21 Kasım 2014
Sayı: KB 2014/46

Suriye savaşında yeni dönem
Kanla yazılan tarih özürle silinemez!
Kobanê’de IŞİD hezimeti
TKİP militanı Alaattin Karadağ katledilişinin 5. yılında anıldı
Tüm ülkeyi gaza boğacaklar
TOMA terörüne soruşturma yok!
“Mükemmel” iş güvenliği paketi açıklandı!
Reklam heveslisi Ülker’in “sosyal sorumluluğu”
Metal işçisinin ihtiyacı devrimci ve kararlı bir önderliktir!
Gebze’de DEV TEKSTİL tanıtım toplantısı
Son sözü Yatağan işçisi söyleyecek
Maden işçisine patron-sendika-AKP kumpası
Genel kurul kürsüsünde mücadele çağrısı
Kadın sorunu ve kapitalizm
Sömürü ve şiddete karşı diren, özgürleş!
Gün; sokakları eylem alanına çevirme günüdür!
Özgürlüğün ölümsüz kelebekleri - K. Ehram
“Başarmak için önce başlamak gerekir!”
G20 Zirvesi ve yükselen savaş naraları
ABD yerel seçimleri üzerine
Filistin yeni bir intifadanın eşiğinde - M. Ak
FHKC: Savaşımız Yahudiler ile değil!
Dünyadan eylemler...
DGB’den yaygın genel kurul çağrısı
DLB’liler Oğuzhan Çalışkan’ı unutturmuyor!
Taksim Gezi Parkı AKP’nin hedefinde!
Mirabeller’den Arinler'e...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

G20 Zirvesi ve yükselen savaş naraları

 

Kapitalist ekonominin yüzde 85’ini, küresel dünya ticaretinin de yüzde 75’ini elinde tutan G20’ler zirvesinden çıkacak olan kararların krize neşter vuracağı yönünde boş hayaller yaratılarak karşılığı olmayan boş beklentiler yaratıldı.

Kapitalist emperyalist devletlerin şeflerinin medyatik şovuyla başlayan zirve, söylenenler ve yaratılan sahte beklentiler ne olursa olsun asıl olanı açığa çıkardı. Zirve, Ukrayna çatışması ve nispeten gölgede kalan ‘Asya’nın güvenliği’ üzerinden emperyalist blokları karşı karşıya getirdi. Militarist tehdit, suçlama ve şantajların damgasını vurduğu zirvenin son gününde, “ayıp olmasın” babından ekonomi ve çevre sorununda kararlar alındı.

Zirve şovla başladı

Zirvenin açılış konuşmasını yapan Avustralya Başbakanı Tony Abbot, toplantının vergi kaçakçılığı ve küresel ekonominin güçlendirilmesi konularını tartışarak dünya ekonomisinin yönü konusunda ‘umut ve iyimserlik mesajları’ içermesini isteyerek perdeyi açtı.

Abbot’un bu “iyimser” ve bir o kadar da bönce olan dileğini “misafirleri” hiç dikkate almadılar. Alman basınının zirveye dair tespiti ise, toplantının asıl amacını ortaya koyuyordu. Alman basını, “Zirvede ekonominin başlıca gündem maddesi olması bekleniyordu ancak ekonomi konuları yeniden tırmanan Ukrayna krizinin gölgesinde kaldı” tespitinde bulundu. Kapitalist krizin gölgesinde toplanan ve dünya kapitalist ekonomisine tartışmasız olarak yön verenlerin yaptığı toplantıdan krizin aşılacağına dair ‘umut ve iyimserlik’ mesajları gelmiyordu. Bunun yerine Ukrayna ve Güney Çin Denizi’nde odaklanan emperyalist güçlerin nüfuz alanlarını genişletme ve hükmetme çatışmalarına dair haberler medyada kendisine bolca yer buldu.

ABD emperyalizminin başı, liberal dalkavukların ‘barış perisi’ Obama, "Rusya’nın Ukrayna’da dünya için tehdit oluşturan saldırganlığına karşı çıkarken ön saflarda" olacağını söyleyerek, ilan ettiği savaşta müttefiklerini ve uşaklarını ABD’nin etrafında toplanma çağrısını yineledi. Bu saldırganlığı, zirveyi izleyen BBC muhabiri John Donnison, ‘Putin’in dünyanın en güçlü liderlerini biraraya getiren zirvede tecrit edilmiş bir görüntü veriyordu’ diye haberleştirerek emperyalist saldırganlığa medyatik alandan destek çıkıyordu.

