25 Temmuz 2008 Sayı: SİKB 2008/30

  Kızıl Bayrak'tan
  Rejim krizi ve sol
   ABD’den Ankara’daki işbirlikçilerine
etkin taşeronluk rolü!
Düzen içi çatışmanın gölgesinde
solculuk çıkmazı…
TİB-DER’den Meclis araştırma raporu açıklaması...

Belediye işçilerine polis saldırısı... 

Arser işçisiyle dayanışmaya!
  Toplu görüşmeyi toplusözleşmeye çevirmek için devrimci kamu emekçilerini bekleyen görevler…
Saldırıları püskürtmek, hakları kazanmak ve
grevli-toplusözleşmeli sendika hakkı için grev!
  Emekçilerden kesilen kaynaklar militarizme aktarılıyor!
  Ulucanlar’dan Hrant Dink’e...
  Bayrampaşa Cezaevi “törenle” kapatıldı...
  Metal işçileri sermaye işbirlikçisi faşist çeteden hesap sormalıdır!
  Sincan İşçilerin Birliği Kurultayı Sonuç Bildirgesi:
  Temmuz bültenlerinde
sınıf dayanışması...
  Savaş kundakçıları Afganistan’daki fiyaskoyu itiraf ediyor!
  DTP Kongresi vesilesiyle bazı değerlendirmeler
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Saldırı sırası kıdem tazminatında!..

Kazanımlarımıza sahip çıkmak için mücadeleye!

Geçtiğimiz hafta sermaye hükümetinin iki bakanı, kıdem tazminatının kaldırılacağını dile getirdi. Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, 15 Temmuz günü MÜSİAD toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’de emeklilik sisteminin ülke koşullarına ve dünyaya göre oldukça “makul”, “cömert” bir yapıya sahip olduğunu savunarak şunları söyledi: “Birçok ülkede kıdem tazminatı kalmadı. Bu konuda bizim bütün hissedarlarla hep birlikte çalışmamız lazım. Burada atmamız gereken adımlar var.” Çalışma Bakanı Faruk Çelik ise kıdem tazminatlarının kaldırılacağını, kıdem tazminatı fonunun kurulacağını, sermaye basını yazarlarıyla yaptığı toplantıda ifade etti.

Birçok sermaye hükümetinin gündeme getirdiği halde cesaret edemediği kıdem tazminatlarının gasp edilmesini içeren yasayı, dinci parti büyük bir gözü karalıkla yasalaştırmak için harekete geçti. Yapılan açıklamalar, sermaye sınıfının bir yükten daha kurtulmasına yönelik çalışmanın sonuçlandırıldığını gösteriyor. Yaklaşık 5 yıl boyunca birçok saldırı yasasına imza atan dinci parti şimdi de kıdem tazminatını gaspetme çalışmalarına hız vermiş bulunuyor.

Emek düşmanı her yasa değişikliğinde kıdem tazminatlarının gaspı da gündeme getirildi. Bu saldırının başarısı durumunda, işçi sınıfı önemli kazanımlarından birini daha kaybedecek.

Kıdem tazminatı yükünden sermayenin kurtulması hedefleniyor!

Sermaye hükümeti 2004 yılından bu yana kıdem tazminatı yükünden patronları tamamen kurtarmak için çalışmalar yapıyor. Kıdem tazminatlarını fona devretmek üzerinden nabız yokluyor. Zira kıdem tazminat fona devredilirse, patronlar bundan böyle fona isterlerse ödeme yapacaklar. İşçilerin fondan yararlanması için ise 10 yıl çalışmış olmaları zorunluluğu getiriliyor. Patronlar fona gerekli katkıyı sunmazsa ne olacak? Patronun ödeme yapmaması durumunda işçiye para verilip verilmeyeceği konusunda herhangi bir açıklık kıdem tazminatı fonu yasasında yeralmıyor. Ayrıca paranın diğer fonlarda olduğu gibi kuşa çevrilip işçiye ödenmesi tehlikesi de var.

Fon en son 15-16 Eylül 2004 tarihlerinde toplanan 9. Çalışma Meclisi’nde gündeme getirildi, ancak işçi ve patron örgütlerinin tepkisi üzerine “Fonun kapsamlı bir şekilde tartışılıp değerlendirildikten sonra gündeme getirilmesi” kararı alındı. Dönemin Çalışma Bakanı,“üzerinde mutabakat sağlanana kadar fonu rafa kaldırdıkları”nı belirtse de, kıdem tazminatı fonu gündemlerden hiç düşmedi.

Gelinen yerde kapitalist patronların baskısı sonuç vermiş bulunuyor. Sermaye hükümeti sermayenin yükünü azaltacak bir anlayışla alternatifler için hazırlıklara başladı. Önce kıdem tazminatının her tam yıl için 30 günlük brüt ücretten 15 günlük brüt ücrete indirilmesi gündemleştirildi. Daha sonra ise fonun patronların istediği biçimde yeniden düzenlenmesi gündeme getirildi.

