11 Temmuz 2008 Sayı: SİKB 2008/28

  Kızıl Bayrak'tan
  Düzen içi dalaşma ve devrimci sınıf çizgisi!
   Liberal ve reformist solun rejim kriziyle sınavı
Fethulah’ın Abant Platformu Kürt sorunu gündemiyle toplandı…
E-Kart grevine dayanışma eli...

İşçi ve emekçi hareketinden…

2008 metal grup TİS’leri yaklaşırken…
TİS komiteleri kuralım, sözleşme sürecinde
etkin bir rol oynayalım!
  İstanbul’da belediye TİS’leri...
  Zam furyasına karşı ücretlerimize ek zam talep edelim!
  “Şah! Rok!”: Mat için ne yapmalı? Yüksel Akkaya
  Uluslararası işçi hareketinin yeniden yapılanması: Ne yapmalı? Nasıl yapmalı? / 2 Volkan Yaraşır
  Emperyalizmin G8 Zirvesi sirki!
  Irkçı siyonistlerden
savaş kışkırtıcılığı!
  Dünyadan kısa kısa…
  Bir kez daha iktidar çekişmesi üzerine
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

DİSK’ten grev ve direnişlerle dayanışma…

DİSK, “Grevden greve adım adım dayanışmaya!” sloganıyla E-Kart ve Kocaeli Üniversitesi’ndeki grevlere, Arçelik ve DESA Deri’de devam eden direnişlere ziyaretler gerçekleştirdi. Gebze Unilever’de sendikal mücadele veren TÜMTİS üyesi işçilerin direnişine ziyaret programında yer vermedi.

İlk ziyaret 8 Temmuz günü Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde E-Kart grevine yapıldı. Saat 11.00’de DİSK’in iki aracının önü jandarma tarafından kesildi. Engellemelere rağmen DİSK üyeleri yürüdüler. İşçiler ziyaretçileri alkış ve sloganlarla karşıladılar. Basın-İş Sendikası İstanbul Şube Başkanı Levent Dinçer grev yerinde yaptığı konuşma ile DİSK’in gösterdiği dayanışmaya teşekkür etti. Sayısı gittikçe artan grev ve direnişlere dikkat çeken Dinçer, birleşik mücadele ve sınıf dayanışması ihtiyacına vurgu yaptı.

Ardından sözü DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün aldı. E-Kart işçilerinin sadece kendileri için değil, herkesin ekmeği ve onuru için mücadele ettiklerini belirtti. Ziyarete, Basın-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu ROTOPAK işyerinden işçiler de destek amacıyla geldiler.

Birleşik Metal-İş Sendikası ve DİSK pankartlarının açıldığı dayanışma ziyaretinde sınıf dayanışmasını ve kararlılığı vurgulayan sloganlar atıldı.

Ziyaretin ikinci durağı ise DİSK/Nakliyat-İş üyesi Arçelik işçilerine oldu. Ziyaret, yürüyüş ve sloganlarla başladı. Arçelik işçileri ziyaretçileri slogan ve dövizlerle karşıladı. “Arçelik’te işçi kıyımına son! Yaşasın Arçelik direnişimiz!/DİSK Nakliyat-İş” pankartının açıldığı direniş yerinde işçiler taleplerini dile getiren dövizler taşıdılar.

İlk konuşmayı Nakliyat-İş Gebze Bölge Temsilcisi Erdal Kopal yaptı. Saldırıların yoğunlaştığı böylesi bir dönemde işçi sınıfının mücadelesiyle dayanışmanın son derece anlamlı olduğunu vurguladı. Ardından Tayfun Görgün söz aldı. Sıkça zafer ve direnişi öne çıkaran sloganlar atıldı.

Üçüncü dayanışma durağı ise DİSK OLEYİS’te örgütlü olan grevci Kocaeli Üniversitesi işçileriydi. DİSK’liler üniversite işçileri tarafından “Kahrolsun grev kırıcıları!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Örgütsüz işçi köle işçidir! Örgütlü işçi yenilmezdir!/DİSK-OLEYİS” pankartlarıyla karşıladılar. Burada OLEYİS Kocaeli Bölge Temsilcisi Barış Aşan defalarca gözaltına alınan arkadaşlarının mücadelelerine ara vermeden devam ettiklerini belirtti.

