4 Mart 2016
Sayı: KB 2016/09

MESS, devlet ve sendikal bürokrasi saldırıya geçti
Savaşa, sosyal yıkıma ve gericiliğe bütçe!
Sur’da yeni bir katliam hazırlığı
Katillere yasal koruma!
İşçi sınıfı, meşruluğuna yaslanarak kazanacaktır!
Sınıf devrimcileri fiili-meşru mücadeleye çağırdı
DİSK’ten saldırılara karşı eylemler
Esas sorun patronların mülkiyeti gasp etmesidir
Saadet Sakız işçilerinden ek zam talebi
“Karanlığa teslim olmayacağız!”
Renault’da kıyım ve direniş
Renault’da saldırı MİB’lilere gözaltı
Kadın İşçi Kurultayı Sonuç Bildirgesi
Türkiye’de kadın işgücü ve gelişimi - 4
Dünya kadın örgütlenme deneyimleri üzerine - 4
Bin yılların mirası
Komintern: Dünya devriminin partisi - A. Engin Yılmaz
Suriye’de ateşkes süreci ve savaş tehditleri
“Muhafazakarlar” geriliyor “Reformcular” güçleniyor
İsviçre’de ‘yabancı’ düşmanı yasa teklifi reddedildi
Devrimci gençlik faaliyetleri sürüyor
Bıjî Heştê Adarê
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İran seçimleri;

Muhafazakarlar” geriliyor Reformcular” güçleniyor

 

İran’da gerçekleşen seçimlerin galibi, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yi destekleyen “reformcular”la “Ilımlılar” oldu. Daha İslamcı, daha baskıcı çizgiyi temsil eden “muhafazakarlar” ise, belirgin bir hezimet yaşadılar.

Seçimden önce açıklama yapan dini lider Ali Hamaney, İran halkının seçimlere yaygın katılım sağlaması çağrısında bulundu. Ülke genelinde katılımın %62’yi aştığı bildirildi.

Reformcu/ılımlı blok sadece başkent Tahran’da değil, ülkenin diğer kentlerinde de yüksek oy aldı. Sonuçlar, Ruhani politikalarının toplumun çoğunluğu tarafından desteklendiğini ortaya koydu. Reformcular 85, Ilımlılar 73 sandalye kazanırken, muhafazakarlar sadece 68 sandalye kazanabildi. Kalan 59 sandalye için Nisan ayında seçimlerin ikinci turu yapılacak. Seçim sonuçları, 1980’den beri yönetimde ağır basan dinci-zorba zihniyetin gerileme sürecinde olduğunu gösterdi.

***

Reformcularla muhafazakarlar arasındaki çatışma yeni değil. İran burjuvazisinin bu iki temel siyasi temsilcisi '90’lı yıllardan beri iktidar ve ranttan daha büyük pay almak için çatışıyor. Nitekim Mahmud Ahmedinecad döneminden önce reformcuların adayı Muhammed Hatemi, Cumhurbaşkanı seçimlerini kazanmış, ancak dinci-gerici iktidarın çelmelerine maruz kalan Hatemi, beklenen reformları gerçekleştirmeye muvaffak olamamıştı.

Hatemi’den sonra tekrar öne çıkan muhafazakarlar, 2009 seçimlerinin ardından patlak veren “yeşil hareket”i zorbalıkla ezerek yollarına devam ettiler. Hasan Ruhani’nin seçimleri kazanmasıyla öne geçen reformcu/ılımlı kanat bu seçimlerle konumunu daha da güçlendirmiş oldu. Sadece 290 üyeli parlamentoda değil, din adamlarından oluşan 88 üyeli Rehberler Konseyi’nde de etkisini arttıran reformcu kanadın, gelecek cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmayı garantilediği, farklı eğilimdeki siyasi analizciler tarafından dile getiriliyor.

***

5+1 (Güvenlik Konseyi üyeleri Rusya, Çin, ABD, İngiltere, Fransa+Almanya) ülkeleriyle nükleer program üzerinde anlaşan Ruhani yönetimi, İran’a uygulanan ambargoların önemli ölçüde kaldırılmasını sağladı. Seçimlerde reformcuların başarısı, bu anlaşmaya verilen desteğin göstergesi kabul ediliyor. Zira muhafazakar kanat, Ruhani’yi “teslimiyetçi” olmakla suçlayarak nükleer anlaşmaya muhalefet etmişti.

Kendi alternatifini oluşturma olanağından yoksun olan emekçiler, sosyal/siyasal özgürlüğün genişlemesini talep eden gençlik ve kadınlar, taleplerini kısmen de olsa karşılayabileceğini var saydıkları reformculara destek verdiler. Toplumun bu kesimlerinde ekonomik, sosyal, siyasal haklarda kısmi de olsa iyileşme beklentisi var. Bu beklenti kısmen gerçekleşse bile ambargonun kalkmasından doğacak avantajları kuşkusuz ki, farklı kanatlarıyla İran burjuvazisi paylaşacaktır.

