20 Mart 2009
Sayı: SİKB 2009/11

  Kızıl Bayrak'tan
  Seçimler, Kürt sorunu ve devrimci sınıf tutumu
  ABD’nin Kürt politikası gündemde...
Ankara’daki işbirlikçi rejim “yeni taşeronluk” görevine dört elle sarıldı!
Dünya Su Forumu’na hayır!
Ergenekon değil kirli savaşın içyüzü!
  BDSP’nin seçim faaliyetlerinden...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Güncel gelişmeler ve sol hareket
  “Hüseyin Hoca” sosyalizmin günışığına uğurlandı…
  Kentsel değil rantsal dönüşüm
  16 Mart, Halepçe ve Gazi katliamlarını protesto eylemlerinden...
  Gençlik hareketinden…
  Emekçi Kadın Komisyonları’ndan tüm işçi ve emekçi kadınlara çağrı:
  Çarlık Duması’nda Bolşevikler...
  Tokat Eğitim-Sen yönetimi gericiliğin bayraktarlığını yapıyor!
  Dünyadan...
  Newroz’a doğru... -
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mevzi direnişlere müdahalenin imkanları ve sorunları

Son dönemde işçi sınıfı yaygın bir hareketlilik içerisinde. Bu hareketlilik ise daha çok mevzi direnişler biçiminde ortaya çıkmakta. Bugün çok sayıda fabrikada grev ya da direniş var. Her gün yeni bir sınıf bölüğünün daha direnişe geçtiği haberi geliyor. Sınıf hareketi parçalı da olsa, kapitalistlerin krizin faturasını ödetme saldırısına karşı koymaya çalışıyor.

Yetersizlikleri ve sınırları ne olursa olsun bu parçalı hareketlilik tablosu sınıf hareketinin geleceği açısından oldukça önemli olanaklar barındırıyor. Zira hem harekete geçen işçi bölükleri devrimci politikaya açık durumdadırlar. Hem de yaşanan direnişlerin tablosundan da görüleceği üzere sınıf devrimcileri bu direnişlerin hemen tümüyle şu ya da bu biçimde ilişkilidir. Bu ilişki ya içeriden maddi güçlere sahip olmak ölçüsünde kurulmaktadır. İçeriden maddi güçler olmasa da sınıf devrimcilerinin ilgi alanı içerisinde olup, dışarıdan sürekli bir seslenme faaliyeti yürüttükleri (bazı yerlerde zaman zaman içeriden müdahale ettikleri) fabrikalardır. Bundan dolayı da sınıf devrimcileri mevcut direnişlerin büyük bölümünde şu ya da bu düzeyde işin içindedir. Şu ya da bu düzeyde bu direnişlerin seyrine etkide bulunmakta, yön vermekte, bazılarına ise doğrudan önderlik etmektedirler.

Bu tablo hem sınıf devrimcilerinin işçi sınıfıyla bağlarının sıçramalı bir gelişme sağlamanın koşullarını sunmaktadır. Hem de bu sürecin diğer bir yüzü olarak işçi sınıfının politik bir düzey kazanma yönünde bir sıçramanın imkanlarını çoğaltmaktadır. Sınıf devrimcileri mevcut direnişlere bu perspektif ışığında bakmalı, her direnişte sınıfın devrimci gelişiminin imkanlarını görerek müdahalelerini bu yönde güçlendirmelidirler.

Bu bakışla bugünkü direnişlere müdahalelerimizin deneyimlerinden süzülmüş bazı sonuçları başlıklar halinde ortaya koymak istiyoruz. Böylelikle bu deneyimleri paylaşarak, sınıf hareketliliğini birleşik bir hatta geliştirebilmek yolunda daha sistematik ve bütünlüklü bir çalışmanın örgütlenmesine katkı sunmaya çalışacağız.

1- Öncelikle belirtmek gerekir ki, direnişlere doğru ve etkili müdahalelerde bulunmanın ilk koşulu, müdahalemizin-çalışmamızın örgütlü bir seferberliğe dayanmasıdır. Hem direnişin gerçekleştiği alanın yönetici kollektifleri, hem de çevre-çeper güçlerimizin örgütlü bir tarzda seferber edilebilmesi ölçüsünde hedeflerimize ulaşmak mümkün olacaktır. Örgütlü seferberlik sadece yapılacak çalışmanın pratik işlerinin omuzlanmasını ve müdahalemizin etkinliğini sağlamaycak, bundan da önce pratiğin politik hedeflerimize uygun biçimde biçimlenmesini güvenceleyecektir. Aksi halde birçok örnekte görüldüğü üzere verilen onca emeğin sonucunu almak mümkün olamamaktadır/olmayacaktır.

