26 Aralık 2008 Sayı: KB 2008/50
(EG ÖS 229)

  Kızıl Bayrak'tan
   2008: Dünyada ve Türkiye’de bir dönem kapanırken...
  2008 yılı rejimin Kürt sorunundaki çözümsüzlüğünü bir kez daha ortaya koydu…
DİSK’in krize karşı “Emek cephesinin sesi”ni büyütme, mücadeleyi yükseltme çağrısı üzerine…
TİB-DER’den iş cinayetleri protestosu…

Yemekhane işçileriyle dayanışma gecesi…

Kot işçileriyle
dayanışma büyüyor!
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Kriz ve devrimci mücadelenin sorunları
  Kriz ve sınıf hareketi...
  Gençlik hareketinden…
  Gençliğin faaliyetlerinden…
  Kriz üzerine Emekçi Kadın Komisyonları sözcüsü ile konuştuk...
  19 Aralık katliamı ülke genelinde lanetlendi!
  Fransa’da gençlik “reform paketi”ni protesto etti
  “Özür diliyorum” kampanyası üzerine...
M. Can Yüce
  Eral Eren anmalarından…
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Krizin emekçi kadınlara yansımaları ve buna karşı mücadelenin örgütlenmesi üzerine Emekçi Kadın
Komisyonları sözcüsü ile konuştuk...

“2009 yılı sermaye sınıfını gerileteceğimiz bir yıl olmalıdır!”

- Amerika’da patlak veren ve tüm dünyaya yayılan kriz Türkiye’yi de etkisi altına almaya başladı. Kriz, kapitalizmin krizi olmasına rağmen fatura işçi ve emekçilere kesilmeye başlandı. Emekçi kadınlar krizden nasıl etkileniyor?

EKK sözcüsü: Sizin de belirttiğiniz gibi yaşanan kriz, kapitalizmin yapısal sorunlarının ve çelişkilerinin ürünü olmasına rağmen faturasını işçi ve emekçiler ödemeye başladı. Yoğun bir şekilde yaşanan işten atmalar, peşpeşe yapılan zamlar, vergiler vb. bu faturanın en somut sonuçlarıdır.

Aynı zamanda kapitalistler krizi fırsata çeviriyorlar. Bugüne kadar işçilerin ücretlerinden kesintilerle oluşturulan İşsizlik Sigortası Fonu’na el koymayı talep ediyorlar. Bir taraftan işten atma yoluna gidiyorlar öte taraftan ücretleri düşürüyorlar. Kazanılmış hakları gaspediyorlar, esnek ve kuralsız çalışmayı dayatıyorlar, vb... Önümüzdeki ay Ocak zamları belli olacak. Asgari ücrete yapılacak zam bugünden belli zaten. Fabrikalarda Ocak zamlarının sıfır zam olacağı ya da ücretlerin %25-%40 oranında düşürüleceği söylentileri yayılmaya başladı bile. İşsizlik sopasını kullanan patronlar, işçilere ölümü göstererek sıtmaya razı etmeye çalışıyorlar.

Krizin yarattığı bu tablodan doğal olarak işçi ve emekçi kadınlar en fazla etkilenen kesimi oluşturacak. İşçi kıyımı öncelikli olarak kadın işçileri etkiliyor. Bugün elektronik ve tekstil sektöründen ‘kriz’ gerekçesiyle atılan binlerce kadın işçi var.

Aynı zamanda gerek işsizliğin gerekse de düşük ücret uygulamalarının yarattığı yoksulluk ve yıkımdan da kadınlar daha fazla etkilenecek.

2 sayı önce sayıda Kızıl Bayrak gazetesinde kadın işçiler ile yapılan röportajlar, kadınların yaşadıklarını ve hissettiklerini özetliyor bence. Kendisinin ya da eşinin işsiz kalması durumunda geçim derdi, çocukların bakımı vb. sorunlar çığ gibi büyüyor.

Patronların krizi fırsata çevirmek istediklerinden bahsettik. Krizi fırsat bilerek kazanılmış haklarımızı gaspetmek istiyorlar. İşsizliği gerekçe göstererek zorunlu mesaileri, düşük ücretleri dayatmaya, doğum iznini gaspetmeye çalışıyorlar, vb... Geçtiğimiz aylarda yasalaşan SGGSS’yi de böylesi bir süreçte adım adım uygulamaya başlayarak, sağlık ve sosyal güvenlik hakkını da tümüyle budamaya çalışıyorlar.

Ek bir nokta ise şu: Yaşadığımız toplumda çürüme ve yozlaşmanın ekonomik yaşam koşullarından bağımsız olmadığı açıktır. Yoksulluk arttıkça, devletin uyguladığı bilinçli politikaların da sonucu olarak yozlaşma ve çürümenin boyutlanması kaçınılmaz hale geliyor. Bu tablodan da en çok kadınlar etkilenecekler. Kadın cinsine yönelik saldırılar, taciz, fuhuş vb., bu çürümenin bir parçası olarak daha da artacak.

Kısacası, tüm işçi ve emekçileri olduğu gibi emekçi kadınları da zor günler bekliyor...

- Kriz karşısında Emekçi Kadın Komisyonları nasıl bir çalışma yürütmeyi düşünüyor?

EKK sözcüsü: Tüm işçi ve emekçileri derinden etkileyen krize karşı etkili bir mücadeleyi kadınlar içinde de örgütlemek gerekiyor. Ancak öncelikle kriz karşısında açık bir bilince sahip olmak gerektiğini düşünüyoruz. Kapitalizmin krizinin faturasının işçi ve emekçilere ödettirilmesi karşısında büyüyen öfke ve tepkiyi düzene yani kapitalist sistemin kendisine yöneltebilmek gerekiyor. Bu, “sınıfa karşı sınıf” perspektifiyle yürütülmesi gereken bir mücadele demektir.