Kıdem tazminatları saldırısı karşısında sendika ağalarının ihanetçi tutumu sürüyor

Türk-İş Genel Mali Sekreteri Ergün Atalay konuya ilişkin olarak şunları söyledi: “Kıdem tazminatı konusu, yıllardır bazı işverenler tarafından dile getirilmekte, hükümetlere baskı oluşturularak kıdem tazminatı tamamen ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Bu girişimler sonucunda, hükümetin yasalaştırdığı son İstihdam Paketi’ne bu konuda bir düzenleme konmuştur. Ancak paket yasalaşmadan hemen önce, Başbakan’ın talimatıyla bu düzenleme yasa tasarısından çıkarılmıştır. Kaldı ki Başbakan’ın, kıdem tazminatı hakkına dokunulmayacağına ilişkin sayısız açıklamaları da vardır.”

Atalay, kıdem tazminatı hakkı ile ilgili bir düzenleme yapılması halinde Türk-İş için grev yolunun açılacağını da belirtti. Bu, Türk-İş’in yağmadan gürleme tutumunun yeni bir örneğidir. Umutlarını Erdoğan’ın verdiği söze bağlayan Türk-İş ağalarının, saldırıya karşı mücadele etmek bir yana, bir kez ihanet edecekleri, dahası yasaya karşı gelişebilecek tepkileri dizginlemek için çaba gösterecekleri açıktır. Salih Kılıç tarafından yapılan açıklama bunu yeterli açıklıkta ortaya koymaktadır: “1 Ocak 2008’den itibaren yeni işe girenler açısından fon uygulaması olabilir. Mevcut işçiler yönünden ise, eskiden olduğu gibi işten çıkarılma durumunda kıdem tazminatı ödenmelidir.”

DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün de Bakan Çelik’e tepki gösterdi. Kıdem tazminatlarının kaldırılmasının genel grev-genel direniş anlamına geldiğini söyleyen Görgün, AKP’nin “sosyal devlet”in son kırıntılarını da ortadan kaldırmak için çabaladığını ifade etti. Kıdem tazminatlarının kaldırılması talebinin Dünya Bankası ve IMF’den geldiğini belirten Görgün, bu girişimleri engelleyeceklerini dile getirdi.

Bu söylenenler anlamlı olmakla birlikte, tutumun söylemin ötesine geçebilmesi, kıdem tazminatının gaspına karşı mücadelenin pratik olarak örülmesi gerekiyor. Yanısıra, fon uygulamasına karşı net bir tutumun alınabilmesi gerekiyor. Zira, daha önce Süleyman Çelebi yaptığı açıklamada, “Üçlü Danışma Kurulu toplantısında kıdem tazminatının 2821 ve 2822 sayılı yasalarla birlikte ele alınması gündeme geldi. Biz kıdem tazminatını pazarlık konusu yapmayız. Bazı işyerlerinde işçi kıdem tazminatını alamıyor. Bu yerler için fon uygulaması olabilir. Ancak kazanılmış haklar açısından bir kayıp doğurmayacak biçimde düzenlenmelidir” diyerek fon uygulamasının olabilirliğini dile getirmiştir.

Saldırı hayata geçerse, kıdem tazminatı uygulaması tarihe karışacak. İşten çıkarmada kıdem tazminatı ödenmeyecek, böylece işten çıkarmalar kolaylaşacak. Kıdem tazminatı bir tür emeklilik ikramiyesine dönüştürülecek.

Sendika ağalarının mevcut tablosu, kıdem tazminatlarına karşı mücadelenin sendika ağalarına karşı mücadeleyi de içermesi gerektiğini gösteriyor.

İşçi sınıfı, sermayenin kıdem tazminatı yükünden kurtarılması saldırısına karşı mücadele bayrağını yükseltmeli, sendika ağalarının ihanetçi tutumuna geçit vermemelidir.


Bursa’da direniş sürüyor!

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından TÜMTİS’e üye olduğu için işten atılan 133 sarı otobüs işçisinin direnişi sürüyor. İşçiler ve aileleri her gün olduğu gibi 21 Temmuz günü de Bursa Büyükşehir Belediyesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

İşçiler eylem alanına slogan ve ıslıklarla geldi. Önce ajitasyon konuşmaları ile yaşanılan sürecin teşhiri yapıldı. Ardından okunan basın metninde şunlar söylendi:

“Sarı belediye otobüslerini önce BURULAŞ adına işletti, olmadı, Deniz Ulaşım diye bir şirket kurdurttu ve Evin Taşımacılığa ihale etti. Bunun yasal olmadığını anlayınca, bu defa doğrudan BURULAŞ aracılığı ile Evin Taşımacılığa ihale etti. İşçiler bu oyunlara karşın sendikamıza üye olunca da BURBAK diye bir belediye şirketi kurdurup otobüsleri bu şirket aracılığı ile yeniden ihaleye çıkarttı...”

Yılların tecrübeli şoförlerinin işten çıkarılarak yerlerine eğitimsiz kişilerin geçirildiğinin vurgulandığı açıklama, atılan işçiler işbaşı yapana dek mücadelenin süreceğinin ilanı ile sona erdi. Eyleme yaklaşık 150 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / Bursa