Tayfun Görgün’ün konuşmasının ardından üç kişilik heyet, dört grev gözcüsünün grev yerinde beklemesini sağlamak için üniversite yönetimiyle görüşmek istedi. Görüşmelerin ardından dört grev gözcüsünün içeriye alınması sağlandı.

Ziyarete DİSK Emekli-Sen, Birleşik Metal-İş, Genel-İş, Nakliyat-İş, Dev Sağlık-İş, Lastik-İş, Oleyis, Sosyalist Gençlik, Halkevleri, EMEP, EHP, ÖDP, HKP, TKP katıldı.

Dayanışma ziyaretlerinin son durağı ise Düzce Organize Sanayi Bölgesi’nde direnişlerini sürdüren DESA işçileri oldu.

Grev ve direniş yerlerinde yapılan konuşmalarda Unilever direnişine ise değinilmedi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


 

İstanbul’da belediye TİS’leri...

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ilçe belediyelerinde ve Anakent’te toplusözleşme süreçleri devam ediyor. Belediye yönetimleri ile belediye işçilerinin örgütlü olduğu sendikalarla devam eden görüşmeler tıkanmış ve birçok belediyede grev kararları asılmış bulunuyor.

Son dönemde bazı belediyelerdeki (Bağcılar ve Bahçelievler) sendikal örgütlülüğü Hizmet-İş Sendikası’na kaptıran DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası ise Fatih, Sarıyer ve Küçükçekmece Belediyeleri’nde grev kararlarını asmış durumda.

Fatih Belediyesi’nde yürüyen görüşmelerde uzlaşılmayan 23 TİS maddesi bulunuyor. 23 maddeden 13’ünün idari maddeler kapsamına girdiği TİS görüşmelerinde sendikal faaliyetlere ilişkin maddelerde yer alan ‘muğlak’ tanımlar da masaya yatırılıyor. Belediyenin önerdiği %5’lik zam ise reddediliyor. 60 YTL taban ücreti ve %25 ücret zammı talep ediliyor. Genel-İş Avrupa Yakası 1 No’lu Şube’de örgütlü olan Fatih, Eminönü, Göktürk, Bahçeköy ve Sarıyer Belediyeleri’nde toplusözleşme görüşmeleri devam ederken, Beşiktaş Belediyesi’ndeki toplusözleşme ise 2008 yılının Nisan ayı içinde imzalandı. Genel-İş’in bu belediyede 300’ü aşkın üyesi bulunuyor.

Genel-İş’in Avrupa Yakası’ndaki 3 No’lu Şube (Beyoğlu ve Şişli Belediyeleri) ise önümüzdeki günlerde toplusözleşme görüşmelerine devam edecek. 9 Temmuz’da Eminönü Belediyesi’nde, 10 Temmuz’da da Beyoğlu Belediyesi’nde grev kararları asılacak.

Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 3 No’lu Bölge’ye bağlı 1 ve 2 No’lu Şubeler’de ise TİS görüşmeleri şimdilik normal seyrinde ilerliyor. AKP’nin elinde bulunan Kartal Belediyesi ve CHP’nin yönetimindeki Kadıköy Belediyeleri’nde toplusözleşme görüşmeleri devam ediyor. Genel-İş Sendikası, Kartal Belediyesi’yle yürüttüğü ve 324 işçiyi kapsayan görüşmelerde 68 maddeden 60’ı üzerinde anlaşma sağlamış durumda bulunuyor. Kalan 8 maddenin ise 6’sını ücret maddeleri, 2’sini ise idari maddeler oluşturuyor.

Ücretle ilgili maddeler her zaman olduğu gibi toplusözleşme görüşmelerinde önemli bir yer tutuyor. Sendika, Kartal Belediyesi’nde taban ücreti için 63 YTL isterken ücretlerde %25 oranında zam talep ediyor. Ücrete bağlı maddeler içinde ihbar süreleri, çocuk öğrenim hakkı, yemek bedeli, sosyal yardım, evlilik yardımı, doğum yardımı ve ölüm yardımlarına ilişkin ücretlendirmeler yer alıyor.

