17 Ocak'04
Sayı: 2004 (16)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD ile gizli yeni ihanet anlaşmaları...
  İMF programı iptal edilsin!
  Kölelik yasası meclise geliyor...
  Tüpraş peşkeş çekildi, işçiler satıldı...
  Asalaklar üretenleri suçluyor...
  30'a yakın insan donarak öldü...
  Yeni asgari ücret işçi sınıfıyla alay etmektir!
  Gençlik mücadelesini sürdürmekte kararlı!..
  İzmir Batı Makina Kalıp'ta sendikasızlaştırma saldırısına yanıt!
  Gençlik sözünü Kızılay'da söyleyecek!
  Üniversitelerde "cadı avı"!
  Düzen partilerinin yerel seçim hazırlığı...
  Yerel yönetimler ve yerel seçimlere yaklaşım!
  Sendikalaşma mücadelesi ve devrimci sınıf çizgisi
  Kuzey Kıbrıs hükümeti Ankara'da kuruldu...
  Ekim'in Ocak 2004 tarihli sayısı çıktı...
  Devletin değişmeyen gelenekleri
  İki haftada üç Amerikan helikopteri düşrüldü...
  Çözüm yolunu Filistin direnişi aşacak!
  Siyonist vahşete isyan devam ediyor!
  Yüzbini aşkın insan Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht'i coşkuyla andı..
  Karl ve Rosa'nın anısına sahip çıkmak!..
  Bültenlerden...
  Keşmir'de Amerikan "barış"ı
  Özgür ve eşit bir dünya imkansız değil!
  AB hayranı Ferhat Tunç'a açık mektup...
  Bir çuval İncirlik...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Yeni yılda insanlığa dair düşler kurun...

Özgür ve eşit bir dünya imkansız değil!

Vitrinleri süsleyen rengarenk ışıltılı objeler, muhtelif yerlere konulmuş çam ağaçları, geceyi yadsıyan ışıklar ve hayatın hiçbir gerçeğini içinde taşımayan bir sevinçle yine, yeni bir yıla merhaba dedik. Her senenin sonunda bir gün sonrasına dair beslenen onca umut, sabahın ilk ışıklarıyla beraber yorgun bir umutsuzluğa bırakıyor yerini. Öylesine ironik ki, bütün bir seneyi belimizi büken türlü mutsuzluklarla, kuşatılmışlıklarla, sınırlamalarla, baskılarla, bütün dünyanın sorumluluğunu taşımanın yorgunluğuyla geçirmişken; yeni bir yıla yine dayanılmaz bir yorgunlukla giriyoruz. Geceki umut dolu gülümseme yerini zorlama bir ifadeye terk ediyor. Yine de diretiyoruz: Yeni bir sene, her şey çok güzel olacak!

Elbette umut insanı ayakta tutar, yaşama gücü verir. Ancak umut sadece hayatta kalmayı sağlar. Hayatı değiştirmek, yeni bir yıldan daha iyisini isteyebilmek için, emek vermek gerekir. İnsanları umut edip, hayal kurma eylemlerine öylesine sıkıştırdılar ki, aslında her insanın hayatta mutlu olması için kaçınılmaz olan bu manevi rahatlama araçları, bugün sistemin elinde insanları uyutmak ve daha sonra onlar uyurgezer haldeyken yönlendirmek için kullanılan araçlar haline geldi. Hayalleri kategorilere böldüler, umutların bir kısmını yasal, kalanını terörist ilan ettiler. Kolay yoldan para kazanıp köşeyi dönmek, televizyona çıkmak, pop-star olmak, herkes tarafından tanınmak; bunlar bir insanın taşıması sakıncalı olmayan hayaller. Ancak üniversitelerde bilim üretilmesi için, özgür-eşit bir toplum için, sosyalizm için çaba harcamak, hatta bunların hayalini kumak dahi suç. Eğer insanlığın tamamının iyiliğini düşünen bir hayaliniz varsa teröristsiniz; kendi hayatınızı kurtarmak, sınıf atlamakla ilgili bir hayal kuruyorsanız, iyi bir vatandaşsınız.

Liberal öğreti en kaba ifade ediş tarzıyla; özel mülkiyeti koruma altına alırken, aslında insanların hayallerini de ipotek etmişti. Mülkiyetleri korunan insanların vefa borçlarını ödemelerinin yolu bu sisteme alternatif bir sistem olup olmadığını sorgulamamaktı. İnsanların ipotek altına alınmış olan hayallerine karşılık olarak başka hayaller türetilmeliydi. Bu türemiş hayaller, hem oyalayıcı olmalıydı, hem de tüketilebilir ve paraya çevrilebilir. Yani insanlığa dair hayallerin gerçekleşmesi için insanlar çaba harcarken, onlara dayatılan bu yeni tip hayallere ulaşmanın yolu ise para harcamak oldu. Meta değeri olmayan hayallerin bir kısmı yasaklıysa, diğer bir kısmı ayakları yere basmamak olarak adlandırıldı. Umutları yönlendirilen, hayalleri kategorilere bölünen insanlara hayattan kalan ise popüler kültürün ağında çırpınarak zamanla kendilerini tükemek oldu.

