26 Eylül 2008 Sayı: SİKB 2008/39

  Kızıl Bayrak'tan
   Uluslararası finans krizi ve Türkiye
   Krizin faturasını ödememek için
mücadeleyi yükseltelim!
Çeteleşen rejimin tek alternatifi sosyalizmdir!
Metal TİS’leri...

Kartal’da metal işçileri geleceğini tartıştı...

BMİS “ortak mücadele” çağrısıyla neyi hedefliyor!
  Kot taşlama mı, işçi mezarlığı mı?
  Ulucanlar Direnişi 9. yılında!
  GOP İşçi Platformu’nun kampanya değerlendirmesi...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu 6. Toplantısı Sonuç Bildirgesi…
  Gönüllü kulluk
Yüksel Akkaya
  Köln’de onbinlerce kişi ırkçı-faşistlere
geçit vermedi!
  Dünyadan…
  PKK 10. Kongresi üzerine kısa notlar
M. Can Yüce
  Emekçi kadın örgütlü mücadele içinde özgürleşecek!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Dünyadan…

Peru’da doktorların grevi sürüyor!

Peru’da devlet hastanelerinde çalışan doktorlar, 17 Eylül’de başlattıkları grevi sürdürüyorlar. Doktorlar, hükümetin taleplerini reddetmeyi sürdürdüğü koşullarda 3 hastanedeki acil servisleri terkedecekleri uyarısında bulundular.

Ücretlerinin ve sağlığa ayrılan bütçenin arttırılmasını talep eden doktorlar, hükümetin görüşmeler başlamadan önce grevin sonlandırılması teklifini ise kabul etmediler. Doktorlar ayrıca Sağlık Bakanı Hernan Carrido Lecca’nın istifasını talep ediyorlar. Alan Garcia hükümeti grevi yasadışı ilan etti ve görevlerini terk eden doktorlara cezai uygulama başlatılacağını duyurdu.

Tüm baskı ve tehditlere rağmen greve 20 bin doktor katıldı. Yanısıra Sosyal Güvenlik Sağlık Sigortası Fonu işçileri ve teknisyenleri de greve katıldı.

Sağlığa ayrılan ı %4’lük bütçe ile (800 milyon dolar) Peru dünyada sağlığa en az bütçe ayıran ülkeler arasında yer alıyor.


Burundi’de doktorlar greve çıktı!

Burundi Cumhuriyeti’nde yüzlerce doktor daha iyi ücret ve çalışma koşulları talebiyle 22-23 Eylül’de iki günlük grev gerçekleştirdiler.

Orta Afrika’da bulunan Burundi Cumhuriyeti’nde 8 milyon kişi yaşıyor olmasına rağmen ülkede sadece 200 doktor bulunuyor. Doktorlar ayda 100 dolardan daha az bir maaşa çalışıyorlar. Burundi doktorlarının örgütlü olduğu sendikanın sözcüsü Willy Gatore şunları söyledi: “Taleplerimiz yetkililer tarafından 2004 yılından beri biliniyor fakat çalışma koşullarımızı iyileştirmek için hiçbir şey yapılmadı.”


Arjantin’de banka çalışanlarından eylem!

Arjantin’in kuzeybatısında bulunan Tucuman şehrinde banka çalışanları 24 saatlik grev gerçekleştirdiler ve eylem yaptılar. Bin pesoluk (300 dolar) zam talep eden banka çalışanları Tucuman’ın finans merkezinde toplandılar ve bölgedeki bankaları kapattılar.

Arjantin’de bu seneki enflasyon oranı %30’un üzerinde ve grevdeki işçiler bu enflasyonla başa çıkabilmek için talep ettikleri zam miktarında ısrar ediyorlar.


Siyonistler 200 Filistinli işçiyi tutukladı!

Genel Filistin İşçileri Sendikası Genel Sekreteri Haydar İbrahim, 19 Eylül günü yaptığı açıklamada, Ramazan ayının başlamasından bugüne kadar İsrail’de 200’den fazla Filistinli işçinin tutuklandığını, onlarca işçinin kötü muameleye maruz kaldığını söyledi.

İbrahim ayrıca Filistinli işçilere İsrail’de çalışma izni verilmediğini, iş bulmaya ve ailelerine bakmaya çalışırlarken sürekli olarak takip edildiklerini ve rahatsız edildiklerini söyledi. 20’den fazla işçinin çalışma izni olduğu halde, askerler tarafından izin kağıtlarının yırtıldığını ve coplanarak dövüldüğünü ifade etti.


