20 Mart 2009
Sayı: SİKB 2009/11

  Kızıl Bayrak'tan
  Seçimler, Kürt sorunu ve devrimci sınıf tutumu
  ABD’nin Kürt politikası gündemde...
Ankara’daki işbirlikçi rejim “yeni taşeronluk” görevine dört elle sarıldı!
Dünya Su Forumu’na hayır!
Ergenekon değil kirli savaşın içyüzü!
  BDSP’nin seçim faaliyetlerinden...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Güncel gelişmeler ve sol hareket
  “Hüseyin Hoca” sosyalizmin günışığına uğurlandı…
  Kentsel değil rantsal dönüşüm
  16 Mart, Halepçe ve Gazi katliamlarını protesto eylemlerinden...
  Gençlik hareketinden…
  Emekçi Kadın Komisyonları’ndan tüm işçi ve emekçi kadınlara çağrı:
  Çarlık Duması’nda Bolşevikler...
  Tokat Eğitim-Sen yönetimi gericiliğin bayraktarlığını yapıyor!
  Dünyadan...
  Newroz’a doğru... -
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

DEKÖP-A’dan Newroz çağrısı...

Kahrolsun emperyalizm, sömürgecilik ve her türden gericilik!

Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!

Kürt halkının ulusal özgürlük ve eşitlik mücadelesinin simgesi olan Newroz bayramı yaklaşıyor. Kürt halkı, onyıllardır uygulanan dizginsiz ulusal zulme rağmen, tüketilemeyen mücadele isteği ve direnme iradesiyle, ulusal özgürlük istemi ve özlemini haykırmak için bir kez daha alanlara çıkmaya hazırlanıyor.

Kardeş Kürt halkı ve büyük emeklere ve bedellere malolan ulusal özgürlük mücadelesi, günümüzde, başta ABD olmak üzere emperyalizmin, faşist Türk devleti ve bölgenin diğer gerici devletlerinin çok yönlü kuşatması altındadır. Bunu, Güney’deki Federe Kürt Devleti’nin utanç verici tutumu tamamlamaktadır. İşte bu durum, buyıl ki Newroz’u, Kürt ve bölge halkları için daha da önemli hale getirmektedir.

İşçiler, emekçiler!

Özgürlük ve eşitlik, tüm mazlum uluslar gibi kardeş Kürt halkının da en doğal ve en meşru hakkıdır. Ne var ki, Kürt halkı, yıllardır, başta ulusal kendi kaderini tayin hakkı olmak üzere, tüm temel ulusal haklarından yoksundur. Temel ulusal haklarını tanımak şöyle dursun, faşist Türk devleti Kürt halkının varlığını dahi inkar etmektedir.

Öyle ve o kadar ki, Kürt halkı üzerindeki köleci egemenliğini şu ya da bu biçim altında, ama her koşulda korumak ve sürdürmek, laik olanı ve şeriatçısı, tüm kesimleriyle burjuva gericiliğinin hala ortak kaygısı, ortak paydası ve en önemlisi de ortak önceliğidir.

Faşist Türk devleti, bununla da yetinmemekte, bölgesel çapta Kürt halkının özgürlük ve eşitlik özlemi ve umutlarına öldürücü bir darbe vurmak ve son 20-25 yıllık mücadelenin tüm kazanımlarını tasfiye etmek istemektedir. Faşist devlet, bu amaç ve hedefleri çerçevesinde, hem bir direniş odağı olan Kuzey’de ve hem de Güney’e dönük olarak, her türden zulme ve zorbalığa başvurmaktadır.

Dahası var.

Faşist Türk devleti, günümüzde, ulusal zulmün günümüzdeki kılıcı olan AKP üzerinden, bir açılım olarak sunduğu, nedir ki, özünde, temel politikası olan inkar ve imha politikasının açık iflası ve itirafı demek olan, Kürt sorunu ve halkın taleplerini sulandırmanın örneği TRT 6 adımı ile Kürt halkına dönük kuşatmaya yeni bir boyut kazandırmış bulunmaktadır. Amerikan uşağı, işbirlikçi AKP’ye özgü bir ikiyüzlülüğün örneği bu açılım da dahil, tüm bu çabaların temel hedefi, bir kez daha, Kürt halkını yıldırmak, iradesini kırmak ve nihayet, teslim almaktır. Fakat tüm bunlar boşunadır!

