4 Eylül 2009
Sayı: SİKB 2009/34

  Kızıl Bayrak'tan
  “Açılım”da son perde
  12 Eylül’ün hesabını işçi sınıfı ve
emekçiler soracak
  Türk egemen sınıfları NATO’da
daha etkin roller peşinde!
  “Kürt açılımı” aldatmacası
dökülüyor
1 Mayıs Mahallesi Festivali’nde gazetemize yönelik alçakça saldırı
Güler Zere ve hasta tutsaklar
serbest bırakılsın!
“Sağlıkta dönüşüm” işçi ve emekçilerin
sağlığını tehdit ediyor!
Toplu görüşme oyunundan sefalet ücreti ve işgüvencesinin gaspı
planı çıktı!.
  İşçi ve emekçi hareketinden .
  Devletin devekuşu politikası ve
boşa çıkan İmralı çizgisi
  Kriz, direnişler ve
Metal İşçileri Kurultayı
  “Metal işçilerinin birliği
için kurultaya!
  KENT A.Ş. işçilerine açık mektup...
  Entes direnişi güncesinden.
  İşçi sınıfının devrimci sanatçısı
Yılmaz Güney kavgamızda yaşıyor!
  “Kadına yönelik
sıradanlaştırılan şiddet!
  Sermaye devleti suyu siyasi şantaj aracı olarak kullanıyor!
  Kıta halklarının örgütlü direnişi
süreci belirleyecektir!
  “Açılımın” açmazları
  Sincan Kadın Hapishanesi’nden
mektup
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Metal İşçileri Kurultayı hazırlıkları devam ediyor…
Metal işkolunda örgütlülük tablosu tartışıldı...

“Metal işçilerinin birliği için kurultaya!”

Ekim ayında gerçekleştirilmesi planlanan Metal İşçileri Kurultayı’nın hazırlık çalışmalarının bir ayağını oluşturan Kurultay Hazırlık Komitesi seminerlerinin ikincisi 30 Ağustos günü gerçekleştirildi.

“Metal işkolunda örgütlülüğün tablosu” konulu seminerde ilk bölümde Birleşik Metal İşçileri Sendikası TİS Uzmanı İrfan Kaygısız ve KHK sözcüsü birer sunum gerçekleştirdi. İkinci bölümde ise KHK bileşeni metal işçilerinin soru ve düşünceleri ile bir tartışma platformu oluşturuldu.

Seminerde ilk olarak söz alan Kaygısız, önce metal işkolunda ve işçi sınıfının toplamında örgütlülüğün durumuna dair çeşitli istatistiki veriler sundu. Ardından sendikal örgütlüğün zayıf bir dönemden geçtiğini belirten Kaygısız, bu tabloyu TİS ve grevlerdeki başarısız tablolar, sendikaların temsil niteliğinin zayıflaması, güvenilirlikteki düşüş ile üye sayısındaki azalma üzerinden ifade etti. Sendikal mücadeleye hakim anlayışta sosyal diyalogun temel politika olarak benimsendiğini, kendisini sadece üyesinin haklarını savunmakla sınırlandırmış ve iç örgütlenmesini işkolu ile sınırlandırmış hiyerarşik bir yapının egemen olduğunu söyledi. Bu durumu son 1-1.5 yıl içinde Türk-İş içindeki 9 sendikada yolsuzluk vb. gerekçeler ile olağanüstü genel kurullar yapılması ile örnekledi.

Sendikaların devlet işgali altında olduğunu ifade eden Kaygısız, bu işgalin temel dayanağı konumunda bulunan sendikal bürokrasinin ayrıcalıklarının sadece mali ayrıcalık olarak anlaşılmaması gerektiğini, bununla birlikte sosyal statü üzerinden sağlanan ayrıcalıkların da  belirleyici bir rolü olduğunu söyledi.

