16 Şubat 2018
Sayı: KB 2018/07

Birleşik, kitlesel direniş!
Şovenizmin etkisi işçi sınıfı harekete geçene kadardır
Sosyal-şovenizm üzerine
Türkiye-ABD/NATO arasındaki “geleneksel” ilişkiler
HDP 3. Olağan Kongresi gerçekleştirildi
“Kamu yararını savunmaya devam edeceğiz!”
Kamu emekçilerinin direnişi 1. yılında
Petrol-İş İstanbul 1 No’lu Şube Genel Kurulu
İşgalci HT Solar işçileri ne kazandı?
Örgütlenme seferberliği başlatıyoruz!
2018 8 Mart’ı ve eylem hattımız
Vera Zasuliç
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
“Bu Pazar kanlı Pazar”
Emperyalist-siyonist saldırganlığa karşı öfke büyüyor!
Yeni bir saldırı ve savaş hükümeti
“İntihar toplumsal bir anlama sahiptir”
İnancımızı kuşanalım, tıpkı öfkemiz ve umudumuz gibi!
Sıcak Bir Günün Şafağında
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Acılara metanetle göğüs gerebilen bir kuşağın neferi:*

Vera Zasuliç

 

Soylular ve serfler olarak ikiye bölünmüş bir toplumda, ayrıcalıklı konumuna rağmen kendi sınıfının erkekleriyle eşit haklara sahip olmayan, bu eşitliği devrim fikrinde bulan, dahası tüm toplumun eşitliği için yaşamını devrime adayan Vera Zasuliç’i konu alıyor yazımız.

Serfliğin hala hüküm sürdüğü 1849 yılında doğar Vera Zasuliç. Babasının ölmesi ve annesinin bakımını karşılayamaması nedeniyle, hizmetlerinde bir dizi serfin çalıştığı, zengin akrabalarının himayesine verilir. Malikane sahibi akrabalarının yanında, dünyaya gözlerini öksüzler yurdunda açmış ve bütün ömrünü soyluların çocuklarına bakmakla geçirmiş bir dadının gözetiminde yetişir.

Soylu unvanıyla doğan Vera, serfliğin o korkunç yazgısını paylaşmasa da kendi sınıfının erkekleriyle de eşit değildir. 1866’da St. Petersburg’da açılan pedagoji ve az sayıda ebe yetiştirme kursu dışta tutulursa, kadınlar için Rusya’da 1869 yılına kadar geçerli olan eğitim, üstünkörü bilgiler veren yatılı okullarla sınırlıdır. Akrabaları, bakımını üstlendikleri Verochka için “mürebbiye”liği, yani eğitimi evde alması uygun görülen kız çocuklarına dadılık mesleğini uygun görür. Vera buna razı olmasa da seçim şansı yoktur. Mürebbiye olması için 15 yaşına geldiğinde Moskova’ya, özel bir yatılı okula gönderilir. Erkeklerin evden ayrılma, ileri eğitim, yurtdışına çıkma, oy hakları bulunurken kadınlar bunlardan mahrumdur.

Bir kesime tanınan ayrıcalığın diğer bir kesim için ayrımcılıkla bütünlendiği bu çelişkili gerçeklik Vera’yı bir sorgulamaya itecek ve bu sorgulama yatılı okulda okuduğu dönemde tanıştığı devrim fikriyle bir ileri aşamaya geçecektir. Devrimci fikirlerle tanışmadan önce mürebbiye olmamak için “erkek olsaydım” diye düşünen Vera, dönüşümünün ilk aşamasını “Derken uzaklardaki devrim fikri geldi ve beni bir erkekle eşit kıldı!” sözleriyle tanımlayacaktır.

Rusya toprakları, 1860’larda serfliğin son bulduğu fakat köylüler için köleliğin yeni bir biçimi olan azatlığın sürdüğü bir dönemi yaşamaktadır. Henüz işçi sınıfının bağımsız bir devrimci güç olarak ortaya çıkmamış olduğu tarihsel süreçte, Rusya’da ezilen köylülüğün taleplerini savunan ilerici kesimler, köylülerin gericiliği ve siyasal hak-özgürlüklerin bulunmadığı çarlık despotizmi koşullarında kendilerini komplocu örgütler üzerinden ifade etme eğilimi göstermektedir. Rusya’da pek çok komplocu grup ve örgüt ortaya çıkmakta ve köylülüğe özgürlük için çarın öldürülmesi gerektiğini savunmaktadır. Vera Zasuliç, 15 yaşında yatılı okulda bunlardan biriyle, Ishutin çevresiyle tanışır ve onların akşamları düzenledikleri konferanslara katılmaya başlar. İki yıl süren eğitiminden sonra St. Petersburg’a gider.

