01 Ekim 2010
Sayı: SİKB 2010/38

 Kızıl Bayrak'tan
Kürt açılımı”nın denklemleri ve
gerçekler
Referandum sonrasında emperyalistlerle suç ortaklığında yeni dönem!
Tasfiye amaçlı yoğun
diplomasi trafiği
Beklenen oldu, “Cemaat” Avcı’nın kellesini aldı!.
Ulucanlar’ın On yıldızı selamlandı
Tescilli tasfiyecilerin
dayanılmaz hafifliği!
Sermaye kana doymuyor 
İşçi ve emekçi hareketinden...
BETESAN’da direniş kazanacak!..
Metal işkolunda mücadele büyüyor.
İhanet taslaklağını yırtmak
için mücadeleyi tabandan örgütleyelim!
Asalaklar daha fazlasını istiyor!
TMMOB Olağanüstü Genel Kurulu
sona erdi.
Üniversitelerden...
Avrupa’da emekçiler ayaktaydı.
Dünyadan...
Zafer bir kez daha Hugo Chavez yönetiminin oldu.
ABD’nin bitmeyen yalanları
Che kavgamızda yaşıyor! .
Çocuk katili devlet hesap verecek!
Gerici-faşist güruhu
aklama çabaları..
Devlet terörüne son!…
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

BETESAN patronunun gözü direnişte

Zeynel Kızılaslan’ın, Tuzla tersanelerinde yaktığı direniş ateşi 50’li günlere ulaşmış bulunuyor. 11 Ağustos 2010’da başlayan direnişin her anını, kaleme aldığı günce aracılığıyla işçi ve emekçilerle paylaşan Kızılaslan, direniş süreciyle birlikte tersanelerde artan duyarlılığa dikkat çekiyor.


43. gün

(...) BETESAN işçileri selamlıyor bizi. Çay içmeye çağırıyorum, ama çekiniyorlar galiba. İçimiz ısınıyor çayla. Önce gazetelere bakıyorum. Etraftaki ağaçları suluyoruz.

(...) Ekim Gençliği’nden öğrenci arkadaşlar ziyaretimize gelmişler. Sürekli takip ediyorlarmış zaten, çok bir şey anlatmadım direniş üzerine. (...)İhtiyar bir amca geldi. Yılların işçisiymiş, hiç öyle göstermiyor uzaktan bakınca. 1958 yılından beri işçilik yapıyorum diyor. Yaklaşık yarım asır. Bir gemide bekçilik gibi bir şey yapıyormuş. (...)

Beyoğlu Belediyesi’nde uğradığı haksızlıklardan dolayı önce temizlik şirketine sürülen, ardından işine son verilen Mimar Özlem Aydın’ın basın açıklaması var bugün. Özlem Aydın daha önce direniş çadırımızı ziyaret etmişti. Basın açıklamasına katılmak için çadırı erken toparladık. Basın açıklaması için dernekte döviz hazırladık. Ordan Taksim’e geçtik. (...)


44. gün

(...) Yanımızdan birileri geçiyor, ilk önce tanıyamıyoruz bizim ÇEL-MER’den direnişçi arkadaşlar direnişi ziyarete gelmişler. Direnişler üzerine konuşuyoruz. Ömer arkadaş bize biraz Osmanlı tarihinden bahsediyor. ÇEL-MER direnişçi işçileri, sınıf hareketine kattıkları direnişleri gibi direnişleri bitmesine rağmen sınıf dayanışmasını sürdürüyorlar. Bir grup Beşiktaş taraftarı direniş çadırının önünde “Kahrolsun ABD işbirlikçi AKP” sloganını atıyorlar. (...)

Öğlen sonu havadaki kara bulutlar biraz dağılıyor. Güneş kendini gösterdi. Japon usta geldi. Kendisi Tatar olduğu için tersane işçileri öyle sesleniyor. (...)

