09 Aralık 2011
Sayı: SİKB 2011/46

 Kızıl Bayrak'tan
Emperyalist saldırganlığa ve faşist teröre karşı birleşik mücadele!
Emperyalistler ile uşaklarını durduralım!
Gerici saldırganlık ve savaş cephesine karşı birleşik direniş!
Faşist baskı ve teröre karşı binler sokakta!
ÇHD İzmir Şube Başkanı Avukat Hüseyin Korkmaz ile tutuklamalar üzerine
Düzen partileri şike için seferber!
KESK’in tükenerek geçen kayıp yılları
Hekimlerden mücadele kararlılığı
AKP’nin bütçesi kimin sırtında?
Ergun Hidrolik’te sendikalaşan işçilerle mücadele deneyimleri üzerine
Penta’da toplu iş sözleşmesi bürokratik dayatmalarla sonlandırıldı
Metal İşçileri Birliği MYK Aralık Ayı Toplantısı...
ÇHD Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozaağaçlı ile 19 Aralık katliamı ve direnişi üzerine...
TİHV Genel Başkanı Metin Bakkalcı’nın 19 Aralık sürecine ilişkin tanıklığı
19 Aralık ve siper yoldaşlığı
Yeni hükümeti grevle uyardılar...
“Dünya, Ortadoğu ve
Türkiye” söyleşisi..
İşçi Sağlığı ve Güvenliği
Kongresi gerçekleştirildi…
Yine, yeni, yeniden: Yetkin mühendislik/2
Erdal Eren
mücadelemizde yaşıyor!..
Yerel yayın çalışması deneyimleri
Yeni insan olma yolunda ANKA
“Kardeş olduk...”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

AKP’nin bütçesi kimin sırtında?

TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmeleri başlıyor. Kesintisiz 13 gün sürecek bütçe görüşmelerinin ilk günü Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açılış konuşmasıyla başlayıp liderlerin konuşmalarıyla noktalanacak.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in 26 Kasım tarihli bütçe sunuş konuşması önümüzdeki günlerde şekillenecek bütçeye dair önemli ipuçları vermektedir. Konuşmasına dünya ve Türkiye ekonomisini değerlendirerek başlayan Şimşek sözlerine şu şekilde devam ediyor: “… Türkiye’de ise işsizlik oranı kriz öncesi seviyelerin altına gerilemiştir. Aralık 2007’de % 10,9 olan manşet işsizlik oranı 2011 Temmuz itibarıyla % 9,1’e düşmüştür. …Bu dönemde ekonomimizde dikkat çeken bir başka husus büyümenin yüksek oranda istihdam yaratmasıdır. Türkiye 2007 yılından bu yana 4,2 milyon istihdam yaratarak, büyük bir başarı elde etmiştir. Aynı dönemde, AB-27’de net 1,6 milyon istihdam kaybı yaşanmıştır. Küresel kriz sonrası dönemde Türkiye ekonomisi, sürekli iyileşen kamu finansman dengeleri ve istihdam yaratan güçlü büyümesi ile birçok ülkeden pozitif yönde ayrışmıştır.” (1)

Geçtiğimiz günlerde Yozgat’ta çağrı merkezi çalışanı olarak 100 kişinin istihdam edileceği sınava başvuran 3 bin 500 kişinin büyük bir izdihama yol açması yukarıdaki sayısal verilerin içinde yok elbette. Cari açıkta açık ara dünya şampiyonu olmuşken bu dibe batmış ekonomiye bu övgüler niye? Yunanistan, İtalya ve Portekiz, giderek bütün Avrupa ve tüm ihtişamıyla ABD ekonomisi çatır çatır çatırdayıp Wall-Street önünde eylem çadırları kurulmuşken , Türk ekonomisinin şaha kalktığını iddia edenler acaba farklı bir dünyada mı yaşıyor?

Sermayeye kaynak aktarmaya devam

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek konuşmasının devamında 2012 yılı merkezi yönetim bütçesinin özelliklerini aktarırken reel ekonomiyi daha fazla destekleyeceklerini, bölgesel gelişme projelerini hızlandıracaklarını, bilime, teknolojiye ve Ar-Ge’ye daha fazla kaynak ayıracaklarını ve 2011 yılında olduğu gibi afet nedeniyle altyapısı zarar gören belediyelere yardım edileceğini, eğitim ve sağlığa daha fazla kaynak ayrılacağını, özelleştirmelere devam edileceğini ifade etmektedir.