Bu açıdan kullanılabilecek en uygun form, direnişe özel bir müdahale komitesidir. Direnişe etkili bir müdahale gerçekleştirmeye katkı sunacak güçlerin katılımına açık olacak böyle bir komite kurarak işe koyulmalıyız.

2- Direnişlere müdahalede en önemli silahımız, siyasal planda sınıfı temsil etme konumuna sahip olmamızdır. Direnişçi işçilerle başlangıçtaki maddi bağlarımızın niteliği ne olursa olsun bu temsiliyete uygun bir duruş ve tokluk, kısa sürede bizi direnişin bir tarafı haline getirecektir. Mevcut direnişlerdeki tablo, bu bakımdan olumlu olduğu kadar olumsuz kimi örnekler sunmaktadır. Bu örneklerden de görülüyor ki, sınıfın siyasal temsilcisi olma bilinci ve tokluğu ile hareket ettiğimizde hem politik ufkumuz genişliyor, hem de pratik enerjimiz artıyor. Tersi durumda ise maddi imkanlarımız ne olursa olsun kısa süre sonra soluğumuz tükeniyor. 

3- Direnişlere müdahale, farklı boyutları olan karmaşık bir süreçtir. Fakat bu sürecin belirleyici unsuru direnişin kendi özgücü olacaktır. Dış koşullar ne olursa olsun direnişçi işçilerin gücü, militanlığı ve niteliği sürecin seyrini belirlemektedir.

Peki direnişin gücünün kaynakları nelerdir? Elbette direnişin yaşandığı fabrika ya da sektör önemlidir. Ama yetmez. Direnişin iç örgütlenmesini güçlü tutmak ve hedeflerini doğru belirlemek gerekir.

Direnişin iç örgütlenmesi, bir “direniş komitesi”nin kurulması, sağlamlaştırılması ve işçilerin ana gövdesiyle doğru bir ilişki içerisine sokulması anlamına gelir. Direniş komitesi bir önderlik düzeyi olarak öncü işçilerden oluşmalıdır. Bu işçilerin politik düzeylerini geliştirmeye özel bir önem verilmeli ve direnişe politik yol göstericilik misyonu elden bırakılmamalıdır. Direniş komitesi, direnişçi işçilerle çok sıkı bağlar içinde olmalıdır. Söz-yetki-karar hakkının işçiler tarafından kullanılması güvence altına alınmalıdır. Bu hem direnişin iç birliğinin korunması bakımından, hem de direnişe devrimci müdahalenin koşullarının oluşturulması bakımından gereklidir.

Ancak sadece bir direniş komitesine sahip olmak ve onu doğru bir tarzda çalıştırmak da yetmez. İç örgütlenme ve motivasyon için direnişin hedefleri oldukça önemlidir. Geriden kurulan, geri taleplerle kendini sınırlayan, meşruluğunu haklılığından önce düzenin hukukuna dayandırmaya çalışan bir direniş daha baştan kendi sınırlarını da çizer.

Dolayısıyla direnişlere müdahalemizde, direnişin iç örgütlülüğünü geliştirmek ve ileri hedeflerle donatmak temel kaygımız olmalıdır. Zira bu alanda alacağımız mesafe ölçüsünde direnişin geleceğini belirleme imkanını elde edebiliriz.

4- Direnişlere yönelik müdahalemizin en önemli ayaklarından bir diğerini ise, direnişlerin etkisini çevre fabrikalardan başlayarak sınıf kitlelerine doğru yaymak oluşturmalıdır. Müdahalemizi birleşik-politik bir sınıf hareketi yaratmak hedefiyle ilişkisini bu ölçüde kurabiliriz.

