25 Temmuz 2008 Sayı: SİKB 2008/30

  Kızıl Bayrak'tan
  Rejim krizi ve sol
   ABD’den Ankara’daki işbirlikçilerine
etkin taşeronluk rolü!
Düzen içi çatışmanın gölgesinde
solculuk çıkmazı…
TİB-DER’den Meclis araştırma raporu açıklaması...

Belediye işçilerine polis saldırısı... 

Arser işçisiyle dayanışmaya!
  Toplu görüşmeyi toplusözleşmeye çevirmek için devrimci kamu emekçilerini bekleyen görevler…
Saldırıları püskürtmek, hakları kazanmak ve
grevli-toplusözleşmeli sendika hakkı için grev!
  Emekçilerden kesilen kaynaklar militarizme aktarılıyor!
  Ulucanlar’dan Hrant Dink’e...
  Bayrampaşa Cezaevi “törenle” kapatıldı...
  Metal işçileri sermaye işbirlikçisi faşist çeteden hesap sormalıdır!
  Sincan İşçilerin Birliği Kurultayı Sonuç Bildirgesi:
  Temmuz bültenlerinde
sınıf dayanışması...
  Savaş kundakçıları Afganistan’daki fiyaskoyu itiraf ediyor!
  DTP Kongresi vesilesiyle bazı değerlendirmeler
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan...

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) her yıl hazırladığı “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2007 Yılı Raporu” açıklandı. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da en fazla kâr eden kuruluşlardan Tüpraş ilk sıraya yerleşti.

Ülkenin en büyük sanayi kuruluşu olan Tüpraş’ın yüzde 51’i 4 milyar 140 milyon dolara üç yıl önce Koç-Shell tekeline satıldı. Geçen yıl en fazla kâr eden kuruluşlar içinde ilk sırayı yine Tüpraş almıştı. ‘06 yılında 884,7 milyon YTL olan Tüpraş’ın vergi öncesi kârı, ‘07 yılında yüzde 41,5 oranında artarak 1 milyar 252 milyon 197 bin 224 YTL olarak gerçekleşti. Yok pahasına peşkeş çekilen Tüpraş böylece son 3 yılda da en fazla kâr eden kuruluş oldu.

Listenin onuncu sırasında sendikalaştıkları işçileri kapı önüne koyan Unilever’in ismi geçmektedir ve bu hiç de şaşırtıcı değildir. Listede değişik sıralarda yer alan birçok tekelin adı geçmektedir. Ford Otomotiv, Toyota Otomotiv, Oyak-Renault, Vestel, Arçelik, Tofaş, Mercedes-Benz Türk AŞ., Bosh ile Habaş’a kadar birçok sermaye tekelinin ismi bulunuyor.

Raporda dikkat çekici olan bir başka olgu ise geçen yıl yüzde 31’lik pay ile ilk sırada yer alan taşıt araçları ihracatının bu yıl yüzde 36,9 oranında artmasıdır. Yine ihracatta ikinci sırada yüzde 20,6 pay ile yer alan ana metal sanayi ihracatının yüzde 30,8 oranında artmış, üçüncü sıraya, yüzde 16 pay ile metal eşya, makine ve teçhizat ile mesleki aletler sanayi yerleşmiş gözükmektedir.

Raporda kârlarını katlayan tekellerin tablosu sunulmaktadır. Ancak tekelci sermayenin kârlarının işçilerin aşırı emek sömürüsü üzerine kurulu olduğu gerçeğine hiç değinmemektedir. Zira onların kârları hakları budanan, ücretleri en aşağı seviyeye çekilen, örgütlülükleri dağıtılan işçilerin artan yoksulluğu ve sefaleti üzerinden artmaktadır. Çalışma yaşamının ve istihdamın esnekleştirilmesi sayesinde sermaye tekelleri kârlarını katlamaktadırlar.

Listenin ilk üç sırasına yerleşen tekellerin metal sektörüyle bağlantılı olması ise hiç şaşırtıcı değildir. Zira giderek yoksullaşan metal işçilerinin tablosu bunu en açık bir biçimde kanıtlamaktadır. Yaklaşan metal TİS’leri ise MESS patronları tarafından daha fazla esneklik ve sefalet ücreti dayatması üzerinden gerçekleşecektir. Metal işçileri bugünden TİS sürecine hazırlanmalı, MESS patronlarının karşısına sınıfın örgütlü militan gücüyle çıkmalıdırlar.

Başta Türk Metal çetesi olmak üzere Çelik-İş’in ihanetine geçit vermemek, BMİS’i mücadeleci bir çizgiye sürüklemek için tabandaki öncü, mücadeleci metal işçilerinin TİS sürecine bu bilinçle yaklaşması ve hazırlanması gerekmektedir.