27 Mayıs 2011
Sayı: SİKB 2011/20

 Kızıl Bayrak'tan
Karşı koymak için safları sıklaştıralım!
Kürt halkının mücadele kararlılığı ve düzenin açmazları
Kılıçdaroğlu Dersim’de
Kürt sorununu hatırladı
Ankara’da seçimler ve devrimci tutum paneli
İstanbul’da seçim çalışmaları.
İzmir’de seçim çalışması.
İllerde seçim çalışması
Telat Çelik ile Düzce’deki
sınıf hareketi üzerine
Balcalı ve Akdeniz’de
grev kazanımları
Direnişçi işçilerin boykot çağrısına
polis saldırısı..
Fabrika çalışmalarımızın mevcut durumu üzerine
Tahrir’den Puerto de Sol’a isyan büyüyor!
Arap halklarının direnişi karşı-devrim planlarını bozacaktır!
Avrupa işçi sınıfı ve Yunanistan’da
kitle grevleri - Volkan Yaraşır
Suriye’de siyasi gelişmeler ve olasılıklar
Salih ve diktatörlüğü yıkılana kadar direniş!
Schengen tartışmaları ve
emperyalist ikiyüzlülük
25. Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği üzerine
Devrime koşmak veya onun suretiyle yetinmek - S. Kurtuluş
Simav depremi ve yeniden kanıtlanan gerçekler
ÜMMP ve İşsizlik İstanbul Yerel Kurultayı yapıldı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Emperyalistler ve uşakları kapsamlı bir saldırıya hazırlanıyor…

Karşı koymak için safları sıklaştıralım!

12 Haziran genel seçimlerine sayılı günler kalırken, burjuva siyasetindeki gerilim de giderek tırmanıyor. Gelişmelerin aldığı düzey, seçimlerin burjuva siyasal yaşam ve sermaye iktidarının geleceği bakımından hayati bir önem kazandığını gösteriyor. Çünkü süreç içeride ve dışarıda yeni politik yönelimlerle uyumlu bir meclis ve hükümetin ortaya çıkarılıp çıkarılmayacağı sorununda düğümlenmektedir. Bu nedenle genel seçimler burjuva düzen partilerinin olağan bir parlamenter yarışı olmanın ötesine geçmekte, içeriden ve dışarıdan doğrudan ve kaba müdahalelerle şekillendirilen bir süreç olarak ilerlemektedir.

Son olarak MHP’ye yönelik yapılan müdahale bu kapsamda değerlendirilmelidir. Irkçı-faşist parti düzenin yeni yönelimlerine uyum sağlayamadığı için uzun zamandır kızakta bekletiliyordu. Fakat bu kez AKP’nin işine yarayacak tarzda ve kaba bir biçimde hırpalanmaktadır. Böylece MHP’nin alacağı koltukların bir kısmı AKP’nin hesabına yazılmak istenmektedir.

Bu operasyon vesilesiyle MHP’ye dair söylenecek fazla bir şey yok. Sonuçta çürüme tüm düzen siyasetinin ve partilerinin ortak özelliğidir. Irkçı-faşist parti de çürümüş düzenin en kirli özelliklerini taşıdığı ölçüde ortaya serilenlerde şaşırtıcı bir yan yoktur. Düzenin efendileri bir tercihte bulunmuş, ırkçı-faşist partiyi hedef seçmişlerdir. Burada önemli olan bu tercihi yapanların amaçları ve kimlikleridir.

Bu operasyonun AKP’nin siyasal konumunu sağlamlaştırmaya hizmet ettiği aşikardır. Fakat bu düzeyde bir operasyonun sadece AKP ve “cemaat” tarafından gerçekleştirildiği söylenemez. Düzenin yerleşik dengelerini etkileyen bu düzeyde bir operasyon, emperyalistler ve tekelci burjuvazinin iradesi çiğnenerek gerçekleştirilemez. Bunun için operasyonun gerisinde, tıpkı CHP operasyonunda olduğu gibi, emperyalistler ile tekelci burjuvazinin iradesi bulunmaktadır. Burjuva siyaset çevrelerinde ve medyada yapılan tartışmalar da bu noktaya işaret etmektedir.