Tüketim toplumunun popüler kültürü

Popüler olan bir şarkı estetik olabilir. Ya da popüler bir film oldukça sanatsal olabilir. Ancak dikkat etmemiz gereken popülarizmden söz ettiğimizde iyi ve kötü kavramlarının aldatıcı olduğudur.

Popüler bir sanat üretimi ne denli estetik ölçütlere uygun, göz alıcı, duygulu, akıcı olursa olsun, ilerici öğeler taşıyamaz. Yani popüler olabilen bir sanat üretimi ya da popüler olsun diye üretilen bir eser, sistemin içinde kendine yer bulabilmiştir. Bu tür eserlere sistemin özellikle yer açtığını ve onları desteklediğini de söyleyebiliriz. İçinde üretildiği toplumu ilerletme çabasının izlerini taşımayan bir sanat eseri onun destekçisi demektir. Dolayısıyla popülerizmin iyisi ve kötüsü tartışması gereksizdir. Çünkü ne olursa olsun popüler kültürün kendisi kötüdür. Dolayısıyla onun üretimlerinin içerisinde en iyisi olarak tanımlanabilecekler bile gericidir.

Bugünlerde popüler kültür tüketiminin had safhalarda olduğunu görüyoruz. Bunun en açık örneği pop-star yarışması ve onun alt kümeleri. Bu yarışma popüler kültürün kendi yarattığı tüketim çılgınlığı hastalığından dolayı zamanla zarar görebileceği umudunu doğuruyor. Yarışmanın kendisiyle ilgili her gün gazetelerde bir dolu köşe yazısı yazılıyor. Haberler geçiliyor. Sol entelektüel diye adlandırılabilecek yazarlardan Perihan Mağden yaklaşık 7 hafta bu yarışma ile ilgili yazı yazdı. Televizyonda tartışma programları yapılıyor, magazin programlarında sürekli bu programdan bahsediliyor. Müzik marketlerde bütün yarışmacıların ortak çıkarttıkları CD satılıyor. Haftada iki gün yayınlanması düşünülen bir program üzerinden bunca başka aracın yaratılması gerçekten büyük bir başarı olsa gerk! Elbette hedeflenen haftada iki günlük prime time yayınından fazlasıydı. Belki bugün ulaştıkları noktayı önceden kestirememişlerdi ama buna yakın bir şeyler bekliyordu yapımcılar. Zira 80’li yılların başından beri görsel ve yazılı medya, toplumun bu kıvama gelebilmesi için uğraşıyor. Bugün gelinen nokta bir toplumun kültürel esaretinin tescillenmesi ve dahası, bir toplumun tüketilmesidir. Yoksa o yarışmaya katılan “zavallılar”dan biinin sesi çok güzelmiş, bu bizim için bir önem taşımamaktadır. Çünkü herhangi bir katılımcının sesinin güzel olup olmaması yarışmanın pazardaki yerini etkileyen bir faktör değil. Yani insanlara yarışmayı seyrettiren insanların müziğe duydukları yoğun sevgi değil. Bu sadece bir illizyonun sonucu. Popüler kültürün insan hayatı ile oyun oynarken sergilediği görkemli bir sahne şovu bu yarışma.

Kapitalizmin egemenliği yıkılmadığı sürece böyle saçma sapan şovlar da sürecek. Ancak önemli olan uyurgezer olmamak. Umutlarımıza sahip çıkabilmemiz, onları sisteme teslim etmememiz, onlar gerçekleşene dek mücadele etmemiz gerekiyor. Bütün bu saldırılara rağmen biliyoruz ki, hala direnen umutlar var!

A. Eylül




Şakirpaşa İşçi Kültür Evi’nin
1. yıldönümü şenliği

Kapitalizm işçi ve emekçileri her geçen gün daha fazla yoksullaştırırken, onları karşı çıkmayan, sorgulamayan bireyler haline getirmeye çalışıyor. Bunu başarabilmek için yarışmalarla, pembe dizilerle, futbol maçlarıyla, uyuşturucuyla zehirleyerek yoz kültürünü onlara empoze ediyor.

Bizler İşçi Kültür Evleri olarak “Yeni bir dünya, yeni bir kültür için İşçi Kültür Evleri” sloganıyla bu yoz kültürel kuşatmaya karşı mücadele ediyoruz. Şakirpaşa’da açtığımız kurumumuz bu mücadelenin ürünü olarak 1. yılını doldurdu. 1. yıldönümünde işçi ve emekçilerle daha ileri düzeyden bütünleşmek amacıyla bir şenlik planladık.

İlk olarak yerelimizde çıkardığımız “Şenliğe Çağrı” afişlerimizi Şakirpaşa’daki esnafların dükkanlarına iki hafta önceden astık ve davetiyelerimizi bıraktık. Çarşı merkezindeki kurumlara da afişlerimizi asarak davetiyelerimizi bıraktık. Mahalledeki evleri dolaşarak davetiyelerimizi ilettik. Etrafımızdaki herkesi bu çalışmanın bir parçası haline getirmeye çalıştık.

Şenlik

Program başlamadan önce salona “Yeni bir dünya, yeni bir kültür için-Şakirpaşa İşçi Kültür Evi” ve “Bozuk düzende sağlam çark olmaz!” pankartlarımızı astık. Ayrıca, “Irak’taki emperyalist işgale karşı sokağa, eyleme, direnişe!”, “Kölelik yasası iptal edilsin!”, “İnsanca yaşamaya yeten vergiden muaf asgari ücret!” vb. afişlerimizi de duvarlara astık.

Şenlikte ilk olarak bir arkadaşımız Şakirpaşa İşçi Kültür Evi adına bir konuşma yaptı. Daha sonra Şakirpaşa İşçi Kültür Evi Yürekli Tiyatro ekibi “Pazarlamacı” adlı komedi oyununu sergiledi. Oyundan sonra Şair Levent Uğur şiirleriyle şenliğimize renk kattı. Sahneye tekrar Yürekli Tiyatro ekibi çıkarak, “Sevim Taşan Benim” tiyatro oyununu sergiledi. Tiyatro oyunları büyük bir beğeniyle izlendi.

Şenliğimizi Mersin Yol Kültür Merkezi’nden gelen “Grup Paryalar”la devam ettirdik. Kürtçe, Türkçe ve farklı dillerde türkülerle halaylar çekildi. Şakirpaşa İşçi Kültür Evi şiir ekibi de şiirlerini coşkuyla seslendirdi. Daha sonra “Grup Paryalar”ın da katkı sunduğu, Yürekli Tiyatro ekibi tarafından “Atom” adlı oyun sergilendi. Müzik grubunun türkülerinden sonra etkinlik bitirildi.

Şenliğe yaklaşık 200 kişi katıldı.

Bizler Şakirpaşa İşçi Kültür Evi çalışanları olarak, kapitalist kültüre karşı sosyalist kültürümüzü işçi ve emekçilere taşıyarak çalışmalarımızı tüm coşkumuzla sürdüreceğiz.

Şakirpaşa İşçi Kültür Evi çalışanları



Etkinliğe gelen mesajlardan...

Yeni bir dünya, yani bir kültür diyenler merhaba! Yıllardır ülkemizde sürdürülen baskılara, zulümlere ve sömürüye karşı dur diyen bir geleceğin temsilcisi Şakirpaşa İşçi Kültür Evi merhaba!
Birinci yılınızı tüm devrimci duygularımızla selamlıyoruz.

Sendikal Mücadelede Sınıf İnisiyatifi

(...) Sınıf mücadelesi bütündür. Ekonomik, politik, kültürel... Bu gerçeğin farkında olan Adana Öncü İşçi-Emekçi Platformu, kendine düşen görevin farkında. Bulunduğumuz yerden sınıf mevzilerini güçlendirecek, bu mevziler sayesinde sınıf mücadelesi büyüyecektir. Şakirpaşa İşçi Kültür Evi’ne, sınıfın değişik bölüklerinden işçiler olarak omuz verdik, omuz vereceğiz. Sermayenin tüm korkuları gerçek olacak.

Adana Öncü İşçi-Emekçi Platformu

Kapitalizm liselileri de kendi amacı için sömürüyor ve bir gelecek vermiyor. Bizler liseliler olarak Şakirpaşa İşçi Kültür Evi’nin 1. yıldönümünü kutlar, çalışanlarına başarılar dileriz.

Adana Liseli Gençlik Platformu/Girişimi

Emperyalist kapitalist sistemin işçi-emekçilere ve dünya halklarına saldırganlığı pervasızca sürdürdüğü, aynı zamanda yoz kültürünü yoğun bir şekilde empoze ettiği bir dönemden geçerken işçi sınıfının devrimci kültürünü daha geniş yığınlara ulaştırmak noktasında 1. yılını tamamlayan Şakirpaşa İşçi Kültür Evi çalışanlarına başarılar dileriz

Antakya BDSP çalışanları

Ayrıca, Adana BDSP, Tüm Emekli-Sen Adana Şubesi, Tüm Emekliler Sendikası Mersin Şubesi, Antakya Ekim Gençliği, İnce Mehmed Kültür Evi, Sosyalist Barikat Çalışanları, İşçi Köylü Gazetesi, Partizan Dergisi Çukurova Temsilciliği, Adana Meydan ve Şakirpaşa Halkevi de şenliğimize mesaj gönderdiler.