24 Ekim 2014
Sayı: KB 2014/42

Sermayenin zorunu bozacak tek güç birleşik bir devrimci direniştir!
Kobanê direnişi ve devrimci sınıf mücadelesi
Kobanê’de emekçi irade kazanmıştır!
Koridor açıldı, direniş sürüyor!
YPG/YPJ savaşçılarını binler uğurladı
Bütçe görüşmeleri başladı
İşsizlik de işçinin suçuymuş!
Validebağ talana direniyor!
MİB MYK Ekim ayı toplantısı değerlendirme ve sonuçlar
İhanete geçit vermemek için metal işçileri sokağa!
DEV TEKSTİL’in Esenyurt tanıtım toplantısı
Sermaye kan dökmeye devam ediyor!
Feniş’te satış sonrası baskılar artıyor
EKU’da Türk Metal devrede
Gençlik hareketine devrimci müdahalenin sorunları
Liseli meclisleri sesleniyor: “Sen de varsın!”
Meclisler toplanıyor, DGB genel kurula yürüyor
Faşizme karşı omuz omuza!
Avrupa’da Kobanê'yle dayanışmanın dersleri ve kazanımları
Dış basında Kobanê yardımı ve AKP’nin iflası
İngiltere’de on binler sokaklara çıktı
Haziran Direnişi yargılanıyor!
Devletin kontrgerilla gerçeği ve ötesi - K. Ehram
Kadın düşmanlığının tarihsel ve mitolojik kökeni - Z. Eylül
Cumartesi Anneleri'nin eylemi 500. haftasında
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Liseli meclisleri sesleniyor:
“Sen de varsın!”

 

Emperyalist saldırganlığın, sosyal yıkım saldırılarının, baskı ve terörün arttığı böylesi bir dönemde bunun liselilere yansıması daha açık bir biçimde görülmektedir. Eğitimde gericileştirmenin ‘80’lerden bu yana atılan adımların somutlanması bugün için 9 yaşında türban takma serbestliği ve imam hatiplerin sayısının arttırılması olmaktadır.

“Kindar ve dindar” bir nesil yetiştirmenin yolunun liselerden geçtiğinin farkında olan sermaye iktidarı birçok politika ile liselileri kuşatmaya çalışmaktadır. Eğitim sisteminin niteliksizliği ve anti bilimselliği eğitim kurumlarına duyulan güveni sarsmaktadır. Yıllardır yap-boz tahtasına dönüşen eğitim ve sınav sistemi artık çökme sürecini yaşamaktadır. Ne zaman bir değişiklik yapılsa sürecin tıkandığı görülmektedir. TEOG yerleştirmelerinden yeni açılan ve dönüştürülen imam hatiplerin boş kalmasına, pıtrak gibi çoğalan özel okulların tercih edilmemesine varana dek birçok durum tepkiye ve öfkeye yol açmaktadır.

Bu tepki ve öfkeyi liseli gençliğin kucaklayıp bir güce dönüştürmesi ihtiyacı ortadadır. Bu durum karşısında politik refleksli müdahaleler sürecin önünü açabilmektedir. Okul kayıt dönemlerinde birçok okulun önünde veliler, öğretmenler ve öğrenciler gerek dönüşümlere, gerekse kayıt döneminin zorlanmalarına karşılık eylemli tepkiler ortaya koydular. Son dönem açısından Kobanê sürecine liseli gençlik cephesinden politik mahallerde olan okullarda bir tepki açığa çıktı. Bu tepkiler genel bir hareketliliğe yol açmadığı ölçüde çok cılız kalmaktadır. Liseli gençlik hareketinin ivmeleri bizlere göstermektedir ki bu alan kitlesel, örgütlü bir tepkinin mayalandığı bir zemindir. Tüm bunlarla birlikte geçtiğimiz yılın hareketliliğini incelemek ve ders çıkarmak önümüzdeki dönem açısından tayin edici olacaktır.

Liseli gençlik hareketinin gösterdikleri ve DLB

Liseli gençlik yönünden geçtiğimiz sene, bir hayli hareketli geçti. Liseliler politik süreçlere müdahalelerde bulunarak, toplumsal mücadele içerisinde “biz de varız” dedi. Liseli gençlik hareketi bakımından liseliler ‘90’ların ortalarından itibaren toplumsal süreçlere katılım konusunda ilk defa bu kadar kitlesel olarak alanlardaydılar.

Haziran Direnişi öncesinde şifre skandalları üzerinden sokağa çıkan liseliler her zaman bir mücadele dinamiği oldular. Bir senenin pratiği bu anlamda ışık tutmaktadır. Haziran Direnişi’nde barikatların en önünde, eylemlerin geniş bir kesimini oluşturdular. Berkin Elvan’ın katledilmesinin ardından boykotlar örgütleyerek cenazeye kitlesel bir biçimde katıldılar. Okul içlerinde kendi eylem tarzlarını, biçimlerini ürettiler. Soma katliamının ardından kitlesel tepkiler ortaya koydular.