Kriz koşulları sınıfın mücadele eğilimini tetikliyor

İşçi sınıfı açısından genel tabloyu parçalı emek piyasası, zayıf dayanışma bilinci, niteliksiz-kayıtdışı işgücü, değişen-küçülen işyerleri ve kuralsız çalışmanın yaygınlaşması ile açıklayan Kaygısız, kriz koşulları ile birlikte işçi sınıfının bir baskılanma eğilimi içerisine girdiğini ve çalışma yoğunluğunun arttığını, ancak bunun bir yanında da örgütlenme ve mücadele eğilimi olduğunu ifade etti. Bu durumu, sınırlı bir bölüğü ifade etmesine karşın geçtiğimiz Ekim-Nisan ayları arasında gerçekleşen 60 işyeri eylemi ile açıkladı.

Kriz karşısında sendikaların tutumuna da değinen Kaygısız, bu dönemde de uzlaşmanın temel politika olmaya devam ettiğini, nicelik olarak küçük bir kısım sendikanın direnme eğiliminde olduğunu ifade etti. Genel tabloyu sendikal hareketin kriz karşısında teslim olması biçiminde özetledi.

Her şeye karşın geçtiğimiz dönemde sermayenin şiddetli saldırısına karşın işgal gibi şiddetli direniş biçimlerinin yaşandığını söyleyerek, önemli bir mücadele sürecinin yaşandığını ifade etti.

Bu tablo karşısında “Ne yapmalı?” sorusunun yanıtını ise işyeri komiteleri temel eksenine oturtan Kaygısız, sendikalar ile siyasal yapılar arasında ara bir örgütlenme olarak tanımladığı işyeri komitelerinin ve eğitimin özel önemine değindi. Temsilcilere daralmış eğitim politikasını eleştiren Kaygısız, işyeri komitelerinin seçen, denetleyen, geri çağırma mekanizmasına sahip ve bürokrasiden arınmış bir işleyişe sahip olması gerektiğini söyledi. Böylelikle işyeri komitelerinin işlevli bir sınıf kimliğinin oluşacağı bir mekanizma olacağını, bunun işçi sınıfının özgücünü ortaya çıkarmaya hizmet edeceğini, siyasallaşma ve yeni bir gelenek ve kültürün yaratılmasının önemli bir adımı olacağını ifade ederek sunumunu sonlandırdı.

Yapılması gereken
metal işçilerinin öncülerinin birliğini yaratmaktır

KHK sözcüsü ise, örgütlülüğün tablosu tartışılırken konuyu sadece sendikalar üzerinden ele almamak gerektiğini, işçi sınıfının genelini ve çeşitli özgün koşulları kapsayan çeşitli örgütlenme biçimlerinin olduğunu söyleyerek konuşmasına başladı. Dönem itibariyle sovyet, konsey tarzı örgütlenmelere uzak olan işçi sınıfının bugün sendikal örgütlüğünün de oldukça dar ve niteliksiz bir durumda olduğunu ve işçi sınıfının kendi sınıf ideolojisine yabancılıkla birlikte sınıfın partisiyle arasında ciddi bir mesafe olduğunu söyledi. Tartışmanın sendikal mücadele alanı üzerinden gerçekleştirilmesini ise, Türkiye’de sınıf hareketinin tarihi boyunca kendisini bu alan üzerinden ifade etmesi ile gerekçelendirdi.

İşçi sınıfının mücadelesinin temel araçlarından olan sendikaların burjuvazi için de oldukça önem taşıdığını söyleyerek, sendikaların bu işlevini yerine getirememesi için burjuvazinin sendikalarda çok yönlü bir denetim kurmaya çalıştığını söyledi. Belli örneklerde kontra ilişkilerle birlikte örgütsel denetim mekanizmaları yaratılırken, daha genelde ise ideolojik bir denetim mekanizması oluşturulmaya çalışıldığını, bunun da esas olarak sendikal bürokrasi eliyle gerçekleştirildiğini söyledi.

