15 Nisan 2011
Sayı: SİKB 2011/15

 Kızıl Bayrak'tan
Devrimci 1 Mayıs için engelleri aşalım!
Seçim oyunu başladı
Washington’daki efendinin emrinde
BAT işçilerine polis saldırısı ve
tutuklama terörü
MAS-DAF’ta iki koldan direniş
Arfesan işçileri grev nöbetinde
Direnişlerin sesi Taksim’de
Baskı ve terör devrimci sınıf çalışmamızı engelleyemeyecek!
İşçiler hakları ve gelecekleri için kurultaylarda buluştu
Tunus ve Mısır:
Devrim için dersler...
Mısır’da mücadele sürüyor
Suriye’de etnik-dini çatışma tehlikesi
Meksika’da elektrik işçilerinin mücadelesi sürüyor
“Mücadelemiz gelecek
mücadelesidir!”
Kampana’da direniş ve dayanışma
Şifre skandalı liseli gençliğin öfkesini açığa çıkardı
Binlerce öğrenci YGS
skandalını protesto etti... 
İÜ’de uzaklaştırma
cezasına karşı direniş
Hatice Yürekli yoldaşı ölümünün 10. yılında saygıyla anıyoruz
Gençlik içinde kitle
çalışması üzerine
Devrimci Karargah davası duruşması görüldü
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İşçiler hakları ve gelecekleri için kurultaylarda buluştu

Adana İşçi Kurultayı’nda mücadele ekseni çizildi

Adana’da “Haklarımız ve geleceğimiz için” şiarıyla yürütülen kampanyanın önemli bir basamağı olan Adana İşçi Kurultayı, 10 Nisan günü İnşaat Mühendisleri Odası salonunda gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve açılış konuşmasıyla başlayan kurultayda Ontex, PTT, Bericap, ÇEL-MER, DESA, Casper ve Numune işçilerinin direnişleri selamlandı. Ardından BDSP tarafından hazırlanan “Geçmişi aşarak, geleceği kazanacağız” adlı belgesel izlendi.

Divan adına yapılan konuşmada sermayenin artan saldırıları karşısında devrimci bir işçi hareketi geliştirmek dışında bir seçeneğin olmadığı vurgulandı. Kurultayın da buna hizmet eden bir araç olacağı belirtildi. Ardından Kurultay Hazırlık Komitesi’nin hazırladığı tebliğlerin sunumuna geçildi.

Sanayi işçilerinin mücadele talepleri dile getirildi

İlk olarak “Sanayi işçilerinin sorunları ve mücadele taleplerimiz” başlığıyla hazırlanan tebliğ yeni metal sanayide çalışan bir plastik işçisi tarafından sunuldu. Sunumda sanayi işçilerinin yaşadığı sorunlar ele alınırken, bir dizi talep sıralanarak bunların kurultay sonuç bildirgesinde de yer alması önerildi. Ayrıca kurultay sonrasında bu talepler etrafında örgütlü mücadele yürütülmesi gerektiği, bunun için de işçi eğitim grupları oluşturulması, seminerler, panel, sempozyum vb. etkinliklerle bu eğitim çalışmalarının çeşitlendirilmesi gerektiği ifade edildi. Yanısıra işçilerin çürüme ve yozlaşmadan korunması için kültürel-sanatsal-sportif faaliyetlerin örgütlenmesi önerisi dile getirildi. Sunumda ayrıca, emeğin korunması uğruna verilen bu mücadelenin yalnızca kapitalizmin ürettiği sonuçlara karşı değil, bu sonuçları ortaya çıkaran nedenleri de ortadan kaldırmaya yönelik olması gerektiği belirtildi.

Taban örgütlenmelerini kurma çağrısı

“İşçi sınıfının örgütlenme sorunu ve çözüm yolları” başlığıyla yapılan sunumda, işyeri komitelerinde ve sendikalarda örgütlenmenin önemine değinildi. Adana’da fabrikalarda kurulacak işlevsel taban örgütlerinin patronların kölelik dayatmalarını püskürtmede, hakların korunmasında, yeni hakların kazanılmasında önemli roller oynayacağı vurgulandı.

Sonrasında BDSP tarafından yapılan sunuma geçildi. Bu konuşma başlamadan önce salonda bulunan bir işçi tarafından kürsüden işçilerin konuşması gerektiği üzerine bir talep geldi. Bunun üzerine divan tarafından konuşmacıların zaten işçi olduğu ve kurultay programının doğal bir akışı olduğu vurgulandı. BDSP adına yapılan konuşmada da bu durum dikkate alınarak sadece kürsünün değil siyasal iktidarın işçi sınıfı ve emekçilere bırakılacağı bir mücadele ihtiyacına değinildi. İçinden geçilen dönemin Arap halklarının verdiği mücadele nedeniyle ayrı bir önem taşıdığı, isyan eden Ortadoğu halklarıyla, direniş bayrağını dalgalandıran işçilerle eylemli dayanışma içinde olmanın önemi vurgulandı. Yaklaşan seçimlerin sınıfın birliğini daha da bozmak için sermayeye ayrıca bir kolaylık sağlayacağı vurgulanarak yaklaşan 1 Mayıs’ın önemi vurgulandı.

