22 Mart 2013
Sayı: KB 2013/12

 Kızıl Bayrak'tan
Newroz dönemecinde “İmralı süreci”
Bosch’ta geçen bir yılın ardından
Sınıfa karşı sınıf bilinciyle örgütlü mücadeleye!
Sendikal harekette
büyük tasfiye dalgası
Hapishanelerde 12 Eylül’e rahmet okutacak uygulamalar
İzmir ÇHD Başkanı Av. Hüseyin Korkmaz ile konuştuk
Bijî Newroz, bijî sosyalizm!”
Newroz ateşi dört bir yanda harlandı
Kurultay hazırlıkları sürüyor
Beyanname işçi ve emekçilere açıldı!
Sınıf hareketinden
Metal TİS’lerinde uyuşmazlık!

Siyasal mücadele ve devrimci şiddet - H. Fırat

Kimyasal başlıklı
füze saldırısının ardından
Suriye’ye ABD vatandaşı “başbakan!”
Emperyalist işgalin 10. yılında
Dünyada işçi ve emekçi eylemleri
Özgür yarınlar sosyalizmde!
Faşist çeteler iş başında!
Faşist saldırılara ve
polis terörüne geçit yok
Kadına yönelik şiddet
dünyanın her yerinde!
Cinayeti gördük...
Ahmet Yıldız katledildi!
Kızıldere bir savaş çağrısıdır!
Dikmen’de yıkım saldırısı tırmandırılıyor
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Paramız hangi okula, puanımız hangi bölüme yetiyorsa onu seçmek zorunda değiliz!

Özgür yarınlar sosyalizmde!

 

Kapitalizmde eğitim, burjuvazinin toplumu şekillendirme araçlarından biri olduğu kadar sermayenin gözünü diktiği kârlı bir sektördür aynı zamanda. Bugün bunu tüm çıplaklığıyla görüyoruz. Milyonlarca öğrenci ticarethaneye dönmüş okullarda müşteri durumunda. Okullarıyla, dershaneleriyle, özel dersleriyle, bu alanın ne kadar kârlı bir pazar olduğunu siz düşünün. Kapitalistler de bu kârlı sektörden en iyi şekilde yararlanmaya çalışıyor. Öğrenciler ceplerindeki para kadar eğitim hizmeti alabiliyorlar. Emekçi çocuğu isen imkânları kısıtlı bir devlet okuluna gidersin, yine cebindeki paraya göre orta halli bir dershane ile de sınav merkezli eğitim sisteminde başarı elde etmeye çalışırsın. Bu yüzden her yıl binlerce öğrenci eğitim masraflarını karşılayamadığı için okul sıralarını terk etmek zorunda kalıyor. Ama yetmiyor. “Kâr, daha çok kâr” mantığı ile dönen kapitalizmin çarkları emekçi çocuklarının hayallerini öğütmeye doymuyor. AKP eğitimi tamamen ticarileştirecek uygulamaları adım adım atıyor.

Dershaneleri özel okul yapıp, bu okullara öğrenci başına teşvik verecek olan AKP, bir de kampüs liseler projesini müjdeledi. Yani devletin elini eğitim masraflarından çekeceğini, bu alanı, kaymağını yemesi için kapitalistlere peşkeş çekeceğini duyurdu. Devletin kaynaklarını eğitimi nitelikli hale getirmek için kullanmak yerine yağlı müşterilerine altın tepside sunan AKP, bu özel okullara dar gelirli ailelerin çocuklarının müşteri olamayacağını çok iyi biliyor. O yüzden biz emekçi çocuklarına fabrika yollarını ya da taşeronu adres olarak gösteriyor. Çünkü bu adımların tamamlanmasından sonra devlet okulları tamamen ucuz iş gücü deposu olarak işlev görecek. Tabi ki 4+4+4 sisteminin bir parçası olarak...

Yıllarca peşi sıra hayata geçirdikleri uygulamalarla eğitim sistemini bir ucubeye çevirdiler. AKP ise tam gaz bu yolda ilerliyor. Devlet okullarında verilen eğitimin niteliğini değersizleştirdikleri, milyonlarca öğrenciyi dershanelere mecbur ettikleri yetmiyormuş gibi artık yoksulların çocukları için zerre kadar para harcamak istemiyorlar. Zeki ve başarılı olmamız eğer ailemiz iki yakasını biraraya zor getiriyorsa iyi bir gelecek elde etmemize yetmeyecek. Çünkü artık ancak zenginsen iyi bir eğitim alabileceksin.

Mevcut üniversiteye yerleştirme sınav sistemi de bizlerin gelecek umutlarının AKP’nin, devletin elinde nasıl buruşturulduğunun kanıtıdır. Örneğin 2001’den bu yana üniversite giriş sınavlarında üç kez köklü değişiklik yapıldı. Bununla beraber hemen hemen her yıl kat sayılar, soru stilleri konusunda çeşitli değişiklikler yapıldı. Son olarak bu sene üniversiteye giriş sınavlarında din kültürü dersinden de soru sorulmasına karar verildi.

Sanki bu değişiklikler yeterli olmamış, arkadaşlıklarımız, sosyal hayatımız test kitaplarının, soru yığınlarının altında ezilmemiş gibi önümüzdeki senelerde de bizleri sınavdan sınava koşturacak yeni bir sistem getirilecek. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın üzerinde çalıştığı yeni sistem ile birlikte üniversiteler kendi sınavını kendileri yapacak. Yamalı bohçaya dönen sınav sisteminde öğrenciler, özel yetenekleri, ailelerinin isteği ve öğretmenlerin kanaatleri doğrultusunda değerlendirilerek yönlendirilecek.

Her üniversitenin kendi sınavını yapmasının öğrenciler için daha çok sınav ve daha uzun, stresli bir sınav maratonu anlamına geleceğini kesin. ÖSYM’nin sınavlarının bile tartışıldığı, şaibeli bulunduğu bir süreçte AKP’nin, Cemaat’in öğrencileri en iyi üniversitelere hakları olmadıkları halde yerleşecekler.

İşte; AKP’nin, kapitalizmin bizlerin gelecek özlemlerine verebileceği yanıt koca bir hiç. Test kitaplarına gömülsek de, dershane-ev-okul arasında mekik dokusak da, ne yaparsak yapalım yarınımız güvencede değil. Yarınımız yok. Çünkü kapitalizm bizlerin hayallerini çalarak gelişiyor, yarınlarımızı karanlığa gömerek varlığını sürdürüyor. Burjuvalar bizlerin hayatlarından çalarak sefalarını sürüyor, servetlerini büyütüyor. Bir avuç azınlık, milyonların felaketi oluyor.

Bizlerin geleceği sosyalizmdedir. Çünkü sosyalizmde kapitalistlerin değil emekçilerin çıkarları, toplumsal fayda gözetilir. Sosyalizmde eğitim toplumsal bir hizmet olarak sunulur. Kişinin potansiyellerini, yeteneklerini kullanmasının maddi ve manevi koşulları sosyalizmde oluşturulur ve tüm olanaklar eşit ve parasız olarak sunulur. Herkesin istediği faaliyet dalında kendini geliştireceği özgür yarınlar sosyalizmde!

Paramız hangi okula, puanımız hangi bölüme yetiyorsa onu seçmek zorunda kalmayacağımız bir gelecek için sosyalizm!

(Özgür bir gelecek için Liselilerin Sesi dergisinin Mart 2013 tarihli 50 sayısından alınmıştır...)

 

 

 

 

DLB çalışmalarından...

 

Bursa

Mimar Sinan Meslek Lisesi ve Yıldırım Ticaret Meslek Lisesi öğrencilerinin okul çıkışı saatlerinde öğrencilerden, eşit, parasız eğitim ve sınavsız üniversite talepleriyle imza toplandı. Çalışma sırasında liselilerle eğitim sisteminin sorunları üzerine sohbet edildi ve birçok öğrencinin üniversite beklentisinin olmadığı görüldü. Birçok öğrenci de imza föylerinden alarak kendi sınıflarında toplamak istediklerini dile getirdi.

Bunun yanısıra yine bu iki okulun çevresine DLB’nin “Eşit, parasız eğitim! Sınavsız üniversite!” talepli afişleri yapıldı.

Ankara

Gençliğin yoğun olarak kullandığı güzergâhlara afişler yapılırken Liselilerin Sesi gençliğe ulaştırılıyor.

Mamak’ta, Suzan Mehmet Gönç Lisesi öğrencilerinin okul yolu güzergâhına DLB afişleri yapılırken Kızılay Yüksel Caddesi’nde açılan standda Liselilerin Sesi’nin son sayısı liselilere ulaştırıldı. Ayrıca Yüksel Caddesi, Meşrutiyet Caddesi ve Konur Sokak’ta afişler yaygın olarak kullanıldı.

Kartal

“Eşit, parasız eğitim! Sınavsız üniversite!” şiarlı DLB afişleri Kartal’da liselilerin yoğun olarak kullandığı tren istasyonu, Kartalbaba Geçidi, Bankalar Caddesi, Kartal Meydanı ve liselerin çevresinde yaygın biçimde yapıldı.

Yanı sıra liselilerin okul ve dershane çıkışlarının yoğun olduğu saatlerde Bankalar Caddesi’nde broşür dağıtımı gerçekleştirildi.

Dağıtımda ajitasyon konuşmaları ve Liselilerin Sesi dergisinin satışı da yapıldı.

Esenyurt

Karl Marx, ölümünün 130. yılında Esenyurt DLB’nin düzenlediği toplantıyla anıldı. Marx ve Engels’in 1848 Şubatı’nda kaleme aldıkları Komünist Manifesto’nun tartışıldığı toplantıda, manifestodan alıntılar yapılarak modern burjuvazinin ortaya çıkışı, kapitalist sistemin nasıl ayakta kaldığı ve proletaryanın devrimci rolü üzerinde duruldu.

Komünistlerin dine bakışı, ailenin, özel mülkiyetin ve devletin ortadan kaldırılmasının gerekliliği üzerine tartışmaların da yürütüldüğü toplantının sonunda Engels’in, Marx’ın mezarı başında yaptığı konuşma metni okundu.

“Eşit, parasız eğitim! Sınavsız üniversite!” talebi ekseninde yürütülen sınav gündemli çalışmanın da değerlendirildiği toplantıda güncel talepler uğruna yürütülen mücadelenin teorik çalışmalarla beslenmesi gerektiği vurgulandı.