Bakanın reel ekonomiye daha fazla destek vereceklerinden kastı sermayeye daha fazla teşvik sağlayacağız demektir. Hiç şüphe yok ki bu teşvik geçmiş yıllarda olduğu gibi işsizlik fonunda biriken kaynakları sermayeye aktarmak olacaktır. Bu kapsamda örneğin, Mayıs 2008-Mayıs 2009 döneminde yeni işe alınan ve fiilen çalıştırılan 18 yaşından büyük kadınlar için sigorta primine ait işveren hissesinin belli oranları 5 yıl süreyle yine bu fondan karşılanacak. Bununla birlikte istihdam maliyetlerini azaltmak amacıyla işveren priminde 5 puanlık indirim yapılacak. Kısacası AKP hükümeti bütçenin bütün yükünü yine işçi sınıfına yükleyecek.

Bilimsel eğitim mi?

Bakan AKP hükümeti döneminde kurulan yeni üniversitelerle 81 ilde üniversite imkanı sunduklarını ve bu seneki bütçeyle bunu destekleyeceklerini bildirdi. Ancak bugün isimlerini bile duymadığımız işhanından bozma üniversitelerde, akademik personelden muaf ne kadar bilimsel eğitim yapılacağı kuşkuludur. Ayrıca onbinlerce üniversite mezunu işsizken, daha fazla üniversite açarak hiç kimseye iş imkanı sağlamadıkları bal gibi ortadadır. Bütün bu projeler işsizliği, ötelemekten, geçiştirmekten başka bir anlam taşımamaktadır.

2012 yılı bütçesinde başta TÜBİTAK Ar-Ge projeleri olmak üzere, üniversite ve sanayi kesimi Ar-Ge projelerini desteklemeye devam edileceği ifade edildi. Daha açık bir ifadeyle bu seneki bütçe de üniversiteye, bilimsel eğitime değil sermayeye ve onların hiçbir bilimsel değer taşımayan ama ekonomik anlamda değer arz eden projelerine aktarılacak.

2012 bütçesiyle afet nedeniyle altyapısı zarar gören belediyelere yardım edileceği söyleniyor olsa da depremin üzerinden haftalar geçmesine rağmen Van’ın mevcut durumu bu konuda fazla söze hacet bırakmıyor. Ayrıca geçtiğimiz yıllarda toplanan deprem vergilerinin duble yollara harcanıldığı bizzat Maliye Bakanı tarafından itiraf edilirken, 2012 bütçesinin bu kaleminin neye harcanacağı merak konusudur.

“Sağlıkta dönüşüm”e devam

2012 yılında yeşil kart sağlık hizmetlerini Sağlık Bakanlığı’ndan Sosyal Güvenlik Kurumu’na devredeceklerini belirten Şimşek, “2002 yılında iktidara geldiğimizde yeşil kart ödemeleri hariç Sağlık Bakanlığı’nın harcama tutarı sadece 2,4 milyar TL idi. İktidarda olduğumuz 9 sene içinde bu kaynağı yaklaşık 6 katına çıkartarak 2012 yılında 13,8 milyar TL’ye yükseltiyoruz” dedi. Bu noktada tam gün yasasıyla birlikte özel hastanelerin cazip hale getirilmesi, üstünde önemle durulması gereken bir gerçek. Sağlıkta dönüşüm adı altında herkese özel hastanelerde tedavi imkanı sağlanacağı yalanıyla emekçilerin ağzına bir parmak bal çalınırken gerçekte çoğunluğu AKP yandaşlarının sahibi olduğu bu özel hastanelerde gereksiz yere yapılan tahlil ve tetkiklerin faturası devlete ödetiliyor. Böylece özel hastanelerin kasaları dolarken, bedeli ödemek yine emekçi vatandaşa düşüyor.

Kamuda tasarruf

Bütçe gelirlerini artırmak adına kamusal alanda tasarrufa giden hükümet kamuda çalışan sayısını minimize etme planları yapmaktadır. Bu önümüzdeki günlerde binlerce kamu çalışanının işlerinden olması anlamına gelmektedir. Ayrıca kamusal hizmetlerin ticarileştirilerek piyasa açılmasıyla birçok emekçinin eğitim, sağlık gibi temel hakları budanmış, emekçiler özel sektörün insafına bırakılmıştır.