Kolombiya’da 18 bin işçi grevde!

Kolombiya’da 18 bin şeker pancarı işçisi 15 Eylül’de başlattıkları iş bırakma eylemini sürdürüyor. Grev devletin kolluk güçlerinin saldırılarına ve tehditlerine rağmen sürüyor. İşçiler, karınlarını bile doyuramadıkıları ücret karşılığında tarlalarda 14 saat çalıştırıldıkları için greve gittiler. Patronlar Temmuz ayında sendikalarla pazarlık yapmayacaklarını açıklamışlardı. Uygulamalar Kolombiya’nın da imzaladığı uluslararası sözleşmelere, Kolombiya iş yasalarına aykırı olduğu halde, Uribe hükümeti grevci işçilerin üzerine birlikleri göndererek mücadeleyi kırmaya ve işçileri sindirmeye çalışıyor.

Grevin ilk gününde ordu birlikleri, özel polis birlikleri ve özel güvenlikçiler işçilere saldırmış ve çatışmalarda 100 işçi yaralanmıştı. İşçiler, bu saldırılardan yılmayacaklarını direnişleri ile gösteriyorlar.


Olympic Havayolları kapatılıyor!

ITF (Uluslararası Ulaşım İşçileri Federasyonu), 18 Eylül günü yaptığı açıklamada, 8 bin çalışanın işsiz kalmasına yol açacak olan Yunanistan’ın ulusal havayolu şirketi Olympic Havayolları’nın kapatılması kararı üzerine Yunan hükümetine karşı yasal işlem başlatacağını duyurdu.

ITF ve Avrupa kolu ETF (Avrupa Ulaşım İşçileri Federasyonu), Olympic Havayolları’nın kapatılmasının ve özelleştirilmesinin Avrupa Yasasına aykırı olduğunu belirterek, “ITF ve ETF Havacılık Sendikaları, Olympic Havayolları çalışanlarının çıkarlarını korumak adına her türlü dayanışmayı sağlamak için hazır bulunacaktır.” dedi.


Polonya tersane işçilerinden eylem!

Polonyalı tersane işçileri 16 Eylül günü Brüksel’de bulunan Avrupa Komisyonu binası önünde bir eylem gerçekleştirdiler. Ellerinde Solidarity (Dayanışma Hareketi) flamalarıyla, dövizleriyle ve “Brüksel, yaşamamıza izin ver!” yazılı pankartlarıyla eylem alanına gelen tersane işçileri, çaldıkları düdüklerle hükümetin üç tersanenin yeniden yapılandırılması ve kapatılması planını protesto ettiler. Brüksel’den planları onaylamama kararı gelmesi durumunda, Dayanışma Hareketi’nin doğduğu Gdansk Tersanesi’nin de aralarında olduğu 3 tersane, en az 2.3 milyar Euro’luk (3.22 milyar dolar) yardımı geri ödemek zorunda kalacak ve bu da tersaneleri iflasa sürükleyecek. Tersane İşçileri Sendikası lideri Krystof Fidura, 2002’deki ekonomik krizi hatırlatarak, iflasın bütün işçileri mahvedeceğini ve çok fazla işçinin işten çıkarılmasına yol açacağını söyledi.

Gdynia ve Szczecin tersanelerinde ve özelleştirilen Gdansk tersanesinde yaklaşık 15 bin işçi çalışıyor. Polonya yetkilileri ilgili diğer sektörler de hesaba katıldığında bundan 60 bin işçinin etkileneceğini söylüyor.


Kolombiya’da adliye çalışanları grevde!

Kolombiya’da adliye çalışanı 40 bin kişi 17 gün önce başlattıkları grevi kararlılıkla sürdürüyorlar. Sendika lideri Fabio Hernandez, mahkeme katipleri için %70’lik ücret artışı ve hakim ve savcıların maaşlarının iki katına çıkarılmasını talep ettiklerini açıkladı.


Almanya’da uyarı grevleri!

Alman posta kurumunda örgütlü olan Ver.di sendikası yüzde 8 ücret artışı ve cumartesi gününün normal çalışma günü olarak düzenlenmek istenmesine karşı bir günlüğüne uyarı grevine gitti. Uyarı grevi Berlin, Hamburg, Köln, Dortmund, Leipzig, Ludwigshafen ve Münih’te gerçekleşti.


