8 Mart 2013
Sayı: KB 2013/10

 Kızıl Bayrak'tan
İmralı tutanaklarının yankıları üzerine
Suriye’de yıkıcı savaş tırmandırılıyor!
Gazi ve Ümraniye katliamı!
Polis yeni terör araçlarıyla donatılıyor
Karadağ cinayet davası çürümüş burjuva hukukun aynasıdır!
Türkiye’nin ilk 100 zengin patronu açıklandı
SGBP mücadele için neyi bekliyor!
4+4+4 saldırısı AKP’yi kesmedi
Ağzınızın tadını bozmaya, huzurunuzu kaçırmaya kararlıyız!
MİB MYK Mart Ayı Toplantısı

Kürt Sorunu Üzerine
Konferanslar... / 1
Devletin Kürt açılımı - H. Fırat

Güç Birliği Platformu
Alman emperyalizminden özgürlük ve demokrasi dileniyor! - K. Ali
İşçi bir kadının “Merkel’e açık mektup”a itirazı var - Z. Rençber
Hugo Chavez deneyimi
Hugo Chavez: Sosyalizm kavgasında yaşamaya devam edecek!
Devrimci Kadın Kurultayı tebliğleri... / 4 Kadınların örgütlenme ve
mücadele sorunu!
Emeğin ve emekçinin dostu, sınıf mücadelesinde ortaya çıkar!
“Beyazıt Meydanı’ndaki ölü”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

“Beyazıt Meydanı’ndaki ölü”*

 

Baktı atacak taşı yoktu
Baktı eli durmuş, ayağı durmuştu
Vurulmuştu.
Çıkardı yüreğini kan içinde
Çarptı kötünün kafasına
(Enver Gökçe)

Beyazıt Meydanı denilince akıllara kitlesel mitingler kadar faşist saldırı ve katliam gelir. 6. Filo protestoları kadar 16 Martlar’la, Kanlı Pazarlar’la; Deniz Gezmişler kadar Tayan Özgürler’le hatırlanır bu meydan. Beyazıt Meydanı’nda özellikle devrimci gençliğe yönelik saldırılar, katliamlar eksik olmamış, gençliğin düzene karşı tüm çıkışları vahşi polis terörü ve faşist saldırılar ile karşılanmıştır.

Bu cinayetlerden biri de gençlik hareketinin yeni uyanmaya başladığı ve 27 Mayıs 1960 darbesinin öngünlerinde katledilen Turan Emeksiz’dir. Henüz sol hareketin ve dolayısıyla onun en dinamik unsuru olan gençliğin darbecilikten kopamadığı, orduya ilerici bir misyon biçtiği dönemde gerçekleşen eylemler, esas olarak gerici Menderes iktidarına ve onun gerici uygulamalarına karşı açığa çıkmaktadır.

AKP’nin kendisini benzetmekten büyük mutluluk duyduğu Menderes iktidarının gençliğe yanıtı ise yine bugünden farklı olmamakta, eylemlere panzerlerle ve ilerde “fruko” diye anılacak olan polislerle vahşice saldıran iktidar, katliamdan da geri durmamaktadır.

İşte Menderes’in son dönemlerinde uygulamaya koyduğu ve olağanüstü yetkilerle donatılan “Tahkikat Komisyonu”na karşı öğrenci gençlik, 28 Nisan günü bir kez daha alanlara çıkar. Sözkonusu komisyonun CHP’ye karşı kurulduğu söylense de komisyon her tür basılı belgeyi ve evrakı kontrol ve engelleme, toplantı ve gösterileri yasaklama yetkisine sahiptir.

Bir yürüyüş eylediler sabahtan!”

Eylem öncesi Beyazıt’a yığınak yaparak okulu ablukaya alan polis kimseyi içeri sokmamaktadır. İçerdekilerin de çıkmasıyla Esnaf Hastanesi önünde toplanan öğrenciler buradan Beyazıt’a doğru yürüyüşe geçerler.

Beyazıt’a çıkışta gençliğin önü atlı polis birlikleri tarafından kesilir. Atları öğrencilerin üzerine süren ve bir yandan da coplarla saldıran polislere karşı öğrenciler de taşlarla karşılık vererek kendilerini savunur. Bir süre sonra polisler kitleyi dağıtmak için havaya ateş atmaya başlar. Kütüphanenin duvarında konuşlanmış polisler kısa süre havaya ateş açtıktan sonra doğrudan kitleye doğru ateş ederler.

Kurşunlara rağmen dağılmayan kitle siper alarak direnişini sürdürür. Açılan ateş sırasında İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz vurulur ve arkadaşlarının omuzlarında meydandan alınır. Polisin ateşi sonucu çok sayıda öğrenci yaralanırken Emeksiz hayatını kaybeder.

Katliamın ardından polisin açıklaması ise bugünkü açıklamalara benzer olur. Emeksiz’in “seken kurşun” nedeniyle öldürüldüğü iddia edilerek polis aklanır.