Kadıköy Belediyesi’nde ise Kartal Belediyesi gibi %25 zam talebi var. İki belediyede de geçmiş toplusözleşmelere eklenen 1 Mayıs’ın ücretli tatil günü maddesi korunuyor. Kadıköy Belediyesi’nde Genel-İş üyesi 820 işçi bulunuyor.

Yine Genel-İş Sendikası 2 No’lu Şube’nin örgütlü olduğu Beykoz Belediyesi’nde 3 yıllık süreyle imzalanan TİS Türkiye genelinde Genel-İş’in örgütlü olduğu belediyeler arasında en başarılı toplusözleşme olma özelliğini koruyor.

Özellikle ilçe belediyelerinde tıkanan toplusözleşme görüşmelerinde Anakent’le imzalanacak toplusözleşme bekleniyor. Belediye-İş Sendikası İstanbul Şubelerinin örgütlü olduğu Anakent’te ücret zammı için %8 teklifinde ısrarcı olan Büyükşehir Belediyesi’ne karşı sendika %15’lik zam istiyor. Sendika ve belediye arasında yürüyen görüşmelerde idari maddelerde anlaşma sağlanmış durumda.

Anakent’te örgütlü olan Belediye-İş Sendikası Genel-İş’e göre daha hareketli günler geçiriyor. 10.000’e yakın üyesiyle İstanbul genelinde ciddi bir etkiye sahip olan Belediye-İş Sendikası toplu sözleşme görüşmelerinin tıkanması üzerine 2 Temmuz günü Büyükşehir Belediyesi’ne yürüdü. Çapa ve Cerrahpaşa’daki taşeron temizlik işçilerinin de coşku kattığı eylem oldukça canlı geçti. Belediye işçileri bu eylemde %8’lik sefalet zammını kabul etmeyeceklerini, gerekirse grev silahını kullanacaklarını belirttiler.

Belediye-İş Sendikası 2 No’lu Şube’de örgütlü Zeytinburnu Belediyesi’nde grev kararı 2 Temmuz günü gerçekleştirilen eylemle asılırken, Bakırköy Belediyesi’ndeki toplusözleşmede anlaşma sağlandı. Ümraniye Belediyesi’nde ise 9 Temmuz günü asıldı.

İstanbul genelindeki belediyelerde devam eden toplusözleşme görüşmeleri geçmiş yıllara oranla daha sert geçiyor. Belediye yönetimleri özellikle diğer ilçelerdeki toplu sözleşmelerin kaderini belirleyecek olan Anakent’teki toplu sözleşmede %8’lik zam teklifinde ısrarcı görünüyor. Sendika ise bu zam teklifini asla kabul etmeyeceğini söyleyerek insanca yaşanacak ücret talebinde bulunuyor. Toplusözleşme sürecini belediye işçilerinin ve onların örgütlü olduğu sendikaların TİS taslaklarının arkasında durarak gösterecekleri irade başarıya ulaştıracak.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

Eminönü’nde grev kararı…

“Direne direne kazanacağız!”

DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası Avrupa Yakası 1 No’lu Şube, örgütlü olduğu belediyelerle devam eden toplusözleşme sürecinde grev kararlarını asmaya devam ediyor. Fatih ve Sarıyer’de asılan grev kararlarının ardından 9 Temmuz günü gerçekleştirilen eylemle Eminönü Belediye Başkanlığı binasına grev kararı asıldı.

Öğle saatlerinde Çemberlitaş’taki belediye başkanlığı binasına yürüyüşle gelen Genel-İş Sendikası üyeleri “Direne direne kazanacağız!”, “İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!”, “Sözleşme hakkımız grev silahımız!” sloganlarını attılar.

