2 Aralık 2016
Sayı: KB 2016/45

Ya hep beraber, ya hiçbirimiz!
AB-Türkiye arasındaki emperyalist düğüm
Ekonomik kriz, riskler ve görevler
Kral çıplak!
OHAL’de direniş!
Tarikat yurdunda yangın: 11 öğrenci yaşamını yitirdi
Şirvan madenci katliamı ve iş cinayetleri üzerine
Günsan direnişçileri: Önemli olan işçilerin birlik olması
MİB MYK Kasım Ayı Toplantısı Sonuçları
DİSK: Asgari ücret net 2 bin TL olmalıdır
Devlet, işlevi ve akıbeti üzerine…
Avrupa’da siyasal gericilik dönemi ve faşizm tehlikesi
Halep, Rakka, El Bab üçgeninde savaş kızışıyor
Küba Devrimi'nin komutanı: Fidel Castro
Fidel ezilen milyonların kalbinde yaşamaya devam ediyor!
Ticarethane değil üniversite için sonuna kadar mücadele!
İEKK’dan 25 Kasım eylem ve etkinlikleri
Siyasi tutsaklarla dayanışmaya
Emperyalist savaşa ve yıkıma karşı mücadeleye
Rejim krizi ve beklentiler
Çocuk istismarı ve travma
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Halep, Rakka, El Bab üçgeninde savaş kızışıyor

Emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı mücadeleye!

 

ABD emperyalizmi ile Türkiye-Suudi Arabistan-Katar “şer üçlüsü” tarafından 2011’de Suriye’ye karşı başlatılan savaş Halep, Rakka, El Bab üçgeninde yoğunlaşarak sürüyor. Şam’da dinci-Amerikancı bir rejim kurma planı çökse de, cihatçı çeteleri kullanan güçler savaşın sonlandırılmasını engelliyor. Cihatçıları kullanarak hedefine ulaşmak için yıllardır çırpınıp duran dinci-sermaye iktidarı ise, hedeflerine ulaşamayınca Türk ordusunu doğrudan savaşa sürdü. IŞİD’le anlaşarak Cerablus’u işgal etmek kolay gerçekleşse de, bu yayılmacı hamleyi sürdürme hırsının Türkiye’yi savaş bataklığına çekme riski de az değildir.

***

Kara savaşını YPG güçlerinin sırtına yıkarak Rakka’yı “kurtarma” planı yapan ABD, bu bölgenin yönetimi konusunda Ankara’daki işbirlikçileriyle anlaştığını ilan etti. Buna göre ABD, YPG güçlerini kullanarak Rakka’yı “kurtaracak” ancak Türk devletiyle birlikte yönetecek.

Bu arada Cerablus’u işgal etmekle yetinmeyen dinci sermaye iktidarı kent çevresindeki bazı köyleri de işgal ettikten sonra stratejik önemi olan El Bab kentine göz dikti. Bu kente göz dikilmesi, Halep’i işgal etme histerisinin devam ettiğine işaret ediyor. Yüz yıl önce tarihin çöplüğünde yerini alan Osmanlı saltanatını hortlatma hevesine kapılan AKP şeflerinin izlediği yayılmacı politika, bölgesel savaş riskini arttırıyor. Zira Halep bir yana El Bab’ı işgal etme girişimi bile savaşı tetikleyebilir. Bu ise AKP iktidarı ile Suriye’de işgalci konuma düşen Türk ordusunun ateşle oynaması anlamına geliyor.

***

YPG güçlerinin Rakka’yı ABD’ye tepside sunmak için IŞİD’le savaşa tutuşup tutuşmayacağı henüz belli değil. Çünkü böyle bir yükün altına girmek akla ziyan bir tutum olacağı gibi, PYD’nin “ABD emperyalizminin askeri” diye damgalanmasına da yol açacaktır. Keza ABD planlarına angaje olmak, bölge halkları nezdindeki meşruluğun yitirilmesi anlamına gelecektir.

Bölgedeki Kürt güçlerinin ABD ile işbirliğinin “stratejik boyuta” taşınacağı yönündeki talihsiz açıklamalarının bir karşılığı var mıdır henüz belli değil. Ancak ABD gibi emperyalist bir güçle “stratejik müttefik” olmanın Kürt halkı dahil tüm bölge halklarının aleyhine olacağından kuşku duyulamaz. Zira halkları kan denizinde boğan bir gücün ezilen bir halka özgürlük bahşetmesini beklemek en hafif deyimle abesle iştigaldir.

