08 Kasım 2013
Sayı: KB 2013/43

Seçim mizansenleri erken başladı…
Kirli savaş bütçesi: Örtülü ödenek
Polise dev bütçe
Güler baklayı çıkardı
Gericilik tırmanıyor!
Dayanışma mesajları…
Sömürgeciliğin nafile duvarları
Gökkan'ın durumu ağırlaşıyor
Hakları ve özgürlükleri için sokağa çıkan
Alevi emekçiler kazanacak!
Aleviler inkar ve asimilasyona karşı Kadıköy’deydi!
Kapitalizm işsizliğin kaynağıdır
DİSK’ten #Direnİşçi eylemleri
Sınıf dayanışmasını güçlendiriyorlar!
KESK ve bağlı sendikalara çağrımızdır!

Haziran Direnişi-1H.Fırat

Mısır’da son durum ve Kerry’nin ziyareti
Sokaklar öfkeli!
Birleşik ve kitlesel 6 Kasım eylemleri...
Gençlik sokaklarda geleceği için haykırdı!
“Mücadele alanlarında biraraya gelmeliyiz!”
Adalet için yürüdüler
“Kazananlar hep direnenler olacak!”
“Özgür giyim kuşam” eylemleri üzerine...
Ekim Devrimi ve kadın
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mısır’da son durum ve Kerry’nin ziyareti

 

ABD-Mısır ilişkilerinin gerilimli olduğu günlerde Ortadoğu turuna çıkan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin ilk durağı, Kahire oldu. Kısa süren ziyaret, halk isyanı ve ordu müdahalesiyle alaşağı edilen Muhammed Mursi’nin mahkemeye çıkarılmasından bir gün önce gerçekleşti.

İhvan’ın temennileri

Kerry’nin ziyaretiyle Mursi’nin yargılanmasının çakışması bir tesadüf mü? Bilinmez ama ABD’nin halen İhvancıları (Müslüman Kardeşler) korumaya çalıştığı kanısını güçlendirdi. Nitekim ziyaretin ardından, kimi İhvan şefleri tarafından yapılan değerlendirmelerde, ABD’nin yakında Mısır Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el-Sisi’yi gözden çıkaracağı iddia edildi.

Bu iddianın değerlendirmeden çok, bir temenni olduğunu söylemek gerek. Zira hem sokak gösterilerini hem perde arkasında pazarlığı sürdüren İhvan şefleri, iktidardan alacakları payı büyütmek için, ABD’den medet ummaya devam ediyorlar. Kimi zaman medya önünde farklı söylemler dile getirseler de, bu şefler, Washington’dan umut kesmiş değiller.

Nitekim Kerry’nin ziyaretinin ertesi günü mahkemeye çıkarılan Mursi’nin yargılanmasının iki ay ertelenmesini, Arap medyasının bir kısmı, ABD müdahalesinin sonucu olarak değerlendirdi.

ABD-Mısır ilişkileri gerilimli

Kahire’de Cumhurbaşkanı Adli Mansur, Başbakan Hazım el Beblavi, Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi ve Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el-Sisi ile görüşen Kerry, Mısır’ı, “ABD’nin hayati ortağı” olarak niteledi.

Obama yönetiminin, Kerry’nin ziyaretini, “güvenlik” gerekçesiyle önden ilan etmemesi, Mısır’daki geçici yönetim tarafından tepkiyle karşılandı. Taraflar, işbirliğini sürdürmekten yana oldukları halde, ABD-Mısır ilişkilerinin eski havasına kavuşamadığı gözlendi.

Kerry’nin ziyaretini sadece Mursi’nin yargılanmasıyla ilişkilendirmek isabetli değil elbet. İki ülke arasındaki ilişkilerin son aylarda yaşadığı sorunlar, Mısır’daki geçici yönetimin Rusya ile ilişkileri geliştirmek yönünde attığı adımlar, Obama yönetimini kaygılandırmaya başlamış görünüyor. Zira Mısır egemen sınıflarının ve ordu üst düzey subay kademesinin 30 yıldan beri ABD ile işbirliği yapmalarına rağmen, üçüncü yılına yaklaşan isyan halinin yarattığı etkiler, ülkenin dış politikasına da yansımakta ve bu, ABD’nin Mısır’daki işlerinin artık eskisi kadar kolay olmayacağına işaret ediyor.

ABD, Camp David Anlaşması gereği yaptığı askeri yardımda kesinti yaparak, geçici yönetim üzerindeki basıncı arttırmaya çalıştı. Ancak girişim, Kahire’de umulan etkiyi yaratamadı. Denebilir ki, Mısır’daki özgün durum, ABD’nin girişiminin hem etkisini sınırlıyor hem ters tepme olasılığını gündeme getiriyor. Obama yönetiminin ikilem içinde olmasının temel nedenlerinden biri de, farklı olasılıklara açık olan bu durumdur.

