27 Mayıs 2016
Sayı: KB 2016/20

Kölelik saldırılarına karşı işçi-emekçi barikatı
AKP şefinden emperyalistlere yeni çağrı
Muhalif basın yok edilmek-susturulmak isteniyor
Yeni bir Maraş planlaması
Yeni hükümet saldırı programını sürdürecek
“Birliğimizi sağlarsak, ne istersek alırız!”
AVON’da direniş başladı: #1AmaçİçinGüzellik
“İnsanca yaşamak, insanca çalışma koşulları istiyorum”
Madenci direnişi güncesi
Madenlerden yükselen mücadele ateşini büyütelim!
TKİP V. Kongresi sunumlarından - Sendikal bürokrasi ve bağımsız sınıf sendikası
Filistin halkını “Zafere kadar devrim” programı ve intifada özgürleştirir
Brezilya’da “Amerikancı sivil darbe”
Kapitalizm insanlığa ait hiçbir soruna çözüm bulamaz
Ahlaki çürümenin panzehiri devrim ve sosyalizm mücadelesidir!
“Aile bütünlüğü” adı altında kadına ve çocuğa dayatılan sefalet!
Sizi çok iyi tanıyoruz!
Moda ile tutsak edilen kadınlar
Nurhak şehitlerinin devrettiği kızıl bayrak onurla dalgalanıyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Aile bütünlüğü” adı altında kadına ve çocuğa dayatılan sefalet!

 

“Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar İle Boşanma Olaylarının Araştırılması Ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi“ amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, yani kısaca kamuoyunda bilinen adıyla “Boşanma Komisyonu”nun hazırladığı taslak geçtiğimiz hafta tartışmalara neden oldu. Kadınların anayasada çeşitli kanunlarla düzenlenmiş haklarına saldırı ile çocuk istismarcılarını korumayı içeren ve dinci gerici iktidarın ideolojik hedefleri doğrultusunda ortaya konulan taslak, dinsel gericiliğin son yıllarda kadınlara biçtiği payenin son incilerini sergiliyor.

Kadın hakları tehdit altında!

AKP’li vekillerden oluşan Boşanma Komisyonu'nun hazırlayarak meclise sunduğu, CHP ve HDP’li vekillerin muhalefet şerhi koyduğu, MHP’nin ise sessiz kaldığı taslak, varolan kadın haklarına bir saldırı niteliğinde. Aynı zamanda uluslararası sözleşmelerde imzası bulunan sermaye devletinin gündemine almış olduğu bu istemler, imzacısı olduğu hükümler ile çelişmekte. Hem şiddet başvurularında hem de boşanma davalarında arabuluculuk ve uzlaşma uygulanması, şiddete maruz kalan kadınların mesai saatlerinde karakollara başvurmasının önünün kesilmesi, şiddete karşı koruma kararları için delil veya belge aranması, tedbir süresinin kısaltılması, aile hukukuyla ilgili tüm duruşmaların gizli yapılması, boşanmanın zorlaştırılması, kadının nafaka hakkının süreye bağlanması, mal paylaşımında dava açma süresinin kısaltılması, eşin ölümünde, kadının mal rejiminden kaynaklı %50 payının verilmek istenmemesi gibi istemler, kadınların karşı karşıya kaldığı baskı, şiddet ve bağımlılığı pekiştirecek nitelikte.

Çocuk istismarcıları aklanıyor, çocuk evliliklerine kapı aralanıyor!

Söz konusu taslak kadınların haklarını budar ve kadınların ikinci sınıf cins konumunu pekiştirirken diğer bir yandan çocuk istismarcılarını da koruyup kolluyor. Taslakta yer alan maddelerde çocukların cinsel istismarının “rızaya” dayalı olabileceği, ama yine de suç olarak kalması gerektiği ifade edilerek çocuk istismarcısının tecavüz ettiği çocukla 5 yıl boyunca “sorunsuz” ve “başarılı” bir evlilik sürdürmesi halinde denetimli serbestlikten yararlanması öneriliyor. Eğer istismarı gerçekleştiren de 15 yaşın altında olursa istismar suç olmaktan çıkarılıyor. Bu durum, ailelerin 15 yaş altı çocuklarını fiilen “evlendirmelerinin” yolunu açıyor.

Çocuk istismarlarının ayyuka çıktığı, Ensar ve Nizip örneklerinde olduğu gibi dinci gerici iktidar ile dirsek teması eksik olmayan kurum ve kuruluşların fiilen korunup kollandığı biliniyor. Şimdi de söz konusu düzenleme ile bundan sonraki istismarcılara “devlet güvencesi” de verilmiş olacak.

“Aile Bütünlüğü” adı altında kadın haklarına “dini” ayar!

