1 Kasım 2019
Sayı: KB 2019/40

Krizin faturasını sermaye cephesi ödesin!
AKP-saray rejiminin 2020 yılı bütçesi
Vergi yükü yine işçinin sırtında!
AKP saldırganlığa devam ediyor
Metal Grup TİS süreci ve ‘eşit işe eşit ücret’ talebi üzerine
Metal Grup TİS’leri sürerken Yüksek Hakem Kurulu
İşçilere sosyal medya baskıları
Trakya’da tutuklanan sınıf devrimcilerinden mektup
DEV TEKSTİL GMYK Sonuç Bildirgesi
Valfsan işçileri direnişlerini sürdürüyor
İşçi sınıfı ve şovenizm...
Ermeni Sorunu üzerine eleştirel notlar - Garbis Altınoğlu
Suriye ve Avrupa Birliği emperyalizmi
Nafaka hakkının gaspı ve çocuk istismarının yasalaşması dayatılıyor!
YÖK’e ve YÖK düzenine karşı eğitim hakkımız ve geleceğimiz için mücadeleye!
Eğitim bütçesinde aslan payı dini ve mesleki eğitime!
Susurluk karanlığı devletin gölgesidir!
Fotoğraftan gerçeğe, gerçekten fotoğrafa…
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

2. Yargı Paketi Meclis gündeminde...

Nafaka hakkının gaspı ve çocuk istismarının yasalaşması dayatılıyor!

 

AKP iktidarı yargıda reform adı altında, Yargıda Reform Strateji Belgesi kapsamında bir dizi düzenleme yapmayı planlıyor. İlk 39 maddelik yasanın Meclis’ten geçmesinin ardından 160 maddelik paket de önümüzdeki süreçte parça parça Meclis’in gündemine gelecek. Yansıdığı kadarıyla 2. Yargı Paketi’nde Nafaka Kanunu’nda düzenlemeler ve çocuk istismarcılarına af bulunuyor. Bu paketin kasım ayı ya da 2020’nin ocak ayında Meclis’in gündemine gelmesi bekleniyor.

2. Yargı Paketi, hapishanelerdeki doluluk oranı gerekçe gösterilerek, hapishaneleri boşaltma adına kadın ve çocukların haklarını gasp etmek anlamına geliyor.

Paketin 2 kritik maddesini nafakanın kaldırılması ve çocukların istismarcılarıyla evlendirilmesi adı altında suçluların af edilmesi oluşturuyor. Bugüne kadar çok tartışılan, hatta 2015 ve 2016 yıllarında iki kez Meclis’in gündemine getirilip geri çekilen çocuk istismarcılarına af konusunda AKP iktidarı kararlılık sergiliyor.

AKP, pek çok gündemde olduğu gibi, bu iki hedefine de bilinçleri bulandırarak ulaşmaya çalışıyor. Nafaka Kanunu’nda olduğu gibi, “mağdur erkekler” söylemine yaslanıyor. Nafakanın “sürekli olduğu” yalanına sarılıyor ve 2 yılla sınırlandırılacağı söylemi altında nafakayı kaldırmayı amaçlıyor.

Çocuk istismarcılarına af düzenlemesi ise çok daha vahim bir girişim. AKP-Erdoğan iktidarı burada da “mağduriyet”, “toplumun bir kesiminin gelenekleri” vb. adı altında çocuk istismarcılarıyla evliliği meşru hale getirmeye çalışıyor. Tüm itirazlara ve 2 kez Meclis’in gündeminden geri çektirilmesine rağmen, düzenlemeyi ısıtıp ısıtıp yeniden piyasaya sürmekte bir sakınca görmüyor.

Hangi gerekçe öne sürülürse sürülsün, iki yasa tasarısında da tartışılmayan tek şey, kadınların hakları ve gelecekleridir. Tasarıların doğurabileceği sonuçlara ilişkin hiçbir tartışma yapılmıyor, önlem de gündeme gelmiyor. Kadınlara ve çocuklara yönelik saldırılar, kitleleri maniple etmeye dönük hangi gerekçeleri taşırsa taşısın, AKP’nin izlediği politikaların özü ve özeti niteliğindedir.

Sermayenin vurucu gücü olan AKP iktidarı, sermaye düzeninin sürekliliğini sağlama amacıyla birlikte, İslam’a dayalı bir toplum modeli çerçevesinde, kadınları bir yandan ucuz işgücü olarak görüyor, öbür yandan ise biat eden bireylerle ailenin sürekliliğini hedefliyor.

Ondandır ki kadına yönelik şiddete karşı hiçbir önlem almaz, dahası izlediği politikalarla bunu daha da pekiştirirken, boşanmayı önlemek yönlü tedbirler alıyor. İstanbul Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmeleri yok sayıyor. Bir gecede müftülük yasasını çıkartıyor. Fetvalarla çocuk istismarını meşrulaştırıyor, sonra da bu duruma yasal dayanak oluşturmanın hesabını yapıyor.

Mevcut uygulama ve yasalar, hiçbir koşulda kadınların hakları için bir güvence oluşturmazken, söz konusu saldırılar, kazanılmış hakların tümden kaybedilmesine yol açmaktadır. Dolayısıyla, hangi adla gündeme getirilirse getirilsin, saldırılara karşı çıkmak ve mücadeleye konu etmek, önümüzde güncel bir görev olarak duruyor.

 

 

 

 

Emine Bulut cinayeti davasında gerekçeli karar

Emine Bulut’un katledilmesine ilişkin dava geçtiğimiz haftalarda sonuçlanmış, hakkında “ağırlaştırılmış müebbet” hapis cezası istenen katil Fedai Varan müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Varan’ın “canavarca hisle tasarlayarak öldürme” suçu işlemediğine hükmeden mahkeme gerekçesini açıkladı.

Varan’ın suçunun “kasten öldürme kapsamında kaldığını” öne süren Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi, gerekçeli kararında şunları belirtti:

“Her ne kadar sanık Fedai Varan hakkında maktul eski eşi Emine Bulut’a yönelik, ‘tasarlayarak ve canavarca hisle adam öldürmek’ suçundan cezalandırılması istemiyle mahkememize kamu davası açılmış ise de yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre eylemin ‘kasten öldürme’ suçu kapsamında kaldığı anlaşılmakta. Sanığın, suçun işleniş biçimi, suç konusunun önemi ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin amaç ve saiki ile failin kasta dayalı kusurunun ağırlığı dikkate alınarak eylemine uyan ‘kasten adam öldürmek’ uyarınca kanunen müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.”

Varan’a verilen cezada, indirim ya da arttırım uygulamayan mahkeme, bu kararına ilişkin de şu ifadeleri kullandı:

“Sanığın iddiası haricinde maktul Emine Bulut’tan kaynaklanan haksız tahrik oluşturan herhangi bir söz veya davranış olmadığı anlaşıldığından dolayı sanık hakkında TCK 29’uncu maddesi gereğince haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına, sanığın olaydan sonraki beyan ve davranışları suçun işleniş biçimi ve şekli dikkate alınarak cezanın sanığın geleceği üzerindeki muhtemel etikleri nazara alınarak sanık hakkında TCK’nın 62’inci maddesinin takdiren uygulanmasına yer olmadığına, sanık hakkında başkaca artırım ve indirim uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir.”

Öte yandan Bulut ailesinin avukatı mahkemenin kararına itiraz etti. Av. Turgay Özcan, mahkemenin yetersiz ve eksik inceleme yaptığını ifade ettiği itirazda, verilen kararın usul ve yasa yönünden bozularak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesi gerektiğini belirtti.