Kürt halkı, yılların ona sağladığı deneyimle, bu saldırılara karşı, bir kez daha, direnişin yolunu seçecektir.

İşçiler, emekçiler, devrimciler!

Faşist Türk devleti, ABD için hala vazgeçilmez bir güçtür. Bu aynı şey, çıkarları, hala ABD ile uyum içinde olmayı gerektiren AB için de geçerlidir. Faşist Türk devletinin, içerde ve dışarıda sergilediği saldırganlığın gerisinde de, başta ABD olmak üzere emperyalizm durmaktadır. Kuzey’deki direniş odağını ezmek ve bu arada da, Güney’de, Türk ve Arap gericiliği ile elele, kelimenin gerçek anlamıyla, Kürt halkının bağımsızlık hakkını yok saymak, O’nun bu yönlü umutlarını kırmaya dönük adımlar atmak konusunda, Türk devleti ile tam bir fikir birliği içindedirler. Dolayısıyla, sadece faşist Türk devleti değil, ABD başta olmak üzere emperyalizm de, Kürt halkının özgürlük ve eşitlik mücadelesinin aşması gereken temel engeldir. Günümüzde, faşist Türk devletine ve onun gerisindeki emperyalizme, her zamankinden daha fazla güvensizlik duyulmalıdır.

Kürt özgürlük hareketi, kendisine dönük bu büyük kuşatılmışlıktan kurtulmak ve özgürlük mücadelesini ileriye taşımak istiyorsa eğer, “Artık yeter!” demeli ve faşist Türk devletine ve onun gerisindeki emperyalizme, her zamankinden daha şiddetli bir güvensizlik duymalı ve tüm bu güçlere karşı açık, kararlı ve tutarlı bir mücadeleyi seçmelidir. Bu, O’nu Türk işçi ve emekçilerine yaklaştıracaktır. Gelinen yerde, Kürt halkı bu adımı atmalı, kaderini, Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri ile birleştirmelidir. Türkiye işçi sınıfı ve emekçileriyle, Kürt halkının samimi ve içten birliği, sadece Türkiye’de değil, bölgedeki Kürt sorununun düğümünü de çözecektir.

Bu yılki Newroz’un çağrısı budur, hedefi bu olmalıdır.

Bu inançla ve en içten devrimci ve kardeşçe duygularımızla haykırıyoruz:

Biji Newroz, Newroz piroz be!

Kahrolsun emperyalizm, sömürgecilik ve her türden gericilik!

Yaşasın halkların kardeşliği!

DEKÖP-A (Yaşanacak Dünya, ATİK, AGİF, ADHK, BİR-KAR)

(Kürt halkının özgürlük ve eşitlik mücadelesinin simgesi olan Newroz bu yıl yurtdışında merkezi biçimde kutlanıyor. Kürt kurumu YEK-KOM’un daveti üzerine, kutlamalara Avrupa Demokratik Kitle Örgütleri Platformu/DEKÖP-A bileşenleri de kendi bağımsız duruşları ile katılacaklar...)

 

BİR-KAR’dan kriz konferansı

Hamburg BİR-KAR, “Kapitalizmin krizine karşı işçi sınıfının mücadelesi nasıl olmalı?” başlıklı bir konferans düzenledi.

BİR-KAR temsilcisi konuşmasında, kapitalist sistemin krizlerinin ortaya çıkış nedenleri üzerinde durdu. Bu krizin aşırı üretim krizi olduğunu belirten temsilci, krizin 1929 krizinden daha ağır ve kapsamlı olduğunun altını çizdi. Krizin, kapitalizmin hedefsiz ve plansız üretiminden kaynaklandığını, kapitalist sistemde toplumun temel ihtiyaçlarının önemli olmadığını ve belirsiz bir pazar için üretim yapıldığını hatırlattı. Kapitalizmin tekelci aşamaya geçişle birlikte, içine girdiği bunalımlardan çıkmak için savaşlara başvurduğunu ve üretici güçlerin yıkımına yol açtığını ifade etti.

