08 Kasım 2013
Sayı: KB 2013/43

Seçim mizansenleri erken başladı…
Kirli savaş bütçesi: Örtülü ödenek
Polise dev bütçe
Güler baklayı çıkardı
Gericilik tırmanıyor!
Dayanışma mesajları…
Sömürgeciliğin nafile duvarları
Gökkan'ın durumu ağırlaşıyor
Hakları ve özgürlükleri için sokağa çıkan
Alevi emekçiler kazanacak!
Aleviler inkar ve asimilasyona karşı Kadıköy’deydi!
Kapitalizm işsizliğin kaynağıdır
DİSK’ten #Direnİşçi eylemleri
Sınıf dayanışmasını güçlendiriyorlar!
KESK ve bağlı sendikalara çağrımızdır!

Haziran Direnişi-1H.Fırat

Mısır’da son durum ve Kerry’nin ziyareti
Sokaklar öfkeli!
Birleşik ve kitlesel 6 Kasım eylemleri...
Gençlik sokaklarda geleceği için haykırdı!
“Mücadele alanlarında biraraya gelmeliyiz!”
Adalet için yürüdüler
“Kazananlar hep direnenler olacak!”
“Özgür giyim kuşam” eylemleri üzerine...
Ekim Devrimi ve kadın
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Gökkan'ın durumu ağırlaşıyor

 

Nusaybin’de utanç duvarı çalışmalarının durdurulmasaı için ölüm orucuna başlayan Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan’ın sağlığı giderek ağırlaşıyor. Gökkan’a destek için yapılan ziyaretler engelleniyor, eylemlere polis ve asker saldırıyor.

Bir haftayı aşkın süredir eylemi sürdüren Gökkan’ı muayene eden Türk Tabipler Birliği Mardin Şube Başkanı Kamiran Yıldırım, sağlığının tehlikeye girdiğine dikkat çekti.

Yıldırım, bir haftada Gökkan’ın 9 kilo kaybettiğini belirterek “bütün bu bulgular açlığın çok hızlı ve yıkıcı bir şekilde etkisinin göstergesidir” dedi.

Yıldırım, Gökkan’ın durumu hakkında şunları ifade etti: “Kritik noktalara gelinmiş. Kas erimesi sonucu kas krampları ve ağrıları başlamış. Karın ağrısı belli oranda başlamış. Ayaklarında ödem oluşmuş. Bütün bu bulgular açlığın çok hızlı ve yıkıcı bir şekilde etkisinin göstergesidir. Kendisi, sınırda hala duvarın örüldüğünü gördüğünü söylüyor. Duvar durdurulmadığı sürece de ölümüne kadar mücadelesini sürdüreceğini belirtti.”

Gökkan sınırdaki mayınlı arazide başlattığı eylemine devam ederken BDP de destek eylemlerini sürdürüyor.

Gökkan’a destekler sürüyor

Utanç duvarına karşı ölüm orucuna başlayan Nusaybin Belediye Başkanı’na destek eylemleri ve ziyaretler her türlü engellemeye rağmen sürüyor. Türk askerleri Qamişlo’daki halkın Ayşe Gökkan’ı görmelerini önlemek için sınırı bezlerle perdelemişti.

Nusaybin halkı belediye başkanının eylemine destek olmak için 1 Kasım’da sınıra geldi. Destek eylemine, polis gaz bombaları ve tazyikli su ile saldırdı. Yeşilkent Mahallesi’nde polis gaz bombalarıyla saldırırken, sınırın diğer tarafı olan Qamişlo kentinde de toplanan kitleye asker saldırdı. Askerler orduya ait itfaiye aracından tazyikli su sıktı.

Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan ile bölge TTB başkanlarından oluşan bir heyetin, Nusaybin-Qamişlo sınır hattında bulunan mayınlı alanda ölüm orucu eylemini sürdüren Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan’ı ziyaret etmesine polis izin vermedi.

Engellemeye tepki gösteren TTB heyeti polis barikatı önünde basın açıklaması yaptı.

TTB Merkez Konsey Üyesi Osman Öztürk, Gökkan’ın sağlık durumunun düzenli olarak kontrol edildiğini, bugün ise Gökkan ile dayanışmak için geldiklerini söyledi.

Görüşmeye izin verilmemesine tepki gösteren Öztürk, sorunun Gökkan’ın hiçbir şekilde zarar görmeden çözülmesini istediklerini belirtti.

TTB Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan da, engellemeye tepki göstererek Ayşe Gökkan’ın insani ihtiyaçlarının karşılanmadığını belirterek şunları ifade etti: ‘’Görüyoruz ki, Ayşe başkanın insani ihtiyaçları da karşılanmıyor! Güneşin altında korumasız bir şekilde tutuluyor ve bir çadır bile verilmesi engelleniyor. İnsani açıdan baktığımız zaman bunun anlaşılır ve kabul edilir hiç bir tarafı yok. Tuvalet ihtiyacını karşılaması için de uygun bir tuvalet verilmiyor. Bunlar en basit sağlık koşullarının engellenmesi anlamına geliyor.”

DİSK Genel Başkanı Kani Beko da bir yazılı açıklama yaparak, Nusaybin’de örülen duvara karşı ölüm orucu yapan Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan’ın talebinin kabul edilmesini istedi. “Kürt halkına karşı örülen bu utanç duvarı derhal kaldırılmalı”dır diyen Beko, şunları söyledi: “Sınırın diğer tarafında korkunç bir savaş ve çetelerin savunmasız halka karşı kıyımları, katliam ve saldırıları sürerken, komşuluk ilişkileri, insan hakları ve uluslararası hukuka sığmayan, vicdanla bağdaşmayan bir ‘utanç duvarı’nın örülmesi, hükümetin Kürt halkına yönelik tutumunu ve ‘barış süreci’ne yönelik niyetlerini bariz olarak ortaya koymaktadır.”

 

 

 

 

Arızaların sorumluları bulundu:

Gezi direnişçileri”

 

Uzmanların “kesinlikle binmeyin” uyarılarıyla açılan Marmaray’da hemen hemen hergün bir arıza yaşanıyor. Gelinen noktada sermaye devletinin “üstün belediyecilik hizmeti” tam bir fiyaskoya dönüşmüş durumda.

Yaşanan arızalara dair sermaye hükümeti tarafından yapılan açıklamalar ise, sorunu alışık olduğumuz biçimde son derece bilimsel (!) bir şekilde ortaya konmakta. TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman “İnsanlar Marmaray’ı çok merak ediyorlar. O arada da maalesef her tarafını elliyorlar. Bu arada birisi trenin imdat frenini çekti” açıklamasını Tayyip Erdoğan da destekledi ve aksaklıkların imdat freninin gelişigüzel çekilmesine bağladı.

Sermaye hükümeti temsilcilerinin hemen ardından, gene alışıldık bir biçimde yandaş medya da sahnedeki yerini aldı. Türkiye gazetesi sermaye hükümetinin “imdat kolu” yalanını şu şekilde haberleştirdi:

Asya ile Avrupa yakasını denizin altından bağlayan “asrın projesi” Marmaray, 5 gündür sabote ediliyor. Haziran ayında Gezi Parkı protestolarıyla ortaya çıkan marjinaller, Marmaray trenlerini mesken tuttu. Yolcuların arasına sızan ‘Gezi’ciler seyir hâlindeyken imdat frenini çekiyor; trenler otomatik duruyor. Dün de, hafta sonu tatilini fırsat bilip Marmaray’la seyahat eden vatandaşlar ‘Gezici ihaneti’nin getirdiği çileyi yaşadı. Keyfi olarak çekilen imdat frenleri sebebiyle trenler otomatik olarak durunca yolcular büyük korku ve panik yaşadı. Yaklaşık 1 saat 15 dakika yer altında mahsur kalan yolcular, görevliler tarafından istasyonlardan tahliye edildi. İçeri girmek isteyenler de alınmadı. Bu arada fenalık geçiren bir kadın yolcu sedye ile istasyondan güçlükle çıkartılabildi. Bu arada, Marmaray’ın istasyonlarında gerekmedikçe acil butonunun kullanılmaması, gereksiz yere kullananların uyarılması yönünde anonslar yapıldı. Arıza sebebiyle trenlerin durduğu dakikalarda sosyal medyada da çok sayıda fotoğraf paylaşılması dikkat çekti.”

Türkiye gazetesinin haberi tek kelimeyle “Marmaray fiyaskosu”nun üzerini örtme çabasını ortaya koyarken bir yandan da sermaye hükümetinin Gezi Direnişi korkusunu gözler önüne serdi. Böylece yeni bir direnişten duyulan büyük korkuyla yazılan senaryolara Marmaray da eklenmiş oldu.

Marmaray’ı tamamlanmadan açan sermaye hükümeti AKP, tüm inkarlarına rağmen büyük bir felakete sebep olabilecek bir projeye imza atmıştır. “İmdat kolu” tartışmalarının ardından sorunun çözümü noktasında yetkililer hızla harekete geçmiş (!) ve Marmaray’da “imdat kolu nöbeti” başlatılmıştır. Kısacası, sermaye hükümeti Marmaray’da “imdat kolu nöbeti” gibi uygulamalarla ciddiyetsizliğini ve pervasızlığını açık bir şekilde devam ettirmekte, emekçilerin yaşamlarıyla adeta dalga geçmektedir.

 
§