İşçiler deneyimlerini paylaştı

Ardından konuk konuşmacılara ayrılan bölüme geçildi. Bu bölümde Mersin Üniversitesi’nden Doç. Dr. Atilla Güneyin ve Eğitim Sen Adana Şube Başkanı’nın konuşmaları yer aldı. Salondan gelen, önceliğin işçi konuşmalarına verilmesi önerisi üzerine karayollarında çalışan Yol-İş üyesi bir işçi söz aldı. Sendikal bürokrasinin eleştirisiyle başlayan konuşmada, öncü işçilerin mücadelede karşılaştıkları zorluklara değinildi. Yine karayollarında çalışan bir taşeron işçisi söz alarak taşeron işçiliğe karşı mücadele verilmesi gerektiğini belirtti.

Sonrasında Eğitim Sen Şube Başkanı söz alarak, işyeri örgütlülüğü üzerine vurgu yaptı. Kamu emekçilerinde yaşanan örgütlenme sorunlarına değindi.

Akdeniz Çivi işçisi ve Mersin Limanı’nda yaşanan direniş sürecini yaşayan TÜMTİS üyesi bir işçi söz alarak örgütlenme ve direniş deneyimlerini paylaştılar. Akdeniz Çivi işçisi konuşmasında dayanışma fonu ve komitenin önemini yaşadıkları süreçten örnekleyerek anlattı.

Doç. Dr. Atilla Güney ise sunumunda, Marx’tan alıntılar yaparak sınıfın yaşadığı sorunlara değindi. Güney, örgütlenmenin önündeki engeller olarak işçiyi düzene kredi kartları yoluyla bağlayan borçlandırma, göç ordusu, sol güçlerin bölünmüşlüğü vb. üzerinde durdu.

Daha sonra kürsü kadın işçi ve emekçilere bırakıldı. Kürsüden ilk olarak Tez-Koop-İş üyesi kadın bir işçi söz alarak, kadın işçiler için komiteler kurularak özel çalışma yürütülmesi gerektiğini belirtti.

Sonrasında söz alan plastik işçisi bir kadın yaşadığı koşullardan bahsederek, patronların ve devletin devrimci işçilere uyguladığı baskılara değindi. Sonrasında yine kürsüden gündelikçi kadınların sorunlarını annesinin mektubu ile kurultaya taşıyan kadın emekçi söz aldı.

Bu bölümde BES üyesi bir emekçi ve Eğitim Sen içinde Sendikal İnisiyatif Platformu tarafından konuşmalar yapıldı. Kamu emekçilerinin yaşadıkları sorunlara ve yaşanan bürokratik yozlaşmaya değinilen konuşmalarda mücadele vurgusu öne çıktı. Zaman darlığı nedeniyle DHF ve YDİ Çağrı tarafından hazırlanan yazılı sunumlar sözlü olarak yapılamadı.

Kurultayda zamanın uzamasından ve kürsüde yapılan konuşmaların uzunluğundan dolayı kürsüyü kullanamayan emekçilerden eleştiriler de geldi. Çoğu konuşmacı somut öneriler getirirken, sonuç bildirgesini ortak bir tartışmaya konu etmek için yeni bir toplantı önerisi getirildi.

Kurultay canlı tartışmaların yapılması, somut sorunların ve önerilerin konuşulması açısından anlamlı geçti. Ancak zamanın kullanımı açısından yaşanan sorun, daha çok kişinin kürsüyü kullanmasının önüne geçti.

Tüm eksikliklerine rağmen çoğu sendikalı işçilerin kurultayda deneyimleri ve önerilerini paylaşması bundan sonraki dönem için anlamlı bir deneyim bıraktı. Kurultaya yaklaşık 80 işçi ve emekçi katıldı.

 

 

Bursa’da Metal İşçileri Kurultayı

Bursa Metal İşçileri Kurultayı 10 Nisan günü toplandı.

Kurultay salonu “İşyeri komitelerini kuralım, sendikalarda örgütlenelim”, “Bürokratlar defolsun, sendikalar bizimdir”, “ÇEL-MER, Ontex, Casper, Mas-Daf, PTT ve Tecesa’da direnen işçiler yol gösteriyor”, “Sermayenin saldırılarına ve sendikal bürokrasiye karşı örgütlü mücadeleye / Kurultay Hazırlık Komitesi” ve üzerinde taleplerin yer aldığı “İstiyoruz, alacağız” şiarlı ozalitlerle donatıldı.

Kurultay, sınıf mücadelesinde ölümsüzleşenlerin anısına yapılan saygı duruşu ile başladı. Ardından İşçi Kurultayları Hazırlık Komiteleri tarafından hazırlanan sinevizyonun gösterimi yapıldı.

Kölelik zincirini parçalayabiliriz!”