Marks, Engels ve Lenin’in kapitalizm hakkında söylediklerinin bugün doğrulandığını vurguladı. Kapitalizminin krizinin ortaya çıkışı üzerine değinmelerle ilerleyen konuşma, 1917 Ekim Devrimi’nin kazanımlarının anlatılmasıyla sürdü.

Almanya’da krizin etkilerine somut örnekler verdi. Almanya’da Opel’in kapatılmasının tartışıldığını, büyük işletmelerin kapılarına kilit vurularak işçilerin sokağa atıldığını belirtti.

Avrupa burjuvazisinin kriz karşısındaki korkusuna vurgu yaptı.

Konferansa yaklaşık 30 kişi katıldı.

BİR-KAR / Hamburg


Hollanda’da krize karşı eylem!

Krizin kendini dünya ölçeğinde hissettirmesinden bu yana sendikalar, çeşitli kitle örgütü ve kurumlar krize karşı tepkilerini dile getirdiler. FNV (Hollanda Sendikalar Federasyonu) ise ilk kez parlamentonun önünde hükümeti protesto kararı aldı. 13 Mart günü Den Haag’da (Lahey) parlamento önünde protesto gösterisi düzenlendi.

Yaklaşık 5 bin işçi ve emekçinin katıldığı miting oldukça coşkulu geçti. FNV’nin diğer sendikalara ortak eylem çağrısında bulunmasına rağmen sınırlı bir destek sunuldu. Hollanda’nın her yerinden FNV tarafından tutulan otobüslerle Den Haag’a işçi taşındı. İşgünü olmasına rağmen eyleme katılım beklenenin üstünde gerçekleşti.

Miting alanında ilk konuşmayı FNV Bondgenoten Başkanı yaptı. Krizi işçilerin yaratmadığını ve faturayı da işçilerin ödemeyeceğini, işten çıkarmaları kabul etmeyeceklerini dile getirdi. “Eyleme var mısınız?” sorusu, “Eylem, eylem, eylem!” sloganıyla yanıtlandı.

Ardından Çalışma Bakanı sürpriz bir şekilde parlamentodan çıkıp geldi. İşçilerden kriz döneminde fedakarlık yapmalarını isteyen bakan, konuşması boyunca protesto edildi.

Mitingin son konuşmacısı FNV Genel Başkanı oldu. Krizin ulaştığı boyuta değinerek, bakanının konuşmasında dile getirdiği “aynı gemideyiz” sözünün doğru olmadığını vurguladı. Kısa çalışma süresinin uzatılmasını talep eden FNV Başkanı, talepleri karşılanmadığı koşullarda eylemlerin devam edeceğini söyledi.

Hollanda’daki sol örgüt ve gruplar ilk kez etkin bir şekilde eylem alanında varlıklarını gösterdiler. Rode Morgen, Sosyalist Enternasyonal, Sosyalist Parti ve diğer bazı gruplar kriz ile ilgili bildiri dağıtımı, yayın satışı ve pullama yaptılar.

Eylem nedeniyle çevrede polis tarafından geniş “önlemler” alındı. Çok sayıda motosikletli, atlı, özel timler ve polisler eylem alanını ve güzargahını kuşattı.   

Kızıl Bayrak / Hollanda

 



Gazi ve 1 Mayıs şehitleri anıldı!


Gazi ve Ümraniye katliamını lanetlemek ve şehitleri anmak için 1 Mayıs Mahallesi’nde 15 Mart günü bir yürüyüş düzenlendi.