Diğer taraftan, emperyalistlerin yeni dönem stratejilerinin gerekleri doğrultusunda üstlendiği rol karşılığında AKP tam olarak desteklenmektedir. Emperyalistler cephesinden bir dönem öncesine kadar AKP’ye ilişkin ortaya konulan rahatsızlıklar bugün için büyük ölçüde hasıraltı edilmiştir. Bu bakımdan dönüm noktası Libya olmuştur. ABD emperyalizmi Libya ile birlikte Ortadoğu’daki halk ayaklanmalarına yönelik kapsamlı bir müdahale planını uygulamaya sokarken, AKP hükümeti önce ayak diremiş, fakat sonrasında bu planın aktif taşeronluğuna soyunmuştur. Libya’ya yönelik askeri müdahalenin karargâhı olarak İzmir’in kullanılması gibi bir soysuzluğa imza atabilmiştir. Böylece AKP emperyalist efendilere uşaklığın gereklerini en ileri düzeyde yerine getireceğini göstermiş, ilişkiler daha da pekiştirilmiştir. CIA başkanının gizli beş günlük Ankara mesaisi, ABD’li askeri ve siyasi görevlilerin AKP ile kurdukları sıkı diyalog ilişkilerdeki yeni düzeyi ortaya sermektedir.

Dolayısıyla, kaba operasyonlarla hazırlanılan genel seçimlerin ardından ulaşılmak istenen siyasal sonuçlar besbellidir. Hedeflerden birisi AKP’ye anayasayı da değiştirebilecek bir meclis çoğunluğu sağlayabilmektir. Yeni bir anayasal düzenleme AKP’ye burjuva siyasal yaşam üzerinde tam bir denetim, devlet mekanizmasını istediği gibi kontrol edebilme imkanı sağlayacaktır. Bunun dolaysız sonucu, mevcut baskı ve terör rejiminin daha da koyulaştırılması olacaktır. Böylece ülkenin AKP ve efendileri için dikensiz bir gül bahçesine dönüştürülmesi, yani toplumsal mücadele güçlerinden arındırılmış “ileri demokrasi” için gerekli siyasal şartlar oluşturulacaktır. Bu sayede AKP’nin dış politika alanında da eli rahatlayacaktır.

Böyle bir baskı ve terör rejiminin en önemli hedefi ise Kürt hareketi olacaktır. AKP hükümeti halihazırda da baskı ve zorbalıkta sınır tanımamaktadır. Bu konuda emperyalistlerin onayını aldığı kesindir. Bu onay yularını tümden emperyalistlerin eline vermenin karşılığıdır. Kürt hareketinin sözcülerinin de belirttikleri gibi, ABD emperyalizmi Ortadoğu’daki hizmetleri karşılığında Türk devletine Kürt halkının kellesini vermiştir. Seçimlerin ardından Kürt hareketine yönelik kapsamlı bir tasfiye operasyonu yürütülecektir.

Böyle bir operasyon düzenin selameti açısından olmazsa olmaz görülmektedir. Çünkü Kürt halkı, “açılım” adı altında yürütülen tasfiye sürecinden, bilinç, mücadele ve örgütlenme açısından güçlenerek çıkmıştır. Kürt halkı gelinen yerde düzenin bireysel-kültürel haklar kapsamında atacağı adımlara itibar etmeyecek denli bir özgüvene ve mücadele gücüne sahiptir. “Açılım” adı altında önüne atılan kırıntılar onu tatmin etmemekte, ulusal eşitlik ve özgürlük talep etmektedir.

Sermaye devletinin Kürt halkının mücadele ateşini söndürecek manevra imkanları son derece zayıf olduğu için önümüzdeki dönemde baskı ve terör ağırlaştırılacaktır. Çünkü Kürt hareketinin ulaştığı düzeyde, hareket fiziken ve moral bakımdan çökertilmeden Kürt halkının düzen içi bir çözüm razı edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle emperyalistler ile uşaklarının hedefinde bu tür bir çözüme için kapsamlı bir tasfiye operasyonu bulunmaktadır.

Bu tablo emperyalistler ile işbirlikçilerinin işçi ve emekçiler ile kardeş halklara karşı nasıl derin bir işbirliği içerisine girdiğini, önümüzdeki dönemde ağır ve kapsamlı saldırılar için bugünden hazırlanmakta olduklarını göstermektedir.

Böyle bir tabloda “işçilerin birliği, halkların kardeşliği” şiarının gerektirdiği bir birlik ve mücadele hattını inşa etmek zorunludur. Bunun için, seçimleri aşan bir perspektifle davranmak, sokaklarda-meydanlarda mücadeleyi büyütmek, saldırıları püskürtebilmek gerekmektedir. Emperyalistler ile işbirlikçilerinin seçim oyununu ve hazırlıklarını sürdürdükleri saldırı planlarını bozmanın başka bir yolu yoktur.