6 Mart 2009
Sayı: SİKB 2009/09

  Kızıl Bayrak'tan
  Devrimci baharı yaratmak için
devrimci güçlere düşen görevler
  Dinci gericilik saldırının dozunu arttırıyor!
Devrimci seçim çalışmamızın
bazı sorunları
CHP’den işsizliğe çözüm önerileri...
8 Kart etkinliklerinden
İşçi ve emekçi hareketinden…
  BDSP’nin seçim gündemli faaliyeti büro açılışları ile sürüyor...
  Kapitalist sistem ve ulaşım sorunu…
  Direnen Makyal-Erka işçileri açlık grevine başladı…
  Posta emekçilerinin Ankara yürüyüşü…
  Gençlik hareketinden…
  Çeber davasında deliller yok ediliyor!
  Pakistan’da şeriat tehdidi...
  Kapitalizmin küresel krizinin dalgaları yayılıyor…
  Bir kez daha seçimler üzerine / II
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

CHP’den işsizliğe çözüm önerileri...

Tüm kaynakları sermayenin
hizmetine sunun!

Kapitalist sistemin patlak veren krizinin sonuçları en çok artan işsizlik üzerinden kendini ortaya koyuyor. İşsizlik sigortasından faydalanmak için sıraya giren yüzlerce işçiyi birarada görmek artık olağan hale geldi. Ve artık hiç kimse, krizin, işsizliğin, yoksulluğun yol açtığı bunalım nedeniyle cinnet geçiren insanlara da şaşırmıyor. Bu vahim tabloya ilişkin olarak, resmi kurumlar da olmak üzere birçok kurum tarafından araştırmalar yapılıyor, sonuçlar kamuoyuna açıklanıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıklamalarına göre işsizlik 2008 yılı Kasım döneminde yüzde 12.3 ile son iki yılın en yüksek seviyesine ulaşmış bulunmaktadır. DİSK’in açıklamasına göre, işsizlik yüzde 20.1’dir. Mustafa Sönmez ise bu oranın yüzde 26’lara ulaştığını belirtmektedir.

Elbette bu gerçeklik düzen partileri tarafından da biliniyor. AKP bu çerçevede diğer düzen partilerinin eleştirilerine muhatap oluyor. Ne de olsa ufukta seçimler var!

Başbakan Erdoğan, “işsizliğe çaresi olan varsa açıklasın, yapamazsam siyaseti bırakırım” diyerek, hem işsizliği yaratanın kapitalist sistem olduğunu itiraf etmiş oluyor hem de rakiplerinin, kendisi gibi kapitalizmin sadık savunucuları olduğunu bilmenin rahatlığıyla konuşuyor.

Başbakanın bu çağrısına yanıt tescilli bir sermaye partisi olan CHP’den geldi. Deniz Baykal tarafından, işsizliğe çare olarak 7 maddelik öneri paketi açıklandı. Paket şu maddelerden oluşuyor:

“1- ‘Teğet geçti, dibi göründü, hamdolsun’ gibi sözde ferahlatıcı ama gerçekçi olmayan anlayışı bırak.

2- Bütçenin temel dengelerinin yeniden gözden geçirip ilan et.

3- Otomotiv ve dayanıklı tüketim mallarından 6 ay KDV’yi kaldır.

4- TL’nin aşırı değerlenmesini önle, rekabetçi bir kurla ihracatı teşvik et.

5- Bankacılık sisteminin kredi verme tereddüdünü gidermek için ‘Garanti Fonu’ oluştur. Böylece şirketler ile bankalar arasında kefalet sistemi kur.

6- Derhal sigorta primleri ve stopajları 10 puan düşür, işçi çalıştırmayı cezalandırma.

7- İşsizlik fonunu işsizliğin giderilmesi için kullan.”

AKP’nin ve sermayenin soruna yaklaşımı da bundan farklı değil. Baykal, bütçenin temel dengelerinin gözden geçirilmesini isterken, “bakın Obama bütçedeki bütün kalemleri sorguluyor” diyor. Yani ilham kaynağı sömürünün ve krizin merkezi Amerikan emperyalizmidir. Yine KDV’nin 6 aylığına ertelenmesini isterken, “böylece hem alım kolaylaşır hem de sektör canlanır” diyerek gerçek niyetini sergiliyor. Sanki “sektör” canlanınca işçilerin eline geçen ücret artacak ya da iş güvencesi olacakmış gibi.

Otomotiv ve dayanıklı tüketimde KDV’nin 6 aylığına kaldırılması, kur politikasının gevşetilmesiyle ihracatçının teşvik edilmesi, prim, sigorta, vergide 10’ar puan indirim yapılması, bankaların kredi verebilmesi için Garanti Fonu oluşturulması… Tüm bu talepleri “işsizliğe çözüm” olarak sıralayan Deniz Baykal’ın gerçek niyeti, sermayenin kar etmesinin önündeki tüm engellerin ortadan kaldırılmasıdır.

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın CHP’nin çözüm paketine ilişkin yaklaşımı da bunu doğrulamaktadır. Yalçındağ’a göre öneriler, “üzerinde mutlaka düşünülmesi gereken önlemlerdir.”

Bir başka asalak olan Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Hamdi Akın da, “Türkiye’nin krizden en az hasarla çıkabilmesi için, kriz döneminde yatırım yapanlara ‘özel insan’ statüsü verilmesi ve desteklenmesi gerektiği”dir. “Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin en büyük sorununun işsizlik olacağını” söylemekte, yani emekçilerin sırtından sermayeye kaynak aktarılması için işsizliği bir tehdit olarak kullanmaktadır.