***

Rusya, İran, Hizbullah üçlüsünden destek alan Beşar Esad liderliğindeki Suriye yönetimi, Halep kentini cihatçı çetelerden temizleme konusunda kararlı görünüyor. Bu konuda Rusya-Suriye-İran mutabakatı bulunduğu da ilan edilmişti. Kentin doğu bölgesindeki çetelerin kuşatma altına alınması, uzun süreli ateşkes ilan edilmesi, bu bölgedeki sivillerin tahliyesinin başlatılması, “güvenli geçiş koridorlarının” açılması, stratejik önem taşıdığı belirtilen noktaların ele geçirilmesi vb….

Tüm bunlar Suriye yönetiminin Halep’i cihatçılardan arındırma konusundaki kararlılığına işaret ediyor. El Bab’ın stratejik önemi de buradan kaynaklanıyor. Zira El Bab’ı kontrol altına almadan Halep’in “güvenli bölge” haline getirilmesi olası görünmüyor. Hal böyleyken AKP şeflerinin El Bab’ı işgal etme histerisine kapılmaları, bölgesel savaşı tetikleme riskini arttırıyor. Türk ordusu Cerablus işgalini zımnen kabul etmiş görünse de, Rusya’nın El Bab kentinin işgaline kayıtsız kalmasına ihtimal bile verilmiyor.

Halep’in çetelerden arındırılması cihatçılar için ciddi bir moral darbe de olacaktır. Halep savaşının sonuçlanması önemli bir gelişme olsa da bu, Suriye savaşının sona ereceği anlamına gelmiyor. Zira ABD ile işbirlikçilerinin kanlı elleri bu ülkeyi karıştırmaya devam ettiği sürece çatışmaların en azından belli alanlarda devam etmesi mümkündür.

***

Bölgedeki mevzilerini korumak, giderek de geliştirmek isteyen Rusya, ABD ile anlaşarak Suriye’deki savaşı bitirmek istiyor. Ancak bunun mümkün olup olmayacağı, ekibini azılı faşistlerden oluşturan Donald Trump’ın Ortadoğu’da izleyeceği politikaya bağlı olacak. Eğer ABD emperyalizmi dünya jandarmalığını zorla dayatma yoluna giderse, savaşın daha da şiddetlenmesi, giderek bölgesel bir boyut kazanması, hatta yeni bir paylaşım savaşına dönüşmesi de olasıdır. Böyle bir siyasal iklimde AKP iktidarının izlediği politika tam anlamıyla ateşle oynamaktır. Çünkü ABD savaşı tırmandırma seçeneğine başvurursa, bu yayılmacı politika bölgesel savaşın fitilini ateşlemek için “biçilmiş kaftan” olacaktır.

***

Bu yıkıcı savaşın ağır bedellerini en başta Suriye halkları ödedi, ödüyor. Savaşın bölgesel bir boyuta taşınması ise, tüm halkların daha beterine maruz kalmalarına yol açacak. Bu koşullarda dinci-faşist zorbalığa karşı mücadele ederken AKP iktidarı ile Türk ordusunun yayılmacılığına, Suriye’yi yakıp yıkan saldırganlığa, emperyalist savaşa ve yıkıma karşı işçi sınıfıyla emekçilerin birleşik direnişini örgütlemek de hayati bir önem taşımaktadır.

 

 

 

 

Cihatçı çeteler kimyasal silah kullanıyor

 

Emperyalist hegemonya çatışmalarının sürdüğü Suriye’de cihatçı çetelerin kimyasal silah kullandığına dair açıklamalar yapıldı.

Rusya Savunma Bakanlığı uzmanları, 16 Kasım’da, Maraat Umm Havş yakınlarında, 240 mm’lik patlamamış, ev yapımı bir havan topu bulmuşlardı. Havan topunun 16 Eylül’de 40 kişinin yaralandığı bir saldırıda kullanıldığı, içinde koyu renkli, yağlı bir sıvı ile dolu bir kapsül bulunduğu ifade edilmişti.

Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada da havan topunda hardal gazı tespit edildiği belirtilerek “Birleşmiş Milletler Kimyasal Silah Yasaklama Organizasyonu’nun (OPCW) prosedürleri ile uyumlu bir şekilde yürütülen titiz analiz sonucunda, saldırının yapıldığı bölgeden ve havan topundan alınan örneklerde hardal gazı tespit edildi” denildi. Kimyasalın ev yapımı olduğunu söyleyen uzmanlar, bunun Suriye’deki cihatçı çetelerin kimyasal silah yapmak için gerekli malzemeleri Suriye’ye soktuklarının bir göstergesi olduğunu ifade ettiler.

Öte yandan, TSK da Haliliye bölgesinde IŞİD’in attığı roket nedeniyle kendilerine bağlı çetelerden 22 kişinin göz ve vücutlarında kimyasal gaza maruz kalma belirtileri gözlemlendiğini duyurdu.


 
§