Sinevizyondan sonra Kurultay Hazırlık Komitesi adına bir açılış konuşması yapıldı. İşçilerin sermayenin yoğun saldırıları karşısında zorlu bir yaşam mücadelesi verdiği belirtilerek, işçi sınıfının çalışma ve yaşam koşullarının her geçen gün daha da ağırlaştığı dile getirildi.

İşçiler olarak sadece ücretli kölelik düzenine son vermenin değil, içinde yaşanılan yoğun sömürü koşullarının bir nebze de olsa hafifletilmesinin yolunun da örgütlenmekten ve mücadele etmekten geçtiği vurgulanarak bu ihtiyacın Bursa’da özellikle metal işçileri için çok daha yakıcı ve güncel olduğu ifade edildi.

MESS tarafından palazlandırılan Türk Metal çetesine yönelik söylenenlerin ardından metal işçileri için yapılan kurultay ihtiyacının nereden kaynaklandığı ifade edildi. Konuşmada Avrupa’da, Amerika’da ve daha birçok ülkede işçilerin en meşru ve insani talepleri için sokakları doldurduğu, Kuzey Afrika’da ve Ortadoğu’da yiğit Arap halklarının onyılların tiranlarını yerle bir ettiği belirtildi.

Metal işçilerinin konumu ele alındı

Kurultay Hazırlık Komitesi adına yapılan açılış konuşmasının ardından Bursa’da sektörün durumu ile ilgili bir sunum yapıldı. Yapılan sunumda Türkiye genelinde ve Bursa’da metal sektörünün kapitalist ekonomi içerisinde taşıdığı önem vurgulandı. Bu tablonun işçi sınıfının mücadelesi açısından yürümesi gereken yolu da gösterdiği söylenerek metal sektöründe örgütlenmenin ve mücadeleyi büyütmenin önemi ifade edildi.

Metal sektöründe çalışma koşullarının ve örgütlülük tablosunun da ele alındığı sunumda metal işçilerinin yaşadığı en yakıcı sorunlar sıralandı.

Metal işçilerinin örgütlülük tablosunda ise işçi sınıfının siyasal ve sendikal örgütlenme durumu ayrı ayrı ele alındı. Önce işçi sınıfının siyasal örgütlülüğündeki zayıflığın birçok sorunun temelini oluşturduğu vurgulandı. Sonrasında ise Türkiye’de sendikal örgütlülük oranları ifade edildi. Bursa’da metal sektöründe Türkiye ortalamasının üzerinde bir sendikal örgütlülük bulunduğu ancak bunun sermaye sınıfının Türk Metal çetesi üzerinden bilinçli bir tercihi olduğu vurgulandı.

İşçiler kürsüde

Kurultayın ikinci bölümünde kurultay kürsüsünde metal işçileri mücadele deneyimlerini ve çözüm önerilerini paylaştılar.

Bu bölümde ilk olarak SCM İşyeri Baştemsilcisi Ferdi Bayram söz aldı. Bayram konuşmasında, kendilerini greve götüren süreci ve bu süre içerisinde yaptıklarını anlattı. SCM işçilerinin kendilerine yakışır bir anlaşmaya imza atmaya hazırlandıklarını belirterek “İşverenler grev taraftarı değil. Biz grev dediğimiz için Türk Metal’in imza attığı anlaşmanın üç katını bize verdi.” dedi.

Renault ve Tofaş gibi büyük fabrikalardan işçilerin böyle etkinliklerde daha çok olmaları gerektiğini belirterek saldırıların devam edeceğini ifade etti. Konuşmasında Türk Metal’i de teşhir eden Bayram “Amacımız Türk Metal’in tabanının gelip Birleşik Metal’e geçmesi değil, Türk Metal üyelerinin mücadele etmesi ve sözleşmelerin daha iyi yerlere gelmesi.” dedi.

Ardından Metal İşçileri Birliği (MİB) adına bir konuşma yapıldı. Yaklaşık bir buçuk yıl önce İstanbul’da yapılan benzer bir kurultayla metal işçilerinin karşılaştığı sorunların, mücadelenin ve örgütlenmenin önündeki engellerin tartışıldığı, sonucunda da öncü metal işçilerinin bağımsız bir taban örgütlülüğü yaratılması gerektiği fikrine varıldığı belirtildi.

MİB temsilcisi konuşmasında sendikaların genel kurullarının yaklaştığını hatırlatarak şunları söyledi: “Bir kez daha mücadelemizin ve örgütlenmemizin önündeki engelleri tartışmaya açacak, sendikalarımızın gerçek birer sınıf örgütü olarak rollerini oynayabilmeleri için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bunun için ise öncelikle tüm fabrikalarda bağımsız işyeri komitelerinin kurulmasını esas alacağız. Ben, buradan sizleri de bu mücadeleye katılmaya, fabrikalarınızda bağımsız işyeri komitelerinizi kurmaya, bunun bir parçası olarak Metal İşçileri Birliği’ne destek olmaya ve sahip çıkmaya çağırıyorum”

