03 Ocak'04
Sayı: 2004 (14)


  Kızıl Bayrak'tan
  2003'te düzenin siyasal ve ekonomik tablosu
  Borç, faiz ve savaş bütçesi meclisten geçti...
  Sefalet ücreti belirlendi...
  Soruşturmalara ve YÖK Yasa Tasarısı'na hayır!
  28 Aralık Ankara... Gençlik sözünü söyledi!
  28 Aralık etkinliğine gönderilen mesajlardan...
  Halklarımızın "doğal felaket"lerden kurtuluşu kapitalizm felaketinden kurtulmakla gelecek!
  Emperyalist işgalcilerin kayıpları artıyor!
  2003 ihanet batağının daha da derinleştiği bir yıl oldu...
  2003 yılında işçi sınıfı hareketi...
  Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Kurulu yapıldı....
  BMS kurulunda yapılan konuşmalardan...
  Eğitimin özelleştirilmesine hayır!
  F tipi hücrelerden sonra şimdi de D tipi tecrit hücreleri devrede
  Emperyalizme dayanmak çözüm değil, katmerli kölelik getirir
  CHİAPS Ayaklanması'nın 10. yılında Zapatist Hareket
  Filistin halkı emperyalist-siyonist kuşatma ile köleleştirilmek isteniyor...
  Türkiye ve İsrail "teröre karşı mücadele" adı altında kirli anlaşmalar yapıyor...
  Eda Trafo'da örgütlenme deneyimi ve işçi kıyımı...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Genel Kurul yoğun tartışmalara sahne oldu...

Birleşik Metal’de yönetim değişti!

Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Kurulu 26-28 Aralık günleri arasında Bostancı Green Park Otel’de gerçekleşti. Üç gün boyunca yoğun tartışmalara sahne olan Genel Kurul’un ardından yapılan seçimleri Adnan Serdaroğlu başkanlığındaki muhalefet listesi kazandı.

Genel Kurul’un ilk günü konukların konuşmasına ayrılmıştı. Divan başkanlığına oybirliğiyle Süleyman Çelebi getirildi. Çeşitli reformist sol parti başkan ve yöneticileri, yurtdışından gelen sendika temsilcileri, dernek ve kitle örgütü temsilcileri konuştular. Savaş, hakların gasbı, siyaset sendika ilişkisi ve yerel seçimler konuşmacıların ortak gündemiydi. Yurtdışından Genel Kurul’a katılan misafir konuşmacılar ise Avrupa’daki sendikal hareketi ve mücadeleyi değerlendirdiler.

Delegelerin sendikal anlayış tartışması

İkinci gün delegeler konuşmaya başladı. Sendika genel kurullarında bilinen kişişel sataşma ve suni tartışmalar yer yer kendini gösterse de, ikinci gün yapılan konuşmalara sendikal anlayış tartışmaları damgasını vurdu. Muhalefet delegeleri sendikaya işbirlikçi, uzlaşmacı çizginin yön verdiğini ve yaşanan kayıpların nedeninin bu anlayış olduğunu idda ettiler. Yönetimi destekleyen delegeler ise sınıf hareketinin içinde bulunduğu şartlardan dolayı kayıpların olmasının normal olduğunu söylediler. Bu koşullarda işyerlerini koruma çabalarının muhalefet tarafından “uzlaşmacı sendikacılık” diye nitelendirildiğini söyleyen delegeler, “alınan her karar ve tutumda şimdi muhalefet eden şube başkanlarının da payı vardır” dediler.

Tartışmaların ağırlıklı bir başka yönünü ise örgütlenme çabaları, grev ve direnişlerde alınan tutumlar oluşturdu. Ditaş, Omtaş ve Polkima gibi fabrikalar üzerinden ayrıntılı tartışmalar yaşandı. Eski yönetimin icraatları ve muhalefetin programı tartışmaların odaklandığı konulardı. Bunun dışında delegeler fabrika ve şubelerde yaşanan sorunları dile getirdiler. Kölelik yasası ve savaş süreçlerine ilişkin eleştiri ve görüşlerini sundular.

