17 Ocak'04
Sayı: 2004 (16)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD ile gizli yeni ihanet anlaşmaları...
  İMF programı iptal edilsin!
  Kölelik yasası meclise geliyor...
  Tüpraş peşkeş çekildi, işçiler satıldı...
  Asalaklar üretenleri suçluyor...
  30'a yakın insan donarak öldü...
  Yeni asgari ücret işçi sınıfıyla alay etmektir!
  Gençlik mücadelesini sürdürmekte kararlı!..
  İzmir Batı Makina Kalıp'ta sendikasızlaştırma saldırısına yanıt!
  Gençlik sözünü Kızılay'da söyleyecek!
  Üniversitelerde "cadı avı"!
  Düzen partilerinin yerel seçim hazırlığı...
  Yerel yönetimler ve yerel seçimlere yaklaşım!
  Sendikalaşma mücadelesi ve devrimci sınıf çizgisi
  Kuzey Kıbrıs hükümeti Ankara'da kuruldu...
  Ekim'in Ocak 2004 tarihli sayısı çıktı...
  Devletin değişmeyen gelenekleri
  İki haftada üç Amerikan helikopteri düşrüldü...
  Çözüm yolunu Filistin direnişi aşacak!
  Siyonist vahşete isyan devam ediyor!
  Yüzbini aşkın insan Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht'i coşkuyla andı..
  Karl ve Rosa'nın anısına sahip çıkmak!..
  Bültenlerden...
  Keşmir'de Amerikan "barış"ı
  Özgür ve eşit bir dünya imkansız değil!
  AB hayranı Ferhat Tunç'a açık mektup...
  Bir çuval İncirlik...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Siyonist vahşete isyan devam ediyor!

ABD emperyalizminin çok yönlü desteği ile siyonustlar vahşi saldırılarını pervasız bir şekilde sürdürüyorlar. Bu zorbalığın son örneği Tulkarem mülteci kapına düzenlenen saldırıdır. 17 bin Filistinlinin yaşadığı kampı onlarca zırhlı araçla istila eden İsrail ordusu, kamp sakinleri üzerinde terör estirdi. Yüzlerce kişiyi gözlerini bağlayıp, kelepçeleyerek tutuklayan İsrail askerleri, kadın ve çocukları da saatlerce yağmur altında, soğukta beklettiler. Kampta çok sayıda patlama olurken, siyonistlerle özdeşleşen yıkımlar tekrarlandı.

Siyonistler bu icraatları sonucu dünya halkları nezdinde teşhir olmuşlardır. Filistin’i cehenneme çeviren uygulamaları, aralarında İsrailli siyonizm karşıtlarının da bulunduğu değişik kesimlerin tepkisini çekmektedir. Geçen yıldan beri bu tepkiler İsrail ordusu içinde de açığa çıkmaya başladı. Filistin’de askerlik yapmaya karşı çıkan vicdani retçiler, işgal altındaki toprakları bombalamayı reddeden savaş pilotları, İsrail’in “seçkin” özel komando birliğinde görev yapan bir grup askerin artık vahşete ortak olmayacaklarını/kirlenmeğe daha fazla sessiz kalmayacaklarını ilan etmeleri basına yansıyan örneklerdir. Bu anlamlı tepkilere son katılan yarbay Eytan Ronel, rütbelerini İsrail genelkurmay başkanına iade ederek istifa etti. Askerlik yapmayı reddetmekle yetinmeyip, siyonist vahşete karşı mücadele eden 5 asker ise bir yıl hapis cezasına çarptırıldı. Aynahkemeler, Filistinli çocukları katleden İsrail askerlerini her zaman beraat ettirmektedirler.

 “İsrail devleti, ordusu ve toplumu aşama aşama çürümektedir...”

İsrail ordusunun işgali altında bulunan Filistin topraklarındaki vahşi uygulamaların protesto etmek için istifa eden Yarbay Eytan Ronel, devlet radyosuna yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Rütbelerimi Genelkurmay Başkanı’na teslim ettim ve ona bir mektup yazarak, ordunun bir zamanlar kendisine ait olan ahlaki değerlere saygı göstermediğini anlattım. İşgal altındaki Filistin topraklarında sık sık çocuklar mermilerimizle can veriyor. Bu ne ahlaki, ne de yasal.” Ronel, hata ve rezaletlerin çoğalıp ciddi bir sorun haline geldiğini, zorbalığın çığırından çıktığını dile getirdi. İsrail ordusu, devleti ve toplumunun aşama aşama çürüdüğüne dikkat çeken yarbay, bu suça daha fazla ortak olamayacağını gösterdi.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada ise, Ronel’in siyasi fikirlerini yaymak için rütbesinden faydalandığı iddia edilerek, katliamlar savunuldu.

