26 Eylül 2008 Sayı: SİKB 2008/39

  Kızıl Bayrak'tan
   Uluslararası finans krizi ve Türkiye
   Krizin faturasını ödememek için
mücadeleyi yükseltelim!
Çeteleşen rejimin tek alternatifi sosyalizmdir!
Metal TİS’leri...

Kartal’da metal işçileri geleceğini tartıştı...

BMİS “ortak mücadele” çağrısıyla neyi hedefliyor!
  Kot taşlama mı, işçi mezarlığı mı?
  Ulucanlar Direnişi 9. yılında!
  GOP İşçi Platformu’nun kampanya değerlendirmesi...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu 6. Toplantısı Sonuç Bildirgesi…
  Gönüllü kulluk
Yüksel Akkaya
  Köln’de onbinlerce kişi ırkçı-faşistlere
geçit vermedi!
  Dünyadan…
  PKK 10. Kongresi üzerine kısa notlar
M. Can Yüce
  Emekçi kadın örgütlü mücadele içinde özgürleşecek!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu 6. Toplantısı Sonuç Bildirgesi…

Birleşik, kitlesel, devrimci bir gençlik hareketi ve örgütü için mücadeleye!

Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu’nun 6. Toplantısı 21 Eylül günü BES Kadıköy Şubesi'nde gerçekleştirildi. Çeşitli üniversitelerden gelen katılımcılar, yeni dönem gençlik mücadelesinin gündemleri, gençlik örgütlenmesi sorunu ve Genç-Sen sürecine dair etkili tartışmalar yaptılar.

Toplantı koordinasyonun amaç ve işlevini ele alan açılış konuşmasıyla başladı. Gençlik hareketinin mevcut parçalı ve dağınık tablosunun etkin bir politik müdahaleyle aşılabilmesi ihtiyacına ve koordinasyon bileşenlerinin gençlik hareketi gündemlerine dair ortaya koyacakları somut müdahalelerin önemine değinildi. Koordinasyonun bu çerçevede etkin bir tartışma aracı olabilmesinin anlamı üzerine yapılan vurgunun ardından oturum başlıklarının tartışılmasına geçildi.

Tartışmalar iki oturum halinde, belirlenen alt başlıklar üzerinden gerçekleşti.

Tartışmalar neticesinde ortaya konulan değerlendirmeleri genel çerçevesiyle sunuyoruz.

Gençlik hareketinde yeni dönem mücadele gündemleri:

1) Ticarileşen eğitim ve üniversiteler, mesleki dönüşümler ve geleceksizlik

Neo-liberal dönüşümler ekseninde birçok temel hizmetin sermayenin talanına açılarak ticarileştirilmesi eğitim alanında da yıllardır somut bir biçimde kendini göstermektedir. En somut haliyle “paralı eğitim” olarak karşımıza çıkan bu sorun, oldukça derin ve birbiriyle iç içe geçmiş bir dizi başka sorunu da içerisinde barındırmaktadır. Eğitim alınıp satılan bir meta olarak tanımlanmakta, yanı sıra eğitim süreci içerisinde diğer temel gereksinimler de bir bir paralılaştırılmaktadır. Yurt ve yemekhanelerden ulaşıma kadar birçok alan sürekli yüksek zamlara konu olmaktadır. Dönem başında %10 oranında zamlandığı açıklanan har(a)çlar, paralı eğitim saldırısının yeni dönemdeki ilk yansıması olmuştur.

Diğer taraftan, meslek ve alanlar da sermaye eksenli yeniden yapılandırma süreci içerisinde birçok dönüşüme uğramaktadır. Üniversite eğitimiyle işsizliği birkaç yıl erteleyen sermaye, bunun yanı sıra ihtiyaç duyduğu ucuz işgücü açısından da yeni düzenlemeler yapmaktadır. Sosyal bilimleri tasfiye eden, formasyon hakkını gasp eden sermaye açısından teknik eleman ihtiyacı daha fazla önem arz eder hale gelmiştir. Kapitalizmin bu ihtiyacına göre arz-talep koşulları yeniden tanımlanırken, diğer taraftan eğitim sistemindeki niteliksiz içeriğin sözde çözümü olarak “yetkinlik” saldırısı karşımıza çıkarılmaktadır.