12.30’da Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nde verilen yemeğin ardından dernekten ana caddeye çıkan kitle, sloganlarla mahalle girişine kadar yürüdü. Buradan geri dönerek, ana cadde boyunca 30 Ağustos İlköğretim Okulu’nun önüne gelindi. Gidiş ve dönüş yolu boyunca kitlenin sayısı katılımlarla arttı.

“1 Mayıs şehitlerini unutmadık, unutturmayacağız!”, “Gazi Şehitleri ölümsüzdür. unutmadık unutturmayacağız!”, “16 Mart, Halepçe, Beyazıt katliamlarını unutmadık, unutturmayacağız!” pankartları taşıyan kitlenin önünde Pir Sultan korteji yer aldı. PSA haricinde Partizan, Halk Cephesi ve DTP yürüyüşe kitlesel katılım sağladı. BDSP, ESP, Köz, Alınteri, EMEP, ÖDP’de yürüyüşte yer aldı.

Yürüyüşün bitiminde, 30 Ağustos İlköğretim Okulu önüne karanfiller ve şehitlerin resimleri bırakıldı ve basın açıklaması okundu. Gazi ve 1 Mayıs katliamlarının anlatıldığı basın açıklamasında katil devlete duyulan öfke vurgulandı. Açıklamada Ergenekon iddianamesinde bu katliamlara da değinildiği ve devletin kendini aklamaya çalıştığı vurgulandı.

Açıklama şu sözerle sona erdi: “Suçluların takipçisiyiz, peşlerini asla bırakmayacağız. Bu devlet katliamları unutturmaya, hesap sorulmasını engellemeye, katillerini aklamaya devam edecek. Ancak biz de hesap sormaya, adalet istemeye devam edeceğiz. Haklarımıza, özgürlüklerimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bu yüzden buradayız. Emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin döktükleri kanın hesabını sormak için buradayız!”

Eyleme yaklaşık 1500 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul


İstanbul’da faşist provokasyon!

Düzen partisi MHP’nin İstanbul Çağlayan’da 15 Mart günü düzenlediği seçim mitingi sonrasında Kağıthane ilçesine bağlı Nurtepe Mahallesi’nden geçen MHP’lilerin seçim afişlerini asan insanlara saldırmaları ve faşist muhtar adayının mahallede konvoylarla gezmeye çalışmasının ardından çatışma çıktı.

Devrimci ve ilerici kurumların izin vermemesi üzerine, Çağlayan’da yapılan mitingin ardından mahalleye girmek isteyen faşistlere emekçiler engel oldu. Faşistlere arka çıkan polis kitlenin üzerine ateş açarak faşistlerle beraber ilerici ve devrimcilere saldırmaya başladı.

Bu saldırılarda polis ve bazı MHP’li siviller silah kullandı. Polis kurşununda bir Halk Cephe’li ayağından vuruldu. İki ESP’li de feci bir şekilde dövülerek kaburgaları kırıldı. Yaralı iki ESP’li Gazi Mahallesi’ne getirildi. Daha sonra Nurtepe’de bu saldırıları protesto etmek için basın açıklaması yapmak isteyen kurumlara polis tazyikli su, gaz pombası ve panzerlerle saldırdı. Bu saldırıda toplam 23 kişi gözaltına alındı.

Bunun üzerine Gazi’deki bazı kurumlar yanyana gelerek Gazi Eski Karakol önünde saat 19.30’da eylem yapma kararı aldı. Gazi Dört Yol’da basın açıklaması yapılarak bitirilmesi gereken eylem polisin provokasyonu üzerine çatışmaya dönüştü. Çatışma saat 21.30’a kadar sürdü. Panzerlerin ve akreplerin taş yağmuruna tutulduğu eylemde, Nurtepe’de olduğu gibi burada da polis silah kullandı.

Mamak BDSP Gazi Katliamı’nı lanetledi...

Mamak BDSP 15 Mart günü Mamak’ta Gazi katliamını lanetledi. Katliamın 14. yılında Tuzluçayır Muhtarlığı’nda toplanılarak Çiçek İş Merkezi önüne yürüyüş gerçekleştirildi.