Konuşmanın ardından bir Tofaş işçisi Türk Metal ve Bursa’daki metal işçilerinin 1998 yılında yaşadığı deneyim üzerine bir anlatım yaptı. ‘98 yılındaki eylemlere kadar metal işçilerinde büyük bir rahatsızlık olduğunu, ‘94 ve ‘96 çıkışlarıyla metal işçilerinin bu rahatsızlıklarını gösterdikleri ancak ‘98’de imzalanan anlaşmanın ardından bir öfke patlaması yaşandığını ifade etti. Renault işçilerinin çaktığı kıvılcımın kulaktan kulağa yayıldığı, önce fabrikanın ardından da ana yolun işgal edildiğini hatırlattı. Tofaş işçilerinin kendi içerisindeki örgütsüzlükleri nedeniyle Renault işçilerinin kıvılcımına karşılık veremediklerini ve bunun da büyük bir eksiklik olduğunu belirtti.

Tofaş işçisinin ardından Ontex ve KDS’den direnişçi işçiler kurultay kürsüsüne direnişlerinin soluğunu taşıdılar. Yaşadıkları süreci ve deneyimlerini aktaran Ontex direnişçisi, sendikal bürokrasiye karşı verdikleri mücadeleyi anlattı. Tüm işçilere taban örgütlülüklerini oluşturma çağrısında bulunarak konuşmasını bitirdi. 

Sendikalaşma çalışmaları nedeniyle işten atılan KDS işçisi de bir konuşma yaptı. Konuşmasına KDS ile ilgili bilgi vererek başladı ve yaşadıkları süreci anlattı. Örgütlenme çalışması yaparken karşılaştıkları zorlukları, Birleşik Metal’in aldığı zayıf tutumu, işten atma saldırısı karşısında başlayan direnişi ve patronun işçileri Türk Metal’e götürüşünü aktararak deneyimlerini paylaştı. 

Kurultayda ayrıca İzmir Konak Belediyesi’nde direnişte olan işçilerin gönderdiği mesaj okundu. 

Sınıfın öncüsüyle buluşması gerekiyor”

BDSP adına yapılan konuşmada kurultayların dünyada ve Türkiye’de önemli gelişmelerin yaşandığı bir döneme denk düştüğü ifade edildi. Avrupalı işçi ve emekçilerin bu saldırılara karşı mücadele ettiği hatırlatılarak Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki emekçi halk ayaklanmalarının önemine vurgu yapıldı. Türkiye’de de direnişlerin arttığına ve metal grevinin yarattığı havaya değinilerek 1 Mayıs’ın işçi sınıfının ve emekçi halkların yarattığı atmosfer ile karşılanacağı belirtildi.

Örgütsüz bir fabrikadan katılan işçilerden biri söz alarak kendi fabrikalarındaki gelişmeleri anlattı. Birkaç ay önce yaptıkları yemek boykotunu anlatarak bunun sıradan bir tepki olmadığını, yemek boykotunun son dönemde artan direniş rüzgârlarının etkisiyle oluştuğunu belirtti.

KHK’dan bir metal işçisi ise yaptığı konuşmada işçilerin yalnızca ücret için mücadele etmemesi gerektiğini vurguladı. İşçi sınıfının dar ekonomik taleplerle sınırlı olan ufkunu genişletme görevine işaret etti.

Gıda sektöründe çalışan ve örgütlü oldukları sendikanın işyeri temsilciğini yürüten bir işçi de sendikada yaşadıkları durumdan örnekler anlattı. 

Son olarak söz alan grevdeki Asemat işçisi de yaşadıkları grev deneyimi üzerinden taban örgütlülüklerinin önemini ifade etti.  

Konuşmaların ardından metal işçilerinin mücadele ihtiyaçları çerçevesinde yapılacak etkinliklerin devam edeceği ve tüm metal işçilerinin bu tür etkinliklere katılması gerektiği hatırlatılarak kurultay sona erdirildi.

 

Kartal-Tuzla OSB İşçileri Kurultayı:
Tabanı örgütleme çağrısı

Kartal ve Tuzla OSB İşçileri Kurultayı, 80 işçinin katılımıyla TMMOB Kartal Temsilciliği’nde coşkulu bir atmosferde gerçekleştirildi. Salonun girişine direnişçi işçilerin yer aldığı bir fotoğraf sergisi açıldı. Direnişçi işçilerinin kürsüsü haline gelen kurultayda sınıfın yaşadığı sorunlar ve mücadele yöntemleri ele alındı. 

Sınıfın örgütsel sorunlarının dışında kurultayda, 1 Mayıs, seçimler, Libya’ya emperyalist müdahale, Ortadoğu ve Kuzey Afrika halklarının isyanı başta olmak üzere siyasal süreçler hakkında da değerlendirmeler yapıldı. Direnişleri süren Ontex, PTT ve Kampana Deri işçileri direnişleri hakkında bilgi verirken, emek dostlarını desteğe çağırdılar. Ayrıca sermayenin kölelik dayatmalarına karşı geçmiş dönemlerde mücadele bayrağını yükselten Rimaks, KDS, TEKEL ve Telekom işçileri de kurultayda deneyimlerini paylaştılar. 

Mücadele hattı oluşturmak gerekiyor!