Delegelerin ardından başkan adayları konuştu. İlk sözü Makine Takım fabrikası baştemsilcisi Metin Solmaz aldı. Şube seçimlerinde Adnan Serdaroğlu’nu desteklediğini, ama hem Genel Kurul’da, hem de sonrasında gelişen bir takım olaylardan rahatsız olduğunu söyledi. Daha sonra muhalif listeden eğitim daire başkanlığına aday olan 2 No’lu Şube yönetim kurulu üyesi Celalettin Aykanat bir konuşma yaptı. Aykanat genel kurulların seçime endeksli olduğunu, program ve ilkelerin yeterince tartışılamadığını söyledi. Eski yönetimin tüm olumsuzlukları kötü koşullarla açıklamaya çalıştığını söyleyen Aykanat, bunun böyle açıklanamayacağını belirtti.

Aykanat’tan sonra kürsüye muhalif listeden aday olan İzmir Şube Başkanı Özkan Atar geldi. Dünya ve Türkiye’deki tabloyu değerlendiren Atar, emperyalist-kapitalizmin saldırganlaştığını söyledi. Türkiye işçi sınıfının yoğun saldırılarla karşı karşıya kaldığı bir aşamada sendikal hareketin çok ciddi bir bunalım geçirdiğini söyleyen İzmir Şube Başkanı Özkan Atar, Birleşik Metal’in de başta kölelik yasası olmak üzere bir çok saldırı karşışında gereken tutumu alamadığını ifade etti. Son asgari ücret tartışmalarına değinen Atar, “masabaşı sendikacılığını aşıp fabrikalara yönelmeliyiz” dedi. Birleşik Metal’in ciddi bir daralmayla karşı karşıya kaldığını söyleyen Atar, “tabanın isteğiyle bu tabloyu tersine çevirmek için adayız” dedi.

“15-16 Haziran ruhunu yeniden hakim kılmak için adayız” diyerek destek isteyen Atar’dan sonra kürsüye Mali İşler Daire Başkanlığı’na aday olan Anadolu Şubesi Başkanı Süleyman Türker geldi. Türker, demokratik sınıf ve kitle sendikacılığını DİSK’in merkezine oturmak gerektiğini, kendilerinin bu anlayışın adayları olduğunu söyledi. Sendikacılıkta uzlaşmanın var olduğunu söyleyen Türker, “ama sözün bittiği yerde kavga da var” dedi. Kurul boyunca tartışılan Ditaş sürecine değinen Türker, genel merkezi şubenin ve işçilerin isteklerini gözardı ederek anlaşma imzalamakla suçladı. Daha sonra Eskişehir-Bursa Şube Başkanı Selçuk Göktaş konuştu. En büyük toplu sözleşmenin asgari ücret olduğunu söyleyen Göktaş, sendikaların asgari ücret süreçlerinde gereken rolü oynayamadığını blirtti. Yayınladıkları programı uygulayamazlarsa, bırak çağrısının başının üstünde yeri olacağını ifade eden Göktaş, “Birleşik Metal’in ilkeleri vardır, ama bir programdan yoksundur” dedi.

“Yeni bir sendikacılık hareketi
yaratmak lazım”

Konuşma sırası Gebze Şube Başkanı Adnan Serdaroğlu’na geldi. Kendisi ile birlikte aday olan arkadaşlarının konuşmalarında iddialı şeyler söylediğini vurgulayan Serdaroğlu, kendisinin de bu iddiaları paylaştığını söyledi. Sendikal harekette ve toplumda yozlaşmayı ele alan bütünlüklü bir konuşma yapan Gebze Şube Başkanı, üretenlerin tarihini yeniden yazmanın vaktinin geldiğini belirti. “Yükselen değerler” adı altında topluma yozlaşmanın dayatıldığını; küreselleşmenin yoksulluk, savaş ve yıkım getirdiğini, böyle bir ortamda düşünce ve ideallerine sahip çıkmaya çalışanların dinazorlukla suçlandığını söyledi. Birlik tartışmalarına değinen Serdaroğlu, gerçek ilkesel bir birlikten yana olduğunu, değişik gerekçelerle suni bir birliğin yararsız olduğunu söyledi. Sendikacılığın meslek halinegeldiğini, oluşan sendikal bürokrasinin sınıfın mücadele azmini gerilettiğini, kendine güvenini yokettiğini söyleyen başkan adayı, “üye ile yöneticiler arasında yoğun bir çelişki oluşmuştur” dedi.