Yaşanan katliamın ardından gerek gençliğin öfkesi, gerekse toplumda Demokrat Parti’ye karşı tepki giderek artar ve bu da ordu tarafından 27 Mayıs darbesinin temel dayanaklarından biri haline getirilir. Darbenin ardından Turan Emeksiz “Devrim şehidi” kabul edilir ve devlet eliyle heykelleri dikilir, birçok caddeye, vapura, okula ismi verilir.

Memleketi Malatya’daki Turan Emeksiz isimleri ortadan kaldırılsa da İstanbul’da halen daha Turan Emeksiz büstlerini görmek mümkündür. İstanbul Üniversitesi yemekhanesi halen daha Turan Emeksiz Yemekhanesi adını taşır. Emeksiz’in adını taşıyan şehir hatları vapuru ise geçtiğimiz yıllarda “emekli” edilerek Bursa Güzelyalı’da lokantaya dönüştürülmüştür.

Dönemin devrimci şairleri Nazım Hikmet ve Enver Gökçe de Emeksiz için yazdıkları şiirlerle Emeksiz’in adını ölümsüzleştirmişler, şiirleri ilerleyen yıllarda Ahmet Kaya ve Yeni Türkü tarafından da bestelenmiştir.

Emeksiz’in vurulduğu an!

28 Nisan sabahı katledilen Turan Emeksiz, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun yayınladığı fotoğrafları ile birlikte yeniden gündeme geldi. Bir süredir AKP’nin darbelerle hesaplaşma demagojilerinin parçası olarak gündeme getirilen belgeler arasında Turan Emeksiz’in öldürüldükten sonraki ilk fotoğrafları yer aldı. Fotoğrafta Emeksiz vurulduktan sonra arkadaşları tarafından taşınırken görülüyor.

Aynı günlerde Ankara’da gerçekleşen eylemde öldürülen Nedim Özpolat’ın da fotoğrafı belgeler arasında yer aldı.

Belgeler arasında Emeksiz’in otopsi raporunun da bulunduğu öğrenildi. Otopsi raporu o dönem iktidarın olayı örtbas etmek için ortaya attığı “seken kurşun” iddiasını da çürütüyor. Zira Emeksiz’in vücudundan çıkan merminin ucunun ezik olmadığı, dolayısıyla yerden sekmediği, hedef alınarak ateş edildiği anlaşılıyor.

AKP’nin istismar komisyonundan yansıyan bu belgeler, ironik biçimde AKP’nin sıklıkla referans aldığı Demokrat Parti ve Menderes’in muhalif güçlere karşı pervasız tutumunu ve vahşi terörünü ortaya koyuyor. Böylece AKP’nin iddia ettiğinin aksine Türkiye’de devlet terörünün sadece ordu ve ulusalcı kliğin eliyle değil, en az onun kadar dinci-gerici iktidarlar eliyle de sürdürüldüğünü gösteriyor.

Bu açıdan sermaye devletinin kanlı tarihi, gericisinden darbecisine iktidarı eline alan tüm güçlerin ortak paydası olma özelliğini sürdürüyor. Böylece AKP’nin –artık liberallerin bile inanmadığı- “geçmişle hesaplaşma” palavraları da bir kez daha ortada kaldı. Hesaplaşmanın nasıl olacağı için ise sözü Nazım’a bırakmakta fayda var...

Bir ölü yatıyor
vurdular
kurşun yarası
kızıl karanfil gibi açmış alnında
İstanbul’da, Beyazıt Meydanı’nda.

Bir ölü yatacak
toprağa şıp şıp damlayacak kanı
silâhlı milletimin hürriyet türküleriyle gelip
zaptedene kadar
büyük meydanı.

Nazım)

* “Beyazıt Meydanı’ndaki ölü” Nazım Hikmet’in Turan Emeksiz’in ardından yazdığı ve yukarıda bir bölümüne yer verdiğimiz şiirin adıdır...

 

 

 

 

Roboski raporuna gizlilik

Bir yılı geçmesine rağmen aydınlatılmayan Roboski Katliamı ile ilgili komisyon raporunun tamamlandığı duyuruldu. TBMM Uludere İnceleme Alt Komisyonu tarafından kabul edilen raporun muhalefetin 3 oyuna karşılık AKP’li 5 üyenin evet oyuyla kabul edildiği öğrenildi.

Bir yılı aşkın süredir aydınlatılmayan Roboski Katliamı ile ilgili rapora dair geçtiğimiz ay yapılan açıklamalar, raporun katliamı aydınlatmak yerine aklama amacı taşıdığını göstermişti.

TBMM İnsan Hakları Uludere Alt Komisyonu Başkanı, AK Parti Ordu Milletvekili İhsan Şener, yaptığı açıklamada Roboski için “masumane bir güvenlik operasyonu ya da bir yanlışlık olmuş olabilir” ifadelerini kullanmıştı.

Şener’in açıklamalarıyla paralel olarak hazırlanan raporda da “Kasıt yok. Sivil idare ile askeri yetkililer arasında koordinasyonsuzluk var” ifadesinin yer aldığı bilgisi basına yansıdı.

Ayrıca raporla ilgili, meclis başkanlığına sunulana kadar da gizlilik kararı alındı.