Telecom’da işten çıkarma

Telecom İtalya ile sendikalar arasında yapılan görüşmeler sonucunda 5 bin işçinin işten çıkartılması konusunda anlaşmanın sağlandığı bildiriliyor. 19 Eylül günü Reuters Haber Ajansı’na açıklama yapan bir sendika temsilcisi, anlaşmanın imzalandığını doğruladı.


 

Almanya’da savaş ve işgal karşıtı gösterilerden…

“Alman ordusu Afganistan’ı terket!”

Stuttgart’ta savaş karşıtı gösteri…

20 Eylül günü Stuttgart’ta Alman ordusunun Afganistan’dan derhal geri çekilmesi talebi ile 6 bin kişi yürüdü.

Alman Parlamentosu Ekim ayında Alman askerlerinin Afganistan’da 14 ay daha kalmasını öngören bir yasayı tartışacak. Şimdiye değin bu süre 12 ay olarak uzatılıyordu. Yeni düzenlemeyle Alman devleti konuyu genel seçimlerden uzak tutmayı amaçlıyor.  

Miting alınında,“Veterans Against the War” grubundan Irak savaşına katılan Amerikalı gazi Chris Capps bir konuşma yaptı. Capps, savaşın sürmesinde Almanya’nın lojistik planda oynadığı rolden sözetti ve Amerikan halkının savaş konusunda bir bilinç değişikliği yaşamaya başladığını anlattı. Alman Posta Kurumu’nun, DHL’in ve bazı sivil kuruluşların silah taşımacılığında görev aldığını belirtti. Silah taşımak için Bremen, Antwerpen ve Rotterdam gibi limanlardan bazı özel şirketlerin görevlendirildiğini, hava taşımacılığı için ise Almanya’da askeri havaalanlarının yanısıra, 6 yük uçağının Leipzig kentindeki sivil havaalanını üs olarak kullandığını anlattı.

Afganistan’daki savaşın genişleyerek sürmesi Alman halkının büyük bir çoğunluğu tarafından  tepkilerle karşılanıyor. Şubat 2008 yılında yayınlanan bir kamuoyu araştırmalarına göre, Alman halkının yüzde 86’sı Afganistan savaşına Almanya’nın katılmasına karşı çıkıyor. Yüzde 55’i de Alman askerlerinin Afganistan’dan derhal çekilmesini talep ediyor.

NATO ülkeleri 2002-2006 yılları içinde Afganistan’da süren savaşa 82 milyar dolar harcadı. Ama aynı ülkeler sağlık ve beslenme alanına sadece 433 milyon dolar para ayırdı.

Bu süre zarfında Afganistan’da 20 bin kişi yaşamını yitirdi. Bu yılın başından beri ölen insan sayısı 1445. Sadece Ağustos ayında sivil halktan öldürülenlerin sayısı ise 330.


Berlin’deki yürüyüşe onbin kişi katıldı…

Alman ordusunun Afganistan işgalci güç olarak bulunmasına karşı binlerce Berlinli “Afganistan’a barış, Alman ordusu Afganistan’ı terket!” şiarıyla sokaklara çıktı. Yürüyüşçüler Ekim ayında parlamentoda işgalci askerlerin görev sürelerinin uzatılması için yapılacak oylamayı protesto ettiler ve yabancı askerlerin Afganistan’dan çıkmalarını talep ettiler.

Yaklaşık 170 sivil toplum örgütü ve sol çevre tarafından düzenlenen yürüyüşe 10 bin kişi katıldı. Yapılan konuşmalarda, bu işgalin barışçı amaçlı olmadığı, emperyalistlerin o bölgeyi kendi kontrolleri altında tutmak için yapıldığı ifade edildi.

Ernesto Che Guevara’nın kızı Aleida Guevara da eylemde konuştu. ABD’nin Küba’ya, Irak’a ve Afganistan’a karşı saldırgan bir politika uyguladığını, hiçbir devletin bir başka devletin iç meselelerine karışma hakkı olmadığını belirtti.

Ekim ayında yapılacak oylama kabul edilirse askerin görev süresi 14 ay daha uzatılacak ve şu an 3500 olan asker sayısı 4500’e çıkarılacak.