“Yeni bir sendikacılık hareketi yaratmak lazım, bunun için de ümit ve umut lazım” diye sözlerine devam eden Serdaroğlu “saldırılara Don Kişot’un inanç ve coşkusu ile karşı çıkmak gerektiğini” belirti. Delegelere “ya statükonun devamını sağlayacaksınız, ya da yeni bir sendikal anlayışı başa getireceksiniz” diye seslenen Gebze Şube Başkanı, eğer seçilirse ve yazılan programı uygulayamazsa, gelecek dönem kesinlikle aday olmayacağını söyledi.

Serdaroğlu’nun konuşmasının ardından eski yöneticiler söz almaya başladı.

Eleştirileri yanıtlayan yönetim adına ilk sözü yeni dönemde aday olmayan Eğitim ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Hamza Yerlikaya aldı. Neden aday olmadığını anlatan Yerlikaya geçmiş dönem boyunca yapılanlar hakkında bilgi verdi.

Arkasından konuşan Mali Daire Başkanı Hüseyin Akgün, dairesinin çalışması hakkında tek bir eleştirinin gelmediğine dikkat çekti. Yeniden aday olduğunu söyleyen Akgün şube başkanlarının iyi olan şeyleri kendilerine, kötü olanları ise genel merkeze mal ettiğini söyledi.

Daha sonra Örgütlenme Daire Başkanı Fikri Bayır söz aldı. Bayır tek tek işletmeler üzerinden eleştirileri yanıtlarken mevcut zor şartlara rağmen örgütlenmelerin büyük oranda korunduğunu söyledi. Şube başkanlarının “örgütlenme yapamıyoruz, üye kaybediyoruz” diye merkezi eleştirdiğini söyleyen Bayır, “şubeler niye örgütlenme yapmamıştır” diyerek muhalif olan şube başkanlarının bölgelerini bu açıdan ele aldı.

Söz sırası Genel Sekreter Muzaffer Şahin’e geldiğinde genel kurulu yöneten divan, saatin gece 02.00’ye yaklaştığını, bu saatten sonra yapılacak olan tartışmaların verimli olmayacağını söyleyerek oturumun ertesi gün devam etmesini istedi. Muhalif delegelerin karşı çıkmasıyla uzun tartışmalardan sonra iki başkan adayı görüştü ve oturum ertesi güne ertelendi.

“Bunlar kızıl sendikacılığı savunuyorlar!”

Ertesi gün saat 10.00’da genel kurul kaldığı yerden devam etti. Genel Sekreter Şahin yaptığı konuşmada genel olarak eleştirileri yanıtladı. Muhalefetin çıkardığı broşüre yönelik eleştirileri sıralayan Şahin, “her şeye rağmen bu arkadaşları böyle bir çalışma yaptıkları için tebrik ediyorum, ancak bu broşürü kendileri yazdılarsa tebrik ediyorum” dedi. Broşürün, bir siyasi partinin programı olduğunu iddia eden Şahin, “evet siyasal olalım, evet devletten bağımsız olalım, ama Birleşik Metal partilerden de bağımsız olmalıdır” dedi. “Bunlar kızıl sendikacılığı savunuyorlar” diyen Şahin, “biz sadece sınıf sendikası değiliz, aynı zamanda bir kitle sendikasıyız da” diyerek sözlerini sürdürdü..

Daha sonra kürsüye Genel Başkan Ziya Yılmaz geldi. Yapılan eleştirilerin bir kısmının kendisini üzdüğünü söyleyen Yılmaz, bunlara tek tek cevap vermeyeceğini söyledi. Herkesin aday olmaya hakkı olduğunu söyleyen Yılmaz, “ama salondaki görüntülerin Birleşik Metal geleneğinde yeri yoktur” diyerek delegelerin sadece kendi adaylarını alkışlamasını eleştirdi. Ard arda bir dizi fabrika sayan Yılmaz, ekonomik kriz sırasında bunların DİSK ve Birleşik Metal’in çabaları sayesinde ayakta tutulduğunu anlattı. “Bunun için bana uzlaşmacı sendikacılık yapıyor diyorlarsa bilsinler ki işçinin işsiz kalmaması için bundan sonra da seçilirsem yapacağım, bundan onur duyarım” dedi. Ditaş sürecini ve yapılanları anlatan Yılmaz şube başkanlarına, “başkanlar kurulu toplantılarında, temsilci toplantılarında neredeydiniz” diye sordu. Şimdi uzlaşmacı sendikacılıka suçlandığını söyleyen Yılmaz, “eğer aday olan şube başkanlarının isteklerini kabul etseydim şimdi en iyi sendikacı ben olacaktım” dedi.

