08 Kasım 2013
Sayı: KB 2013/43

Seçim mizansenleri erken başladı…
Kirli savaş bütçesi: Örtülü ödenek
Polise dev bütçe
Güler baklayı çıkardı
Gericilik tırmanıyor!
Dayanışma mesajları…
Sömürgeciliğin nafile duvarları
Gökkan'ın durumu ağırlaşıyor
Hakları ve özgürlükleri için sokağa çıkan
Alevi emekçiler kazanacak!
Aleviler inkar ve asimilasyona karşı Kadıköy’deydi!
Kapitalizm işsizliğin kaynağıdır
DİSK’ten #Direnİşçi eylemleri
Sınıf dayanışmasını güçlendiriyorlar!
KESK ve bağlı sendikalara çağrımızdır!

Haziran Direnişi-1H.Fırat

Mısır’da son durum ve Kerry’nin ziyareti
Sokaklar öfkeli!
Birleşik ve kitlesel 6 Kasım eylemleri...
Gençlik sokaklarda geleceği için haykırdı!
“Mücadele alanlarında biraraya gelmeliyiz!”
Adalet için yürüdüler
“Kazananlar hep direnenler olacak!”
“Özgür giyim kuşam” eylemleri üzerine...
Ekim Devrimi ve kadın
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kirli savaş bütçesi: Örtülü ödenek

 

Örtülü ödenek ile ilgili olarak yasada şunlar söylenmekte: “Kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri, devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleri ile devlet itibarının gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetlerle ilgili Hükümet icapları için kullanılmak üzere Başbakanlık bütçesine konulan ödenektir.” Aynı yasa maddesinde “Örtülü ödeneklere ilişkin giderler Başbakan, Maliye Bakanı ve ilgili Bakan tarafından imzalanan kararname esaslarına göre gerçekleştirilir ve ödenir” deniyor.

Erdoğan’ın inisiyatifinde olan bu para sermaye devletinin kirli işlerini rahatça yapabilmesi için bütçeden ayrılmıştır. Bundandır ki, örtülü ödeneğin ne için kullanıldığının yasa gereğince de açıklanmasına gerek yoktur ve harcama belgeleri hemen imha edilir. Başbakan’ın emriyle bu ödenekten isteyen bakanlıklar ve kurumlar faydalanabilir. Ama bu kurumların başında Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) gelmektedir. Sermaye devletinin bekası için bu ödeneğin, istihbarat ve diğer “güvenlik” kurumları dışında, medya ve akademik alanlarda da “devlet çıkarı” gereği kullanıldığı geçmişe dair ortaya çıkan belgelerden anlaşılmaktadır. Tabi ödenek kullanım sıralamasında başbakanların kişisel kullanımları da yer almaktadır.

Bütçe planlamasında işçi ve emekçilere, eğitime ve sağlığa ayrılan pay ne kadar düşükse, örtülü ödeneğe ve açıktan TSK, polis teşkilatı, MİT vb. kurumlara ayrılan pay o kadar yüksektir. Bütçe tercihi de devletin sermeyenin devleti olduğunu, işçi ve emekçilere düşman bir şekilde konumlandığını bir kez daha göstermektedir.

Örtülü ödeneğin toplumda pek tartışma konusu edilmesi istenmemesine rağmen yine de çeşitli kereler gündeme gelmiştir. Örneğin Tansu Çiller döneminde kişisel kullanımları ifşa olunca çok tartışılmıştı. Ancak tabiî ki bu ödeneğin, o dönem yıllardır süren kirli savaşın temel kaynaklarından biri olmasına ve kontrgerilla faaliyetlerine hiç değinilmeden…

1993’te kurulan Çiller hükümeti ödenekten dönemin parasıyla 5,3 milyon harcama yapmıştır. Ancak biliyoruz ki yine aynı dönemler faili meçhullerin arttığı, bin operasyonların yapıldığı dönemdir ve örtülü ödenek paralarıyla devrimcilerin, Kürt halkının ve muhalif her sesin kanı akıtılmıştır. Mesut Yılmaz, Necmettin Erbakan, Bülent Ecevit hükümetleri döneminde de örtülü ödeneğin miktarı sürekli artmıştır. Ecevit döneminde, istihbarat adı altında ödenekten 70 milyon TL kullanılarak o döneme kadar ki en yüksek harcama yapılmıştır. (Soysal demokrasiden beklentileri olanlar bir kez de bu açıdan düşünmelidir.)