Mühendislik-mimarlık alanında yaşanan bu süreç bir dizi diğer meslek ve alanda da karşımıza çıkmaktadır. Stajyer avukatlık, aile hekimliği gibi uygulamalar da saldırıların diğer adlarıdır.

Tüm bunları içine alan “sözleşmeli çalışma”, “performansa dayalı esnek çalışma” gibi uygulamalar yeni mezunları bekleyen saldırıların bir başka ayağını oluşturmaktadır.

Ticari eğitim saldırısının, mesleki dönüşümler ve geleceksizlik saldırılarının nasıl bir mücadeleye konu edileceği gençlik hareketinin temel dinamiklerinin belirlenmesi açısından da oldukça önemlidir. Koordinasyon bileşenleri tarafından tüm bu saldırılar, sermaye düzeninin toplam saldırılarıyla bütünlüğü içinde ve özgün boyutlarıyla önümüzdeki dönemde ele alınacaktır.

 

2) Düzen içi çatışmalar ve gençliği tutumu

Düzen güçleri, “laik/anti-laik” adı altında süren iç çatışmasına gençliği de dolaysız bir biçimde yedeklemeye çalışmaktadırlar.

Kendi içlerinde çatışırken, öte yandan, eğitimin ticarileştirilmesi, gençliğe geleceksizliğin dayatılması, emperyalizme uşaklık, Kürt halkına yönelik imha ve inkâr vb. birçok saldırıda ise sorunsuz bir biçimde ortaklaşmaktadırlar.

Koordinasyon bileşenleri açısından üniversitelerde yürütülecek mücadelede düzen içi çatışmanın teşhiri büyük bir önem taşımaktadır. Yürütülecek çalışmada, birçok hak gaspı ve saldırıda ortaklaşan sermaye kliklerinin mevcut sömürü düzeni üzerinde durdukları, düzene karşı bütünlüklü bir mücadele verilmesi gerektiği her açıdan vurgulanacaktır. AKP eksenli sermaye kampının sözde darbe karşıtlığına yedeklenen liberallerin hezeyanları da, anti-emperyalist ve laik geçinen diğer cephenin söylemleri de etkin bir biçimde teşhir edilecektir. “Çeteleşmiş devletten ve çürüyen düzenden hesap sormaya!” şiarının yanı sıra “Devletin derini devletin ta kendisidir!” sloganı çalışmanın ana söylemleri olacaktır.

Koordinasyon bileşenleri “salt AKP karşıtlığı” politikasını dair de söz söyleyeceklerdir. AKP’nin bir hükümet partisi olmaktan öte devlette söz sahibi olma hedefi nedeniyle sürecin özgün yanları bulunsa da, bu hiçbir biçimde mücadeleyi “AKP karşıtlığı”na indirgemenin gerekçesi olamaz.

 

3) Anti-demokratik uygulamalara, soruşturma ve baskılara karşı mücadele

Bugün gençlik içerisinde politik çalışma yürüten güçlerin soruşturma ve cezalarla karşılaşması kaçınılmazdır. Sermaye düzeninin toplum üzerinde yarattığı baskı ve terörün üniversitelerdeki adı çoğunlukla soruşturma ve cezalar olmaktadır.

Soruşturma terörünün yanısıra turnikeler, kameralar, ÖGB’ler vb. mücadeleye karşı kullanılan diğer araçlardır. Bunların yetmediği yerde ise üniversite içlerine faşistler, ulusalcı çeteler, çevik polisler sokulmaktadır.

Koordinasyon bileşeni açısından soruşturmalar ile baskı ve teröre karşı yürütülecek mücadele önümüzdeki dönemde de önemli bir yerde durmaktadır.

Soruşturmalara karşı mücadele hiçbir biçimde tek başına bir hukuksal mücadeleye indirgenemez. Üniversite gençliğinin güncel mücadele talepleriyle birleştirilecek bir biçimde örülecek soruşturma karşıtı mücadele koordinasyon bileşenlerinin hedefi olacaktır.