Bu genel tablonun metal işkolunda da geçerli olduğunu ifade eden KHK sözcüsü, Türk Metal, Birleşik Metal ve Çelik-İş üzerine kısa değerlendirmeler yaptı. Türk Metal’in 12 Eylül darbesi ile palazlandırılan kontra bir örgütlenme olduğunu ve sermayenin doğal bir parçası olduğunu, Çelik-İş’in sermayenin saldırılarını işçilere kabul ettirmeyi temel bir iş olarak gördüğünü dile getirdi. Bu iki sendikadan daha farklı olarak Birleşik Metal’in bir mücadele potansiyeli taşımakla birlikte, onun da sendikal-siyasal ufkunun düzen sınırlarını aşamadığını, bu yanıyla uzlaşmacı-bürokratik bir sendikal anlayışın Birleşik Metal’e hakim olduğunu söyledi. Son bir yıl içinde anlamlı bir mücadele birikimi yaratan ve sınıf hareketini çok daha farklı bir rotaya taşıyabilecek direnişlerde sergilediği tutumlar ile “Endüstriyel ilişkiler kurulları” gibi sınıf işbirlikçisi yaklaşımlarını teşhir ederek, Birleşik Metal’in de bugün metal işçilerinin ihtiyacını duyduğu bir örgütlenme durumunda olmadığını söyledi.

Bu tablo içerisinde yapılması gerekenin, tabandan mücadeleyi yükseltmek ve sendikalı-sendikasız hiçbir ayrımı gözetmeksizin metal işçilerinin öncülerinin birliğini yaratmak olduğunu vurguladı. Bugün için dağınık olan sınıf tablosunun bir mücadele programına sahip böylesi bir birlik ile geleceği kucaklayacağını ifade etti. Gerçekleştirilecek kurultayın temel amacının bu olduğunu söyleyerek sunumunu sonlandırdı.

Canlı tartışmalarla seminer sonlandırıldı

Verilen aranın ardından salonda bulunan metal işçilerinin soruları ve düşünce aktarımları ile tartışma zenginleşti. Sendikalardaki bürokratik işgalin nasıl kırılacağı, sendikal ihanetlerden hesap sorulmasının pratikte nasıl örgütleneceği, krizle birlikte artan saldırıların boyutu ve işçi sınıfının içinde bulunduğu ruh hali konularında canlı tartışmalar yapıldı. Dersler çıkartabilmek için çeşitli mücadele deneyimlerini artı ve eksileriyle birlikte tartışabilme gerekliliği ortaya konularak, geçtiğimiz aylarda İS-KA Kablo’da yaşanan direniş deneyimi aktarıldı.

Çeşitli mücadele deneyimlerinin de tartışılması planlanmasına karşın 1 Mayıs Mahallesi Kuruluş Festivali’nde DTP’li bir güruhun Kızıl Bayrak standına sopalarla saldırdığının ve sınıf devrimcilerinin yaralandığının öğrenilmesi üzerine, diğer deneyimlerin tartışılması yerel KHK’lara bırakılarak seminer sonlandırdı.

Oldukça doygun bir sunumun gerçekleştirildiği ve anlamlı tartışmaların yapıldığı seminere çeşitli havzalardan 30 metal işçisi katıldı.

Metal İşçileri Kurultayı Hazırlık Komitesi


İzmir’de kurultay çalışmalarından...

 Metal İşçileri Kurultayı hazırlık çalışmaları İzmir’de devam ediyor. “Örgütlü işçi yenilmezdir! / Metal işçilerinin birliği için kurultaya!” şiarlı Metal İşçileri Kurultayı Hazırlık Komitesi imzalı afişler, Menemen işçi servis güzergâhlarına, Ulukent’e, Çiğli merkeze, Ata Sanayi girişine, Organize Sanayi girişine ve Basmahane’ye yapıldı.

Ayrıca Metal İşçileri Bülteni’nin, Menemen servis güzergâhlarında ve Çiğli Organize’de bulunan metal fabrikalarında dağıtımı yapıldı. Dağıtım sırasında işçiler, kurultayın nerede ve ne zaman yapılacağı hakkında bilgi istediler.  Kurultaya yönelik çalışmalarımız devam edecek.

Metal İşçileri Bülteni çalışanları