Emekçi Kadın Komisyonları işçi ve emekçi kadınlara yönelik çalışmalarını bu perspektifle yürütecek, aynı zamanda kadın işçi ve emekçilerin kendi talepleri ekseninde hak alıcı bir mücadelenin örgütlenmesi çabası içinde olacaklar.

Bugün yaşanan tablo karşısında emekçi kadınlara yönelik bilgilendirme/bilinçlendirme çalışmaları büyük bir önem taşıyor. Zira kadınlarımız toplumun en geri ve bilinçsiz kesimini oluşturuyor. Yaşadığı baskı ve eşitsizliklere, kölece yaşama ve çektiği acılara “boyun eğen” kadınlar, yaşanan krizin de “kader”leri olduğunu düşünebiliyorlar. Bu konuda bilinç açıklığı sağlamayı hedefleyen bir çalışma yürüteceğiz. Emekçi kadınlara bildirilerle ve kriz gündemli bir bültenle seslenecek olan Emekçi Kadın Komisyonları, aynı zamanda kadın işçilerin çalıştığı fabrikalara yönelik hedefli bir çalışma yürütecekler.

Yürütülecek çalışmalar, Şubat ayı başında komisyonların ortak olarak düzenleyeceği, “Krizin emekçi kadınlara etkileri ve kadın işçilerin mücadelesi” konulu panelle birleştirilecek.

Kuşkusuz tüm bu çalışmalar örgütlenme çağrısıyla birleştirilecektir. Emekçi Kadın Komisyonları çalışma yürüttükleri tüm alanlarda, atölyelerde, fabrikalarda, mahallelerde, gerçekleştirdikleri ev ziyaretlerinde, toplantılarda, panellerde emekçi kadınları kapitalizme karşı mücadaleyi yükseltmeye ve örgütlenmeye çağıracaklar.

Kriz gündemiyle yürüteceğimiz çalışmalar sonucu Şubat ayı başında gerçekleştireceğimiz panel ile birlikte 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününe kadar yoğun bir faaliyet gündemimiz olacak.

- Emekçi kadınlara yönelik çalışmada hangi talepleri öne çıkartıyorsunuz?

EKK sözcüsü: Bu dönem tüm işçi ve emekçiler için öne sürdüğümüz talepleri kadın işçi ve emekçiler içinde de dile getirmek ve propagandasını yapmak gerektiğini düşünüyoruz. Bunların başında “iş güvencesi” talebi geliyor. “İşten atmalara son verilsin! Herkes iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!” talebini öne çıkarmak gerekiyor.

Aynı zamanda ücretlerin düşürülmesi ve ücret gasplarına karşı “İnsanca yaşamaya yeten vergiden muaf asgari ücret!”, “Ücretlerin düşürülmesine son verilsin!”; uzun çalışma saatlerine ve zorunlu mesailere karşı “7 saatlik iş günü 35 saatlik çalışma haftası!” taleplerini öne çıkartacağız.

Yukardaki taleplerin yanısıra, kadınları doğrudan ilgilendiren, “Eşit işe eşit ücret!”, “Kadın işçilerin kadın, ana ve çocuk sağlığına zararlı işlerde çalıştırılması yasağı!”, “Doğumdan önce ve sonra 3’er aylık ücretli izin, tıbbi bakım ve yardım!”, “Kadınların çalıştığı tüm işyerlerinde kreş ve emzirme odaları!” gibi talepleri de mücadelenin konusu yapmalıyız.

Elbette öncelikle yükselteceğimiz şiar “Krizin faturasını kapitalistler ödesin!” olacaktır.

- Son olarak söylemek istediğiniz...

EKK sözcüsü: İşçi ve emekçiler zor bir süreçten geçiyor. Ama aynı zamanda devrimci mücadelenin olanaklarının da arttığı bir dönemin içindeyiz. Burjuvazinin temsilcilerinin bile kapitalizmin çıkışsızlığından bahsettiği böyle bir dönemde, insanlığın ve aynı zamanda kadının gerçek kurtuluşunun sosyalizmde olduğu gerçeğini döne döne işçi ve emekçilere anlatmak meşru, gerekli ve zorunludur.

Dolayısıyla, emekçi kadınlara yönelik çalışmada, kadın işçi ve emekçilerin kendi talepleri uğruna yükselteceği mücadelenin öneminin yanısıra devrim ve sosyalizmin gerekliliği ve güncelliğini güçlü bir biçimde anlatabilmek durumundayız.

Bizler elbette kadın işçiler arasında çalışmamızı yoğunlaştırırken, kadın-erkek işçi ve emekçilerin ancak ortak bir mücadeleyle kazanılabileceği bilincini geliştireceğiz.

Son olarak, kapitalizmin krizine karşı örgütlenme ve direniş şiarını yükselttiğimiz bugün, devam eden işçi direnişlerine sahip çıkmak ve büyütmek devrimci bir görev ve sorumluluk olarak önümüzde duruyor. Bu açıdan, DESA direnişinin simgesi Emine Aslan’ın sürdürdüğü direniş başta olmak üzere süren tüm direnişlere sahip çıkma ve sınıf dayanışmasını yükseltme hedefiyle hareket edeceğiz.

2009 yılının yeni direnişleri yaratacağımız ve birleşik bir mücadele ile sermaye sınıfını gerileteceğimiz bir yıl olması dileğiyle tüm işçi ve emekçileri selamlıyorum...

Kızıl Bayrak / İstanbul