25 Mart 2011
Sayı: SİKB 2011/12

 Kızıl Bayrak'tan
Kurultaylar ve sınıfın
mücadele gündemleri
Erdoğan: “NATO’nun ne işi var Libya’da?”
Bir yağma savaşı, iki farklı dünya
Yüzbinler Newroz
alanlarında buluştu!...
Newroz ateşi alanlarda harlandı!..
Düzenin ve CHP’nin
sosyal demagoji ihtiyacı! ..
İlk adımı Süsler Doruk işçileri attı...
Yaşasın grev,
yaşasın dayanışma!
Konak’tan Ontex’e direniş köprüsü
ÇEL-MER Çelik’te kirli oyunlar/PTT iccilerinden zincirli eylem
İşçiler kurultaylara yürüyor...
Emperyalist saldırganlığa karşı Ortadoğu halklarıyla enternasyonal dayanışmayı yükseltelim!
Kanlı ve kirli ellerinizi
Libya’dan çekin!
Arap dünyasında isyan
dalgası sürüyor
Bölgesel gericiliğin mızrak başı:
Suudi Arabistan.
Nükleer karşıtı protestolar
ve görevlerimiz
Nükleer protestoları sürüyor
Almanya’da onbinlerin
katıldığı coşkulu Newroz
Newroz ateşi kampüslerde
Haklarımıza göz koyanlara
İstanbul’u dar edelim!..
Şerzan Kurt davasında erteleme
T. Deri-İş Sendikası Genel Başkanı Musa Servi ile konuştuk...
3 Nisan eylemi ve sendikal
birlik üzerine..... 
Emek örgütleri: Susmayacağız!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Gençliğin eğitim hakkını gasbetmek ve geleceğini karartmak için toplanıyorlar...

Haklarımıza göz koyanlara

İstanbul’u dar edelim! “Uluslararası Yüksek Öğretim Kongresi: Yeni Yönelişler ve Sorunlar Kongresi”  TC Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “himayesinde” 27-29 Mayıs 2011 tarihleri arasında İstanbul Swissotel’de gerçekleşecek.

Kongre çağrısında,“Antik Yunan, Roma ve Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüz Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan farklı kültür ve medeniyetlerle birlikte iki eski kıtayı birleştiren ve bu sayede barışın kenti olarak tarihte her zaman önemli bir yere sahip olan” ve  “2010 yılının Avrupa Kültür başkenti” İstanbul’un yükseköğretim alanına dair “bilimsel” tartışmalara ev sahipliği yapacağı belirtiliyor.

Kongre ile ilgili hazırlanan internet sitesinde kongrenin amacı şöyle anlatılmakta: “Kongrenin amacı Türkiye ve dünyada yükseköğretim ile ilgili yöneliş ve öngörülerin tartışılacağı bilimsel bir forum oluşturmaktır. Yükseköğretim ile ilgili temel sorunların tartışılması ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerinin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Kongre sonucunda Türk yükseköğretimi ile ilgili uygulanabilir, inovatif ve stratejik yaklaşımların ortaya konulması amaçlanmaktadır.”

Kongrenin tartışma başlıkları ise şöyle sıralanmaktadır: “Yükseköğretim felsefesi”, “Küreselleşme ve uluslararasılaşma”, “Girişimci üniversite, inovasyon ve Ar-Ge stratejileri”, “Yükseköğretimde kalite güvence sistemi”, “Yükseköğretim finansmanı”, “Üniversite, toplum, endüstri, iş dünyası ilişkileri”, “Üniversitelerin yapılandırılması”, “Ortaöğretimden yükseköğretime geçiş”, “Vakıf ve özel üniversiteler”, “Yükseköğretim ve öğrenci”.

Gerekçelendirmede bu tartışma başlıklarının, “değişen dünyada” üniversitelerin “değişmeyen”, “günü yakalamayan” yanlarını dönüşüme tabi tutmak hedefiyle oluşturulduğu ifade edilmektedir. Yani aslında Bologna Süreci ile politik çerçevesi oluşturulan özelleştirme programı bu kongrenin temel gündemidir.

Her şey üniversiteleri şirketlerin arka bahçesi yapmak için...

Kongre ile ilgili yapılan gerekçelendirmede, sık sık kullanılan üniversitenin toplumla bütünleşmesi kavramı gerçekte şirketlerin üniversite ile bütünleşmesini anlatmaktadır. “… Sanayicilerin üniversitelerden, üniversitelerin de sanayiciden beklentilerinin ortaya konulması, bu kapsamda yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi” ifadeleri bu gerçeği başka bir yerde yalın biçimde ortaya koymaktadır. Başka bir yerde de“teknoloji transferi ofisleri ile üretilen teknolojilerin sadece akademik olarak kalmaması ve ticarileştirilmesi yönünde yeni olanakların değerlendirilmesi” sözleri ile noktayı koymaktadırlar.

Herbir tartışma başlığı da bu çerçevede bir anlam kazanmaktadır. Örneğin “Yükseköğretimde kalite güvence sistemi” başlığı altında, akreditasyon, mesleki yeterlilik/yetkinlik, meslek içi eğitim vb konular tartışılacak. Bu başlıkta kullanılan, “Yükseköğretim kurumlarında ortak kalite düzeyini yakalamak, mezun edilen öğrencilerin aynı mesleki yetkinlik düzeyine sahip olması, yükseköğretim kurumlarının bu kapsamda kendi yetkinliklerinin belgelendirilmesi, ilgili değerlendirme kriterlerinin belirlenmesi, üniversitelerin bu kapsamda sıralanması” biçimindeki ifadelerle, üniversitelerin ticari bir işletme getirilmesi hedefi ortaya konulmaktadır.

Sermayenin ağzından düşürmediği mali özerklik de “Yükseköğretim finansmanı” başlığıyla tartışmalarda yer alıyor. Yükseköğretim kurumlarının devlet bütçesinden aldığı payla ülke kaynaklarını tükettiğinden yakınılarak bu sorunun çözümü için üniversitelerin eğitim ve pembe gelecek satarak kendi finansmanlarını sağlamaları beklenmektedir. İşte sermaye ve hükümetinin üniversite özerkliğinden anladığı da budur. Kongrede bu çerçevede yapılacaklar planlanacaktır.

Gençlik haklarının çalınmasına izin vermemeli!

Kongrenin tartışma başlıkları sermaye ve uşaklarının eğitimi hangi “yönelişler”le düzenlemek istediklerini olduğu gibi ortaya koymaktadır. Açıktır ki sözkonusu olan gençliğin eğitim hakkı ve geleceğidir. Çünkü bu kongre gençliğin hak ve geleceğinin parababalarının önüne sürüleceği bir toplantı olacaktır.

Bu nedenle de gençlik eğitim hakkına ve geleceğine sahip çıkmak için bu Kongre’ye karşı sözünü söylemeli, müdahalesini yapmalıdır. Bunun için hayatına ve geleceğine kastedenlerin buluşmasına izin vermemeli, eylemli bir mücadeleyle karşılarına çıkmalıdır.

Bunun içinse şimdiden hazırlıklarına girişmeli, sözünü ve eylemini tok biçimde söyleyeceği bir mücadele programı çıkararak işbaşına koyulmalıdır. Bu çerçevde Kongre günü sokaklarda gençliğin birleşik ve kitlesel yanıtını vermek yanında “nasıl bir eğitim, nasıl bir üniversite?” sorusunun  yanıtını arayacağı gerçek bir tartışma-mücadele kürsüsünü de kurmalıdır.

Ekim Gençliği

 

 

‘Tehlikeli öğrenciler’ listesi

Ankara Hacettepe Üniversitesi yeni döneme ceza saldırısıyla başlamıştı. İlk dönem açılan soruşturmalar uzaklaştırma ve cezalarla sonuçlanmıştı. Ancak okul yönetimi pervasızlıkta sınır tanımıyor. Ardı ardına gelen soruşturmalarla 1 günde üç soruşturmaya birden girmek zorunda bırakılan öğrencilerin savunma hakları da soruşturma saatleri çakıştırılarak gasbediliyor. Kurulan soruşturma komisyonları adeta siyasi polis gibi çalışıyor.

Öğrencinin daha önce aldığı soruşturma-cezalar, kaçıncı sınıf ve kaçıncı senede olduğu, nereli olduğu gibi bilgileri toplanarak bu bilgilerden potansiyel “suçlu!” yaratma çabaları ise yukarıdaki iddiayı doğruluyor. Bu da yetmezmiş gibi (yine siyasi polisin kullandığı bir taktik) komisyonda bulunan hocalar “pırıl pırıl çocuklarsınız, kendinizi kullandırmayın, derslerinize çalışın, bu işler hep böyle başlar iki gün sonra kendinizi dağda bulursunuz vs..” argümanlarla psikolojik birtakım manevralar yapmayı da ihmal etmiyorlar. Açılan soruşturmalar ve verilen cezalar ise mektup olarak ailelere postalanıyor. Senenin başında devrimci faaliyeti stant açma yasağıyla engelleyemeyen okul yönetimi emniyetle işbirliği içinde ‘tehlikeli öğrenciler’ listesi hazırlayıp bu öğrencileri okuldan uzaklaştırarak bu gayesine ulaşmak istiyor.

Ekim Gençliği / Beytepe

 

İÜ’de gericilere müdahale

İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüsü’nde 17 Mart günü ilerici ve devrimci öğrenciler Anadolu Gençlik Derneği’nin gerici çalışmalarına müdahalede bulundu.

Müdahale dinci gerici Saadet Partisi’nin gençlik kolu olan AGD’nin 18 Mart Çanakkale ile ilgili yaptığı şoven bir kışkırtma nedeniyle gerçekleşti. Merkez Kampüs yemekhanesine üzerinde İstiklal Marşı’nın bulunduğu Anadolu Gençlik imzalı afişlerin asılması üzerine, solcu öğrenciler yemekhane açılmadan afişleri indirdi. Orada bulunan bir AGD üyesi de sözlü olarak uyarıldı. Uyarıda, “SP’nin de tıpkı AKP, CHP ve MHP gibi gerici bir piyasa partisi olduğu, Türk-İslam sentezi ile toplumun uyuşturulmasına izin verilmesine izin verilmeyeceği” belirtildi.

Bu kişinin arkadaşlarını araması sonrası, yemekhanenin kapanmasına yakın AGD’li yaklaşık 15 kişilik bir grup özel güvenlik ve sivil polislerin de eşliğinde yemekhaneye gelerek afişleri yeniden astı. Yemekhaneyi terk ederken de çıkışta siyasal faaliyet yürüten öğrencilere sözlü sataşmada bulundular. Bunun üzerine karşılık verilerek gericiler püskürtüldü.

Bir süre sonra toplanan ilerici-devrimci güçler yemekhanedeki afişleri söküp diğer fakülteleri de gezerek buralara asılıp asılmadığını kontrol etti.

Ekim Gençliği / İstanbul Üniversitesi