Liseli gençlik hareketinde yaşanan kıpırdanmalar ve liseli gençliğin dinamizmi sistem tarafından da bir hazırlıkla karşılandı ve karşılanmaya devam ediyor. Devamsızlık hakkının sınırlanması, eylemliliklere katılan öğrencilerin fişlenmesi, destek veren öğretmenlerin okullardan sürülmesi, disiplin cezalarının arttırılması vb. birçok uygulama liseli gençliğin devrime kazanılma potansiyeline darbe vurmak adına ortaya koyulmuştur. Geçtiğimiz seneye kadar mayalanan kıpırdanma toplumsal mücadelede kendine bir yol bulabildiği oranda liselilerin siyasal sahnede yerini aldığının göstergesidir. Hem de salt akademik-demokratik sorunlardan kaynaklı değil tam da tüm toplumu ilgilendiren gündemler üzerinden bunu görebiliyoruz. Bu açıdan bakarak Devrimci Liseliler Birliği politikasının hayatta nereye tekabül ettiğini kavramak ve geliştirmek gerekmektedir.

Düzenin tüm baskı politikaları ve gençliği kuşatan örgütlü yapısı karşısında devrimci bir alternatif olarak Devrimci Liseliler Birliği durmaktadır. Devrime hazırlığın liseliler cephesinden adımı olan DLB, en geniş kesimleri ile gençliği devrime kazanmanın olanağıdır.

Liseli gençliğin kendine özgü konumundan kaynaklı birçok alanda farklı deneyim ve pratiklere sahiptir. Bunlardan kaynaklı lise meclisleri Devrimci Liseliler Birliği’nin politik ve pratik hattını belirleyen bir zemin olmak durumundadır. Yeni dönem liseli gençlik hareketi adına ve liseli gençliği devrime kazanmak adına lise meclislerini kurmak, liseli yoldaşlarımızın sözünü söyleyebildiği, inisiyatif kullanabildiği alanlara dönüştürmek acil ihtiyaçlarımız arasındadır.

Düzenin baskı politikalarının artması aynı zamanda liselilerde olan potansiyeli daha da görünür kılmaktadır. Devrimci Liseliler Birliği politik ve pratik olarak bu potansiyeli yakalamaya ve değerlendirmeye kilitlenmiştir.

Bir kürsü lise meclisleri

Düzen liselilere yönelik sistemli bir baskı politikası işletmektedir. Okul-aile-dershane üçgeni arasında sıkıştırmaya çalışmaktadır. Lise meclisleri liselilerin kendini ifade edebileceği, tartışabileceği, karar verip uygulayabileceği alanlardır. Liseli gençliğin yok sayıldığı bir düzlemde “sen de varsın!” diyerek liselileri mücadeleye çağırmanın bir aracıdır.

Lise meclisleri; emperyalist savaş ve saldırganlık politikalarının, emekçi halklara sıkılan kurşunların karşısında durma çağrısıdır. Meslek liselerini “memleket meselesi” ilan edip, ucuz iş gücü olarak alınıp satılmanın, stajlarda öldürülmenin karşısında durma çağrısıdır. Okullarımızda müşteri olmanın karşısında, parayı karşılayamadığı için temizlik yapan ailelerimizin emeğine sahip çıkmak çağrısıdır. Sınav stresinden kaynaklı intihar ettirenlere karşı yaşamı savunma çağrısıdır. Gezi’de, Berkin’de, Soma katliamında düzenin, polisin, patronların karşısında barikat başlarında “gelecek ve özgürlük” kavgasında olma çağrısıdır.

Lise meclisleri liselilerin inisiyatif ve yaratıcılıklarını geliştirebileceği ve politik olarak güce dönüşmenin güvencesi olarak önümüzde durmaktadır. İl il, okul okul öreceğimiz lise meclislerimizle liseli gençlik hareketini yaratma konusunda adımlar atacağız. Katılım sayısına takılmadan ve ulaşabildiğimiz oranda kitlesel olarak lise meclislerini güçlendireceğiz. Düzenin baskı cenderesinin kırıldığı noktalar da, kitlesel olarak liseli gençliğin alanları doldurduğu durumlarda lise meclislerinin ne kadar işlevli bir araç olarak kullanıldığını gösterecektir.

Düzenin liselileri hiçe sayan politikalarına karşılık “sen de varsın” diyoruz. “Biz de varız” dediğimiz günlere beraber yürümek için.

Devrimci Liseliler Birliği



 
§