, F tiplerinde yaşanan işkencelere dair raporlar hazırlandı, konu gündeme getirilmeye çalışıldı. Oysa Adalet Bakanlığı F tipi cezaevlerinde “İnsani, sosyal ve kültürel standartlar sistemi uygulanıyor” diyordu. Konuyla ilgili Çağdaş Hukukçular Derneği’nin Cezaevi İzleme Komitesi’nin yayınladığı raporda keyfi uygulamaların, baskının ve hak ihlallerinin boyutu bir kez daha dikkatleri F tiplerine çekti.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ise genelgenin çıktığı 22 Ocak ‘07 tarihinden beri uygulanmadığını nihayet “tespit edebildi”! Adalet Bakanlığı’nın Ölüm Orucunu bitirmek ve kamuoyunda oluşan tepkiyi törpülemek için bir manevra olarak çıkardığı genelgeden bu yana birçok hapishanede keyfi uygulamalar yaşanmaya devam ediyor. Şimdi ise TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu genelgenin uygulanmasını istiyor.

Ancak komisyonun raporunda yeralan kimi ifadeler adeta cezaevi yönetimlerinin uyguladığı keyfi baskıyı aklar nitelikte. Bu da TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyon raporunun bir işlevi olmadığını göstermektedir.

Sonuçta genelge uygulansa bile F tiplerinde yaşanan tecrit ve tredman uygulamaları son bulmayacaktır. Bunun için işçi ve emekçilerin örgütlü mücadelesi gerekmektedir. F tiplerinde işkencelerin son bulması, hak ihlallerinin önüne geçilmesi için toplumsal mücadele yükseltmelidir.



“Hayata dönüş” katliamının aklanmaya çalışılması protesto edildi…

Kurumlardan açıklama…

19 Aralık’ta hapishanelere yapılan eş zamanlı operasyonlarla onlarca devrimci tutsağı katleden devlet, şimdi de katliamı gerçekleştiren uşaklarını “zaman aşımı” gerekçesiyle “ak”lamaya çalışıyor.

Çeşitli kurumlar konuyla ilgili yaptıkları açıklamalarla kararı protesto ettiler.

27 Haziran günü DHP, ESP, Halk Cephesi, ODAK, ÖMP ve Partizan ÇHD İstanbul Şubesi’nde konuyla ilgili basın toplantısı gerçekleştirdiler.

“Zaman aşımı katliamcıları aklayamaz!/DHP, ESP, Halk Cephesi, ODAK, ÖMP,  Partizan” imzalı pankartın asıldığı basın toplantısında kurumlar adına açıklamayı Veysel Şahin yaptı.

Şahin, aradan 8 yıl geçmesine karşın kimlikleri belli olan katliamcıların ne cezalandırıldığını ne de yargı karşısına çıkarıldıklarını ifade etti.

Açıklama şu sözlerle sona erdi:“Bizler ‘Hayata Dönüş’ katliamcılarını her yerde ve alanda teşhir edeceğimizi, mahkum edeceğimizi ilan ediyoruz. Bizim adalet terazimizde katliamcıları aklayacak veya unutturacak zamanaşımı mekanizması yoktur ve asla olmayacaktır”

Kızıl Bayrak / İstanbul


ÇHD’den suç duyurusu...

27 Haziran günü ÇHD İstanbul Şubesi Sultanahmet Adliyesi önünde gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla “zaman aşımı” gerekçesiyle davanın düşürülmesine itiraz etti. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na şikayet dilekçesi verdi.

ÇHD İstanbul Şubesi adına basın açıklamasını Av. Taylan Tanay okudu. Açıklamada şunlar söylendi: “Bu ülkede yaşayan herkes 19-22 Aralık tarihinde yaşanan vahşete tanıklık etti. Hiçbir mahkeme hükmünün bu gerçeği ortadan kaldırma kudreti yoktur. Dört duvar ardında savunmasız insanları katledenler acımasız bir şiddete maruz bırakanlar cezalandırılmalıdır.”

Daha sonra Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na gönderilmek üzere İstanbul Adalet Komisyonu Başkanlığı’na suç duyurusunda bulunuldu.

Kızıl Bayrak / İstanbul


TAYAD’dan protesto...

TAYAD’lı Aileler, 28 Haziran günü saat 13.00’te Taksim Tramvay durağında yaptıkları açıklamayla “zaman aşımı”nı protesto ettiler.

“Diri diri yakan kimyasal bomba açıklansın! Katliamcılar yargılansın!” pankartının açıldığı eylemde basın metnini TAYAD adına Tülay Eski okudu. Eski şunları söyledi: “Zaman aşımı adalet arayışını sonlandırmaz. Geçmişteki bütün davalarda olduğu gibi 19 Aralık 2000 operasyonunun hukuk ayağı zaman aşımı kararıyla sonlandırılmak isteniyor. Ama başaramazsınız. 19 Aralık 2000 operasyonunu unutturamazsınız”

Eylemde “19 Aralık Katliamını unutmadık, unutturmayacağız!” sloganı atıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul