Haziran Direnişi yargılanıyor!
Haziran Direnişi’nin ardından devreye sokulan yargı terörü sürüyor. İstanbul’da Taksim Dayanışması, ESP-HDP davaları, İzmir’de ise BDSP’lilerin yargılandığı davalara devam edildi. Sarısülük Ailesi ise oğullarının katili polise tepki gösterdiği gerekçesiyle aile hakkında dava açıldı.
Taksim Dayanışması davasının ikinci duruşması 21 Ekim günü görüldü. Duruşma öncesinde Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nin karşısında toplanan Taksim Dayanışması bileşenleri, basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını okuyan TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Hüseyin Demirdizen “Hırsızlık değil söylemek suç” diyerek sağlık hakkını savunduklarını, bunlar suç sayılırken talanın, yolsuzluğun ise suç sayılmadığına dikkat çekti.
Duruşmada, mahkeme heyetine sanıkların derhal beraat ettirilmesi ve yargılamaya son verilmesi talebi sunuldu. Mahkeme heyeti talepleri reddederek, duruşmayı 20 Ocak 2015 tarihine erteledi.
Haziran Direnişi’nin ardından ESP ve HDP’lilere yönelik açılan dava da aynı saatlerde görüldü. Duruşma, savunmaların ardından 21-22-23 Ocak tarihlerine ertelendi.
BDSP’lilerin duruşması görüldü
İzmir’de BDSP’lilerin yargılandığı davanın duruşması 17 Ekim günü görüldü. Mahkeme heyeti, yeni yasa değişiklikleri nedeniyle yasanın incelenmesi için bir sonraki duruşmayı 5 Aralık 2014 tarihine erteledi.
İzmir’de Haziran Direnişi’nin ardından düzenlenen ev baskınlarında aralarında BDSP’lilerin de bulunduğu 51 kişi tutuklanmıştı.
Sarısülük Ailesi yargılanıyor
Haziran Direnişi sırasında Ethem Sarısülük’ü başından vurarak katleden polis Ahmet Şahbaz’ın, Sarısülük Ailesi’nin kendisini darp ettiğine ilişkin yaptığı suç duyurusunun ardından açılan davanın duruşması 17 Ekim’de görüldü. Sanık konumundaki Sarısülük Ailesi’nin kimlik tespiti ile başlayan duruşmaya, katil Ahmet Şahbaz ise cezaevinden bağlandı. Duruşma 27 Ocak 2015 tarihine ertelendi.
Mahkemede oğlunun katiline tepki gösteren anne Sarısülük için istenen ceza ile katil Şahbaz’a verilen ceza süresi ile hemen hemen aynı.
Hasta mahpuslar sempozyumu gerçekleştirildi
Hasta Tutsaklara Özgürlük İnisiyatifi tarafından hazırlıkları yürütülen “Hasta mahpuslara özgürlük ve çözüm önerileri” başlıklı sempozyum 18 Ekim’de Ankara’da Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleştirildi.
BDSP’nin de bileşeni olduğu inisiyatif tarafından örgütlenen sempozyumda üç oturum yapıldı. İlk oturumda ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve TİHV Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı hasta mahpuslar sorunuyla ilgili sunumlarını gerçekleştirdiler.
Bu oturumda ilk sözü alan Öztürk Türkdoğan, siyasi tutsak sayısının 7 bine yakın olduğunu söyledi. Türkdoğan, Adalet Bakanlığı verilerine göre 1500, İHD’ye yapılan başvurulara göre sayıları 578 olan hasta tutsakların büyük bir kısmının da siyasi tutsaklar olduğunun altını çizdi.
İkinci konuşmayı yapan Selçuk Kozağaçlı ise düzen ve hapishaneler var oldukça bu sorunun ortadan kaldırılamayacağını belirterek, mücadeleden de vazgeçilemeyeceğini kaydetti.
İkinci oturumda hapishanelerin sağlık ve ruh sağlığı üzerindeki etkileri ele alındı. Bu oturumda söz alan Adli Tıp Uzmanları Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) devletin kirli çamaşırlarını yıkamak için ihtiyacı olduğunda uğradığı bir yer olduğunu ve hiçbir şekilde bilimsel bir standarda oturmadığını söyledi.
Sempozyumun son oturumunda ise ÖTSP, TUHAD-FED, YDAB ve TAYAD adına konuşmalar gerçekleştirildi.
Son oturumun ardından ise hasta tutsaklar için her hafta Cumartesi günleri yapılan eylem hatırlatılarak, sempozyum sona erdirildi.
Kızıl Bayrak / Ankara
“Hasta mahpusların seslenişini duydunuz mu?”
İnsan Hakları Derneği, hasta tutsaklar için çeşitli illerde eylemler gerçekleştirerek tecrit ve tedavi hakkının engellenmesine dikkat çekti.
İstanbul’da 18 Ekim’de Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen İHD’liler, hasta tutsakların fotoğraflarının yer aldığı dövizleri taşıyarak eylem yaptı.
Basın açıklamasını okuyan Hatice Onaran, şunları ifade etti: “ATK bağımsız değildir. Bu sebeple resmi bilirkişilik uygulamasına derhal son verilmelidir. Tam teşekküllü hastane raporları geçerli kabul edilmelidir. Mahpusların başta yaşam hakkı olmak üzere en temel hak ve özgürlükleri yine devlet tarafından ortadan kaldırılmaktadır. Hapishanelerde her türlü işkence ve kötü muamele uygulamasıyla karşılaşan mahpuslara insanca yaşam hakkı tanınmamakta, sağlığa ulaşma hakkı ve tedavi olanakları engellenmektedir.”
İHD’liler açıklamanın ardından yaklaşık 1 saat boyunca eylemlerini sürdürdü.
İHD İzmir Şubesi de, Eski Sümerbank önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Türkiye’deki infaz anlayışının insani olmayan bir yaklaşım üzerine kurulu olduğu vurgulanan açıklamanın ardından 5 dakika oturma eylemi yapıldı.
İHD Mersin Şubesi ise Özgür Çocuk Parkı’nda basın açıklaması yaptı. Açıklamada, hasta tutsakların serbest bırakılması talebi yinelenirken, 5 Ekim’den itibaren 94 hapishanede 4 binin üzerinde siyasi tutsağın açlık grevine başladığı Kobane halkıyla dayanışmak için açlık grevine başladığına dikkat çekildi.
İmam Çelikdemir serbest bırakılsın!
İHD İstanbul Şubesi hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek için yapılan “F” eylemlerinin 135.’sinde İmam Çelikdemir’in serbest bırakılmasını istedi.
İHD adına basın açıklamasını okuyan Ümit Dolu, İmam Çelikdemir’in abisi Müslüm Çelikdemir’in kardeşinin gördüğü işkencelere dair aktarımlarını paylaştı ve gizli tanık ifadelerinin yanı sıra itirafçıların verdiği yalan bilgilerle tutuklandığını söyledi. Dolu, Adli Tıp Kurumu’nun Çelikdemir için Kronik Psikotik Bozukluk (Şizofren) teşhisi koymasına rağmen Çelikdemir’in PKK faaliyeti yürüttüğü gerekçesiyle tutsak edilmeye devam edildiğini kaydetti. |