Grev kararı Genel-İş Sendikası Genel Merkez Toplu Sözleşme Daire Başkanı İsmail Özhamarat’ın katılımıyla asıldı. Grev kararı Eminönü Belediyesi ile yürütülen TİS görüşmelerinde 23 maddede yaşanan anlaşmazlık sonucunda alındı.

Genel-İş Sendikası Avrupa Yakası 2 ve 3 No’lu Şube yöneticileri, Genel-İş 2 No’lu Bölge Başkanı Mehmet Karagöz, Konut İşçileri Sendikası İstanbul Şubesi, Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 3 No’lu Bölge’ye bağlı 1 No’lu Şube Yönetim Kurulu üyeleri ve Tüm-Bel Sen Eminönü temsilcilerinin de destek verdiği eylemde konuşan Özhamarat, yerel belediyelerin toplusözleşme sürecinde talep edilen hakları Büyükşehir Belediyesi’ne attığını ve bu yolla kendini kurtaracaklarını düşündüklerini ama yanıldıklarını söyledi.

Eylemde basın açıklamasını Genel-İş Sendikası 1 No’lu Şube Başkanı Hikmet Aygün okudu.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 1 No’lu Şube Başkanı Şahan İlsevel ile TİS üzerine konuştuk…

“Sınıf çıkarlarımızı koruyacağız!”

- Son süreçte sınıf hareketinde gözle görülür bir hareketliliğe tanık olduk. SSGSS süreciyle beraber yaşanan bu ivme bugün birçok alanda yaşanan mevzi direnişlerle kendini gösteriyor. Hava-İş’in toplu sözleşme sürecinden Telekom grevine uzanan bu dilimde artık sendikalar cephesinden süreçler kolay geçmiyor. Belediye işçileri de böylesi bir sürecin ardından TİS sürecine girdi. Birçok yerde grev kararları asılıyor. Siz belediyelerdeki toplusözleşme sürecini toplam hareket içinde nasıl bir yere koyuyorsunuz?

Genel anlamda baktığımızda, toplusözleşme sürecinin çok iyi geçtiğini söylemek doğru olmaz. Bu süreci ileriye taşımanın yolu birlikte hareket etmekten geçiyor. Yakın döneme baktığımızda, Hava-İş Sendikası’nın toplusözleşme dönemi, Türk Telekom’da yaşanan grev dönemi sınıf hareketinde yaşanan ivmelenmeyi görmek açısından örnektir. Başarıya ulaşmanın yolunun örgütlü bir yapı oluşturmaktan geçtiğini hepimizin bilmesi gerekiyor.

Bu tabloya kararsızca bakanların kararsızlıklarını kaybettiğini söylemek de mümkün. Novamed vb. grevlerin kazanımların yolunu açması Türkiye işçi sınıfı açısından önemlidir. Özellikle sendikaların yerellerden örgütlenmesiyle merkezileştirilecek olan mücadelenin yolu buradan geçiyor.

Son süreçteki toplusözleşmelere bakıldığında işverenlerin sözleşmeleri geçiştirmeye çalıştıklarını görüyoruz. İstanbul’daki belediyelerde biten sözleşmelerin yanısıra bitmeyen sözleşmeler de var. Genel-İş 1 No’lu Şube’ye bağlı olan Kartal ve Kadıköy Belediyeleri de bu aşamaya gelme durumundadır. Eğer bu yaklaşım devam ederse uzlaşma sağlanması mümkün değildir. Çünkü işverenler kendi çıkarlarını, işçiler de kendi çıkarlarını düşündüğü sürece böyle bir anlaşmayı yakalamak oldukça güç görünüyor.

