24 Ekim 2014
Sayı: KB 2014/42

Sermayenin zorunu bozacak tek güç birleşik bir devrimci direniştir!
Kobanê direnişi ve devrimci sınıf mücadelesi
Kobanê’de emekçi irade kazanmıştır!
Koridor açıldı, direniş sürüyor!
YPG/YPJ savaşçılarını binler uğurladı
Bütçe görüşmeleri başladı
İşsizlik de işçinin suçuymuş!
Validebağ talana direniyor!
MİB MYK Ekim ayı toplantısı değerlendirme ve sonuçlar
İhanete geçit vermemek için metal işçileri sokağa!
DEV TEKSTİL’in Esenyurt tanıtım toplantısı
Sermaye kan dökmeye devam ediyor!
Feniş’te satış sonrası baskılar artıyor
EKU’da Türk Metal devrede
Gençlik hareketine devrimci müdahalenin sorunları
Liseli meclisleri sesleniyor: “Sen de varsın!”
Meclisler toplanıyor, DGB genel kurula yürüyor
Faşizme karşı omuz omuza!
Avrupa’da Kobanê'yle dayanışmanın dersleri ve kazanımları
Dış basında Kobanê yardımı ve AKP’nin iflası
İngiltere’de on binler sokaklara çıktı
Haziran Direnişi yargılanıyor!
Devletin kontrgerilla gerçeği ve ötesi - K. Ehram
Kadın düşmanlığının tarihsel ve mitolojik kökeni - Z. Eylül
Cumartesi Anneleri'nin eylemi 500. haftasında
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Bütçe görüşmeleri başladı...

Sermayeyi koruyan bütçeye karşı mücadeleye!

 

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek 2015 bütçesine ilişkin açıklamalarda bulundu. Mehmet Şimşek 2015 bütçe giderlerinin 472.9 milyar lira, bütçe gelirlerinin 452 milyar lira, bütçe açığının ise 21 milyar lira olacağını ifade etti.

Mehmet Şimşek, 2015 bütçesinin temel amaçlarından birincisinin büyümeyi ve istihdamı arttırmak olduğunu dile getirdi. İkinci hedefin cari açığın azaltılması olarak ortaya koydu. Üçüncü temel amacın ise fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek olduğunu belirtti.

2015 bütçesi…

2015 bütçesinde harcamalarının yüzde 5.5, buna karşılık vergi gelirlerinin ise yüzde 10’nun üzerinde artması amaçlanıyor. Mehmet Şimşek, 2015 yılında enflasyonun yüzde 5.5’in üstünde olmasının kaçınılmazlığını da satır arasında itiraf etmek zorunda kaldı. Bütçe harcamalarının reel olarak azalması, gelirlerin arttırılması politikası da aynen sürdürülecek.

Bugüne kadar süregiden uygulamadan, 2015 yılının seçim yılı olması nedeniyle bütçeden yapılan sosyal yardımların da artacağı aşikardır. Bütçede yatırımlara ayrılan pay bu yıl da düşmeye devam edecek. Nitekim 2015 bütçesinde yatırıma sadece 6.8 milyar lira ayrılıyor.

2015 bütçesinde GSYH'de büyüme yüzde 4 olarak öngörülüyor. Ancak aynı zamanda özel tüketimin yüzde 4 ve kamu tüketiminin de yüzde 2 artacağı ifade ediliyor. Zaten ekonomide durgunluk varken, kamu harcamalarında yüzde 2’lik bir artış, büyüme için gerekli talep artışını ve kapitalist ekonomide bir nebze de olsa canlanma yaratmaz. Dolayısıyla bütçede belirtilen büyüme rakamı gerçekçi değildir.

2015 bütçesinde geçmiş yıllarda olduğu gibi, yalnızca bütçe açığını en aza indirme hedefi  gözetiliyor. Bir diğer gözetilen nokta ise sermayenin etrafındaki koruma duvarının daha da büyütülmesidir. Yani işçilerden toplanan vergilerin büyük bir kısmı sermayenin çıkarları doğrultusunda kullanılırken, işçi sınıfına ve emeğin toplumsal kesimlerine ise kırıntılar reva görülmektedir.

Vergi yükü işçi ve emekçilere yükleniyor!

AKP şefinin ağzından ilan ettiği “bizim tek petrol kuyumuz vergi” politikasını 2015 bütçesinde de sürdürmeyi planlıyor. Bu nedenle Maliye Bakanı Mehmet Şimşek verginin hayati öneminden bahsediyor. Vergi gelirlerinin aslan payı yine işçi ve emekçilerden doğrudan ve dolaylı olarak alınan vergilerden elde edilecek. Her yıl kârlarına kâr katan sermaye sınıfı için ise Türkiye vergi cenneti olmaya devam edecek.

2014 yılında toplanacak 348,4 milyar lira verginin 70,8 milyarını oluşturan gelir vergisi büyük oranda işçi ve emekçiler tarafından ödenirken (yaklaşık 50 milyar), 193,8 milyarını oluşturan KDV ve ÖTV de yine ağırlıklı olarak işçi ve emekçilerce ödendi. 2014 yılında sermaye sadece 31,1 milyar lira kurumlar vergisi ödedi. Her yıl milyarlarca liralık kâr bilançoları açıklayan holdinglerden toplanan vergi, kârlarının yanında devede kulak kaldı. Örneğin 2012 bütçesinde büyük bölümü işçi ve emekçilerden alınan gelir vergisi 50 milyar lira iken, 2014 bütçesinde bu rakam 70,8 milyar liraya çıktı. Yani işçi ve emekçilerden toplanan gelir vergisi yüzde 40 oranında arttırıldı. Her yıl kârları ve ciroları mislisiyle artan sermayenin ödediği vergideki artış ise iki yılda yüzde 10’u geçmedi.

Sermaye sınıfının ödediği vergi kurumlar vergisinden ibaret olmamakla birlikte asıl kalem kurumlar vergisidir. 2012 yılında kurumlar vergisinden toplanan miktar 27 milyar lira iken 2014 yılında bu rakam 31,8 milyar liraya çıktı.

Oluşturulan bütçe aynı zamanda bir seçim bütçesidir. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Bu rakamlar 2015 yılı bütçesinin bir seçim bütçesi olmadığını, aksine giderlerin kontrol altına alındığını ve bütçenin sağlam gelir kaynaklarına dayandığını açıkça göstermektedir” dediği “sağlam gelir kaynağı” kapitalistler değil de sefalet ücretiyle geçinmeye çalışan milyonlarca işçi ve emekçidir.

Kapitalistlerin korunmasına yönelik her türlü vergi indirimi ve muafiyeti politikası 2015 bütçesinde de devam ettiriliyor. Sermayeye yapılan vergi indirim tutarı, kapitalistlerin ödedikleri toplam kurumlar vergisi oranına eşitleniyor. Vergi muafiyeti sermaye için sağlanırken milyonlarca işçinin aldığı asgari sefalet ücreti dayatması aynen sürdürülüyor. Ücretten kesilen gelir vergisi de arttırılıyor.

Sermaye sınıfına tanınan vergi istisna ve muafiyet indirim tutarı 2014 bütçesinde 23,9 milyar liraya çıkartılmıştı. Yani sermayenin emrindeki AKP iktidarı bu tutardaki vergiyi almaktan vazgeçmiş, sermayeye peşkeş çekmişti. Bu rakam bütçe gelirlerinin yüzde 5,9’una eşittir. 2015 bütçesinde de, AKP iktidarının bütçeden sermayeye çektiği kıyak devam ettirilmektedir. Sermaye için 8,4 milyar lira işveren prim desteği ve 3,8 milyar liralık bireysel emeklilik prim sigortası desteğinin de içinde yer aldığı bir destek sağlanıyor. Yani bütçenin yüzde 12,4’ü tutarındaki gelir sermayenin hizmetine sunuluyor.

Bütçeden emekçilerin payına sefalet düşmemesi için…

Kapitalist sistemde her şeyin seyrini belirleyen sınıf mücadelesinin düzeyidir. Dolayısıyla hangi sınıfın vergi yükünün ne kadar olacağı ve toplanan vergilerin kime ne ölçüde bir fayda olarak döneceği sınıf mücadelesinin düzeyi ile doğrudan bağlantılıdır. Günümüzde işçi sınıfının ana omurgasının örgütsüz olduğu koşullarda AKP iktidarı işçi ve emekçilerden topladığı vergileri kolayca sermayeye peşkeş çekebilmektedir. İşçi sınıfının örgütlü olduğu koşullarda özelde AKP iktidarı genelde burjuva sınıf devleti işçi ve emekçiler için yaşamsal önemde olan maaş, eğitim, sağlık, ulaşım gibi birçok sosyal harcamaya daha fazla kaynak tahsis etmek zorunda kalırdı.

Başta işçi sınıfı olmak üzere emeğin tüm toplumsal kesimleri güçlü bir örgütlülüğe sahip olsaydı, kuşkusuz, AKP iktidarı sermayeyi koruyan bütçeyi gündeme getiremezdi. Bu kadar pervasızlaşamazdı. Bütçe burjuvazinin bütçesi olsa da, işçi sınıfı ve emekçiler daha fazla pay almak, daha iyi yaşam koşullarına ulaşmak için sermayeyi koruyan bütçelere karşı mücadeleyi büyütmelidir. Gerçek ve kalıcı çözüm ise kapitalist sistemi kökünden yok etmekten geçmektedir. Ancak o koşullarda iktidarı elinde bulunduran işçi sınıfı emeğin korunduğu bütçeleri yapacaktır. Böyle bir bütçe, bugün olduğu gibi sermayenin değil işçi ve emekçilerin korunmasını temel alarak hazırlanacaktır.


 
§