 

4) Faşist ve şovenist gericilik karşısında halkların kardeşliği mücadelesi

Üniversitelerde anti-demokratik uygulama ve baskılar Kürt sorunu eksenli mücadelede de sıklıkla yaşanmaktadır. Sermaye devleti kendi demokrasisi sınırlarında dahi Kürt sorunu üzerinden söz söylenmesine tahammül edememektedir. DTP’nin kapatılması süreci, “anadilde eğitim” talebi üzerinden yakın süreçte yaşananlar bunun örnekleridir.

Koordinasyon bileşenleri, üniversitelerde de tırmandırılan faşist-şovenist gericiliğe karşı “Yaşasın halkların kardeşliği!” şiarını güçlü bir biçimde yükselteceklerdir. Anadilde eğitim talebi üzerinden gelişebilecek baskılara karşı sistemli bir teşhir faaliyeti yürütecekler, “Eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim istiyoruz!” şiarını öne çıkaracaklardır.

 

5) Emperyalist saldırganlık ve anti-emperyalist mücadele

Yakın dönemde, emperyalistler arası çekişmelerin ve gerici hesaplaşmaların halklar üzerinde yarattığı yıkıma Kafkaslar üzerinden bir kez daha tanık olunmuştur.“Kapitalizm savaş demektir!” şiarı bir kez daha doğrulanmıştır.

Emperyalist işgallerin ve saldırganlığın taşeronluğunu yapan Türkiye, izlediği politikalarla Kafkaslar’da akan kanın da dolaysız sorumlularından biri olmuştur. Faşist Gürcistan rejiminin bölgede ABD-NATO eksenli konumlandırılması sürecinde Gürcistan ordusunu eğitip, askeri olarak çok yönlü katkıda bulunan Türkiyeli işbirlikçiler, diğer taraftan NATO gemilerinin boğazlardan geçişine izin vererek üzerine düşeni bir kez daha yerine getirmiştir.

Yaşanan bu gelişmeler karşısında koordinasyon, “Emperyalist saldırganlığa ve işgallere son!” şiarını yükseltecektir.

Gençlik yığınları içerisinde geliştirilecek anti-emperyalist duyarlılık bütünlüklü bir tarzda ele alınmalıdır. Anti-kapitalist olmayan bir “anti-emperyalizm”in içi boş bir söylemden öte gidemeyeceği anlatılmalıdır. Ulusalcı çeteler tarafından dillendirilen sözde anti-emperyalist söylem etkili bir şekilde teşhir edilmelidir.

Emperyalist saldırganlık ve savaş karşıtı mücadele eğitim, sağlık gibi sorunlar ile birleştirilmeli, “Savaşa değil, eğitime ve sağlığa bütçe!” gibi sloganlar da öne çıkarılmalıdır.

 

6) Birleşik kitlesel bir 6 Kasım süreci ve eylemi

Gençlik mücadelesinin diğer bir önemli gündemini 6 Kasım oluşturmaktadır. Geçmiş dönemin deneyimleri gözetilerek, tüm ilerici ve devrimci gençlik güçleri sorumlu bir biçimde hareket etmeli, birleşik, kitlesel ve devrimci bir 6 Kasım için etkin bir çaba sarf etmelidir.

6 Kasım’ın gençlik mücadelesi açısından ortaya çıkartabileceği sonuçları belirleyen asıl etken, eylemin etkin bir pratik ön çalışma sürecine dayanması ve buna paralel olarak sürecin gençlik hareketinin ihtiyaçları ile kurabildiği bağdır. Bu nedenle, pratik bir ön hazırlığa dayanmayan ve gençlik mücadelesinin ihtiyaçlarını gözetmeyen, birleşikliği eylem alanına çıkışla sınırlayan yönelimler eleştirmelidir.