Kazanmanın yolunun nereden geçtiğini SSGSS sürecine bakarak görebiliriz. Bu süreçte yereldeki çalışmalar ile şubelerin platformda oluşturduğu birlikte mücadeleyle merkezi örgütleri zorlamada bir birliktelik yakalanmıştı. Yasanın çıkartılması tartışmalarının devam ettiği süreçte Ankara’ya gitme tartışmaları devam ederken kararlar alınmıştı. Ama bu yasa tasarısı meclisten geçti. Bundan sonra da işçi sınıfına karşı yoğun baskıların olduğu aşikar…

Dün DİSK olarak grev ve direnişteki işçilerle dayanışmamızı gösterdik. Cılız da olsa böyle bir çalışmanın yürütülmesi ciddi bir başlangıçtır. İşçi sınıfının tek dostunun yine kendi olduğunun vurgulanması gerekir. Özellikle yoğun baskıların olduğu bir dönemde kimsenin kimseden bir beklentisi olmamalı. Sendikal faaliyette sözümona “demokrat” partilerden medet umulabiliyor. Tıkanıklıkları aşmanın yolu olarak bazen “şu veya bu partiyle görüşmek” gibi öneriler geliyor. Bence bu doğru değil. İşçi sınıfının tek kurtuluş yolu, kendi birlikteliği ve örgütlü gücüdür.

- İstanbul genelindeki belediyelerde tıkanmalar yaşanıyor. Gerek sizin sözleşme sürecinde gerekse de farklı belediyelerde yaşanan tıkanmaların sebepleri neler?

Toplusözleşme görüşmelerinde işverenler özellikle idari maddeleri geçiştirmeye çalışıyorlar. Gerçekten idari maddelerin geçmesinin bile sendikalar açısından çok zor olduğunu üye arkadaşlarım bilmeli. İşçilerde ücret maddelerinde anlaşmak veya ‘”greve gitmeyiz, bir yolunu buluruz” düşüncesi yanlış bir düşüncedir. İşverenler, idari maddelerde veya ücret konularında o kadar sıkı pazarlık içerisine giriyorlar ki, bu hakların kolay elde edilmediğini tüm işçi arkadaşlarımız çok iyi bilmeli. Bunlara sahip çıkılsın ki yeni kazanımlar elde edilebilsin. Bu kazanımlara sahip çıkma noktasında bir zaaf yaşadığımızı söyleyebiliriz. İstanbul genelinde tıkanma yaşanan toplusözleşmelerle ilgili olarak şube başkanları, idari maddelerde sıkıntı yaşadıklarını, ücretle ilgili gelişmelerin olumlu olduğunu ama kazanılmış idari maddelerden ödün verilmesi noktasında işveren taleplerinin olduğunu söylüyorlar.

- Bu süreçte belediye yönetimlerinden ne gibi talepler geliyor?

Örneğin 1 Mayıs’ın kaldırılmasına yönelik dayatmalar var. Veya Sarıgazi Belediyesi’yle yapılan toplusözleşmede 1 Mayıs kazanılmış bir hak olmasına rağmen 1 Mayıs’a gitmeme dayatmasında bulunuluyor. Ayrıca üye olmayan arkadaşlarımızın da varolan sözleşmeden yararlanması noktasında sorunlar yaşansa da, bu mücadeleyle aşıldı.

Şu aşamada idari maddeler boyutunda görüşmeler Kadıköy’de iyi geçiyor. Kadıköy’e mahsus olan şöyle bir anlayış da var bizde: “Biz anlaşırız. Üç aşağı beş yukarı olur, greve gidilmez.” Ama yönetim çok komik bir rakamla (%2-3) geliyor. Ne kıdemde ne de tabanda bir zam önerisi getiriyorlar. Bu toplusözleşme döneminin ne kadar çetin geçeceğini, ne kadar zor kazanılacağını göstermiş oldu. Kartal ve Kadıköy’deki işçi arkadaşlarla beraber kazanımın yolunun birlikte hareket etmekten geçtiğini çok iyi anlamak durumundayız.

Kartal’da arabulucu noktasındaki süreç bittikten sonra haftaya Çarşamba günü grev kararını asacağız. Biz orada birim toplantıları yaptık. Kartal’daki işçi arkadaşlardan çok memnunum. Orada bir deneyim de var. Sendikalarına ve şubelerine güvenlerinin tam olduğunu gördük. Bizim yaptığımız konuşmalardan sonra söz alarak “Biz şubemiz ve bölgemizle beraberiz. Bu işin üstesinden geleceğiz ve gücümüze güveniyoruz” demeleri bizi onore etti ve güç verdi. Kartal açısından bu süreçten başarıyla çıkacağımızı düşünüyorum.