(...) Siyaset meydanına döndü adeta çadır. İşi olan arkadaşlar gittiler, bizimkiler yan sanayiye kadar gittiler. Gebze’den bir yoldaşımız bize halı getirmiş. Birisi geldi biz sohbet ederken elimizi sıktı kolay gelsin dedi. Sonra TORLAK Tersanesi’nin sahibi Ali Torlak olduğunu söyledi. (...)

Taşeronlaştırmaya karşı olduğunu, kara listelerden haberi olmadığını, her tersanenin sendikalı olması gerektiğini söyledi. Son yaşanan iş kazasının kendi tersanesinde yaşanmasından kaynaklı vicdan azabı duyduğunu söyledi. Biz tersane patronların samimi olmadığını söyledik. Direnişin takipçisi olacağını söyledi. Bu söylemler onların sömürü düzenini aklamaz, çünkü sofralarında işçi kanı bulaşmış.

(...) BETESAN patronu camdan ayrılmıyor sürekli gözü çadırın üstünde. Odasında volta atıyor. Çok yoğun bir gündü. çadırı toplayıp çıkıyoruz.


45. gün

(...) Bugün her Cuma olduğu gibi yine OSİM-DER’den bir arkadaşımız direniş nöbeti tutmak için yanımıza geldi.

(...) Karşımızdaki büfeden çay ve kahvaltılık bir şeyler aldık. Bir işçi dayımız geldi. Çay içtik sohbet ettik. Yıllarca yurt dışında Libya’da çalışmış. Oradaki sıkıntılardan bahsetti.

(...) BETESAN patronu sürekli karşıdan bizi izliyor. Bizim ona baktığımızı anlayınca hemen camın önünden çekiliyor. (...)

Bu taraflarda işleri varmış, gelmişken yanımıza uğramışlar. Birlikte birşeyler içtik sohbet ettik. Havanın sıcaklığından üzerime yine bir ağırlık çöktü. Yoldaşla beraber turlamaya başladım çadırın önünde. Akşama doğru hava git gide kararmaya başladı.Gebze’den bir yoldaşımız ziyarete geldi. Sohbete daldık. Ardından Haydar abi geldi. Haydar abi sağolsun sürekli yanımıza uğruyor. Gelişmeler üzerine konuştuk Haydar abi ile. Türkan ablanın yanına geçecekmiş.Türkan ablaya selam yolladık. Çadırımızı toplarken havada bulutların oluşturduğu tuhaf bir görüntü ilgimizi çekti. Tam karşımızda kocaman dağ görünümünde bir karabulut etrafında da beyaz bulutlar. Hani çizgi filmlerde ve masallarda dağın etrafı hep sisle kaplıdır sadece tepesinde bir karartı görünür ya öğle birşeydi işte. Şaşkınlıkla karışık bu güzel manzaranın fotoğrafını çektik ve derneğimize doğru yağmura yakalanmamak için hızlı adımlarla yola koyulduk.


46. gün...

(...) Günlük gazetelere bakıyoruz.Yaşlı bir dayı geldi çadıra daha önce Alibeyköy’de bir fabrikada 1 yıla yakın direnişte bulunmuş. Kaç gün oldu diyor. 46 diyorum. Senin işin zor, önceden insanlarda duyarlılık vardı şimdi işin çok zor diyor. Sen destek sunmaz isen daha da zor olur diyorum. Benim elimden bir şey gelmez, diyor gidiyor. Rıfat Ilgaz’ın dediği gibi ‘’Hiçbir şey olamıyorsan, aç kollarını iki yana korkuluk ol’’ dayı dedim. (...)

Yalova tersanelerinde çalışan Betesan işçileri arıyorlar telefonla. Halimi soruyorlar. Desteklerini beklediğimi söylüyorum. Yıldırma politikaları son hızıyla devam ediyor, diyorlar bir arkadaşa daha haksız yere tutanak tutmuşlar, pazartesi şirkete göndereceklermiş, ona yardımcı olmamı söylüyorlar. Hala korkularını atamamışlar. Mücadele diyorum, bana başka şeyler söylüyorlar. Hep başlarına gelince akıllanacaklar herhalde. Ben ne yapayım diyorum asıl işte çalışan sizlersiniz, sizler arkadaş için hem de benim için bir şeyler yapın diyorum.