Kurultay açılış konuşmasıyla başladı. Konuşmada, kurultayın asıl amacının, sorunları tekrar etmek değil, bilinen sorunlar karşısında bir mücadele hattı oluşturmak olduğu vurgulandı. 

Komünist işçi Alaattin Karadağ şahsında devrim ve sosyalizm mücadelesinde hayatlarına kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşunun ardından “Geçmişi aşarak geleceği kazanacağız” isimli sinevizyon gösterimi gerçekleştirildi. Sinevizyon işçiler tarafından ilgiyle izlendi, kurultay boyunca yapılan konuşmalarda sinevizyonda yer alan vurgulara değinildi. 

Gösterimin ardından BDSP tarafından hazırlanan, “İşçi sınıfının toplumsal konumu ve tarihsel devrimci misyonu” tebliği okundu.

Tebliğin ardından direnişçi Konak Belediyesi taşeron işçilerinin kurultaya gönderdiği mesaj okundu.

Ardından Kartal Kurultay Hazırlık Komitesi’nden bir işçi tarafından “taban örgütlülüğü” tebliği sunuldu. Taban örgütlülüklerinin, her şeyden önce işçilerin doğal birleşme eğilimine karşılık düştüğü belirtildi. İhtiyaca yanıt verebildikleri ölçüde yaşadıkları söylenerek esas olanın örgütlenme bilinci, inisiyatifi ve geleneği olduğu ifade edildi.

Taban örgütlülüklerinin biçimini ve niteliğini belirleyenin sınıf hareketinin o anki ihtiyaçları, sınıfın mücadele gücü ve kapasitesi olduğu vurgulandı. 

ÇEL-MER ve Ontex işçilerinin deneyimlerinden örnekler verilerek sunum güçlendirildi. Sunum, öncü ve devrimci işçileri bir araya gelmeye,  fabrikalarda taban örgütlenmelerini kurma çağrısıyla sona erdi. 

Sendikal bürokrasi tartışıldı

Sendikal bürokrasi ve işyeri komiteleri üzerine hazırlanan tebliğde ise sendikal bürokrasinin gelişim ve şekilleniş süreçlerine, bunların yasal zemindeki dayanaklarına vurgu yapıldı. Bugün gelinen yerde tüm sendikalara hakim olan bir bürokratik anlayış olduğu bunun çözümü için sendikal demokrasinin oturtulması gerektiği anlatıldı. Bunun zemininin ise ancak işyeri komitelerinin güçlendirilmesiyle ve demokratik işleyişi önüne koyan bir sendikal anlayışla sağlanabileceği vurgulandı.

Sendikal bürokrasi tebliğinin ardından Sosyalist Kamu Emekçileri’nin kurultaya gönderdiği mesaj okundu.

“İşçilerin ve devrimci öncü işçilerin birliği sorunu” başlıklı tebliğde ise yaşanan sorunların tüm işçi sınıfının sorunu olmasına karşın çözümün bireysel olarak arandığı ya da tekil fabrikalara sıkıştığı ifade edildi.

Tuzla OSB KHK adına havzanın sorunları ve özellikleri üzerine bir tebliğ sunumu geçekleşti. Bu tebliğin de sözlü aktarım tarzıyla sunulması ilgiyi toparlayan bir rol oynadı.

Bu tebliğin ardından Tersane İşçileri Birliği tebliği sunuldu. Bu tebliğ ile havzanın detaylı bilgisi kurultaya katılanlara sunuldu. Tersane işçilerinin temel mücadele taleplerinin okunmasıyla sunum bitirildi.

Söz direnişçi işçilerde... 

Kurultaya direnişte olan Kampana Deri işçileri mücadele soluklarını taşıdılar. Deri-İş Tuzla Şube Başkanı Binali Tay da bir konuşma gerçekleştirdi. 

Tay konuşmasına deri sektörünün 1992’de Kazlıçeşme’den Tuzla’ya geçiş sürecini ve baskıları anlatarak başladı. Bölgede sürmekte olan Kampana Deri direnişi hakkında bilgilendirme yaptı. Direnişler ve sendikaların mücadeledeki önemine vurgu yaptı. Kampana Deri ve TEKEL sürecinde yaşanan olumsuz örneklere değinerek dayanışmanın önemini belirtti.

1 Mayıs’a da değinen Tay, Taksim’in lütufla değil mücadele ederek kazanıldığını ifade ederek, Desa, Grup Suni Deri ve Yeşil Kundura’da devam eden direnişlere destek istedi. Binali Tay’ın yaptığı konuşmanın ardından TEKEL direnişçisi Metin Arslan bir konuşma gerçekleştirdi. TEKEL’de özelleştirme sürecine değinen Arslan, TEKEL’de yaşanan sendikal ihaneti anlattı. TEKEL işçisinin yaptığı konuşmanın ardından divan, ÇEL-MER’de yaşanılan süreçle ilgili kurultaya katılanları bilgilendirdi ve herkesi ÇEL-MER’e sahip çıkmaya çağırdı.  

