22 Mart 2013
Sayı: KB 2013/12

 Kızıl Bayrak'tan
Newroz dönemecinde “İmralı süreci”
Bosch’ta geçen bir yılın ardından
Sınıfa karşı sınıf bilinciyle örgütlü mücadeleye!
Sendikal harekette
büyük tasfiye dalgası
Hapishanelerde 12 Eylül’e rahmet okutacak uygulamalar
İzmir ÇHD Başkanı Av. Hüseyin Korkmaz ile konuştuk
Bijî Newroz, bijî sosyalizm!”
Newroz ateşi dört bir yanda harlandı
Kurultay hazırlıkları sürüyor
Beyanname işçi ve emekçilere açıldı!
Sınıf hareketinden
Metal TİS’lerinde uyuşmazlık!

Siyasal mücadele ve devrimci şiddet - H. Fırat

Kimyasal başlıklı
füze saldırısının ardından
Suriye’ye ABD vatandaşı “başbakan!”
Emperyalist işgalin 10. yılında
Dünyada işçi ve emekçi eylemleri
Özgür yarınlar sosyalizmde!
Faşist çeteler iş başında!
Faşist saldırılara ve
polis terörüne geçit yok
Kadına yönelik şiddet
dünyanın her yerinde!
Cinayeti gördük...
Ahmet Yıldız katledildi!
Kızıldere bir savaş çağrısıdır!
Dikmen’de yıkım saldırısı tırmandırılıyor
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Sınıfa karşı sınıf bilinciyle örgütlü mücadeleye!

 

Kapitalist düzen, işçi sınıfının sermaye sahipleri tarafından sömürüsü üzerine kuruludur. Bu, işçi ve emekçilerin yaşadığı köleliğin, işsizliğin, yoksulluğun ve sayılabilecek diğer her türden sorunun kaynağıdır. Bir yandan bir iş bulup çalışan işçiler yoğun emek sömürüsüne tabi tutulurken, diğer yandan da işsizlik tehdidiyle boğuşmaktadır. İşsizlik kapitalist düzenin doğrudan bir sonucu olarak yaşanmaktadır. Bu sayede asalak patronlar çalışan işçileri daha fazla sömürme ve güvencesizliğe mahkum etme imkanı bulurlar. İşçi sınıfı tarafında yoğun sömürü koşullarına mahkumiyet, işsizlik ve yoksulluk varken, buna bağlı olarak sermaye sınıfı tarafında ise daha da artan zenginleşme vardır.

Bu gerçek geçtiğimiz günlerde açıklanan bir takım istatiksel verilerle bir kez daha gündeme geldi. DİSK-AR’ın araştırmasına göre Türkiye genelinde geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 15,3; işsiz sayısı da 4,5 milyon. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ise açıkladığı 2012 yılına ait verileri üzerinden işsizlik oranının yüzde 9,2 olduğunu ve Türkiye genelinde işsiz sayısının bir önceki yıla göre düşerek 2 milyon 518 bine gerilediğini açıklamıştı. Resmi verilerde, umudu olmadığı için iş aramayanlar, ev içi emeği görünmeyen kadınlar, son üç aydır iş arama kanallarını kullanmayan ve bu nedenle işsiz sayılmayanlar yer almıyor. Sermaye hükümeti AKP istediği kadar işsizliği önlediklerini söylesin, gerçek rakamları istedikleri kadar gizlesinler mızrak çuvala sığmıyor bir kere. Gerçek şudur ki, Türkiye’de çalışma çağındaki her iki kişiden biri işsizdir.

Sömürü düzeninde işçinin seçenekleri:
Ya kölece çalışma ya da işsizlik!

İşçi sınıfının çalışabilir kesiminin bir yarısı işsizlikten muzdaripken, diğer yarısı da düşük ücretlerde, yoğun bir sömürü altında çalışmaktadır. Yine DİSK Araştırma Enstitüsü’nün verilerine göre, 811 lira ile geçinmeye çalışan asgari ücretli bir işçi günlük öğün başına sadece 76 kuruş ayırabilmektedir. Bu, bir simit parası bile değildir. İşçi sınıfı artan bir şekilde yoksulluk çekmektedir.

Oysa geçtiğimiz günlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, asgari ücretle de rahatlıkla geçinebileceğine ilişkin sözler sarf etmiş, 800 TL’nin “büyük para” olduğunu iddia etmişti. Ancak işçilerle dalga geçme ve aşağılama olabilecek bu ifade üzerine DİSK-AR, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı istatistikleri üzerinden bir rapor hazırladı. Bu araştırmada işçi sınıfının nasıl bir sefalete mahkum edildiği gözler önündedir. Şöyle ki, hazırlanan raporda, eşi çalışmayan ve iki çocuklu bir asgari ücretli 2013 yılının ilk altı ayı için elde ettiği geliri ile gıdaya ancak 9.1 TL ayırabiliyor. Asgari ücretli işçinin, 1 buzdolabı için 27 ay çalışması gerekirken, aylık ısınmaya ve barınmaya ancak 249 lira, çocuk başına eğitim harcamasına ise 3 lira ayırabilmektedir. İşte bu veriler ışığında Çalışma Bakanı’nın sözlerini bir kez daha düşünürsek, işçi sınıfıyla alay ettiğini rahatlıkla görebiliriz.

İşçi sınıfı cephesinde durum buyken, sermaye sınıfı tarafında “işler tıkırındadır”. Hatırlanırsa geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin en zenginleri, işçinin alınteri ve kanıyla servetlerine servet katanlar açıklanmıştı. Bu araştırmada Türkiye’nin en zengini Ferit Şahenk saniyede 25 dolar kazanmaktadır. İşçi sınıfıyla sermaye sınıfı arasındaki derin uçurum ortadadır.

Görüldüğü gibi kapitalizmde terazinin dengesi hep bozuktur. İşçi sınıfı işsizlikle, yoksullukla, güvencesiz ve geleceksizlikle boğuşurken sermaye sınıfı bir avuç asalak bunun üzerinden servet biriktirmektedir. Kapitalizm tam da bu nedenle insanlık dışı bir sistemdir. Zira onların insanlığı işçilere ölmeyecek kadar bir ücret vermeye yetmektedir. Ancak işlerine gelmediğinde bir çırpıda kapı önüne koyma “haklarını” saklı tutarak!

İşçi sınıfının tek seçeneği örgütlü mücadele!

İşçi sınıfının kesin kurtuluşu kapitalist düzenin yıkılmasıyla gelecektir. Toplumun sınıflara bölünmesi ve bundan kaynaklanan her türden eşitsizlik ancak bu şekilde ortadan kaldırılabilir. Kapitalizmde işçi ve emekçiler için bir gelecek ve umut yoktur. Bu nedenle işçi ve emekçilerin örgütlenerek, bu düzene karşı mücadele etmesi gerekmektedir.

Bu mücadele içerisinde “insanca yaşam ve çalışma koşulları” için verilecek olan mücadele önemli bir yerde durmaktadır. Çünkü işçi ve emekçiler kendi kurtuluşları için girdikleri yolda böylesi mücadeleler içinde patronlara karşı savaşma gücü ve yeteneği geliştirecektir.

Bu nedenle işçi sınıfının devrimci programının acil demokratik ve sosyal istemler bölümünde yer alan “Herkese iş, tüm çalışanlar iş güvencesi!” talebi üzerinden mücadele yükseltilmelidir. Ancak kesin ve kalıcı bir çözüm toplumsal bir devrim sonrasında sosyalizmin kurulmasıyla gelecektir.

 

 

 

 

Bosch işçisi iradesine saygı istiyor!

 

Bosch işçileri Türk Metal esaretinden kurtuluşlarının 1. yılında Bursa Merinos Kültür Merkezi’nde kitlesel ve coşkulu bir etkinlik gerçekleştirdi.

Cengiz Makine işçilerinin de katıldığı etkinlikte, Bursa’dan Asil Çelik, SCM ve Prsymian işçileriyle, Birleşik Metal-İş’in İstanbul, Gebze, Ankara ve Eskişehir şubelerinden yönetici ve işçiler ile genel merkez yöneticileri yer aldı. 800’ü aşkın işçinin katıldığı “Bosch işçileri sarı sendikadan kurtuluşlarının 1. yıldönümünü kutluyor” isimli etkinlikte baştan sona coşkulu bir atmosfer hakimdi.

17 Mart’ta gerçekleştirilen etkinlik Birleşik Metal-İş Bursa Şube Başkanı Ayhan Ekinci’nin işçileri selamlamasıyla başladı. Bundan sonra sunuş metnine ve ardından sinevizyon gösterimine geçildi.

Otomotiv ve Maden-İş sürecini, Türk Metal’in 12 Eylül darbesinin ardından sermaye tarafından palazlandırıldığını ve Bosch işçilerinin Türk Metal esaretinden kurtuluşunu işleyen sinevizyon sırasında sık sık ıslıklar ve yuhalamalarla MESS ve Türk Metal ortaklığı protesto edildi. Alkışlarla da Bosch işçilerinin mücadelesi selamlandı.

Sinevizyonun ardından Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu sahneye çıktı. Bosch işçilerinin Birleşik Metal-İş’i tercih ettiklerini ve tüm baskı ve oyunlar karşısında geri adım atmadığını belirten Serdaroğlu, Bosch işçilerinin iradesine saygı gösterilmediğini sözlerine ekleyerek gerekirse AİHM’e gideceklerini ifade etti.

Bu sözleşme dönemi nasıl biterse bitsin Bocsh’ta yetki alındıktan sonra Bosch yönetimi ile görüşmelere başlayacaklarını belirten Serdaroğlu, Bosch işçisinin sefalet ücretine mahkum olmayacağını söyledi. Kitlesel işten atmalara da değinen Serdaroğlu, Türk Metal’in muhalifleri işten atarak tepkileri bastırmaya çalıştığını ifade etti.

Etkinlik Bosch işçilerinden oluşan Grup Çağıl’ın müzik dinletisiyle devam etti. Bu bölümde de işçiler alkışlarla arkadaşlarına eşlik ettiler.

Ardından DİSK’in etkinliğe gönderdiği mesaj okundu ve kürsü Bosch işçileri adına kadın bir Bosch işçisine bırakıldı.

Sık sık salona seslenerek konuşmasını sürdüren işçi, sermaye, sarı sendika ve iktidarın ortak düzenine karşı mücadele verdiklerini belirtti.

Bosch işçilerinin iradelerini Birleşik Metal-İş’ten yana kullandıklarını belirterek Türk Metal’e seslendi. “Var mısınız referanduma, yüreğiniz yetiyor mu?” diye sordu. Ardından salona seslenerek “Biz bu referanduma hazır mıyız?” diye sordu. Salon alkışlarla cevap verdi.

Bu konuşmanın ardından Yasemin Göksu sahne aldı.

Ardından ise Bosch Rexroth işçisi konuşarak fabrikada Birleşik Metal-İş temsilciliği açana kadar mücadele edeceklerini söyledi.

Etkinlik bitiminde Metal İşçileri Birliği’nin toplu sözleşme sürecine ilişkin yazılarının yer aldığı özel sayısı dağıtıldı. İşçiler ilgiyle karşılarken, bazı fabrikalardan işçiler fabrikalarında dağıtmak üzere bildiri aldılar.

DİSK Tekstil, TMMOB İKK, Eğitim Sen, BES, Yapı Yol Sen, Emekli Sen, BATİS, Metal İşçileri Birliği, BDSP ve Halkevleri de etkinlikte yer aldı.

Kızıl Bayrak / Bursa