“Faşist katliamların hesabını işçi ve emekçiler soracak! / BDSP” pankartı ve aynı şiarlı dövizlerle gerçekleştirilen yürüyüş boyunca devletin katliamcı kimliğinin karşında devrimci direniş kimliğini kuşanma çağrısı yapıldı.

Çiçek İş Merkezi önünde Ankara Büyükşehir Bağımsız Sosyalist Belediye Başkan adayı Evrim Erdoğdu işçi ve emekçileri kendi devrimci geçmişlerine çıkmaya çağırdı. Devletin katliamcı kimliğinin 14 yıl önce Gazi’de bir kez daha ortaya çıkması karşısında Gazi Mahallesi emekçilerinin yaktığı direniş ateşinin yol göstericiliğine dikkat çekti.

Eylemde sıklıkla “Gazi’nin hesabı sorulacak!”, “Gazi şehitleri ölümsüzdür!”, “Kahrolsun sermaye iktidarı!”, “Kahrolsun sermaye partileri!”, “Katil devlet hesap verecek!”, “Bedel ödedik bedel ödeteceğiz!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Faşizmi döktüğü kanda boğacağız!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!”, “Maraş’ı, Çorum’u, Sivas’ı, Gazi’yi, Ulucanlar’ı, 19 Aralık’ı unutmadık! Katil devlet hesap verecek!” sloganları atıldı.

Çiçek İş Merkezi önünden 1 Mayıs Menekşe Erbay Parkı’na kadar sloganlarla yürünürken, düzen partisi CHP’nin seçim bürosu önünden geçildi. Geçiş sırasında yapılan konuşmalarda, düzen partilerinden hesap sorma çağrısı yapıldı.

Eylem bitirilirken, sömürü düzenine karşı tüm yaşamını düzenin alaşağı edilmesine adayan sınıf devrimcisi Hüseyin Temiz’in ölümsüzlüğe uğurlanması da “Hüseyin yoldaş ölümsüzdür” sloganıyla karşılandı. Eylem sloganlarla son buldu.

Kızıl Bayrak / Ankara


Hamburg’ta “Baskı yasalarına hayır!” paneli

Avrupa Demokratik Kitle Örgütleri Platformu (DEKÖP-A) Hamburg’ta “Baskı yasalarına hayır!” başlıklı bir panel düzenledi.

Panele DEKÖP-A’yı temsilen konuşmacı olarak BİR-KAR temsilcisi katıldı. DEKÖP-A adına yapılan kısa bir açılış konuşmasıyla başlayan panelde, kampanyanın amacı ve Hamburg’taki seyri hakkında bilgi verildikten sonra söz BİR-KAR temsilcisine bırakıldı.

BİR-KAR temsilcisi, kapitalizmin 2. Dünya Savaşı sonrasından ‘70’li yıllara kadar uzun bir gelişme dönemi yaşadığını, ‘70’lerden sonra ise önce durgunluk, arkasından da bunalımlar içine girdiğini söyledi. Bugün ABD’de patlak verip tüm dünyayı etkisi altına alan genel bir ekonomik bunalımla karşı karşıya olduğumuzu belirtti. İçinden geçilen süreci sosyal devletin yok olduğu bir süreç olarak tanımlayan temsilci, sosyal barışın yerini gitgide gelişecek olan sınıf mücadelesine bıraktığını belirtti. Konuşma önümüzdeki sürece ilişkin nasıl bir mücadele yürütülmesi gerektiğine ilişkin değinmelerle sürdü.

DEKÖP-A temsilcisi, çıkartılan baskı yasalarının önüne geçebilmek için Almanya’da bulunan tüm ilerici ve devrimci güçlerin birleşik, devrimci mücadelesinin yaratılması gerektiğini belirterek konuşmasını tamamladı.

Panelin soru-cevap bölümünde canlı tartışmalar yaşandı. Konuşmacılar birleşik devrimci mücadelenin önemini belirttiler. Panele 40’ı aşkın kişi katıldı.

BİR-KAR / Hamburg