Mevcut koşullar bu bakımdan büyük olanaklar sunuyor. Bugün sınıf mücadelesi alanı patlayıcı gazla dolu bir odaya benziyor. Mevzi direnişlerin çevrelerine etkileri olağan dönemlerle karşılaşılmayacak kadar büyük. Öyle ki, bugün direnişlerin tablosuna bakıldığında belli bölgelerde yoğunlaşması tesadüf değil. Direnişlerin büyükçe bir kısmı ilhamını yakınındaki direnişten almakta. Bunun için mevzi direnişleri sınıfın birleşik direnişi yolunda bir dayanağa çevirmek politikası için şartlar uygundur.

Bu doğrultuda bülten, bildiri, afiş vb. araçların kullanılması büyük önem taşımaktadır. Eylem ve etkinlikler ise çok daha etkili olacaktır. Özellikle direnişçi işçilerin bulundukları havzalarda sürekli eylem halinde olmalarının önemi büyüktür.

5- Diğer bir görevimiz ise sınıf dayanışmasını örgütlemektir. Bunun için direnişteki fabrikaların bulunduğu bölgelerden başlayarak imkanlarımızın olduğu tüm fabrikalardan dayanışmayı örgütlemeyi önümüze temel bir görev olarak koymalıyız. Bunun hem direnişin iç süreçlerinin güçlendirilmesi açısından hem de direnişin etkilerinin yayılması açısından önemi tartışılmazdır.

Diğer taraftan sınıf dayanışmasının en etkili biçiminin direnişleri çoğaltmak olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir. Ayrıca farklı bölgelerde direnişte bulunan işçiler arasında dayanışma köprüleri oluşturmak ihmal edilmemesi gereken bir görevdir. Karşılıklı ziyaretler, ortak eylemler, açıklamalar vb. planlamalar bu çerçevede düşünülmelidir.

6- Direnişçi işçilerin politikleştirilmesi bir diğer öncelikli müdahale başlığıdır. Patronla mücadele sahası politikleşme için muazzam olanaklar sunmaktadır. Ancak bunun yanında direnişçi işçilerin gerek sınıfın genel eylemlerine, gerekse politik eylemlere katılabilmeleri onların politikleşmeleri bakımından dolaysız bir işlev görecektir. Özellikle bahar döneminin devrimci günleri bu bakımdan değerlendirilmelidir. Eğer böyle bir bakışla hareket edersek, bir direniş mevzisi üzerinden politik süreçlere müdahalenin yolunu açarız. Böylelikle siyasal alanda sınıfsal bir ağırlık merkezi oluşturmak yönünde güçlü bir adım atmış oluruz. Bu Parti’nin siyasal ağırlığının da artması sonucunu verecektir.

7- Diğer taraftan direnişlere müdahalemizde ihmal edilmemesi gereken en önemli hedeflerimizden biri de, öncü işçilerden başlayarak direnişçi işçileri Parti’ye kazanmak olmalıdır. Bu, hedef direnişin her aşamasında mutlaka gözetilmelidir. Tarihimiz, tutuk kaldığımız için büyük emekler verip maddi hiçbir kazanım elde edemediğimiz örneklerle doludur. İşçilerin Parti’ye kazanılması işçi sınıfının politikleşme ihtiyacının ve gelişiminin bir parçası olarak görülmelidir.

Küçük-burjuva solculuğunun sınıf dışılığının sonucu olarak yaptığı çiğliklerle, işçi sınıfının devrimci sınıf partisine kazanılması iki ayrı durumdur. Birincisi, sınıfın ihtiyaçlarından ve gelişiminden kopuk olduğu ölçüde dağıtıcı ve yıpratıcıdır. Diğeri ise tersine sınıfın ihtiyacı ve gelişiminin her an ortaya koyduğu bir gerekliliktir. Sınıfın politik mücadeleden uzaklığı bu açıdan önümüze bir zorluk alanı olarak çıksa da, mevcut durumda artık geçmişle kıyaslanamayacak olanakların ve zeminlerin olduğunu da unutmamak gerekir. Öyle ki müdahalede bulunduğumuz birçok direniş halihazırda bu bakımdan kazanımlar elde edilebileceğini somutta göstermektedir.

Bu doğrultuda sağlanacak başarı ölçüsünde, Parti’nin en önemli sorunu olan sınıfla organik bağ ve sınıf hareketi içerisinde mevzi kazanma sorununu da kısa sürede çözebileceğimizi büyük bir güvenle söyleyebiliriz.