- Kadıköy’deki ve Kartal’daki toplusözleşme görüşmelerinde hangi konularda veya maddelerde anlaşmazlık yaşanıyor?

Onların önerisi henüz tam gelmedi. %2-%3 gibi bir teklif geldi, biz bunu ciddiye almıyoruz. Kadıköy’ün sözleşmesinin İstanbul’da parmakla gösterildiğini bilmek lazım. Biz istiyoruz ki Kadıköy’ün sözleşmesi Türkiye’de örnek bir sözleşme olsun. Kadıköy’deki yaşamın ayrıcalıklı olduğunu söyleyen Belediye Başkanı’nın, bunu toplu sözleşmeye yansıtmadığı sürece, inandırıcı olduğunu düşünmüyoruz.

Kartal’da da ücret konusunda problem var. Kendileri tam olarak ifade etmiyorlar ama “Toplu iş sözleşmesi Büyükşehir’de bitsin ondan sonra biz bu sözleşmeyi imzalayalım” demeleri ortak hareket ettiklerini gösteriyor.

- Türk-İş’e bağlı Belediye-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu belediyelerde hareketlilik göze çarpıyor. Aynı işkolunda yaşanan bu süreci nasıl görüyorsunuz?

Buralarda işçi arkadaşlarımızla görüşmelerimiz olmuştur ve halen devam ediyor. Anakent’le ilgili %8’lik zam teklifi üzerine Belediye-İş Sendikası Genel Başkanı’nın masayı terketmesi olumlu bir gelişmedir. “Gerekirse greve de gideriz!” şiarını ortaya koymaları olumludur. Biz her ne olursa olsun işçilerle birleşmek zorundayız. Özellikle Türk-İş’teki arkadaşlarla birçok eylemlilikte beraber oluyoruz. Olmaya da devam edeceğiz. Gönül ister ki onlar da çok iyi bir toplusözleşme yapsınlar. Burada temel olan, sınıfın çıkarlarının ön planda tutulmasıdır.

- Toplusözleşme süreçlerine nasıl hazırlanıyorsunuz?

Biz şube olarak bu haftaki yönetim kurulu toplantımızda önümüzdeki iki haftalık süreyi değerlendireceğiz. İki haftalık yoğun bir çalışma içerisine giriyoruz. Bu süreçte genel toplantıların yanısıra bütün işyerlerini dolaşarak üyelerimizin görüşlerini alıyoruz. Kartal’da bunları yapıyoruz. Kadıköy’de ise son 15 günlük sürede işverenlerle bir görüşme yapacağız ve grev kararını Kadıköy’den Hasanpaşa’ya demokratik kitle örgütleri ve sendikaların desteğiyle kitlesel olarak asmaya çalışacağız. Bunu yapacak gücümüzün olduğunu düşünüyoruz. Kadıköy’de uzun dönemdir bir grev yaşanmamıştır ama biz gerekirse greve de çıkarız. Genel toplantılarda, “Arkadaşlar işverenlerin tavrı budur. Siz bunu kabul ediyor musunuz?” sorusuna işçi arkadaşlarımız “hayır” diyorlar.

Kadıköy bizim greve çıkmamızı “birçok iş taşeronda” diyerek pek ciddiye almıyor. Burada üretimden gelen gücümüzü kullandığımızda ve diğerlerini de bu sürece kattığımızda lehimize bir durum yaratabiliriz. Onun için hiç kimse rahat olmasın. Sözleşmenin bitirilmesinin yolu bizim çıkarlarımızla onların çıkarlarının uzlalaşabileceği yolun bulunmasından geçiyor. İlle de grev olsun demiyoruz biz. Biz, işçi sınıfının çıkarlarından doğru anlaşmaktan yanayız.

Böylesine zor bir süreçte ortak hareket etmek zorundayız. Duyarlı, bilinçli, kimliğine sahip çıkan işçi sınıfı olduğu sürece kazanmaya devam ederiz.

Kızıl Bayrak / İstanbul