Dinci rejimin baskısı altında ağır çalışma koşulları, yoğun sömürü sayesinde palazlanan İran burjuvazisi, kapitalist/emperyalist düzenin merkezleriyle anlaşarak ekonomik, siyasal, askeri, diplomatik alanlarda da avantajlar kazandı. Bu gelişme, İran’ın bölgede daha etkili rol oynayan bir güç olarak sahnedeki yerini pekiştirdiğine işaret ediyor.

***

Seçim sonuçları, İran burjuvazisinin reformcu kanadının iktidar üzerindeki etkisini arttırmasına imkan sağlayacağı gibi, ele geçirdiği mevzileri güvenceye alma olanaklarını da arttıracaktır. Bu da İran egemen sınıfları arasındaki iktidar/rant çatışmasının ivme kazanma ihtimalinin yüksek olduğuna işaret ediyor.

Görünen o ki, İran işçi sınıfıyla emekçileri, bu çatışmada henüz şu veya bu tarafın safında yer alan pasif bir güç olmanın ötesine geçemiyor. Emekçilerin siyasal alanda etkin bir temsilciden yoksun olmaları bu sonucu kaçınılmaz kılıyor.

İlerici-devrimci hareketi şiddetle ezen, aşırı baskı/yoğun sömürü ile işçi sınıfına soluk aldırmayan farklı kanatlarıyla İran burjuvazisi, rant sağladığı bu “sömürü cenneti”nden kolay vazgeçmeyecektir. Tüm baskılara rağmen mevzi direnişlerini inatla sürdüren işçi ve emekçilerin önümüzdeki süreçte mücadele sahnesinde daha etkin bir yer almaları kaçınılmazdır. Emekçiler için gerçek değişim ve kazanımlar asıl o zaman belirgin olacak.

 

 

 

 

Fransa’da yeni bir saldırı yasası hazırlığı

 

Fransa’da “reform” adı altında yeni bir “çalışma yasası” hazırlanıyor. Söz konusu yasa ile işçi ve emekçilerin bugüne kadarki kazanılmış haklarının gasp edilmesi hedefleniyor. O kadar ki, bu yasa ile 19. yy çalışma koşullarına adeta geri dönülüyor.

İşbaşındaki Hollande hükümetinin Çalışma Bakanı Myriam El Khomri tarafından hazırlanan ve ulusal meclise sunulan yasa 9 Mart 2016 günü görüşülecek. Yeni çalışma yasası taslağı halihazırda, sadece 17 milyon çalışanın kazanımlarını gasp etmeyi hedeflemekle kalmamakta, yanı sıra kapitalist sınıfa, işçileri kölece çalıştırma yetkisi de vermektedir. Keza bu yasa; 24 saatlik zaman diliminde 11 saat olan dinlenme süresini belirli saatlere bölmek, maaşları düşürmek ve çalışma süresini yükseltmek, mesai ücretlerinde yüzdelik farkı gözetmeden hesaplamak ya da mecburi izne tabi tutmak, haksız işten çıkarmalarda iş mahkemelerinde en fazla ödenebilecek tazminatta tavan belirlemek, meslek öğrencilerini günlük 10 saate kadar, haftada 40 saat çalıştırmak, işyerinin hiçbir ekonomik kriz ya da sorun yaşamadan “yeniden yapılanma” adı altında işçi kıyımına gidip işçi kiralama bürolarından işçi almak gibi, sayısız değişikliği içeriyor.

Sendikalar, kazanılmış haklarına dönük kapsamlı bir saldırı olduğunu söyleyerek yasaya karşı mücadele etmek gerektiğini dile getiriyorlar. Ne var ki, saldırıya karşı ciddi bir hazırlık da yapmıyorlar. Zorlu mücadelelerle ve gerçekten ağır bedeller ödenerek kazanılan haklarını korumak için sokaklara çıkmak için acele etmiyorlar. Hatta reformist sendikalardan CFDT tasarıya olumlu bakıyor. Diğer sendikalar eylem takvimi olarak 31 Mart’ı gösteriyorlar.

“İşsizlik oranını azaltma” yalanı altında hazırlanan yasaya karşı sosyal medyada “Yeni çalışma yasasına hayır” şiarıyla başlatılan imza metnini şimdiden 500 bin kişi imzaladı. Bu arada yoğun biçimde eylem çağrıları yapılıyor. Eylem çağrıları Facebook ve Twitter üzerinden Mart ayının ilk haftası için yapılıyor. Önümüzdeki dönem Fransa’yı oldukça hareketli günler bekliyor.


 
§