12 Eylül 2008 Sayı: SİKB 2008/37

  Kızıl Bayrak'tan
  Yiyici asalakların dalaşması neyi yansıtıyor
   Abdullah Gül’ün Erivan ziyareti…
12 Eylül düzenine son vermek için devrimci sınıf hareketini yükseltelim!
Grev ve direnişlere daha güçlü destek!

MBelediye TİS’lerinin gösterdikleri

Yol-İş Olağanüstü Genel Kurulu yapıldı...
  Metal grup TİS’leri tartışıldı
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Kamu emekçilerini hedef alan saldırılar gündemde…
Tabanda oluşturulacak örgütlenmelerle
mücadeleye hazırlanılmalıdır!
  KESK’in mücadele programı ve toplu görüşme sürecine ilişkin şube yöneticileriyle konuştuk…
  Bunlar engerekler ve çıyanlardır!
  Metal TİS’lerinde esneklik dayatması!
  Tuzla tersanelerinin “mazlum” patronları!
  Kapitalizm kadını neden öldürüyor?
  Kapitalizm doğayı yok etmeye devam ediyor…
  Suikast kurbanı Benazir Butto’nun dul eşi cumhurbaşkanı…
  Özel savaş aygıtı kendisini
tahkim ediyor!
M. Can Yüce
  Sol liberalizm: İllüzyon tüccarları ve kolera günleri / 2
Volkan Yaraşır
  Bültenlerden
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Şam’daki dörtlü zirve neyi amaçlıyor?

Ankara’daki işbirlikçilerden aktif taşeronluğa devam!

İşçi sınıfı ve emekçilerin ürettiği değerleri yağmalayarak palazlanan işbirlikçi Türk burjuvazisinin, Osmanlı mirasından da feyz alarak “etkin bölgesel güç” olma hevesinin depreştiği biliniyor. Bu çerçevede Türkiye-Afrika Zirvesi’ne ev sahipliği yapan Amerikancılar, son dönemde İsrail, Suriye, İran, Rusya, Yunanistan, Gürcistan, Azerbaycan, en son olarak da Ermenistan’la görüşme trafiği içindeler.

Ancak bu yoğun trafik, “etkili bölge gücü” olmaya yetmiyor. Zira yarım asrı aşan bir süreden beri ülke topraklarının batılı emperyalistlerin saldırı üssü olarak kullanılmasına onay veren Ankara’daki işbirlikçiler, bununla yetinmeyip emperyalist güçler adına tetikçilik de yapmışlardır. Bu durum onların, bugün “bölgede etkili güç olmak” adına yaptıkları girişimlerin “etkin taşeronluk” sınırlarının ötesine geçmesine olanak tanımıyor.

Halen savaş halinde bulunan İsrail-Suriye ikilisi arasında yapılan “arabuluculuk” girişimlerini de bir taşeronluk faaliyeti olarak değerlendirmek mümkündür.

Gündeminde İran’a saldırı bulunan ırkçı-siyonist İsrail rejiminin kısmen de olsa rahatlatılmasını hedefleyen bu girişim, Washington’daki savaş çetesinin onayı ile yapılmaktadır. Nitekim Suriye devlet başkanı Beşar Esad da, İsrail’le doğrudan görüşmelerin, yeni ABD yönetimi belirleninceye dek bekleyeceğini dile getirerek, savaş kundakçılarının bu süreçteki belirleyici rollerine işaret etmiştir.

İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri’ni geri almayı uman Suriye yönetimi görüşmeleri sürdürme konusunda hevesli görünürken, siyonistlerin amacı, Suriye’nin İran, Hamas, Hizbullah gibi güçlerle kurduğu yakın işbirliğini zayıflatarak hedefi daraltmaktır.

İsrail-Suriye görüşmelerinin başlamasına önayak olmakla övünen dinci gericiliğin başı Tayyip Erdoğan, bölgede etkili olan bir gücü temsil etme havalarına bürünse de, çabası ırkçı-siyonist rejime hizmet etmekten ibaret görünüyor.  

Bu arada Şam’da gerçekleşen dörtlü zirveye katılan Fransa cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile Katar emiri de, siyonist devleti rahatlatma çabalarına destek verenler kervanına katıldılar.

Türkiye, Suriye, Fransa, Katar liderlerinin katılımıyla Şam’da yapılan dörtlü zirvede, Ortadoğu’daki gelişmeler ve Kafkasya’daki durumun değerlendirildiği, zirveden diyaloğa devam kararı çıktığı bildirildi. Bu açıklama, zirveden kayda değer bir sonuç çıkmadığının göstergesidir.

Suriye’nin barış için İsrail’e bir öneri sunduğunu vurgulayan Beşar Esad’ın, “yüzyüze görüşmelerden önce İsrail’den de, kendi tutumunu bildiren benzeri bir belge gelmesini beklediklerini” dile getirmesi de, ortada kayda değer bir gelişme olmadığı kanısını güçlendiriyor.