Birleşik bir 6 Kasım süreci çerçevesinde üniversitelerde yoğun ve ısrarlı bir faaliyet örülmeli, yanısıra kitle inisiyatiflerini açığa çıkarabilecek araçlar tanımlanabilmelidir. Yalnızca siyasal gençlik gruplarının örgütlü güçlerine daralan bir 6 Kasım eylemini aşabilmek için bu son nokta ayrı bir önem taşımaktadır.

Bu seneki 6 Kasım eylemi için de eylem alanına ve eylem tarzına yönelik biçimsel tartışmaların yapılması olasıdır. Genç-Sen’in çağrıcılığını yapacağı bir Türkiye merkezli 6 Kasım mitingi önerisi henüz somutlanmış olmasa da, bu tür tartışmalardan biri olmaya adaydır. Geçmiş tartışmalarda “insanların daha rahat katılabileceği eylemler” türünden argümanlar ileri sürülebilmiş, “üniversitelerde afiş asmanın anlamı yok” yaklaşımları sergilenebilmiştir.

“Sorunsuz” bir eylem süreci örgütleme anlayışının ürünü bu tür tartışmalar teşhir edilmelidir.

6 Kasım, gençliği güncel mücadele taleplerini işleyen ve geniş gençlik yığınlarının eylemsel sürece doğrudan katılabildiği birleşik, kitlesel, militan bir biçimde hayata geçirilmelidir. Bu eksen üzerinden inşa edilecek yerel fiili-meşru eylemler, Türkiye merkezli bir miting tartışmasının sonucundan bağımsız olarak, mutlaka örgütlenebilmelidir. Eylemsel süreçte, gençliğin mücadele gündemleri üniversiteler temelli işlenebilmeli, yerel ayakların oluşturulması doğrultusunda müdahaleler yapılabilmelidir.

Koordinasyon bileşenleri, yeni döneme ilişkin gündemlerini 6 Kasım eyleminin de gündemleri olarak tanımlamaktadır. Bu eksende birleşik, kitlesel, militan bir 6 Kasım süreci ve eylemi örgütlemek için azami bir çaba ortaya koyacaktır.

 

7) Yeni dönem ve Genç-Sen süreci

Gençlik sorunu her geçen gün ağırlaşmaktadır. Biriken ve katmerleşen sorunlar gençlik hareketini geliştirmenin imkanlarını artırmaktadır. Buna yönelik bir müdahale ise ancak birleşik, kitlesel, devrimci bir gençlik örgütlenmesi ile başarılabilir.

Bununla birlikte, birleşik kitlesel bir örgütlenmenin ancak ve ancak bir hareketlilik içinde hayat bulabileceği, bu zemine dayanan dinamik bağlar üzerinden gelişebileceği, kavranması gereken en temel noktadır.

Önümüzdeki süreçte, birleşik bir örgütlenme olanağı olarak tanımladığımız Genç-Sen’e yönelik müdahalemiz bu çerçevede sürecektir. Geçtiğimiz yıl yaşanan liberal-reformist bloğun bürokratik ve anti-demokratik tutumlarına karşı etkili bir mücadele yürütülecektir.

Koordinasyon bileşenleri açısından bu müdahale gençlik hareketinin ihtiyaçları çerçevesinde olacaktır. Birleşiklik ve mücadele zemininin olduğu tüm alanlarda Genç-Sen süreçlerine etkin müdahalelerde bulunulacaktır. Bunun ötesinde, hareketin ihtiyaçlarını gözetmeyen, yalnızca tüzüksel normlar üzerinden sorunlara “çözüm” üretmeye çalışan, iş yapmanın dahi önüne set çekebilen anlayışlara ve onların boğucu-gerici tartışmalarına tutum alınacaktır.

Bu çerçevede önümüzdeki dönemde, taban inisiyatifini açığa çıkarmayı hedefleyen etkin bir pratik faaliyetin örülmesi, tabanın doğrudan söz ve karar süreçlerine katılabilmesine olanak sağlayacak yöntemlerin hayata geçirilmesi çabası içinde olunacaktır.