Asıl gayelerinin aile bütünlüğünü korumak olduğunu her fırsatta dile getiren dinci gerici iktidar kadınların boşanma hakkını kısıtlayan ve boşanmadan vazgeçirici maddeler içeren taslağında “dini” müdahaleyi de es geçmedi. Taslakta aynı zamanda aile terapisi ve rehberlik hizmetleri veren eğitim alanlarının, psikoloji, psikolojik danışmanlık, rehberlik, sosyal hizmet, çocuk gelişimi ve eğitimi, sosyoloji, hemşirelik, tıp, öğretmenlik alanları ile sınırlı kalmaması, ilahiyat fakültesi mezunlarının da aile danışmanı olarak görevlendirilmesi öneriliyor. Babanın kızına şehvet duyabileceğini, hamile kadınların sokakta gezmemeleri gerektiğini, kadınların kahkaha atamayacağını belirtenlerin yer alacağı bir “danışmanlık” kurumunun, kadınları toplumsal ve dini yönden baskı altına almak için çalışacağı aşikardır.

Anayasal Hak: Yok say, eğ, bük, ortadan kaldır!

AKP iktidarının hazırladığı taslakta elbette dinsel gericiliğin tonları hâkim. Kadınları zapturapt altına alarak eve kapatan, ancak esnek çalışma modelleri üzerinden emeğini sınırsızca sömürmeyi hedefleyen AKP iktidarı, sözcülüğünü yaptığı kapitalist sistemin işleyiş yasalarını sistemin ihtiyaçları doğrultusunda harfiyen uyguluyor.

Kapitalizm koşullarında “anayasal hakkım” diyerek övünebileceğiniz ya da kendinizi güvende hissedebileceğiniz hiçbir durum yok. Örneğin sendikalaşma hakkı sözde anayasa tarafından güvence altına alınmıştır, ancak sendikalaşan işçiler patron tarafından kolaylıkla işten atılabilmektedir. Devletin kolluk güçleri ise işten atılan işçilerin tepkisini bastırmak için sermayenin çıkarları doğrultusunda hareket etmektedir. Yine kreş hakkı da yasalar tarafından tanınmıştır, fakat bu hak da patronlar tarafından karşılanmamaktadır. Özetlemek gerekirse; bu düzende işçi sınıfı anayasada yazılı olan haklarını dahi örgütlenerek ve üretimden gelen gücünü kullanarak elde edebiliyor.

Hali hazırda var olan “hak”ların uygulanma güvencesi ve pratiği yokken, burjuvazi kâğıt üzerinde duran bu “hak”lara dahi tahammül edemeyebiliyor. Kapitalist sistemin ve onun sözcülerinin dönemsel ihtiyaçları neyi gerektiriyorsa anayasa denen kitapçık bu doğrultuda bazen alenen bazen ise gece yarısı oturumlarında değişiveriyor.

Meclise Boşanma Komisyonu tarafından sunulan taslakta da kadınlara topyekün olarak bu mesaj veriliyor. Her ne kadar gedik de olsa var olan haklarınıza güvenmeyin! Sınıf savaşımında kim güçlüyse “hak” ları o belirler, o uygular!

“Hak”larımızın tek güvencesi örgütlü gücümüz!

Ancak burada bir kayıt düşmek gerekiyor. Anayasaya konan, uygulanmayan ve her daim değişebilecek, ellerimizden alınabilecek haklarımızı söz konusu kitapçığa yazdıran da bu hakları budamaya yönelik girişimleri bertaraf eden de yine bizlerin dişe diş verdiği mücadeleler oldu. Kavel işçilerinin fiili grevi yoluyla “grev hakkı”nı anayasa yazdırması ya da sermayenin grev ve toplu sözleşme hakkını budama isteğine karşı 15-16 Haziran 1970’te işçi sınıfının ayağa kalkmasında olduğu gibi. Dünya tarihi de bunun benzersiz örnekleri ile dolu.

“Hak verilmez alınır, zafer sokakta kazanılır!” sloganı işte tam da bu olguyu anlatır.

Örgütlü gücümüzü büyütelim!

Söz konusu taslakta yer alan maddelerin en çok işçi ve emekçi kadınlar ile çocuklarını hedef aldığı su götürmez bir gerçek. Tam da bu sebeple gerici saldırıların arkasında yatan kokuşmuş kapitalist sistemle hesaplaşmak için, sınıfın kadın neferlerine büyük ödevler düşmektedir.

İşçi emekçi kadınlar olarak örgütlü gücümüzü büyütmeden, erkek sınıf kardeşlerimizle beraber mücadeleyi yükseltmeden hem işçi sınıfının toplamını hedef alan kapsamlı yıkım saldırılarını, hem de cinsel kimliğimize dönük saldırıları göğüsleyemeyiz!

O halde, bir adım öne!

 
§