29 Ocak 2010
Sayı: SİKB 2010/05

 Kızıl Bayrak'tan
Taban inisiyatifi zaferin
biricik güvencesidir!
TÜSİAD’ın “demokrasi” vaazları
F tiplerinde
direnen insan olma bilincidir!.
TEKEL direnişine destek eylemleri
“Genel grev” çağrısı yayılıyor...
TEKEL işçileri panelde buluştu
İzmir’de Metal İşçileri Buluşması gerçekleşti.
Entes direnişçisiyle konuştuk.
Entes’te direniş güncesinden.
İşçi ve emekçi hareketinden...
Popülizm ve sosyalizm
Paralı eğitiminiz, eleme sınavlarınız, staj ve atölye sömürünüz sizin olsun!
Gelecek bizim!
DLB’lilerden eğitim
sistemine karne
Ahmet Öncü ve Ahmet Hasim Köse ile TEKEL direnişi üzerine konuştuk
TEKEL işçileri ile
direniş süreci üzerine konuştuk.
Emperyalist işgale “sivil kılıf
Stuttgart’ta TEKEL işçileriyle
dayanışma etkinliği
İktidar kavgası derinleşiyor - M. Can Yüce
Direnişçi TEKEL işçisi
Aygün Taşkın’a mektup
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 


Hapishanelerde “askeri tekmil” saldırısı

Hapishanelerde devrimci tutsaklara yönelik baskılar, keyfi ve anti-demokratik uygulamalar artarken bu uygulamalardan tutsak yakınlarını da payına düşeni alıyor.

Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri (PŞTA) 21 Ocak günü İHD İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenleyerek tutsak ve tutsak yakınlarına yönelik baskılara karşı bilgilendirmede bulundu.

Birsen Gülünay, F tiplerinde tecrit-tredman koşullarının giderek ağırlaştırıldığını, içerde tutsaklara dışarıda ise ailelerine yönelik uygulandığını söyledi. Gülünay’ın ardından Suzan Zengin’in eşi Bekir Zengin de bir konuşma yaparak eşinin yaşadıklarını anlattı.

Ankara Sincan F Tipi Cezaevi’nde bulunan TKP/ML davası tutsaklarından Tayyar Eroğlu ile Kemal Ertürk ve Bakırköy Kadın Cezaevi’nde bulunan İşçi-Köylü gazetesi Kartal büro çalışanı Suzan Zengin’e yönelik keyfi ve baskıcı uygulamalar şöyle sıralanabilir:

- Sincan F Tipi Hapishanesi’nde bulunan Tayyar Eroğlu ve Kemal Ertürk isimli TKP/ML davası tutsaklarının, aileleri ile iletişim haklarından biri olan telefon görüşmesi sırasında tutsaklara ve ailelerine askeri tekmil dayatılıyor. Buna karşı çıkan tutsaklar, aileleriyle telefonla görüşemiyor, görüşme sırasında görevliler tarafından telefon kartları cihazdan çekiliyor.

- Tutsak yakınlarına çıplak arama dayatılarak, onursuz aramaya karşı çıkan tutsak yakınları da görüş yasağı uygulanacağı yönünde tehdit ediliyor.

- Son zamanlarda özellikle kadın tutsaklara yönelik bilinçli olarak yapılan saldırılardan biri de hastanelere götürüldüklerinde, muayene esnasında askerin odadan çıkmayarak tacize varan davranışıyla tutsağın tedavisini engellenmesi. Bu saldırıların bir benzeri de Bakırköy Kadın Hapishanesi’nde yaşandı. İşçi-Köylü gazetesi çalışanı Suzan Zengin’in, sağlık sorunları nedeniyle ayda bir olması gereken muayenesi engellenerek, ancak dört ay sonra hastaneye gidebildi. Fakat burada yine askerin muayene esnasında odadan çıkmaması nedeniyle muayene olmayıp hapishaneye geri götürüldü.

 

 

 

SDP’den işgal...

SDP üyeleri 26 Ocak günü TEKEL işçilerine destek vermek için Taksim Meydanı’ndaki Burger King’i işgal etti.

Burger King’in giriş kapısına sandalye ve masalar yığarak restoranı işgal eden SDP’liler Teras kata çıkarak “Onların anlayacağı dilden konuşmak lazım, genel grev genel direniş” pankartı açtı. SDP’lilerin bir kısmı da kendilerini terasın demir korkuluklarına zincirledi.

“Zafer direnen emekçinin olacak!”, “TEKEL işçisi yalnız değildir!”, “Yaşasın işçileri birliği, halkların kardeşliği!”, “Genel grev genel direniş!”, “Hepimiz TEKEL işçisiyiz!” sloganlarını atan eylemciler, konuşma yaparak TEKEL direnişini selamladılar.

Çevik kuvvetin gelmesiyle polis, kapı arkasındaki yığınağı kaldırarak terasa çıkarak SDP’lileri gözaltına aldı. Gözaltına alınan eylemciler emniyet müdürlüğüne götürüldü.

