15 Ocak 2009
Sayı: SİKB 2009/02

  Kızıl Bayrak'tan
  Ergenekon’un yeni dalgası...
  Direnen Filistin kazanacak!
Ezilen halkların her tür araçla işgalcilere karşı direnişi meşrudur!
Gazze katliamı protestolarından…
“Alevi açılımı”nda son perde…
Vira-Kürşat işçilerinin açlık grevi sürüyor…
  TORGEM Tersanesi’nde ücret gaspına karşı direniş ateşi!
  Bütünlüğü içinde kapitalizmin krizi
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Sınıf çalışmalarından...
  Ümraniye Dudullu’da direnişlerini sürdüren BMİS üyesi Sinter işçileriyle direniş süreci üzerine konuştuk...
  Direnen kadınlar anlatıyor...
  Gençlik hareketinden…
  Gençliğin Filistin’le dayanışma eylem ve etkinlikleri…
  Gerici Gürcistan rejimi ABD uydusu
olma yolunda!
  İşgal, direniş, grev ve sabotaj / 1 Volkan Yaraşır
  Berlin’de Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht anmasına onbinler katıldı…
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sağlık kurumlarından protesto!

İstanbul Tabip Odası, İstanbul Ezcacı Odası, İstanbul Dişhekimleri Odası, İstanbul Veteriner Hekimleri Odası, SES İstanbul Şubeleri, Dev Sağlık İş Sendikası 14 Ocak günü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde gerçekleştirdikleri eylemle “Sağlıkta Dönüşüm Programı”nın yarattığı hak kayıplarını protesto ettiler.

Eylemde “İşimize, işyerimize, özlük haklarımıza ve geleceğimize sahip çıkıyoruz” pankartı ve taleplerin yeraldığı dövizler açıldı.

Bileşenler adına yapılan ortak açıklamada şunlar söylendi:“Sağlıkta Dönüşüm Programı adı altındaki uygulamalar, ekonomik kriz bahanesiyle bizlere dayatılanlar göstermektedir ki, bu yaşananlara sessiz kalmak, bütün çalışanların güvencesiz koşullarda, bugün ve gelecek endişesi içerisinde daha düşük ücretler ve gelir karşılığında çalışması demektir. Hükümet eliyle dayatılan İMF-Dünya Bankası ‘reçeteleri’ne boyun eğmek, paran kadar sağlık anlayışına mahkum olmak demektir.”

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

Sarıgazi’de kontra saldırılar

Sarıgazi’de Anadolu Demokratik Haklar Derneği üyesi Hüseyin Arslan ve İnan Coşar gündüz saatlerinde yol ortasında uzun namlulu silahlar kullanılarak kaçırıldılar.

9 Ocak günü İHD İstanbul Şubesi’nde gerçekleştirilen toplantıda DHF adına açıklamayı okuyan Eylem Yıldız, yüzleri maskeli ve “kimliği belirsiz” kişiler tarafından kaçırılan üyelerinin darp edildiklerini ve çeşitli işkencelere maruz kaldıklarını söyledi. Hüseyin Arslan ve İnan Coşar’ın yaşadıkları aktarıldı.

Hüseyin Arslan, 7 Ocak 2009 tarihinde saat 11.00’de Sarıgazi Demokrasi Caddesi’nde bir kadın tarafından adres sorma bahanesiyle ara sokağa getirildi. Sokakta bulunan kar maskeli kişiler tarafından gözleri bağlanarak siyah renkte “Şahin” marka bir araca bindirildi. Ormanlık bir alana getirilen Arslan’ın üzerindeki giysiler çıkarılarak darp edildi ve son olarak Sarıgazi’deki bir okulun önüne atıldı.

İnan Coşar, 8 Ocak 2009 tarihinde Demokrasi Caddesi’nde yürürken arkasından yaklaşan Hyundai marka bir araca zorla bindirildi. Gözleri bağlanan Coşar kar maskeli kişiler tarafından kaba dayağa, darpa, küfüre maruz kaldı. Son olarak ise Taşdelen Köprüsü’nün kenarına atılarak bırakıldı. Coşar’ın vücudunda bıçak yaraları olduğu görüldü.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Barış Anneleri’nden protesto

Barış Anneleri İnisiyatifi, 10 Ocak günü Diyarbakır, İstanbul, Siirt ve İzmir’de gerçekleştirdikleri oturma eylemleriyle Kürtçe üzerindeki baskıları protesto ettiler.

İstanbul’da Galatasaray Meydanı’nda gerçekleşen eylemde yapılan Kürtçe açıklamada anneler, binlerce yıldır çocuklarını Kürtçe ninnilerle uyuttuklarını, onları topluma Kürt diliyle terbiye ederek hazırladıklarını belirtti ve devletin Kürt dili üzerindeki baskılarını eleştirdi. Aynı zamanda devletin açtığı TRT 6‘yı samimi bulmadıklarını belirtti.

Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollardan çözümü için atılacak ilk adımın Kürtçe’nin kreşten üniversiteye kadar eğitim dili olarak kabul edilmesi olduğunu söyleyen Aras, talepleri kabul edilene kadar mücadelelerinin devam edeceğini ifade etti.

Basın açıklamasının ardından Kürtçe hazırlanan basın metni basına dağıtıldı.

Açıklamanın ardından 10 dakikalık oturma eylemi yapıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul


 

TUYAB’dan tecrite ve faşizan uygulamalara karşı açıklama!

Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Birliği (TUYAB) 9 Ocak günü İHD İstanbul Şubesi’nde düzenlediği basın toplantısı ile cezaevlerindeki faşizan uygulamaları protesto etti.

Açıklamada, Edirne E Tipi’nden Erol Engin isimli tutsaktan gelen haberlerin yanısıra cezaevlerinde genel olarak uygulanan baskı yöntemleri sıralandı:

- Hapishanelerde kullanım suları düzenli akmıyor,

- Sıcak su haftada bir saat veriliyor,

- Tutsakların fiziksel direnme güçlerini zayıflatmak için verilen yemekler az ve besleyici değil,

- Diyet yemek diye verilen yiyecekler; patates, makarna vb.

- Elektrik paraları tutsaklardan tahsil ediliyor,

- Kış aylarında merkezi sistem ile ısıtılan hücrelerin kaloriferleri yakılmıyor, tutsaklar soğuktan kaynaklı birçok enfeksiyon kapıyor,

- Adli Tıp raporlarında, “Cezaevi şartlarında yaşamını devam ettirmesi mümkün değildir.” denilen tutsaklar tahliye edilmeyerek ölüme terkediliyor,

- Tutsakların her türlü karşı çıkışı disiplin cezaları ve işkencelerle karşılık buluyor. Sayısız tutsağa verilen cezalar arasında, 6 ay, 1 yıllık, açık-kapalı görüş yasakları, mektup yasakları, telefon yasakları ve hücre cezaları bulunuyor. İadeli taahütlü gönderilmeyen mektupların ise garantisi yok.

- Kitap ve dergiler üzerinde uygulanmakta olan yasaklar düzmece komisyon kararlarıyla hayata geçiriliyor. Birçok kitap ve derginin tutsaklara ulaşması engelleniyor.

- Tutsaklar kimi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ellerindeki malzemeleri ufak araçlara çeviriyor. Örneğin, jiletten bıçak; çöp kovalarından sehpa; çöplerden de toprak yapmak gibi. Buna bile tahammülü olmayan hapishane idaresi amaç dışı kullanım adı altında yeni bir disiplin cezası gerekçesi oluşturuyor.

- Tutsakların, telefon görüşmeleri ve ziyaretlerinde Kürtçe konuşulması yasaklanıyor, tutsakların ailesiyle yaptıkları görüşmeler Kürtçe konuşulduğu gerekçesiyle engelleniyor.

- Sevkler ve mahkemeye gidiş-gelişler tutsaklar açısından tam bir işkenceye çevriliyor. Sürgün sevk işkencesine maruz bırakılan tutsakların elleri zincirlerle bağlanıyor, hücre tipi ringlerle taşınıyorlar. Bu ringler, kışın dışarıdaki hava sıcaklığından daha soğuk; yazın ise daha sıcak ve nefes almayı bile zorlaştıracak kadar nemli, havasız.

Açıklamada tutsak yakınlarının da tecrit işkencesinden paylarını aldıkları söylendi.

Ailelerin birbirlerini görmemeleri için görüş günü ve saatleri birbirlerini göremeyecek biçimde düzenleniyor.

E Tipi Muş Hapishanesi’nden Mehmet Yamaç’ın yaşadığı işkenceyi anlattığı mektubundan da alıntı yapılan açıklamada TUYAB’ın talepleri ise şöyle sıralandı:

- Uluslararası sözleşmelere göre 15 kişiden az olan mekanlar, tecrit sayılmaktadır. Hücre Tipi Cezaevleri bu esasa uygun olarak yeniden düzenlenmelidir. Bu düzenlemeler yapılana kadar hücre kapıları gündüzleri açık tutulmalıdır.

- Ceza İnfaz Kanunu (CİK), içinde Baro, ÇHD ve TTB’nin de yer aldığı kurumlarca insan haklarına uygun biçimde değiştirilmelidir.

- Tutsakların tüm haklarını koşulsuz olarak kullanması sağlanmalıdır.

- Bağımsız İzleme Kurulları oluşturulmalıdır. Bu kurum içinde tutsak yakınları İHD, ÇHD, Baro, TTB ve sanatçılar yer almalıdır.

- Hasta tutsakların tedavileri yapılmalı ve hasta tutsaklar bir an önce tahliye edilmelidir.

Kızıl Bayrak / İstanbul