09 Aralık 2011
Sayı: SİKB 2011/46

 Kızıl Bayrak'tan
Emperyalist saldırganlığa ve faşist teröre karşı birleşik mücadele!
Emperyalistler ile uşaklarını durduralım!
Gerici saldırganlık ve savaş cephesine karşı birleşik direniş!
Faşist baskı ve teröre karşı binler sokakta!
ÇHD İzmir Şube Başkanı Avukat Hüseyin Korkmaz ile tutuklamalar üzerine
Düzen partileri şike için seferber!
KESK’in tükenerek geçen kayıp yılları
Hekimlerden mücadele kararlılığı
AKP’nin bütçesi kimin sırtında?
Ergun Hidrolik’te sendikalaşan işçilerle mücadele deneyimleri üzerine
Penta’da toplu iş sözleşmesi bürokratik dayatmalarla sonlandırıldı
Metal İşçileri Birliği MYK Aralık Ayı Toplantısı...
ÇHD Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozaağaçlı ile 19 Aralık katliamı ve direnişi üzerine...
TİHV Genel Başkanı Metin Bakkalcı’nın 19 Aralık sürecine ilişkin tanıklığı
19 Aralık ve siper yoldaşlığı
Yeni hükümeti grevle uyardılar...
“Dünya, Ortadoğu ve
Türkiye” söyleşisi..
İşçi Sağlığı ve Güvenliği
Kongresi gerçekleştirildi…
Yine, yeni, yeniden: Yetkin mühendislik/2
Erdal Eren
mücadelemizde yaşıyor!..
Yerel yayın çalışması deneyimleri
Yeni insan olma yolunda ANKA
“Kardeş olduk...”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yerel yayın çalışması deneyimleri

Araçlar gereksinmelerden doğar ve bu ihtiyaçlara yanıt verebildiği ölçüde anlamlıdır. Siyasal çalışmada ve örgütlenme çabasında ne kadar farklı araçları devreye sokabildiğimiz ise bir yerde faaliyette ustalaşmanın bir göstergesidir. Bugüne dek deneyimlediğimiz esnek araçlardan biri de yerel yayınlardır.

Yerel yayının içeriği ve biçimi

Aslına bakarsak ülke ve dünya gündeminden fakülte ve bölümler özelindeki yazılara, kültür-sanat köşesinden çeşitli konularda röportajlara, karikatür ve bulmacaya kadar hemen her konu yerel yayınlarda yer alabilir. Üniversitenin gündemine ilişkin veya mesleki yazılar yayının “yerli/buralı” olma özelliğini arttırır. Bu özellik tam da yerel yayın gibi bir esnek aracın taşıması gereken bir özelliktir. Bunun dışında her sayının bir teması olabilir (geleceksizlik, kadın sorunu, anayasa, har(a)çlar ve paralı eğitim, tersanelerdeki iş cinayetleri ya da Ortadoğu’daki toplumsal hareketlilikler gibi).

Bu genel formatın dışında belli bir konu veya alana odaklanmış esnek araçlar da kullanılabilir. Örneğin bir dönem İstanbul’da dönemin devrimci bir çevresi ile ortaklaşa şiir fanzini çıkartıldı. Oldukça etkili olan araç etrafında belli sayıda insan toparladı. Üstelik sadece şiir ile sınırlı kalmayıp her iki siyasal yapı da o dönem çalışmanın çevresinde tanışılan insanları devrimcileştirmeyi başarabildi.

İçerik konusuna dönecek olursak, kendimizi yayımlanacak yazıların kapsamını sınırlandırmak veya politik içeriğini daraltmak gibi bir düşüncenin basıncı altında hissetmeyelim. Pekala düzen karşıtı, radikal içerikli yazılar yerel yayında yer alacaktır. Burada gözden kaçırılmaması gereken iki nokta var: Öncelikle, içeriğinden taviz verilmeden, biçim olarak (dili ve üslubu bakımından) uygun dil yakalanmalı. Söyleneceklerin mümkün olduğunca anlaşılır ve duru şekilde anlatılması iyi olur. İkincisi, işlenecek konulardan ifade ediliş tarzına kadar hedef öğrenci kitlesini ve çalışma alanının özgünlüklerini gözetmekte büyük fayda var. Doğal olarak bu siyasal bir gençlik dergisinden ayrı bir işlev göreceğine göre biçim, içerik ve tarz bakımından belli farkları olmak durumunda. Öbür türlü, böyle ayrı bir araca gerek kalmazdı.

Esnek aracın, mekanik biçimde devrimci bir örgütlenme olarak algılanmamasına dikkat etmeliyiz. Sorulduğunda elbette ki çalışmasını yapan insanlar siyasal kimliklerini dürüstçe açıklamalı. Bununla beraber zaten öğrenci kitlesi tarafından ilerici, solcu, toplumsal içerikli bir yayın ve çevre olarak bilinip tanınması amaca daha uygun olacaktır.

Görsel olarak da zengin, bol resimli, okunaklı, hem içerik hem biçim olarak “kendini okutan” bir yayın her zaman daha kullanışlıdır.

Yerel yayın faaliyetinin işlevi

Yerel yayınlar, yeni insanlarla onların ilerici “duyarlılıkları” üzerinden tanışmak için oldukça elverişli araçlardır. Ekim Gençliği ile ulaşabildiğimizin sayıca belki on katı ve oldukça farklı kesimden insanla böylelikle temas edebiliyoruz.

Faaliyetin bir diğer işlevi; kültürel, düşünsel ve sanatsal bir üretim alanı oluşturulması. Özellikle birçok üniversite kampüsü bu konuda fazlasıyla yetersiz ve sığ. Birçoğunda, kariyer kulüplerini dışta tutarsak, doğru düzgün öğrenci kulübü bile olmayabiliyor. Ve doğallığında üniversitede okuyan öğrenciler bu türden etkinliklere açlık duyuyorlar.

Esnek araçlar, kendi esnek örgütlenmesini de yaratabilmektedir. Belli amaçlarla biraraya gelen, belli düşünsel, yaklaşımsal ve hatta amaçsal ortaklıklar taşıyan insanlar bu araç etrafında öbeklenebiliyor ve belli periyotlarda biraraya gelip belli etkinliklerde bulunabiliyorlar. Bu da bir çeşit örgütlenmedir. İster yoğun bir uğraş sonucunda büyük ölçüde bizim çabalarımızla bir araya gelsin, ister bir ölçüde kendiliğinden oluşsun, elimizin yetmediği yerlere ulaşmamızı, dokunmamızı sağlayacaktır. Üstelik böylelikle tamamen bizim dışımızda oluşmuş benzeri öğrenci topluluklarına da daha “meşru” bir müdahale zemini ve onlarla tanışma olanağı oluşturacaktır.

Faaliyeti yayını çıkartıp dağıtımını gerçekleştirmekle sınırlandırmaya gerek yok. Film gösterimlerinden, tiyatro, fotoğrafçılık, sinema, felsefe, edebiyat, bilim, şiir atölyelerine, hukuk mühendislik gibi bölümlere has topluluklara kadar alt işleyiş ve birimler oluşturmak mümkün. Burada elbette belirleyici olan olanaklar ve ihtiyaçlar olacaktır.

Tüm bunların yanı sıra, siyasal etkimizin genişleyip yaygınlaşmasına da büyük katkıda bulunacaktır. En basitinden, yüzlerce satılan bu yayın çeşitli olayları büyük ölçüde bizim penceremizden insanlara aktaracaktır. Bu çalışmanın çıkartacağı olası bir tiyatro ekibinden fotoğraf sergisine kadar tüm ürünleri soldan ve devrimden yana bir esinti yaratacaktır.

Çalışma tarzı

Çalışma özellikle başlangıç süreçlerinde neredeyse bir tek kendi güçlerimize sıkışan bir hal alabiliyor ya da birçok işi üstümüze almamız gerekebiliyor. Yapılacakların mümkün olduğunca kolektif şekilde ve insanların inisiyatiflerini geliştirecek tarzda yürütülmesi en sağlıklısı olacaktır. Böylece çevresinde kümelenen insanların yayını ve çalışmayı sahiplenme düzeyi de artacaktır. Böyle bir işleyiş, ön süreçlerinde kendi emekleri olduğu için arkadaşlarımızın yerel yayının dağıtımından, tanıtılmasına birçok işte gönüllü ve enerjik olmalarını kolaylaştıracaktır.

Yerel yayın çalışmasının ve ilişkili atölyelerin her türlü faaliyet planlanması dışa açık toplantılarda kararlaştırılmalı. Örneğin haftalık düzenli toplantılarla, alanda o hafta ne yapılabileceğine kafa yorulup şekillendirilebilir. Yayının gündemlerinin belirlenmesi, yazı ve diğer içeriğin paylaşımında da benzer bir yöntem izlemelidir.

Yazılar taslak halde hazırlandıktan sonra yazıların yayınlanmadan önce ortak bir platformda tartışılması iyi bir yöntem olabilir. Adı üstünde bir esnek araçtan söz ettiğimize göre, genel olarak yazıların içeriği konusunda katı bir müdahalecilik doğru olmaz. Yine de düpedüz gerici bir pozisyonu savunan bir yazının (paralı eğitimi savunan liberal bir yazı, Kürt düşmanı milliyetçi bir yazı vb.) yayınlanmasına rıza gösterecek değiliz. Ancak politik içerik bakımından daha “az sorunlu” bir noktadaysa, yazan arkadaş ikna olmamışsa ya da içine sinmemişse, tercihen yazının olduğu gibi yayınlanması ve yanına da daha devrimci bir pencereden bakan ikinci bir yazının konulması iyi bir yöntem olabilir.

Birkaç önemli nokta daha

Son olarak, birkaç noktaya daha değinip yazıyı sonlandıralım. İlkin; yayını çıkartmak da, kültür, sanat vb. alanlarda işletilecek atölye ve etkinlikler de kendi içinde bir amaç değildir elbette. Tüm bunları devrimci mücadeleye sağladığı katkılar çerçevesinde ele almak durumundayız. Örneğin ilk elden tanıştığımız insanlarla -politik anlamda da- ilgilenmek, güç ve enerjimiz itibariyle ilgilenemeyeceğimiz onlarca insanla tanışmaktan yeğdir.

Yerel yayın deneyimlerimizdeki bir başka ortak sorun, yayın faaliyetini kalıcılaştırıp kurumsallaştırmakta yaşıyoruz ki bu elbette güç ve enerjimizdeki sınırlılıkla doğrudan alakalı. Çalışmaya başlıyoruz. Etrafımızda çeşit çeşit özellikleri olan, belli sayıda insan toparlanıyor. Bir süre birlikte yürütüyoruz işi. Sonrasında ya bizden uzaklaşıyor ya arkadaşlık ilişkimiz devam ediyor ancak kültür-sanat vb. alanındaki eski hevesi kalmıyor. Ya da kimi arkadaşlarımız da örgütlenip devrimcileşiyor ki o zaman da -hele biraz da sığ bakıyorsak- esnek araca “gerek kalmıyor” veya başka yoğunluklardan olanak olmuyor.

Sonuç olarak bütün bir dönem sürdürüyoruz yerel yayın faaliyetini. Belki bir kişiyi örgütlü mücadeleye yahut birkaç kişiyi çevremize kazanıyoruz. Belki yaygın ve tempolu bir çalışma sürdürmüş, sesimizi duyurmuş oluyoruz. Gel gelelim sonraki seneye yerel yayına ilişkin neredeyse hiç kalıcı bir mekanizma bırakamıyoruz ve hemen hemen sıfırdan başlıyoruz.

Peki bunları nasıl aşarız? Siyasal örgütlülük düzeyleri, kişisel sınırlılıkları ne olursa olsun bu işle gönüllü şekilde ilgilenecek ve kafa yoracak insanlardan oluşan, hiç değilse birkaç kişilik, kalıcı bir işleyiş (toplamın denetimindeki bir yazı kurulu gibi), esnek aracın sürekliliğinin sağlanmasını kolaylaştıracaktır belki de.

Önceki deneyimlerimizden bu tür bir aracın olumlu olanaklar sunabildiğini biliyoruz. Bu ne öyle kolay ne de zor bir iş. Sonuç elde edebilmemiz ise eninde sonunda ne kadar emek ve zaman harcadığımızla, aracın kullanımını ne kadar amaca ve ihtiyaca uygun uyarlayabildiğimizle yakından ilgili.

(Ekim Gençliği’nin Kasım 2011 tarihli 135. sayısından alınmıştır...)