Zirvede Çin'i açıkça telafuz etmeyen Obama, Güney Çin Denizi’ndeki emperyalist rekabeti Çin tarafından yapılan bölgesel hak ihlalleri olarak yorumladı. Obama, “Washington’un Asya ve Pasifik bölgesindeki müttefikleri için taahhütleri konusunda herhangi bir tereddüt olmadığını” vurgulayarak rakiplerine aba altından sopa göstermenin yanı sıra, bölgedeki uşak devletleri de Çin’e karşı kışkırtıyordu.

Rusya Devlet Başkanı Putin’in, ekonomi zirvesinin ekonomiye dair hazırladığı sonuç bildirgesinin açıklanmasını bile beklemeden zirveden ayrılması zirvenin resmi olmayan asıl gündemini göstermesi bakımından da önemli bir veri oldu.

Sermayenin çıkarları için her yol mübah

G20 Zirvesi’ne damgasını vuran etki alanlarını genişletme çabaları, savaş tehdidi ve şantajlar emperyalist ekonomiyle militarizmin nasıl iç içe geçtiğinin somut ve canlı verilerini sunması bakımından da oldukça öğretici.

Emperyalist güçler arasındaki nüfuz mücadelelerine ve savaş tehditlerine sahne olan toplantıda, kapitalist ekonomiye dair alınan kararlar, kapitalist ekonominin krizinin aşılması için topluma ve çevreye karşı yürütülen savaşın derinleştirilerek devam edeceğini gösteriyor.

Daha çok üretim, daha çok açlık!

Gelecek 5 yıl içinde yüzde 2,1 oranında büyütülmesi hedeflenen ekonomide bu amaca ulaşmak için yatırımların, altyapı faaliyetlerinin daha çok teşvik edilmesinin yanı sıra, aralarında Deutsche Bank’ın da bulunduğu dünyanın en büyük 30 bankasının daha büyük bir sermaye meblağı bulunduracakları açıklandı.

Kapitalist ekonominin krizinin temelinde, insanlığın sağladığı ekonomik, teknik ve bilimsel gelişmenin yetersizliği bulunmuyor. Tersine bu alanlarda sağlanan gelişmeler, üretim araçları kapitalist özel mülkiyette tutuldukları, üretilen zenginliklere burjuvazi tarafından devlet aygıtının zor araçlarıyla el konulduğu ve özel mülkiyette tutularak ihtiyaç sahiplerine alım güçleri olmadığı için verilmeyip çürümeye bırakılması bu krizin temelini oluşturuyor.

Bu krizlerin temelinde, burjuvazinin azami kar amacının gerçekleştirilememesi bulunuyor. Dünya ekonomisinin yüzde 2,1 oranında büyütülmesi demek, alım gücü olmadığı ve dolaysıyla da kar getirmediği için ihtiyaç sahiplerine verilmeyerek depolarda çürümeye terk edilen ihtiyaç maddelerinin yanına yenilerinin eklenmesi olacaktır.

Tekelleşmenin önündeki engeller berhava edilecek

Dünyanın en büyük 30 bankasının, daha doğru ve bilimsel bir tanımla finans kapital kuruluşlarının daha büyük sermayeyle silahlandırılıp serbest ticaretin önündeki engellerin temizlenmesi için ‘ortak’ çabanın gösterilmesi kararı, krizden her türlü (ekonomik-militarist) savaş araçları kullanılarak tekelleşmenin çok daha üst boyutlarda sağlanmasıyla çıkmayı amaçladıklarını gösteriyor. Girilen yol kapitalist tekeller için ölüm kalım yoludur. Bugün kendi çıkarlarına uygun buldukları için bu yolu tercih edenler, yarın geride kalarak rakip güçlerin elinde yutularak yok olabilirler. Ekonomik rekabetle elde edemediklerini açık militarist yolla elde etmeye yönelebilirler.

Daha büyük sermaye güçleriyle takviye edilecek olan finans kapital, toplumların yaşamına çok daha fazla hükmedecektir. Zirvede öne çıkartılan “altyapı yatırımlarının daha çok teşvik edilmesi” vurgusu bir yanıyla, ürettikleri metalara alıcı bulamayan kapitalist akbabalara başta işçi sınıfı olmak üzere toplumun emekçi sınıflarından zorla kestikleri vergi, emeklilik, sağlık, işsizlik vb fonlarını kentsel dönüşüm, altyapı yenilenmesi adı altında peşkeş çekme hedefine işaret etmektedir.

Diğer yandan savaşlarla kırıp döktüklerini yenileyerek yeni yatırım ve kârlılık alanları yaratacaklar. Emekçilerden zorla kesilen kesintilerle oluşturulan ve içi boşaltılan fonların sonuçlarını toplumlar yoksulluk ve açlık olarak yaşayacaklardır.

Özetle, kapitalist akbabaların zirvesinden, nüfuz alanlarının genişletilmesi için sürdürülen militarist politikaların güçlendirilerek sürdürülmesi kararları çıktı.

 
§