Dönemin yükselen devrimci popülist hareketinin önemli bir ayağını öğrenci gençlik oluşturmaktadır. Çarlığın yoğun baskısı devrim fikirlerinin boy gösterdiği öğrenci gençlik içerisinde de yoğundur. Vera Zasuliç, Alekseev Öğretmen Okulu’nda tanıştığı dönemin öğrenci lideri Sergei Neçaev ile kısa sürede tanışır ve devrimci mücadelenin içerisine girer. Neçaev’le tanışıklığı Vera’nın 1869’da tutuklanmasına, sonrasında sürgün hayatı yaşamasına neden olur. Sürgün cezası bittiğinde Güney Rusya’da militan bir Bakuninci grupla Kiev ayaklanmasına katılır. 1876’da St. Petersburg’a gelerek burada yeraltı matbaasında dizgici olarak devrimci mücadeleye devam eder.

1877’de St. Petersburg valisi General Trepov’un, huzurunda şapka çıkarmaması nedeniyle siyasi bir mahkum olan Alexei Bogoliubov’u kırbaçlattığı olay, Vera Zasuliç ve dönemin devrimci popülizm hareketi için bir dönüm noktasıdır. Zasuliç, siyasi mahkuma yapılan bu onursuz uygulama nedeniyle, Trepov’u makamında vurarak öldürür. Bu eylemle popülist hareket artık hükümet görevlilerine yönelik suikast girişimlerinden oluşan, şiddete şiddetle karşılık veren terörizm aşamasına geçer.

1861’de serfliğin kaldırılmasını takiben gerçekleşen bir dizi reformdan biri olarak 1864 yılında kurulmuş olan jüri mahkemesi, Zasuliç’in ahlaki öfke duygusunu paylaşır ve onu suçsuz bulur. Fakat çar, Zasuliç’in tutuklanmasını emreder. Vera yoldaşları tarafından yurtdışına kaçırılır.

Toprak ve Özgürlük grubunun, rejimi şiddet yoluyla taviz vermeye zorlama anlayışını benimseyen Halkın İradesi ve şiddetin baskıyı arttırıp örgütlenmeyi zorlaştıracağını savunan Kara Paylaşım olmak üzere ikiye bölündüğü 1879 yılında Rusya’ya dönen Zasuliç, bireysel devrimci terörizmi reddeder. 1883 yılında Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin de ilk adımı olan, ilk marksist grup Emeğin Kurtuluşu’nun kurucularından biri olur. Engels, marksist grup Emeğin Kurtuluşu’nu, Vera Zasuliç’e yazdığı şu sözlerle selamlar:

Rus gençliği arasında Marx’ın büyük ekonomi ve tarih öğretilerini içtenlikle ve anlamını çarpıtmaksızın benimseyen bir grubun bulunduğunu ve bunların daha önceki o anarşist ve Slavofil gelenekleriyle bağlarını koparmış olmalarını işitmekten gurur duyuyorum. Eğer Marx da bir müddet daha yaşamış olsaydı eminim ki o da bundan gurur duyardı.”

Vera Zasuliç, daha sonra Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi’ne katılır ve parti gazetesi Iskra’da çalışır.

İnsanlar arasındaki sınıf ayrımlarını ve bunun beraberinde getirdiği ayrımcılık ve ayrıcalıkları kaldırarak tüm toplumu en üst insani düzeyde eşitleyen devrim yıllarında, 69 yaşında, gözlerini güvenle dünyaya kapar.

* Engels, 1882’de Rus devrimci kuşağı için, “Acılara metanetle göğüs gerebilen sağlam bir kişiliğe sahipler, aynı zamanda teorik kavryışları var; bu yönden takdire şayan” demektedir.

 

 

 

 

Emekçi kadınlar 8 Mart’a hazırlanıyor!

 

Kadınlar olmaksızın hiçbir gerçek kitle hareketi olamaz. Bütün kurtuluş hareketlerinin tarihinden biliyoruz ki, bir devrimin başarısı kadınların ona hangi ölçüde katıldığına bağlıdır.” Lenin

İnsanlık dünyasının, iliklerine dek gericileşmiş olan kapitalist dünya düzeninin içinde kalarak yaşadığı sorunlara çözüm üretebilme olanakları ortadan kalkmış durumdadır. Bu sorunların bir cephesini tutan kadın sorunu da bunlardan muaf değildir. Nihayetinde özel mülkiyet düzeninin yaratmış olduğu bir sorunu, bu düzenin yaratmış olduğu birtakım kötülüklere karşı mücadele olarak algılayanlar emekçi kadınların enerjisini birtakım reformist kanallarda tüketmektedirler. Oysa ki mücadele, emperyalist kapitalist sistemin temellerini hedef alan devrimci bir perspektife bağlanmalıdır. Emekçi kadınların sorunlarını suistimal eden, enerjisini tüketen, burjuva kadın hareketleri ve feministlere karşı bir taraftan mücadele etmek gerekirken öbür taraftan sorunlara devrimci bir program ve perspektifle müdahale ederek güçlü bir emekçi kadın hareketini yaratmak bugün düne nazaran daha da olanaklı durumdadır.

Büyük Ekim Devrimi’nin 100. yılında ve onun kadınlara yol göstericiliğinde “Yeni Ekimler için ileri, eşitlik ve özgürlük sosyalizmde” şiarıyla bu yıl 10 Mart tarihinde Essen’de gerçekleştireceğimiz etkinliğimizi sahiplenmeye ve katılmaya çağırıyoruz.

Enternasyonal Emekçi Kadınlar Komisyonu

 
§