İzmir’de de Konak’ta biraraya gelen SDP üyeleri TEKEL işçileriyle dayanışmak için oturma eylemi gerçekleştirdiler. “TEKEL işçisi kazanacak”/ SDP pankartını açan SDP’liler, İzmir Büyükşehir Belediyesi önüne yürüdüler.

Belediye önüne gelen SDP üyeleri gerçekleştirdikleri basın açıklamasında TEKEL işçileriyle dayanışmak için 3 gün boyunca sürecek oturma eylemi yapacaklarını ifade ettiler.

TEKEL işçilerine yönelik devlet terörünün ve Erdoğan’ın söylemlerinin teşhir edildiği açıklamada, genel grev çağrısı yapıldı.

Basın açıklamasından sonra temsili olarak İzmir Büyük Şehir Belediyesi önüne çadır kuruldu.

Kızıl Bayrak / İzmir

 

 

 

Maden ocağı, 19 işçinin ölümünden sonra yeni ölümlere açılıyor 

Bursa’da 19 işçiye mezar olan Bükköy Maden Ocağı verilen 6 aylık cezanın ardından yeniden açılacak. Maden ocağının sahibi Nurullah Ercan’ın söylemleri ve tutumu, maden ocağının daha nice işçiye mezar olacağının habercisi durumunda.

Nurullah Ercan “işçileriyle” biraraya gelerek madenin tekrar açılıp açılmamasını “değerlendirdi”. Tabii ki Nurullah Ercan açısından bunun tartışılacak bir yanı yok aslında. Basın önünde Ercan’ın işçilerle biraraya gelmesi şov amaçlı bir kurgudan ibaretken, Ercan’ın her türlü sorumluluğu işçilerinin üstüne atan ifadelerle işçileri paylaması da cabası.

İşçilerine ölümü layık gören Ercan, 2 gün önce yaptığı açıklamada çalışanlarına çıkışmış, “Benim ihtiyacım yok. Adam gibi çalışacaklarsa çalışsınlar, yoksa kapatırım” demişti. Bugün de işçilerine adam gibi çalışıp çalışmayacaklarını sordu.

Zira Ercan’ın madeni kapatma gibi bir niyeti olamaz. Ercan’ın bu madendan kazanılan paraya gerçekten ihtiyaç duymaması olasılıklar dahilinde olsa da, kapitalist patronların aç gözlülüğü onun bu madeni kapatmayacağının bir işaretidir. İşçilerini kölelik koşullarında çalıştırırken bu maden üzerinden kazandıklarıyla, madenin işletilmesi Ercan’ın servetinin katlanması için gereklidir.


 

İşsizlik ölüme razı ediyor

Ercan’ı bu kadar pervasızlaştıran nedenlerden biri de işsizlik problemi. Bölgedeki işçilerin fazla seçim şansı yok. “Çalışmayız” demeleri halinde, bölgede iş olanağının olmamasından dolayı kendilerini bekleyen işsizlik olacak. 6 ay sonra iş başı yaptıklarında ise ölümle kol kola çalışacaklar.

İşsizlik sopası bir kez daha kapitalistlerin elinde silaha dönüşürken, Ercan da benim diyen tiyatroculara taş çıkartırcasına işçiler için madeni tekrardan açtığını dillendiriyor. Üç kuruşluk güvenlik önlemi almadığı için işçiler ölürken, Ercan’ın bu söylemleri hayli ironik!

Nurullah Ercan örneğinden bir kez daha görülebileceği gibi Bükköy madenciliğin kapatılması iş güvenliği önlemlerinin alınacağı anlamına gelmiyor. Ercan’ın “Adam gibi çalışacak mısınız?” rahatlığındaki sözleri zaten bu konuda ek bir çalışma yapılmadığının, maden kapatmanın da bilindik bir oyundan ibaret olduğunu gösteriyor.

Yeni ölümlerin önlenebilmesi ise işçi katili patronların yargılanması ve işçi sağlığı ve iş güvenliğine kaynak aktarılmasıyla mümkündür ancak. Ama Nurullah Ercan’ın pervasızlığı bu sömürü düzeninde bunların bir karşılığının olmadığının ifadesidir.


 

 

Polis terörüne karşı faaliyetlerden

Gaziosmanpaşa’da polis terörüne ve cinayetlerine karşı yürütülen kampanya işçi toplantıları ve yaygın afiş çalışmalarının ardından Gaziosmanpaşa sanayi bölgelerinde, fabrika ve emekçi semtlerinde gerçekleştirilen bildiri dağıtımlarıyla devam ediyor.

Elmabahçesi bölgesindeki fabrikalar başta olmak üzere Karayolları Mahallesi, Karadeniz Mahallesi, Gazi Mahallesi, Bereç ve Topçular’daki fabrikalara 3500 adet “Polis terörüne ve cinayetlerine son! / BDSP” şiarlı bildiriler dağıtıldı.

Topkapı’da da Terazidere’deki fabrikalar olmak üzere sanayi bölgesini çevreleyen emekçi semtlerine yaygın şekilde bildiri dağıtımı gerçekleştirildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul