20 Temmuz 2012
Sayı: SYKB 2012/29

 Kızıl Bayrak'tan
Amerikancı rejimin gerici ablukasını parçalamak için...
Kürt halkı devletin irade kırma saldırısını direnişle yanıtladı
Faşist baskı ve devlet terörü sökmedi
“Yargı Paketi” ile faşist katiller
sokağa salındı...
Avukatlar: “Asıl biz yargılayacağız!”
Adım adım kürtaj yasağına
KPSS adaletsizliğine protesto
AD Demirel İşyeri Baştemsilcisi Hakan Akyol ile MESS Grup TİS süreci üzerine...
MICHA’da patron baskısına rağmen direniş!
Termo Teknik işçileriyle toplantı
TÜMTİS İstanbul Şube Başkanı
Ersin Türkmen ile
DHL direnişi üzerine
Havayolu işçileri AKP’ye yürüdü
Maden işçileri iş bıraktı
Birleşik Metal-İş TİS Uzmanı İrfan Kaygısız ile kıdem tazminatının gaspı üzerine konuştuk
Gaspçıları ve suç ortaklarını
yenmek için göreve!
TOGO direnişi üzerine
HEY Tekstil Direnişi’nin geldiği aşama ve yapılabilecekler!
İzmir’de “Dinsel gericilik ve
devrimci politika” semineri
Müslüman Kardeşler’in
milyon dolarlarla sınavı
İsrail’de “zorunlu askerlik” tartışması krize dönüştü
Opel’de sular durulmuyor
Köprüden geçerken
kapitalizmi görmek - TMMŞP
9. Mamak Kültür-Sanat Festivali
3-4-5 Ağustos’ta!
Samandağ Evvel Temmuz Festivali’ne dair
Cumartesi Anneleri'nin 381. eylemi
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Avukatlar: “Asıl biz yargılayacağız!”

Çoğunluğu avukat 43’ü tutuklu 50 sanıklı “İstanbul 2. KCK davası” 16-18 Temmuz tarihlerinde İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde görüldü. Davada, 9 tutuklu sanığın tahliyelerine karar verildi.
16 Temmuz sabahı başlayan ilk gün duruşması öncesinde tutsak avukatlara destek olmak amacıyla adliye önünde kitlesel bir eylem gerçekleştirildi. Gelen avukatlar arasında İstanbul, Ankara, İzmir, Urfa, Mardin ve Şırnak barol başkanları, ÇHD üyeleri ve de Fransa, Kanada, İsviçre, İsveç, Almanya ve İngiltere’den gelen avukatlar da yer aldı.

Abdullah Öcalan’ın avukatlarının yargılandığı dava öncesinde açıklama yapan savunma avukatları, “Asıl biz yargılayacağız” mesajını verdi.

Duruşmada, avukatların mesleki faaliyetleri nedeniyle ve izinsiz şekilde tutuklandığı belirtilerek yargılamanın durdurulması ve avukatların tahliyesi talep edildi. Mahkeme tüm talepleri reddetti.

3 gün süren duruşmaların tamamında mahkeme heyeti savunma hakkını gasp etti, avukatlara karşı tahammülsüzce bir tutum aldı. Avukatların itiraz ettiği hukuksuzluğu savunan mahkeme heyeti savunma avukatlarının yargılamaya ilişkin taleplerini ısrarla reddetti.

Üç gün adliye önünde eylemler gerçekleştirilerek tutsaklarla dayanışma yükseltildi.

Davanın 2. duruşmasında da sermaye devletinin Kürt halkına dönük düşmanlığı ve tahammülsüzlüğü açık biçimde gözler önüne serildi. Savunmanın talepleri karşısında baskıcı üslubunu artıran mahkeme heyeti, ilk gün talep alındı diyerek yeni talep almayacağını ifade etti. Savunmanın en temel haklarından olan taleplerin kısıtlanması dahi mahkemenin bir orta oyunu olduğunu gösterdi.

Yeni çıkarılan 6352 sayılı “Torba Yasa” ile ÖYM’lerin tüm yetkilerinin alındığını hatırlatan Avukat Selçuk Kozağaçlı, tüm yetkileri elinden alınan, yetkileri ve çerçevesi olmayan bir mahkemenin yargılama yapamayacağını vurgulayarak mahkemenin “yok hükmünde” olduğunu söyledi. Meslektaşlarının bu mahkeme tarafından yargılanamayacağını ve mahkemenin buna yetkili olmadığını dile getiren Kozağaçlı, “Mahkeme kılıç artığı ama halen biz bu kılıcın altındayız” ifadelerini kullandı.

Davanın tutuklu sanıklarından Avukat Mustafa Eraslan, savunmasını Kürtçe olarak yaptı. Eraslan’ın sözleri Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci tarafından tutanağa, “Kürtçe bir şeyler söyledi ama anlaşılamadı” şeklinde geçirildi.

3. gün sabah yapılan eylemle duruşmalardaki tablo yansıtıldı. Davayı takip eden avukatlar adına basın açıklamasını okuyan Avukat Leyla Tüzel, davanın Cumhuriyet tarihinin en büyük toplu avukat tutuklamasına konu olduğunu hatırlatarak, ilk iki duruşmada yaşananlara değindi. Mahkemenin hukuksuzluğuna maruz kaldıklarını belirten Tüzel şöyle konuştu:

“Bütün taleplerimizin reddedildiği bir yargılama içinde yer alıyoruz. Dün iki temel tartışma yeniden gündeme geldi. Birincisi; meslektaşlarımızın kendi anadillerinde savunma yapma yönündeki taleplerinin mahkeme tarafından reddedilmesine tanık olduk. Bu talep hiçbir hukuki, insani gerekçe ileri sürülmeden teknik bir yasal düzenlemeye dayanılarak reddedildi. İkincisi, bu mahkemenin çıkartılan yasa ile kaldırıldığını belirterek, yargılama yapamayacağını söyledik. Ancak bu yöndeki talebimiz de reddedildi”

Sınır Tanımayan Avukatlar Örgütü’nden Yudith Linternberg ile Paris Barosu’ndan Avukat Michele Tisseyre de birer konuşma yaparak davanın takipçisi olacaklarını dile getirdi.

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, duruşmanın 3. gününde tutuklu avukatlardan Yaşar Kaya, Mahmut Alınak, Mehmet Nuri Deniz, Veysel Vesek, Cenol Tüysüz, Aydın Oruç, Osman Çelik, Hakzan Sadak ve Hüseyin Çalışçı hakkında tahliye kararı verdi. Mahkeme, tahliye edilen kişiler için adli kontrol ve yurtdışına çıkış yasağı getirdi. Mahkeme aldığı kararla bundan sonra duruşmanın Silivri’de görülmesine karar verdi. Davanın bir sonraki duruşması 6 Kasım 2012 tarihine ertelendi.

 

 

 

KCK davasında 16 tahliye

Silivri’de görülen İstanbul KCK Davası’nın 13 Temmuz günü görülen duruşmasında 140 tutukludan 16’sı için tahliye kararı çıktı. Mahkeme heyeti, öğleden sonraki oturumda alınan kararları okurken Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın da aralarında bulunduğu 16 tutuklu sanığın tahliyesine karar verildi.

İzleyicilerin “duruşma salonunun kapasitesi dolduğu” gerekçesi ile adliye bahçesine alınmaması üzerine adliye bahçesinin girişinde zaman zaman gerginlikler yaşandı.

Savunmalara geçildiğinde ilk sözü alan ÇHD Genel Başkanı Av. Selçuk Kozağaçlı cumhuriyet tarihi boyunca böyle bir mahkeme görülmediğini belirterek mahkemenin herhangi bir yasaya dayanmadığını söyledi.

Avukat Ender Yağmur ise dosyadaki “gizli tanık Haydar” ifadelerindeki çelişkilere dikkat çekti.

Avukat Meral Hanbayat da şunları söyledi: “Burada duruşmaları izleyen gazeteciler, mahkemenin tutumunu eleştiren haberler yaptığında, devleti zora sokan haberler nedeniyle, ‘terör örgütü’ soruşturmasına tabi olabilirler.”

“Yargılama bu aşamaya geldiyse, bir avukat olarak söyleyecek bir söz yok” diyen Avukat Kadir Tunç, mesleki ahlakına sahip çıkmak için cübbesini bırakarak duruşma salonunu terk etti.

Duruşma avukatlar Baran Doğan, Abdülbaki Boğa ve Yusuf Vargün’ün yaptıkları savunmalar ile devam etti. Aranın ardından kararların açıklamasıyla devam eden duruşmada mahkeme heyeti, 16 tutuklu sanığın tahliyesine karar verdi.

 

 

 

Kartal’da Kürt işçilere polis terörü

İstanbul Kartal’da, gençler arasında çıkan kavgaya müdahale eden polisler, Kürt gençlerini hedef aldı.

Kürt gençlerini feci şekilde darp eden polisler, karakola götürülen gençleri burada da dövmeye devam etti. Polis terörüne maruz kalan gençler, belediye bünyesindeki taşeron firmada temizlik işçisi olarak çalışıyorlardı.

Polis karakolunda dayağa ve hakaretlere maruz kaldığını belirten Şaban Karadağ, “7-8 kişilik bir grup beş arkadaşımla birlikte bizi yere yatırdıktan sonra sopayla dövmeye başladı. Bunlar sivil polisti. Polise, ‘tamam sen polissin neden bize saldırıyorsun’ diye sordum. ‘Sen Kürtsün’ diye cevap verdi” diyerek, yaşadıklarını anlattı.

Şevkat Öztürk, parkta çalışırken alkollü kişilerin saldırısına uğradı. Öztürk’e saldırıyı duyduktan sonra arkadaşının bulunduğu parka gelen ve saldırıya uğrayan Şaban Karadağ adlı genç ise, getirildikleri polis karakolunda yaşadıklarını ise şu cümlelerle anlattı: “Karakolun önünde siyah bir taksi duruyordu. Gözlerimle gördüm, adam taksiye silah koydu. Polise, ‘adam arabaya silah koydu’ dedim. Polis de ‘koysun’ dedi. Hem polis hem de daha öncesinde arkadaşımı darp eden kişiler, arkadaşımı dövüyordu. Polis ayaklarımın altına mermi sıkıyordu. Polis boynuma silah dayadı ‘öldürürüm seni’ dedi. Ben de ‘neden öldürüyorsun’ diye sordum. ‘Kürtsün ondan’ diye cevap verdi.