Lübnan’da yayın yapan El Menar Televizyonu’na açıklama yapan Esad’ın, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad gibi örgütleri kastederek, İsrail işgaline karşı “direnişi” desteklemeyi sürdüreceğini söylemesi de, İsrail’in herhangi bir taviz vermediğinin göstergesi kabul ediliyor.  

Hedef daraltma isteğine rağmen İsrail’in Golan Tepeleri’nden çekileceğine dair hiçbir işaret bulunmamaktadır. Suriye’nin ise, bu yönde bir taviz elde etmeden ABD-İsrail karşıtı güçlerle ilişkilerini gözden geçirmesi olası görünmüyor. Bu ise, Erdoğan ve Sarkozy gibi “ağır toplar” tarafından harcanan çabalara rağmen istenen sonuca ulaşmanın zor olduğunu göstermektedir.

Sarkozy’nin Fransız emperyalizminin Ortadoğu’da zayıflayan etkisini güçlendirme çabası bir sonuç verir mi, bilinmez. Ama tekelci sermayenin bir kesimini temsil eden Erdoğan’ın, taşeronluk gibi alçaltıcı bir misyonla da olsa “bölge lideri” olma hevesinin kursağında kalması, verili koşullarda kaçınılmaz görünüyor.

 

İstanbul’da miting hazırlıkları sürüyor…

“12 Eylül’den Ergenekon’a kontrgerilla dağıtılsın, darbeciler yargılansın!”

İstanbul’da ilerici ve devrimci kurumlar, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 28.yıldönümünde mitinge hazırlanıyor.

Ergenekon operasyonunun ardından biraraya gelen ilerici ve devrimci kurumlar, gerek yaptıkları açıklamada gerekse de gerçekleştirdikleri eylemde, kitleleri kontrgerilla düzenine karşı mücadeleye çağırdılar, “Bu pisliği devrim temizler” dediler. Eylemin ardından daha geniş bir bileşenle, “12 Eylül’den Ergenekon’a, kontrgerilla dağıtılsın, darbeciler yargılansın!” şiarıyla 12 Eylül’ün yıldönümünde miting hazırlıklarına başladılar.

Alınteri, Anti-kapitalist, BDSP, DTP, Devrimci işçi Partisi Girişimi (DİP), Devrimci ‘78’liler Federasyonu, DİSK Sine-Sen, DİSK Limter-İş, EMEP, EHP, ESP, HKM, Halkevleri, İHD, Kaldıraç, Köz, Marksist Bakış, Odak, ÖDP, ÖDAH, Partizan, PDD, PSAKD, SODAP, SDP, SPG, Teori ve Politika, Tekstil-Sen, TÖP, UİD-DER, ‘78’liler Girişimi tarafından örgütlenen miting 14 Eylül günü Kadıköy’de gerçekleşecek.

İlerici ve devrimci güçler mitinge yaptıkları çağrıda şunları söylediler:

“12 Mart ve 12 Eylül darbeleriyle inşa edilen düzen, kimi değişiklerle bugün de sürdürülüyor. Kontrgerilla, bu düzenin ayrılmaz parçası olarak son yenilenme harekâtıyla birlikte görevinin başındadır. Bizzat emperyalizme hizmet eden CİA tarafından NATO eliyle kurdurulan, her darbeden sonra daha güçlü kurumsallaştırılan kontrgerilla, Sivas’tan Gazi’ye, Şemdinli’den Koşuyolu’na kadar pek çok kitle katliamına imzasını attı, Kürt halkına karşı da en vahşi biçimde kullanıldı.

Bugün Ergenekon operasyonuyla ortaya saçılan pislikler, kontrgerilla gerçeğinin sadece küçük bir kısmıdır. Ergenekon 6-7 Eylül olaylarıdır, Ergenekon faşist MHP’yle birlikte organize edilen Maraş, Çorum, Malatya katliamlarıdır, Ergenekon 12 Eylül’dür, Ergenekon Sivas, Gazi katliamlarıdır, Ergenekon Şemdinli’dir, Ergenekon Hrant Dink’in katledilmesidir… En son olarak da Güngören katliamında acıyla gördüğümüz üzere, kontrgerilla hala işbaşındadır.”

“Bu amaçla, 12 Eylül’ün 28. yıldönümünde  ‘12 Eylül’den Ergenekon’a KONTRGERİLLA dağıtılsın, DARBECİLER yargılansın!’ talebi etrafında 14 Eylül 2008 Pazar günü İstanbul’da düzenleyeceğimiz mitinge tüm halkımız davet ediyoruz.”

Miting Toplanma Yeri: Tepe Natulius

Miting Toplanma saati: 13.00