AKP bu konuda da fark yaratıyor!

AKP dönemine bakıldığında ise örtülü ödenek bütçesinin en yoğun kullanıldığı döneme bu yıl ulaşıldığı, yıl tamamlanmadan 1 milyar liraya yakın bir meblağın harcandığı ortaya çıkmıştır. AKP hükümet olduğundan beri, örtülü ödenek harcamalarında 2012’de rekor kırmıştı. 2012 rakamları bir önceki seneye oranla yüzde 100 artarak 694 milyon liraya yükselmişti ve bu sayı cumhuriyet tarihinin rekoru sayılmaktaydı. Anlaşılan o ki bu sene yeni bir rekor hazırlığındalar!

2012’deki rekor artışın nedenleri arasında Kürdistan’daki kirli savaş yöntemlerine ek olarak çeteler eliyle Suriye’de yürütülen yeni harcamaların da eklendiğini görmek zor değildir. Suriye’de silahlı çetelere her türlü para, silah vb. yardımın yapıldığı artık bilinmektedir.

Bu seneki rekor artışının gerisinde de kolluk güçleri için yapılan harcamaların daha da artırılması vardır. Kolluk gücüne zaten sermaye devleti bütçeden fazlasıyla kaynak ayırırken, örtülü ödeneğin de payının arttırılması şaşırtıcı olmamalıdır. Sermaye, sınıfsal çıkarlarını korumak için kendi egemenlik aracı olan devletin kolluk gücüne devasa paralar ayırmaktadır. İşçi ve emekçilerden toplanan paralar, yine işçi ve emekçilere daha çok baskı ve saldırı amaçlı kullanılmaktadır. 2014 bütçe planlaması bu gerçeği bir kez daha doğrulamaktadır. Maliye Bakanlığı tarafından bayram tatilinden önce meclise sunulan 2014 yılı bütçesinde Milli İstihbarat Teşkilatı’nın payı yükseltilmiştir.

Zaten MİT’e ayrılan bütçe beş yılda ikiye katlanmıştır. MİT’in ek ödenek talepleri de ayrıca karşılanırken, örtülü ödenekten de kaynak aktarımları olmaktadır. Sermaye hükümeti AKP’nin Emniyet Genel Müdürlüğü’ne sunduğu imkânlar sayesinde, polisin bütçesi TSK’nın bütçesine yaklaşmıştır. MİT’e ve polise ayrılan bütçe dinleme uçaklarından TOMA’lara, yeni binalardan ek çalışanlara her türden ihtiyaçlar için kullanılıyor. Haziran Direnişi’nde olduğu gibi gaz bombası, plastik mermi, TOMA, yeni karakollar vb. olarak işçi ve emekçiler de bunun “karşılığını” fazlasıyla alıyorlar.

Kiralık katiller besleniyor!

Yeni bütçeye göre eğitime, sağlığa ayrılan pay işçi ve emekçilerin ihtiyacını karşılamaktan çok uzak olsa da “iç güvenlik” için ayrılan kaynağın 25 milyon TL’yi bulduğu bilinmektedir. Unutmayalım ki devlet sermayenindir. Bu nedenle TOMA’lar yenilenmektedir. Polisin eline daha öldürücü silahlar verilmekte, daha çok gaz bombası alınmakta, daha çok polise teşvik ve ödül verilmekte ve motive edilmektedir. Zira işkence etmek ve insan öldürmek o kadar da kolay değildir, belli bir maliyeti vardır!

İçişleri Bakanı Muammer Güler, polis teşkilatındaki personele yönelik ödüllendirmeler hakkındaki açıklamasında, Emniyet Genel Müdürlüğü’nde işçi ve sözleşmeli personel hariç görevli personelin yüzde 91’inin maaş taltifiyle ödüllendirildiğini ifade ediyor. Yani her 10 polisten 9’u son 5 yılda maaş ödülü almıştır. Ne karşılığında? Artan polis şiddeti ve terörü polisin ne için ödüllendirildiğini göstermektedir.

Tüm bu “iç güvenlik” harcamalarındaki artış sermaye devletinin korkularının bir sonucudur. Haziran Direnişi de tekrar hatırlatmıştır ki, sonları yakındır. İşçilerin, emekçilerin, gençlerin, kadınların sokaklara çıkması sermayenin korkularını derinleştirmeye yetmiştir. Oysa ki bu daha başlangıçtır!

 
§