 Siyonist vahşete karşı çıkan askerlere hücre hapsi

 İsrail’in Filistin topraklarını işgal etmesini kınayarak, bu bölgedeki operasyonlara katılmayı reddeden beş İsrailli asker, askeri mahkeme tarafından birer yıl hapis cezasına çarptırıldı. Emre itaatsizlikten hüküm giyen askerler, Şaron hükümetine ateş püskürdüler ve işgal altındaki Gazze ve Batı Şeria’da her gün binlerce İsrail askerinin suç işlediğini belirttiler. Daha çok ordu mensubunun kendilerine katılacağını söyleyen 20 yaşındaki askerlerin “politika” yaptıklarına hükmeden mahkeme, bir yıllık hücre cezası verdi. İsrailli askerlerden Hagai Matar, mahkeme kararının kendileri için bir sürpriz olmadığını söyledi. Vicdani retçilere bir ay hapis cezası verilmesine karşılık, söz konusu beş asker, 13 aydan beri hapis yatmalarına rağmen, bir yılı daha hücrelerde geçirecekler.

Sistematik şekilde Filistin halkını kıyımdan geçiren siyonistler, benzer saldırganlığı İsrailli muhaliflere karşı da uygulamaya başladılar. Filistin halkını gettolara kapatmayı amaçlayan “tecrit duvarı” inşaatını protesto eden, aralarında İsrailliler’inde bulunduğu barış eylemcilerine kurşun sıkan İsrail askerleri çok sayıda göstericiyi yaralarken, gözaltına aldıkları onlarca kişiyi de işkenceden geçirdiler. İsrail devlet terörü artık sadece Filistin halkına karşı değil, siyonist vahşeti reddeden her kesime karşı da devreye girmektedir. Irkçı siyonizmin bu icraatlarına eşlik eden bir diğer olgu ise, “güvenlik” paranoyası ile akılalmaz katliamların destekçisi haline getirilen İsrail toplumunun içten içe çürümesidir. İsrail halkını bu çürümeden kurtarabilecek tek yol, Filistin halkıyla dayanışma içinde anti-siyonist mücadeleyi yültmektir!



Amerikan askeri aracını sollamanın cezası ölüm!

Halkı Saddam diktatörlüğünden kurtarıp “özgürlüğe” kavuşturmak için Irak’ı işgal ettiklerini öne süren emperyalist ordular keyfi katliamlar yapıyorlar. İnsan hayatının hiçbir önem taşımadığı bir kaos yaşanıyor Irak’ta.

İşkence, aşağılama, hakaret, tutuklama, ölüm, bütün bunlar Iraklı emekçilerin hayatını cehenneme çevirmiş bulunuyor. İş Amerikan askeri konvoylarını sollayan araçların yaylım ateşine tutulmasına kadar vardırılıyor. Bu uzun konvoyları sollamak için Iraklıların hayatlarını tehlikeye atmaları gerekiyor. Irak’ta öndeki ABD askerlerinden onay almadan aracı sollamanın cezası ölüm!

Tikrit yakınlarında taranan ve üç kişinin katledildiği bir araçtan tesadüf eseri yaralı çıkan İbrahim Elevi Ahmed adlı Iraklı olayı şöyle aktarıyor: “Tikrit’in dışındaki bir ABD konvoyunun arasına sıkışıp kaldık. Önümüzdeki araçta arka koltukta bulunan ABD askeri elini kaldırarak bize geçebileceğimizi işaret etti. Biz de aracı geçmek için ilerledik. O sırada önde bulunan asker, bize 5-6 dakika boyunca ateş açtı. Aracı kullanan şoför ve arka koltukta oturan bir anne ile altı yaşındaki çocuğu can verdi.”

Bu katliamlar “münferit” değil. Bununla ilgili açıklama yapan Iraklı doktor, “Ahmed’in yan odasında tedavi gören kişi de ABD konvoylarının kurbanı. Yalnızca kurşun değil. Tanklar tarafından ezilen araçlardan çıkartılan insanları da tedavi ettim” diyor.

Bu tür katliamları arsızca savunan Amerikan askeri yetkilileri, direnişçilerin kendilerine yollarda pusu kurduğunu ve saldırdığını gerekçe gösteriyorlar. Demokrasi söylemini dilinden düşürmeyen emperyalist güçlerin sahtekarlığı, bu akıl almaz cinayetlerle bir kez daha gözler önüne seriliyor.



Brezilya: ABD’yi çileden çıkaran misilleme

Brezilya’da bir hakimin ABD vatandaşlarından ülkeye girişlerinde resim, parmak izi vb. alınmasına ilişkin kararı bir hükümet politikasına dönüştü. Yani Brezilya’ya giriş yapan her ABD vatandaşı, ABD’nin diğer yoksul ülke vatandaşlarına uyguladığı gibi bir güvenlik kontroluna tabi tutulacak. Hakim Julier Sebatio de Silvam’ın aldığı karara uygun olarak Brezilya’ya giriş yapan ABD turistleri, işverenler, hatta diplomatlar, parmak izi ve resim verecekler.

Hükümet tarafından desteklenen bu karar ABD’nin Brezilya vatandaşlarına karşı uyguladığı yönteme bir tepki olarak görülse de, aslında ABD’nin genel baskılarına boyun eğmemeye yönelik bir işarettir de. Nitekim dışişleri bakanı Celso Amorim, ABD Büyükelçisi’ne, “vatandaşlarımızın ABD’ye girişlerindeki uygulama kaldırıldığında, biz de karşı uygulamaya aynı biçimde son veririz” dedi. Yıllardır Brezilya vatandaşları ABD’ye gittiklerinde bu tür aşağılayıcı “güvenlik kontrolleri”ne tabi tutulmaktadır.