Nurçehre arkadaş geldi. Bizi her cumartesi kesinlikle ziyaret ediyor. Fotoğraf sanatı ile uğraşıyor toplumsal olayların fotoğrafını çekiyor. Yiyecek bir şeyler getirmiş atıştırıyoruz, sohbet ediyoruz. Akşama doğru megafonla konuşma yapıyorum. Nurçahre arkadaş fotoğraf çekiyor bu tersane işçilerinin ilgisini çekiyor.

(...) Çadırımızı topluyoruz. Derneğe doğru çıkar iken bizim eski üye arkadaşlarla karşılaşıyoruz. Tersaneyi bırakmışlar seyyar satıcılık yapıyorlar. Derneğin yeni yerini tarif ediyoruz. Kavga bitmedi daha yeni başlıyoruz.


48. gün...

Direnişin 48. günü. Bugün sabah Rota’nın ekim sayısının dağıtımını çadırın önünde yaptık. Genel anlamda Betesan direnişi konu olarak ağırlıkta. (...)

Kitap okumaya dalmışım, telefon çaldı. Bizimkileri gözaltına almışlar. Direnişimizin her faaliyetinde Tuzla polisi keyfi tutumlarını uygulamaktan geri durmuyor. Direnişin daha da yayılmasından, haklılığını her tarafta hissettirmesinden ve dayanışmanın büyümesinden korkuyorlar. (...)

Direniş çadırı bir mücadele okulu olmaya devam ediyor. Yıllardır işçilere yapılan haksızlıklara karşı TİB-DER olarak mücadele bayrağını taşıyoruz. Migros’ta haksız yere işten çıkarılan bir işçi arkadaş nasıl mücadele etmem ve ne yapmam gerekiyor diye direniş çadırına geldi. Haksızlıklara karşı sesini çıkardığı için hiçbir hakkını vermeyerek kapı önüne konulmuş. Biz TİB-DER olarak sadece tersane işçilerinin değil, diğer sektörlerdeki sınıf kardeşlerimizin de yardımına koşuyoruz. Yapılan haksızlık karşısında ne yapması gerektiğini anlattık. Daha önce tersanelerde çalışan bir üye arkadaşımız yönlendirmiş. Şöyle bir gerçek var ki, eğer bilinci vermiş isen seni nerde olsa buluyor işçiler. Bir işçi arkadaş geldi süreci merak etmiş anlattım. Bir dostumuz geldi çay içtik birlikte, çadırımızı toparlamamıza yardımcı oldu. Akşam işçilerle selamlaştık. Sıcak ve yoğun bir günün ardından derneğimize doğru yol aldık.


 

 


BETESAN direnişi ‘Kızakaltı’nda

Yaklaşık 600 gemi inşa mühendisinin üyesi olduğu ‘Tersaneler bizimdir’ isimli bir mail grubu üzerinden tersane sektöründeki gelişmeler ve iş güvenliği konularının yanısıra, teknik ve bilimsel makalelerle iç haberleşmelerini sağlayan mühendislerin gündeminde BETESAN direnişi var.

‘Tersaneler bizimdir’ isimli grubun çalışmalarından biri de Eylül 2010 tarihli ilk sayısıyla yayın hayatına başlayan Gemi Mühendislerinin (İşçi Güvenliği) Gazetesi ‘Kızakaltı’.

‘Kızakaltı’, ilk sayısında BETESAN direnişçisi Zeynel Kızılaslan’a yer vermiş bulunuyor. Kapak sayfasını BETESAN direnişçisi Zeynel Kızılaslan tarafından direnişin 29. gününde kaleme alınan günceye ayıran gazete ayrıca denizcilik, tersanecilik, çevre ve iş güvenliği alanına da eğiliyor.

İletişim ağı gittikçe genişleyen bu mail grubuna, sadece gemi inşa mühendisleri değil, sektördeki gelişmelere ilgi duyan mücadeleci kesimler de katkı sağlıyor.