Kızıl Bayrak / Almanya


Siyonist İsrail’in rüşvetçi başbakanı istifa etti

Savaş, işgal ve kanla özdeşleşen İsrail’deki siyonist rejim, ahlaki yozlaşmanın da dip çukuruna batmıştır. En acımasız katillerin devletin tepesine tırmanmasının gelenek olduğu İsrail’de, yönetici elitlerin isminin katliamların yanısıra yolsuzluk, rüşvet ve tecavüzle anılmasına da sık rastlanır.

Örneğin, önceki cumhurbaşkanı tecavüzcü olduğu ortaya çıktığı halde koltuğunu bırakmak istememiş, ancak suçları kanıtlanınca istifa etmek zorunda kalmıştı. Ancak bu olay siyonist rejim nezdinde bir “sıradan vaka”nın ötesinde bir anlam ifade etmemiştir. Zira bu rejimin şefleri için ortada garipsenecek bir olay yoktu. Cumhurbaşkanının tecavüzcü olması nasıl olağan karşılanmışsa, şimdiki İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in yolsuzluk ve rüşvet içinde yüzmesi de rejim efendileri açısından üzerinde durulacak bir olay sayılmamıştır. Bu olaya ilişkin kayda değer bir tepki ortaya konulmamıştır.

İsrail başbakanı, rüşvetçiliği uzun süreden beri bilinmesine rağmen koltuğunu bırakmamakta ayak diredi. Ancak soruşturmayı yürüten görevliler tarafından, kamu kuruluşlarını dolandırmak ve rüşvet almakla suçlandıktan sonra istifa etti. Gelinen aşamada İsrail başbakanının dosyası, dava açılması tavsiyesiyle başsavcılığa sevk edilmiştir.

Olayın bu noktaya gelmesinden sonra Ehud Olmert’in istifa etmesi, kasap Şaron tarafından kurulan Kadima partisinin başına kimin geçeceği etrafında dönen tartışma ve pazarlıklara yolaçtı. Irkçı İsrail rejimin işgal altındaki Filistin topraklarında gerçekleştirdiği katliamlarda herhangi bir aksamanın olmaması için uğraşan siyonist şefler, rejim krizinin derinleşmemesi için blok tutum almış görünüyorlar. İster yamalı bohçaya benzeyen hükümette yer alsın, ister muhalefette olsun, İsrail’in tüm siyonist partileri rejiminin olası bir siyasi krize girmesini engellemek için çaba sarf ediyor. Nitekim yapılan oylamada Kadima partisinin başına dışişleri bakanı Tzipi Livni’nin -eski Mossad ajanı- seçilmesi, basına yansıdığı kadarıyla herhangi bir soruna yol açmadı. Parti genel başkanlığı seçiminde Tzipi Livni’nin rakibi olan ulaştırma bakanı Şaul Mofaz yeni parti genel başkanına yardımcı olacağını açıkladı. Koalisyon ortağı İşçi Partisi’nin tutumu da benzer yönde oldu.

Sağlanan bu konsensüs rejimi belli bir süreliğine rahatlatsa bile, kokuşmuş siyonist rejiminin krizlerden kurtulması olası görünmüyor.

Son günlerde meydana gelen olaylar, rüşvetçi başbakanın istifa etmesinin, İsrail ordusunun Filistin halkına karşı işlediği suçları sürdürmesi önünde bir engel teşkil etmediğini gösterdi. İsrail savaş makinesi her zamanki gibi Filistinli sivilleri katletmeyi sürdürdü. Filistinli yetkililer, İsrail ordusunun Gazze’nin kuzeyindeki Beyt Hanun kasabası yakınlarında oynamakta olan bir grup çocuğun üzerine füze attığını, saldırıda çocuklardan birinin kafasının koptuğunu, ikisinin ise yaralandığını bildirildi. Bu vahşi saldırının ardından seyir halindeki bir aracı da füzelerle vuran siyonist caniler, Gazzeli bir çiftçiyi katlettiler.

Etrafa pis kokular yayan İsrail’deki ırkçı-siyonist rejimin varlığı sadece Filistin ve Ortadoğu halkları için değil, bu rejimin egemenliği altında yaşayan Yahudi emekçiler açısından da pekçok vahim sorunun kaynağıdır. Bu sorunların aşılması için olduğu kadar, halklar arası kardeşliğin pekiştirilmesi için de bu kokuşmuş rejimin yıkılması gerekmektedir.