PTT direnişçisi Rıza Soylu ise Türkiye’de taşeronlaştırma gerçeğinin arka planını örneklerle anlattı. Taşeronlaştırmaya karşı mücadele ettiklerini vurgulayan Soylu, bu süreçte kimin sınıfın dostu, kimin düşmanı olduğunu çok iyi gördüklerini belirtti. 

Soylu konuşmasını 23 Nisan’da gerçekleşecek olan direnişçi Ontex, PTT ve ÇEL-MER işçileriyle dayanışma etkinliğine katılım çağrısı yaparak sonlandırdı. 

Direniş süreci ve yapılan tüm eylemlerin sonucunda taban örgütlüğünün ne kadar önemli olduğunu anladıklarını söyleyen Ontex işçisi Hasan Ulaş Ekelik, direnişleri ortaklaştırmak gerektiğini vurgulayarak, birlikte mücadeleyle kazanılacağını hatırlattı. Ontex işçisi de 23 Nisan’da gerçekleştirilecek etkinliğe çağrı yaparak konuşmasını sonlandırdı. 

Kurultayın ilk bölümünün son konuşmasını ÇHD İstanbul Şube Yönetim Kurulu üyesi Zeycan Balcı Şimşek yaptı. “Haklarımız ciddi bir şekilde gasbediliyorsa artık direnme, fiili mücadele haktır“ diyen Şimşek, ÇEL-MER, Mutaş ve UPS’den edinilen pratiklerin başarının direnmekten, fiili mücadeleden geçtiğini gösterdiğini vurguladı. Şimşek’in ilgiyle dinlenen konuşmasının ardından kurultayın birinci bölümü sona erdi.  

İkinci bölümde ilk konuşmayı Eğitim Sen 5 No’lu Şube Başkanı Mehmet Aydoğan yaptı. Kurultayı selamlayarak konuşmasına başlayan Aydoğan, KESK’in çıkış noktasının fiili meşru mücadele ve geleneksel sendikal anlayışın eleştirisi olduğunu ifade etti. Aydoğan, artık güvenceli çalışanlarla sendikal mücadelenin sınırlılıkları olduğunu ve ancak güvenceli, güvencesiz ve işçilerle birlikte mücadele yürütmek gerektiğini ifade etti. Aydoğan, önümüzdeki dönem birleşik mücadeleye, birleşik bir işçi hareketine ihtiyaç olduğunu söyledi. 

BDSP adına yapılan konuşmada, 1 Mayıs ve seçimlere değinildi.

UPS işçisi ise yaptığı konuşmada, suçu tek başına sendikal bürokrasiye atmanın doğru olmadığını, suçun işçilerde olduğunu söyledi. Önce işçilerin bilinçlenmesi gerektiğini söyleyen UPS işçisi, işçilerin komiteler kurarak sendikaların aldığı kararları denetlemesi gerektiğini vurguladı. 

Birleşik Metal-İş üyesi bir metal işçisi 21 yıl sonra gerçekleşen grev sürecini değerlendirdi, gelinen yerde ek protokollerle sürecin bitirilmeye çalışıldığını ama grev sürecinin işçiler üzerinde olumlu etkiler bıraktığını söyledi.  

Bir belediye işçisinin torba yasayı anlatan konuşmasının ardından Ekim Gençliği temsilcisine söz verildi. PTT, ÇEL-MER ve Ontex işçilerinin yollarını aydınlattığını söyleyen Ekim Gençliği temsilcisi, kurultayların kendileri için önemine dikkat çekti. 

BETESAN direnişçisi Zeynel Kızılaslan ise, 5 yıldır tersanede çalıştığını ve bu süreç boyunca 70 işçinin öldüğünü belirtti. Kızılaslan, işçilerin temel sorununun birlikte mücadele etmemesinden kaynaklandığını söyledi.

KDS işçileri adına yapılan konuşmada ise yaptıkları çok basit hatalardan kaynaklı yenildiklerini söyledi. Kapı önündeki saldırılara da değinen direnişçi işçi mücadelelerinin bitmediğini ifade ederek konuşmasını sonlandırdı. 

Kurultayda son olarak Emekli Sen Kartal Şube Başkanı Yılmaz Gündoğdu bir konuşma yaptı. Süren direnişlere değinen ve mücadelelerin birbirinden etkilendiğini ifade eden Gündoğdu devrimci partinin önemine vurgu yaptı.

Kurultayda 21 Nisan’da Bakırköy Adliyesi’nde gerçekleşecek olan Alaattin Karadağ’ın duruşmasına çağrı yapıldı.

Ontex direnişiyle dayanışma eylemi

Kurultayın ardından Üsküdar Caddesi trafiğe kapatılarak bir eylem gerçekleştirildi. Bankalar Caddesi’nde bulunan Burger King önüne gelinerek, Burger King’e boykot çağrısı yapıldı. 

Burger King’in kapısı kapatılarak, çevrede bulunanlara Ontex ürünlerini almama ve Burger King’i boykot etme çağrısı yapıldı. Mağaza sahibinin girişi açma girişimi boşa düşürüldü. Eylem bitimine kadar mağazaya giriş engellendi.