Kongrenin en coşkulu anı Yılmaz’ın konuşmasının ardından yaşandı. Konuşmayı ayakta alkışlayan delegeler Gebze Şube Başkanı Adnan Serdaroğlu’nun kalkıp Yılmaz’ı tebrik etmesiyle sloganlar atmaya başladılar. Uzun süre slogan atılmasından sonra genel kurula ara verildi. Tüzük ve Mali İşler Komisyonu’nun çalışmaları değerlendirildikten sonra Kararlar Komisyonu sunumunu yaptı.

Arkasından seçimlere geçildi. Yapılan seçimi 142 oy alan Adnan Serdaroğlu başkanlığındaki liste kazandı, Ziya Yılmaz’ın listesi 113 oy aldı.

Kızıl Bayrak/İstanbul



Genel Kurul’dan gözlemler...

* Genel Kurul boyunca delegeler kürsüye büyük ilgi gösterdiler. Yaklaşık 25 delege söz aldı. Özellikle sendikal anlayış üzerine yapılan tartışmalarda sınıf sendikacılığı, çağdaş sendikacılık, demokratik sınıf ve kitle sendikacılığı, gerek delegelerin gerekse adayların konuşmalarında sık sık kullanılan kavramlardı. Muhalefetin ve yönetimin yer yer bu kavramların içini farklı doldurduğu göze çarptı.

* Muhalefetin bir programla çıkması son sendika genel kurulları gözetildiğinde bir olumluluğu ifade ediyor. Fakat iki taraftan delegelerin bu programa yeterince hakim olmadığı farkediliyordu. Programda gerek sendikal hareketin gerekse Birleşik Metal’in birçok sorunu ve buna karşı yapılması gerekenler sıralanırken, “demokratik sendikacılığın” uygulanmasını sağlayabilecek tedbirlerin eksikliği göze çarpıyordu.

* Salon hakimiyeti başından itibaren muhalefet delegelerinin elindeydi. Muhalefeti destekleyen delegeler sık sık (özellikle de yönetimi destekleyenlerin hoşuna gitmeyecek şeyler söylendiğinde) değişik sloganlar attılar.

* Kurulun en anlamlı konuşmalarından birini tek bayan konuşmacı olan Bufer delegesi yaptı. Fabrikada yürüttüğü mücadelenin patronu ve fabrika yönetimini rahatsız ettiğini söyleyen Bufer delegesi, patronun dayatmaları sonucunda baştemsilcilikten ayrıldığını böylece bir uzlaşma sağlandığını söyledi. Ancak bu fedakarlığın, bu uzlaşmanın durumu daha iyi bir noktaya getirmediğini, sendikalı 60 üyenin kaldığını, diğer üyelerin ise sadece dayanışma aidatı ödediklerini söyledi. Geriye kalan işçileri uzlaşma bozulmasın diye örgütlemediklerini söyleyen temsilci, uzlaşmacı sendikacılığın yarattığı sonuçlara güzel bir örnek vermiş oldu.

* Ditaş, Göktaş ve Polkima gibi fabrikaların yaşananlar fazlasıyla gündeme geldi ve ayrıntılı tartışmalara konu oldu. Fakat iki taraf süreçleri farklı biçimlerde anlattı.

* Kürsüden konuşan eski Genel Sekreter Muzaffer Şahin’in muhalefetin programını kastederek “bunlar kızıl sendikacılık istiyor” demesi üzerine, bir Gebze delegesi “sarı olmasın da kızıl olsun!” diye oturduğu yerden cevap verdi.

* Kongrede olumlu sayılabilecek birçok tartışma yapılmasına rağmen bildik kongre taktikleri, delege hesapları, kulis faaliyetleri ve kişişel tartışmalar yoğun olarak yapıldı. Özellikle “yeni bir sendikal hareket” yaratma iddiasındaki muhalefet delegeleri ve adaylarının bu açıdan genel merkezden aşağı kalmaması onlar payına ciddi bir olumsuzluktu.