Genel kurul sürecine müdahale de bu bakışaçısıyla ele alınmalıdır. Koordinasyon bileşenleri bulundukları tüm alanlarda, genel kurulun ileri bir tarihe alınması üzerinden etkin bir tartışma yürütmelidir. Şu an 8 Kasım günü gerçekleştirilmesi düşünülen genel kurulun, ilkine benzer bir biçimde, taban inisiyatifini ve katılımını hiçe sayan, etkili bir ön süreci dıştalayan, “oldu-bitti”ye sıkışan göstermelik bir genel kurul örgütleme çabasının ürünü olacağı anlatılmalıdır. Tarih üzerinde değişikliğin sağlanamaması durumunda ise, taban iradesini açığa çıkartacak, demokratik işleyişe dayalı bir genel kurulun gerçekleşmesi için azami çaba sarf edilmelidir. Gençliğin mücadele gündemlerinin, gençlik hareketi ve örgütlenmesinin sorunlarının etkin bir biçimde tartışıldığı bir sürecin yaşanabilmesi doğrultusunda bir müdahale içinde olunmalıdır.

Yanısıra, muhatap olunabilecek tüm siyasal unsurlarla birlikte genel kurula dönük tüzük ve mücadele programı hazırlığı başlatılmalı, bu çerçevedeki tartışmalar Genç-Sen içerisindeki tüm bileşene sunulabilmelidir.

Koordinasyon bileşenleri, mücadele dışı normlar yığını olarak sürekli karşımıza çıkarılan “tüzük” anlayışının karşısına, mücadelenin ihtiyaçlarına yanıt verecek, örgütsel iddiayı dinamik bir işleyiş içine sokacak, tabanın etkin katılımını ve fiili-meşruluk anlayışını esas alan tüzüksel bir süreci hayata geçirmek için yoğun bir çaba sarf edeceklerdir.

Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu

Beytepe saldırıyla açıldı

Hacettepe üniversitesi Beytepe Kampusü yeni döneme ÖGB saldırısı ve jandarma eşliğinde girdi. Üniversitenin açıldığı 22 Eylül günü ÖGB, yıllardır özgürce astığımız afişlerin izinli olmadığını gerekçe göstererek indirmeye çalıştı. TKP ve Öğrenci Kolektifleri’ne ait afişlerin indirilmesine devrimci ve demokrat öğrenciler tarafından verilen sert tepki üzerine ÖGB geri adım atmak zorunda kaldı. Fakat ÖGB sonrasında Hazırlık Bölümü’nde açılan SGD masasına saldırdı, bir arkadaşımız ağır bir şekilde darp edildi.

ÖGB’nin bir afişimizi daha yırtmasıyla çatışma yaşandı. ÖGB’ye dersi hakkıyla verilmiş oldu. Bunun üzerine rektörlük jandarmayı üniversiteye buyur etti. 100’e yakın robokop  ve bir panzerin geldiği hazırlık binası önünde barikat örüldü. Bu sırada, biri Öğrenci Kolektifi’nden diğeri ise TKP’li iki kişi rektörlük genel sekreteriyle görüştü. TKP ortak inisiyatifi hiçe sayarak, barikatın derhal açılacağını ve sorun yaratmayacaklarını belirtti. Bu gerici tutum üzerine jandarman üniversiteden ayrıldı.

23 Eylül günü “Söz, eylem, örgütlenme hakkımız engellenemez!” şiarlı afişler yapıldı ve hazırlık binasında masa açıldı. ÖGB saldırısını ve üniversiteye jandarmanın girmesini teşhir eden bildiriler dağıtıldı. Öğle saatlerinde yemekhane önünde bildiri dağıtımına devam edildi ve hazırlıkta yaşanan saldırı tüm üniversiteye duyuruldu.

TKP, “sorun çıkarmama“ olarak özetlenebilecek tavrına ilişkin, olayın asıl muhatabı devrimci, demokrat ve yurtsever öğrencilere özeleştiri verme gereği duymadı. AKP’yi hedef alınan bir vurgunun olmaması gerekçesiyle, ortak bildiriden imzasını çekti. Kolektif de aynı nedenle imzasını çekerek kendi bildirilerini dağıttı.

Ekim Gençliği / Beytepe