 

 

Küçükçekmece İşçi Kurultayı:
“Kritik halka taban örgütlenmesi!”

II. Küçükçekmece İşçi Kurultayı Şen Düğün Salonu’nda bölgedeki öncü, duyarlı ve devrimci işçilerin katılımıyla gerçekleşti. Kurultayda biraraya gelen onlarca işçi, sınıf hareketinin bugün yaşamış olduğu tıkanıklığı aşmak ve bir mücadele hattı oluşturmak için sorumlulukları ortaya koyan canlı tartışmalar sonucunda bir dizi kararlar aldılar.

Kurultay öncesi yürüyüş

Küçükçekmece KHK tarafından kurultay öncesinde bir yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüşe direnişçi Ontex ve PTT işçileri de katıldı. “Direnişçi işçilerin yolundan kurultaya!” şiarının taşındığı pankartın arkasında yürüyen işçiler bir yandan kurultay çağrısı yaparken bir yandan da sermayenin saldırıları ve sendikal ihanet karşısında tok ve güçlü bir ses yükselteceklerini, direnişlerini kararlılıkla sürdüreceklerini haykırdılar.

Açılış konuşmasında, kurultayların sınıfın örgütlülüğünü ve birliğini yaratma noktasında taşıdığı öneme değinildi. Sinevizyon gösteriminin ardından divan oluşturularak tebliğler bölümüne geçildi.

Metal sektöründe durum ve sorumluluklar

Metal işçileri adına sunulan tebliğde ilk olarak metal sektörünün Türkiye ekonomisi üzerindeki yeri ve durumundan bahsedildi. Küçükçekmece bölgesi açısından metal sektörü ve çalışma koşullarına değinildi. Düşük ücretler, fazla mesailer, hak gaspları ve bir dizi sorun dile getirildi. İkitelli OSB ve DSS üzerinden sektörün sorunları ve bu sorunları çözme koşulları sorgulandı.

Tebliğin son bölümünde ise çözüm yolları olarak metal işçilerine örgütlülük ve mücadele kapasitesinin artırılabilmesi açısından bölge işçilerine yönelik sistematik bir faaliyetin örgütlenmesi ve bunun sadece işyerlerindeki sorunlara karşı mücadele etmeye yönelik bir çağrı değil aynı zamanda siyasal ve toplumsal sorunlara ilişkin bağımsız sınıf tutumları alınabilmesi çağrısıyla birleştirilebilmesinin önemine vurgu yapıldı.

Tekstil İşçileri Birliği’ni kurma çağrısı

İkinci olarak tekstil işçileri adına tebliğ sunumu gerçekleştirildi. Tebliğde bölgenin tablosu detaylı olarak aktarıldıktan sonra sektördeki temel sorunlar örneklerle güçlendirildi. Düşük ücretler, fazla mesailer, hakaret, küfür, yevmiyecilik, kaçak-kayıtdışı çalışma; bölgedeki tekstil fabrikalarında temel sorunlar olarak saptanırken, tebliğin ikinci bölümünde sendikaların (Teksif) sergilediği pratikler ve sınıf mücadelesine bakışları irdelendi. Sendikal ihanet çizgisine bir kez daha vurgu yapıldıktan sonra bölgedeki mücadele deneyimleri paylaşıldı. Tebliğin son bölümünde ise sorunların çözüm yollarını bulma noktasında birlik ve örgütlenme vurgusuna yer verildi.

Bölgede örgütlenme sorunu

Üçüncü olarak bölgenin sosyo-ekonomik yapısı hakkında bilgi veren ve örgütlenmeyi tartıştıran bir tebliğ sunuldu. Tebliğde bölgenin yerleşim alanı olduğu kadar sanayi havzası da olduğu, bölgedeki büyük işletmelerin kentsel dönüşüm kapsamında diğer havzalara taşınması sonucunda bölgede hakim üretim şeklinin fason olduğu ve bir dizi büyük işletme alanının da kapandığı vurgulandı. Tebliğin ikinci bölümünde sanayi siteleri ve bölge ekonomisinde tuttuğu yer açısından sayısal veriler sunuldu. Tebliğin sonuç kısmında ise sermayenin saldırılarına ve sendikal ihanet çizgisine karşı işçilerin tek alternatifinin birlikler ve taban örgütlülükleri olduğu vurgulandı.

Sorunlar tartışıldı

Serbest kürsüde ilk olarak konuşan tekstil işçisi, asıl sorunun işçilerin kendinde olduğunu, sorunlar kavranır ve çözme noktasında adımlar atılırsa örgütlülüklerin de hayata geçirileceğini belirterek sorunların da bu yolla çözüleceğini dile getirdi.