Mısır-Rusya ilişkilerinde yeni dönem

Mısır’da hem halkın hem siyasal güçlerin kayda değer bir kesimi, Rusya ile ilişkilerin yeniden geliştirilmesi gerektiğini savunuyor. Bunu yüksek sesle dile getirenlerin sayısı giderek artıyor. Obama yönetiminin, Mısır’la ilgili açıklamalarda bazen üst perdeden söylemler kullanması, “Firavunlar ülkesi”nde anti-Amerikancılığın tavan yapmasına yol açtı. Bu durum, ordunun üst kademesi dahil, Mısırlı egemenler üzerinde etkili bir basınç da oluşturuyor.

Bu arada Ortadoğu’daki etkisini ve saygınlığını giderek arttıran Rusya’nın, Mısır’la da yakından ilgilendiğine kuşku yok. ABD’nin “sömürgeci” Rusya’nın ise “partner” gibi davranması, Ortadoğu’daki atmosferi, hızla ABD aleyhine, Rusya lehine çeviriyor.

Ordu üst kademesi dahil, Mısırlı egemenlerin ABD ile ilişkileri kesmekten yana oldukları söylenemez elbet. Buna karşın Mısır-Rusya ilişkilerinin ivme kazanmaya başladığını da belirtmek gerekiyor. Görünen o ki süreç, ABD’nin Mısır üzerindeki etkisinin zayıflaması, Rusya ile ilişkilerin kademeli bir şekilde gelişmesi yönünde ilerleyecektir.

Milyonların talepleri için yine isyan ederiz!

Milyonların isyanı sayesinde işbaşına gelen geçici hükümet, şimdi aynı milyonların basıncı altındadır. Zira bu hükümetin, isyan eden milyonların taleplerine karşılık vermesi mümkün değil. Bundan dolayı hem iç politikada hem dış politikada adımlarını, belli bir ihtiyatla atmak zorunda kalıyor.

Sol/sosyalist muhalefetin oluşturduğu ‘Devrimci Demokratik İttifak’ (DDİ) ise, geçici hükümetin birçok icraatını eleştiriyor. Zira bu hükümet, bekleneceği üzere, Mısır burjuvazisinin yönetimde olan kesiminin çıkarlarını korumaya öncelik veriyor. Kuruluş aşamasında oluşturulan “yol haritası”, isyan eden milyonların belli taleplerini içerse de, geçici hükümet, her fırsatta bunları boşa düşürmenin yollarını arıyor.

DDİ’nin sert eleştirilerine mazhar olan yeni anayasa taslağı, geçici hükümetin, isyan eden milyonların taleplerini karşılama isteği ve iradesinden yoksun olduğunu da somut olarak gösterdi. Zira anayasa taslağı, Suudi Arabistan’a yakın dinci-gerici Selefileri de memnun edecek tarzda hazırlanıyor. 30 Haziran isyanı, gerici anayasasıyla birlikte İhvan yönetiminin sonunu getirmişti. Şimdi ise, milyonların isyanı sayesinde işbaşına gelen geçici hükümet, çöpe atılan İhvancı anayasanın bir benzerini emekçilere ve sol/sosyalist güçlere dayatmaya çalışıyor.

Geçici hükümetin gerici adımlarına rağmen, DDİ çatısı altında birleşen güçlerin henüz aktif bir direnişe girişmekten kaçındıkları gözleniyor. Farklı araçlarla itirazlarını dile getirseler de, sol/sosyalist güçler, halen İhvan’la çatışan geçici hükümete karşı cepheden bir tutum almış değiller. Anlaşıldığı kadarıyla, DDİ bileşenleri, İhvancılar’ın işine yarayacağı kaygısından dolayı, geçici hükümete karşı cepheden tutum almaktan kaçınıyorlar.

DDİ bileşenleri, isyan eden milyonların demokrasi, özgürlük, onurlu yaşam, toplumsal adalet gibi temel taleplerinin karşılanmadığını, oysa “iki devrimi” -25 Ocak 2011 ile 30 Haziran 2013- bu amaçla gerçekleştirdiklerini belirtiyorlar. İşçilerin, emekçilerin, gençlerin talepleri için mücadele edeceklerini dile getiren DDİ bileşenleri, bu uğurda gerekirse, yeni bir isyan çıkarmaktan da geri durmayacaklarını belirtiyorlar.

İktidar mücadelesinde işçi sınıfıyla emekçilerin siyasal temsilcileri, bağımsız devrimci bayraklarını kaldırana kadar, egemenler arası çekişme ve hesaplaşmalar gündemde önemli bir yer kaplamaya devam edecek. Mısır’da süreç, sol/sosyalist güçler, bağımsız devrimci bayraklarını yükseltip şu veya bu burjuva akımla yan yana gelme zaafından kurtuldukları zaman, esas mecrasında akmaya başlayacaktır.

 
§