Özelleştirmede hız kesmek yok

2012 yılı için 10,5 milyar liralık özelleştirme geliri hedefleyen hükümet, geçtiğimiz senelerde olduğu gibi varı yoğu satacağa benziyor. Bütçeye gelir olsun diye yapılan özelleştirmeler, son tahlilde toplumu mülksüzleştirip belli bir kesime varlık aktarımı değil midir? Özelleştirmeden aktarılan gelirler, yine AKP’nin elini güçlendiren önemli bir kaynak. KİT’lerin satışı ile sınırlı kalmayan bu özelleştirme furyasının özellikle İstanbul’un rantı yüksek arsalarına, hatta deprem toplanma alanlarına, kamu binalarına, merkezi yerlerdeki okul, hastane binalarına kadar uzanması, hep güçlü bütçe uğruna.(2)

2012 bütçe rakamları

2012 yılı merkezi yönetim bütçesinde; bütçe giderleri 350,9 milyar TL, faiz hariç giderler 300,6 milyar TL, bütçe gelirleri 329,8 milyar TL, vergi gelirleri 277,7 milyar TL, bütçe açığı 21,1 milyar TL, faiz dışı fazla 29,2 milyar TL olarak öngörülmüştür.

Teker teker vergilerden beklenen kaynak ise aşağıdaki gibidir.

Gelir vergisi 53,8 milyar TL

Kurumlar vergisi 27,2 milyar TL

Dahilde alınan KDV 33,6 milyar TL,

İthalde alınan KDV 53,9 milyar TL,

Özel tüketim vergisi 70,6 milyar TL,

Motorlu taşıtlar vergisi 6,7 milyar TL,

BSMV 4,5 milyar TL,

Damga vergisi 7,3 milyar TL,

Harçlar 9,3 milyar TL…

Yani bütçe gelirinin önemli bir kısmı vergi gelirlerinden sağlanacak. Doğrudan vergilerin yine ağırlıklı kısmının ücretli-maaşlı kesimin bordrolarından kesilecek olması önümüzdeki dönemde de emekçilerin ağır vergiler altında ezileceğinin bir göstergesi.

Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin ödeneklerinin bir kısmı yukarıdaki gibidir. Rakamların diliyle bütçenin en önemli kalemlerinden birinin savunma alanı olduğu görülmektedir. Pastadan polise ayrılan dilim iştah kabartırken sağlık ve eğitime ayrılan payda geçmiş senelere göre kayda değer bir artış olmamıştır. Ne işe yaradığı belli olan Diyanet İşleri Bakanlığı’nın bütçesi ise tek başına İçişleri ve Dışişleri Bakanlıkları’nın toplam bütçesine eşittir.

Bu tablodan çıkaracağımız sonuç AKP hükümetinin büyük bir titizlikle hazırladığı bu bütçenin bir soygun, yağma ve silahlanma bütçesi olduğudur. Sermayeye teşvik sağlamak adına onlarca yıldır emekçilerin işsizlik fonunda biriken paralar hunharca burjuvaziye dağıtılırken, emekçiler artan vergi yükü altında her geçen gün biraz daha fazla ezilmektedir. Bütçe oluşturmak adına orman vasfını yitirmiş alanlar ya da bilinen adıyla 2B arazileri ve kentsel alanda kalan ve rantı yüksek olan bütün kamu arazileri satışa çıkarılmıştır.

Diğer bütçelerde olduğu gibi 2012 bütçesi de hem bütçe gelirinin toplanmasında, hem de bütçenin harcanmasında emekçileri dikkate almamıştır. Toplumdaki gelir eşitsizliğini azaltmak bir kenara, varlıklı sınıflar kayırılarak bu eşitsizlik bizzat hükümet eliyle daha da katmerleştirilmiştir.

Kaynaklar

(1)  T.C Maliye Bakanlığı, Plan ve Bütçe Komisyonu, 2012 yılı Bütçe Sunuş Konuşması, Mehmet Şimşek, 26.11.2011

(2) Mustafa Sönmez, AKP Rejiminin Aşil Topuğu: Bütçe, 19.11.2011, Cumhuriyet

Toplumcu Mühendis Mimar &Şehir Plancıları