* BDSP’li metal işçileri “Birleşik Metal Genel Kurulu ve metal işçilerinin görevleri” adlı bir broşür dağıttılar. Kartal Şube Başkanı Alirıza İkisivri, ilgi ile karşılanan broşüre konuşmasında eleştiriler yönelti.

* Kızıl Bayrak gazetesi ve Çağrı dergisi ile Barış Derneği stand açtı.

* Gebze, Bursa-Eskişehir, İzmir ve Anadolu şube delegeleri ağırlıklı olarak muhalefet listesini desteklerken, Kartal, İstanbul 2 No’lu ve Kocaeli şube delegeleri yönetime destek verdi.



Birleşik Metal-İş Genel Kurul’unda
yaptığımız röportajlardan...

“Görev ileri işçi ve temsilcilere düşüyor”

Bursa-Eskişehir delegesi: Daha mücadeleci daha dayanışmacı, DİSK’in mücadeleci tarihine uygun bir yönetim oluşmasını temenni ediyoruz. Mevcut yönetimin sınıf mücadelesini tam kavramadığını düşünüyoruz. Bu haliyle sendikadan memnun değiliz. İşçi hakları her geçen gün daha fazla gaspediliyor. Taşeronlaşma örgütlenmeyi tehdit ediyor. Türk Metal yapılan saldırılarda işverenle davranıyor. Daha aktif bir mücadele içinde olmak gerekiyor. Yönetime yeni aday olanların bunu başaracağına inanıyoruz.

Engin Kulu (Kroman Çelik temsilcisi-Gebze): Şu ana kadarki tablo biraz seçimi kazanmaya endekslenmiş gibi görünüyor. Yeni adaylar bir programla çıktılar, bu önemli, biz bu programı destekliyoruz. Bunu takip edeceğiz, kazanırlarsa bunu uygulamalarını bekliyoruz. Burada kişisel tartışmalardan öte sınıfın sorunlarının ve bundan çıkış yollarının tartışılmasını bekliyoruz. Bundan önce de değişik sendika ve konferadasyonların genel kurulları yaşandı, bu tartışmaların yapıldığına şahit olmadık. Bugün yeni aday olanlar da yıllardır bu sendikal anlayışın içindeydiler ve oradan çıktılar. Ama gene de burada bir programla çıkmaları önemli, ben bunu destekliyorum...

Bizim kimseden beklentimizin olmaması gerekiyor, görev ileri işçi ve temsilcilere düşüyor. Yönetimlerden beklentimiz daha dürüst daha mücadeleci bir sendikacılık yapmalarıdır. Gerisi tabanın kendisine düşer. Bugün sınıf hareketinin önünü tıkayan en büyük etmenlerden biri, “çağdaş” uzlaşmacı bürokrat anlayıştır. Tabii ki bu anlayışlardan kurtulmak önemlidir. Ötesinde sınıf hareketi zaten kendi yolunu bulacaktır. Yeter ki sendikalar bunun önünde engel değil güçlendirici bir duruş içinde olsunlar...

Ditaş delegesi: Biz çok uzun bir mücadele verdik. Sendikalarımızın daha mücadeleci, olaylara sınıf hareketi cephesinden bakan bir tutum içerisinde olmasını istiyoruz. Masabaşı sendikacılığı geride bırakılıp fabrikalara, mücadele alanlarına gidilmelidir.

Gebze delegesi: Geçmiş yönetime, pratiğine uzlaşmacı anlayış yön vermiştir, önemli olan bu anlayışın aşılmasıdır. İşçi sınıfı çok ağır saldırılarla karşı karşıya, bu saldırıları engellemenin yolu sendikaların güçlenmesinden geçiyor. Daha mücadeleci daha toplumsal güçlerle birleşmiş, siyaseti unutmayan, sadece ekonomik gerekçelerle mücadele etmeyen bir sendika istiyoruz.

Sefaköy delegesi: Geçmiş yönetimin aldığı her kararda şube başkanlarının da imzası vardır. Genel merkezi eleştiren şube başkanları kendi şubelerinde ne yapmıştır? Burada bölünmeye izin vermeyip tek listeyle çıkmak Birleşik Metal’i güçlendirecektir.