Bir metal işçisi ise, geçmiş mücadele deneyimlerinden bahsederek kararlı ve militan tutumun en basit ekonomik sorunlarda da en siyasal sorunlarda da taşınması gerektiğinin altını çizdi. Eski DESA direnişçisi Emine Arslan da işçilerin arasındaki ihanetçilere karşı sert ve tok bir tutum sergilenmesi gerektiğini ancak bu şekilde biraraya gelinebileceğini söyledi. Son olarak ise Esenyurt KHK temsilcisi kurultayı selamlayan, öncü işçi kimliği ve işçileri kendi zeminlerinde dahi örgütleme imkânların olduğuna dair bir konuşma yaptı.

Komitelerin önemi

Kurultayın ikinci bölümü “Taban örgütleri, işyeri komiteleri” tebliğinin sunumuyla başladı. Tebliğin sunumunu Ontex direnişçisi yaptı. Tebliğin ilk bölümünde komitelerin önemi ve niçin komitelerde örgütlenilmesi gerektiği üzerine bir değerlendirme yapıldı. Tebliğin 2. bölümünde komitelerin teknik ve taktik anlamda nasıl işletilebileceği ve komiteleri kurmanın önündeki engeller ve işleyişler hakkında vurgular yapıldı.

Kurultay divanı bölgede sürmekte olan Ontex direnişini sahiplenmenin anlamı ve önemi üzerine tamamlayıcı bir konuşma yaptı. Ardından başta tekstil işçileri olmak üzere çeşitli iş kollarından işçiler söz aldı.

Özellikle bölgede önemli bir yer tutan Hey Tekstil işçilerinin yapmış olduğu konuşmalar dikkat çekici ve etkileyiciydi. Hey Tekstil patronunun ikiyüzlülüğünü teşhir eden işçiler “bu zalimlere nasıl dur diyebiliriz” diyerek örgütlenmeye ve birliğe olan ihtiyacı açıkça dile getirdiler. 1 Mayıs’ta Taksim’de olacaklarını ifade ettiler.

Ayakkabı sektöründe çalışan bir işçi de bu tip toplantıları düzenli yapmak gerekliliğini ifade etti.

PTT direnişçisi yapmış olduğu konuşmada süreçlerini anlattı.

İşçilerin yapmış olduğu tartışmaların sonucunda divana şu önergeler sunuldu.

1- 1 Mayıs’ın devrimci özüne uygun ve kitlesel bir şekilde kutlanılması için 1 Mayıs’a kadar 1 Mayıs hazırlık komiteleri kurulsun ve 1 Mayıs gündemli fabrika toplantıları yapılsın.

2- Sermaye sınıfının saldırılarına karşı 1 Mayıs’ta güçlü bir yanıt verebilmek, sürmekte olan direnişlerle dayanışmayı büyütmekten geçer. Bu yüzden de 23 Nisan’da düzenlenecek “Direnişçi İşçilerle Dayanışma Gecesi’ne” güçlü bir katılım sağlansın. Ön sürecindeki çalışmalar etkin bir şekilde desteklensin.

3- Bölgemizde kurulu olan Küçükçekmece İşçi Platformu çalışmaları bir süredir ağır aksak yürümektedir. Bölgemizdeki sınıf hareketinin bir ihtiyacı olan platform çalışmalarını güçlendirelim.

4- Kurultay sonrası süreçte bölgemizdeki geniş işçi bölüklerini çalışmanın bir parçası yapmak ve karşılıklı iletişimi güçlendirmek için düzenli işçi toplantıları organize edilsin.

5- Bölgemiz Küçükçekmece’de olduğu gibi İstanbul’un farklı bölgelerinde düzenlenen yerel işçi kurultayların merkezileşmesi ve güçlendirilmesi için İstanbul İl Kurultayı çalışmaları başlatılsın.

6- Tekstil işçilerinin birliğini sağlamak hedefli Tekstil İşçileri Birliği çalışmaları başlatılsın.

7- Emek mücadelesi ile onur mücadelesinin bağı önümüzdeki süreç içerisinde en iyi şekilde kurulmalıdır. Ayrıca mücadele içerisinde sınıfına ihanet eden işçilere gerekli yanıt yine işçiler tarafından verilmelidir.

8- İşçiler fabrikada ve atölyeler de sınırlı paydos ve yemek saatleri olmasından kaynaklı örgütlenemiyorlar. Bu yüzden fabrika dışında da görüşebilmek ev toplantıları yapmak ihtiyacı vardır.

BDSP adına yapılan konuşmada ise, hareket etmeye ekonomik bir tepkiyle başlandığı ve bu başlangıcın siyasi bir hareketin başlangıcı olduğu vurgulandı.

Ortadoğu’da Tunuslu bir emekçinin yaktığı ateşle tüm coğrafyayı isyan ve direniş dalgasının sardığından bahsederek isyanların önemli bir yerde durmasıyla beraber bir komünist sınıf önderliğinden yoksun olmasına dikkat çekti. Konuşmada ayrıca seçim oyunu ve düzenin teşhiri yapılarak işçiler politik mücadeleye çağrıldı.

Kurultay divanı son olarak yapılan tartışmaları özetleyen ve sorumlulukların altını bir kez daha çizen bir konuşma yaparak kurultayı sonlandırdı. Kurultaya yaklaşık 70 işçi ve emekçi katıldı.