Sermayenin yeminli tercümanı Baykal, aslında bu sözde “önlemler”le açıkça safını belli etmektedir. Yapılmasını istediği, sermayeyi rahatlatacak, üretim maliyetini düşürecek önlemlerdir.

Bugün AKP de, CHP de gerçekte sermayeye hizmette birbirleriyle yarışmaktadırlar. Sermayenin düzen partilerini de kullanarak yapmak istediği basittir. Krizin faturasının işçi ve emekçilere ödettirmek. Tüm bunlar da işsizliğin ortadan kaldırılması isteniyormuş gibi yapılmaktadır. Sermaye kendisine kaynak aktarılmasını isterken, öte taraftan kısa çalışma ödeneğinin, sigorta primlerinin külfetinin üzerlerinden alınmasını istemektedir. Yani külfet yine emekçilere yüklenmektedir. 6 ay daha uzatılan kısa çalışma ödeneğinin işçilerden kesilen paralarla biriken işsizlik fonundan karşılanması, sermayenin talebinin nasıl hemen yerine getirildiğini göstermektedir.

Kapitalist düzende işsizler ordusu her zaman sermaye için yedek işgücü demektir. Bu yedek işgücünün çalışanlar içinde bir tehdit olarak kullanıldığı bilinmektedir. CHP gibi düzen partilerinin işsizliği ortadan kaldırmak gibi bir dertleri olmadığı gibi, bu zaten kapitalist düzen koşullarında mümkün değildir. İşsizlik sorunu krizle birlikte başlamamış, sadece kitlesel boyut kazanmıştır. İşsizliği ortadan kaldırmanın biricik yolu, kapitalist sermaye iktidarının yıkılıp, yerine sosyalist bir işçi-emekçi iktidarının kurulmasından geçmektedir.

İSKİ önünde eylem...

“Su haktır, satılamaz!”

Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu’nun, İstanbul’da toplanacak olan 5. Dünya Su Forumu’na karşı gerçekleştirdiği eylem ve etkinlikler devam ediyor.

Platformun 3 Mart günü gerçekleştirdiği eylem İSKİ’nin Aksaray’daki binası önündeydi.

“Su halkındır satılamaz! Dünya Su Forumu’na hayır! / Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu” pankartının açıldığı basın açıklamasında konuşan Mehmet Göçebe, İstanbul’da toplanacak forumun suyu metalaştırma amacı taşıdığını belirtti.

İstanbul’un ana arterlerindeki ilan panolarında, bir su bardağı ile “Afiyet Olsun” yazısının yer aldığını yine aynı panolarda yer alan “Dünya’da 1.1 milyar insan temiz içme suyuna ulaşamıyor” yazısıyla Dünya Su Forumu’nun “su sorunu”nu çözeceği düşüncesinin yaratılmasının amaçlandığını belirtti.

Bu amaçla Dünya Bankası ve İMF’nin devreye girdiğini, Dünya Bankası’nın araştırmalarında, suyun piyasalaştırılması ile oluşacak pazarın, petrol pazarından çok daha büyük olacağı sonucuna vardığını, IMF’nin yaptığı borç anlaşmalarında, “su özelleştirmeleri yapma veya suyun tam maliyetle dönüşümünü sağlamak için gerekli önlemleri uygulamaya koymak” şartını koştuğunu hatırlattı. “Bu şart göz önüne alındığında, ülkemizde de bir bir kontörlü sayaçların takılmaya başlanmış olmasının tesadüf olmadığını”nı söyledi.

Liberal çevrelerin “küresel ısınma”, “artan kuraklık” sorununu bahane ederek, su kıtlığında yaşanacak sorunların giderilmesinde, piyasacı yaklaşımları çözüm adına önerdiklerini söyleyen Göçebe, bir yandan halkı suyu tasarruflu kullanmaya zorlarken, temiz suyun şirketlerce sınırsızca kullanılıp kirletildiğini ve hiçbir önlem alınmadan doğanın kirletilmesine seyirci kalındığını belirterek şunları söyledi:

“Su, doğaya ait ve temiz suya erişim temel bir insanlık hakkıdır. Su konusunda söz sahibi ne çokuluslu şirketler, ne de onların uydusu konumundaki seçilmişlerdir. Su konusunda tek söz sahibi, onu yaşamak için kullananlardır! Beşinci kez bir araya gelmek için İstanbul’u seçenler, suyumuza el koymak için geliyorlar. Biz, memurlar, işçiler, işsizler, sanatçılar, öğrenciler, köylüler, çiftçiler, mühendisler, mimarlar, doktorlar, kısacası hayatı var eden tüm emekçiler, halk olarak onların planlarını boşa çıkaracağımızı ilan ediyoruz! Su, piyasa malı değil, insanın da içinde bulunduğu, doğanın bir parçasıdır ve öyle de kalacaktır.”

Açıklamanın sonunda, 16-22 Mart 2009 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenecek 5. Dünya Su Forumu’na karşı 15-22 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek etkinliklere çağrı yapıldı. 5 Mart’ta Maslak Çevre İl Müdürlüğü önünde, 10 Mart’ta ise Sütlüce AKP İl Başkanlığı önünde olunacağı bilgisi verildi.

Eylemde, “Su haktır, satılamaz!”, “Su halkındır, satılamaz!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul